Sofist-Sofistler Kimdir? Tanımı, Akımları, Dönemleri (Felsefe Akımları)

Sofistler

Sofistler, Antik Yunan düşünce geleneğinde önemli bir rol oynamış bir grup filozoftur. MÖ 5. ve 4. yüzyıllarda faaliyet göstermişlerdir. Sofistlerin çoğu, genellikle retorik, mantık ve etik konularında uzmanlaşmışlardır.

Protagoras: En ünlü sofistlerden biri olan Protagoras, "İnsan her şeyin ölçüsüdür" sözüyle bilinir. Bu ifade, her şeyin göreceli olduğunu ve insanın algısının önemini vurgular. Protagoras ayrıca, insanlara daha iyi argümanlar sunarak ve etkili bir şekilde ikna ederek retoriği öğreten biri olarak da tanınır.

Gorgias: Gorgias, etkileyici bir konuşmacı ve retorik ustasıydı. Retorik alanında yazdığı eserlerde, dilin gücünü ve etkisini vurguladı. Ona göre, dilin kullanımıyla insanlar istedikleri sonuçları elde edebilirlerdi.

Hippias: Hippias, çok yönlü bir sofistti. Matematik, astronomi, müzik ve dil üzerine dersler vermiştir. Ayrıca etik ve siyasetle ilgili görüşleriyle de tanınır.

Prodicus: Prodicus, dilin önemine vurgu yapmıştır. Ona göre, dil, insanların birbirleriyle iletişim kurmasını sağlar ve ahlaki değerlerin aktarılmasında önemli bir rol oynar.


Sofistler, genellikle eleştirilere maruz kalmışlardır. Sokrates, sofistlerin çoğunun, gerçeğin nesnel bir şekilde bulunabileceğine dair inancını sorgulamıştır. Sokrates'e göre, sofistler, sadece ikna etmek için argümanlar kullanırlar ve gerçeği aramazlar. Bu nedenle, sofistlerin argümanları sıklıkla eleştirilmiştir.

Ancak, sofistlerin etkisi Antik Yunan düşüncesinde büyüktür. Retorik ve argümanların gücüne vurgu yapmaları, Antik Yunan toplumunda iletişim ve ikna becerilerinin önemini artırmıştır. Ayrıca, sofistlerin tartışmaları, felsefi düşüncenin gelişimine katkıda bulunmuştur.

Dar anlamda Sofist, Atina’da kent kent dolaşarak sadece seçkin kişi veya zümrelere değil herkese yönelen ve hitabet, pratik bilgi, yapma hüneri öğreten öğretmenler olarak hareket eden kimselere verilen isimdir.

Sofist terimi, günümüzde "safsata" olarak ifade edilen mecazi bir anlamı da içerir. Bu terimin bu anlama çekilmesinde, özellikle Sokrates, Platon, Aristoteles ve komedya yazarı Aristophanes'in etkileri söz konusudur.

MÖ 5. ve 4. yüzyıllarda felsefe ve bilim, dar, kapalı zümrelerin ilgi alanı iken, bu dönemde Yunanistan'da, özellikle Atina'da siyasi hayatın geliştiği ve günlük yaşama girdiği bir dönem yaşanmıştır. Sofistler, bu dönemde, özellikle retorik ve etik konularında uzmanlaşarak toplumsal etkiye sahip olmuşlardır.

Doğa filozoflarının aksine, sofistler, insanın algısı, düşünceleri, iradesi ve davranışları üzerine odaklanmışlardır. Onlar için, evrenin temel ilkelerini araştırmak yerine, insanın pratik yaşamında karşılaştığı sorunlarla ilgilenmek daha önemliydi. Bu nedenle, dil, mantık, bilgi teorisi ve ahlak gibi konular üzerinde yoğunlaşmışlardır.

Protagoras gibi sofistler, algıların ve izlenimlerin değişkenliğini vurgulayarak, her insanın kendi gerçekliğini algıladığını ve genel geçerli bir hakikatin olmadığını savunmuşlardır. Onlar, pratik yaşamın gerekliliklerine odaklanarak, teorik bilginin yararsız olduğunu düşünmüş ve insanların doğal, toplumsal ve siyasi koşulları anlamalarını ve etkilemelerini önemsemişlerdir.

Sofistler, ayrıca tanrıların varlığının bilinemeyeceğini ve bu konuda kesin bir bilgiye ulaşmanın mümkün olmadığını da ileri sürmüşlerdir. Bu nedenle, dinî inançlar konusunda da şüphecilikleriyle tanınırlar.

Gorgias, felsefe tarihinde "bilimsel nihilist" olarak tanınacak kadar radikal bir şüpheciliğe ulaşan üç temel görüşü savunmuştur:

Hiçbir şey gerçekte mevcut değildir.

Eğer bir şey varsa, onu bilemezdik.

Eğer bilebilseydik bile, başkalarına iletemeyiz.

Prodikos, dilbilgisi ve kelimelerin düzenlenmesiyle ilgili çalışmalarının yanı sıra, dinin oluşumunu akli ve çıkar esaslarıyla açıklamıştır. Ona göre, eski insanlar tanrı sembolleri kullanarak yararlı buldukları her şeyi anlatmışlardır.

Hippias, yasanın insanı zorla denetleyen bir zorba olduğunu ve doğaya aykırı birçok şeyi insanlara dayattığını savunmuştur. Platon'a göre, Hippias anarşizmin öncülerinden biridir.

Sofistler, doğal hukukun pozitif hukuktan üstün olduğunu savunmuşlardır. Bu doğal hukuk, insanların eşitliği ve toplumsal ayrıcalıkların doğadan değil, insanların koyduğu kurallardan kaynaklandığını ileri sürer.

Sofistlerin geliştirdiği relativizm, sübjektivizm ve şüphecilik, felsefi tartışmalara yol açmış ve bilginin pratik kullanımını teşvik etmiştir. Ayrıca, Grek dilinin ve hitabet sanatının gelişmesine katkıda bulunmuşlardır. Aydınlanma felsefesinde, sofistlerin görüşleri doğal hukuk, devlet ve ahlak alanlarında önemli ilerlemelere yol açmıştır.

Daha yeni Daha eski