Defibrilasyon Nedir, Defibrilasyon Tedavisi, Defibrilatör Nedir

Defibrilasyon

Özel bir elektrik cihazı ile kalbe doğru akım vererek kalp kasındaki düzensiz titreşimleri giderip kalbin normal bir şekilde çalışmasını sağlamaya yönelik işlemerilen ad. Bu işte kullanılan cihaza defibrilatör denir. Defibrilasyon prensibi, kalbe uyarılma durumu ne olursa olsun, kalp kası liflerinin tamamını birden etkileyen bir uyarı göndermektir. Böylece bütün kalp kası liflerinin elektriksel faaliyetleri sıfıra düşürülür ve tam bu anda kalbin normal uyarıcı noktası kumandayı yeniden ele alır. Kalp kasının bütün lifleri bu kumandaya uyarak normal ve uyumlu bir faaliyet göstermeye başlarlar.

Defibrilasyon, kulakçık veya karıncık kaslarının fibrilasyonunda düzensiz titreşimler göstermesi, bazı ritm bozukluklarında ve kalbin durduğu hallerde uygulanmaktadır.

Defibrilasyon, göğüs kafesi üzerinden uygulanabildiği gibi, açık kalp ameliyatlarında direkt olarak kalp üzerine, ayrıca yemek borusu veya damar içinden uygulanan özel elektrotlarla da yapılabilmektedir.

Dışardan defibrilasyon uygulanacağında hastaya uygun bir biçimde oksijen verilmelidir. kalbi durmamış vakalarda hasta narkozla uyutulmalıdır. Cihazın elektrotları geniş olmalıdır. Ara maddesi olarak çok iyi geçirgen seçilmelidir. Elektrotların biri göğüs kafesinin ön yüzüne, öteki de ya sol arkaya veya yan bölgeye konmalıdır.

Defibrilasyonun neticesi, hastanın kalp kasının kalitesine bağlıdır. Bilinmesi gerekli husus, alınan sonucun hemen ve yalnız o an için elde edilen bir Sonuç olduğu ve tekrarların önlenmesinin ancak bundan sonra uygulanacak başka tedavilerle mümkün olabileceğidir.

 

Defibrilator, kalbin normal dışı atımını tekrar normal kalp ritmine dönmesini sağlayan araçtır. Fibrilasyona uğramış veya yeni durmuş kalbe elektrik enerjisini şok halinde verildiği taktirde kalp dışarıdan uyarılmış olur ve kasılır. Kalbe defibrilatörle şok verilebilmesi için kalbin ventriküler fibrilsyonda olması gerekir. Tamamen durmuş kalbe şok verilmez. Aynı zamanda kalpteki ritim bozukluklarının tedavisinde de kullanılır.

DEFİBRİLATÖR :

Kalbin normal dışı hızlı atımını durdurarak tekrar normal kalp ritmine dönmesini sağlayan araç.

1.Fizyolojik Açıklama :

Fibrilasyon : Kalp, yani dolaşım sisteminin en önemli organı bir pompa gibi çalışmaktadır. Hayatın devamı için bu pompanın kusursuz şekilde çalışması gereklidir. Kalp kası, beyinden aldığı “kasıl “emriyle kasılır ve “gevşe” emriyle gevşer. Kalp kası çizgili kas fibrillerinden veya liflerden meydana gelir. Bu liflerin hepsinin aynı anda gerilmesi sonucunda kalp kası kasılır. Bu fibrillerin veya liflerin herhangi bir hastalık nedeniyle düzensiz, birbirine bağımsız zamanda gerginleşmesine fibrilasyon denir. Fibrilasyona Uğramış kalp eğer bu şekilde çalışmaya devam ederse bir süre sonra kalp fibrilleri birbirinden ayrılır ve artık çalışamayacak bir hal alır. Defibrilasyon : Fibrilasyona uğramış veya yeni durmuş kalbe elektrik enerjisini şok halinde verildiği taktirde kalp dışarıdan uyarılmış olur ve kasılır. Tıpkı bir motora ilk hareket verildikten sonra motorun çalıştığı gibi, bu şekilde uyarılmış kalp yeniden çalışmaya başlar. Fibrilasyona uğramış kalp üzerinde ise bu elektrik şoku tam kalp kasının en kasılı olması gerektiği anda yapılmalıdır.


2. Defibrilasyon Mekanizması
:

Elektriksel defibrilasyon belirli düzeyde ventriküler uyarıyı sağlar. Şok sayesinde fibrilasyon halindeki ventriküller normale döner.

Günümüzde kullanılan defibrilatör cihazları CPU kontrollü olup aşağıdaki kısımlardan oluşur;

  • a) EKG giriş, lead seçimi, filtre ve yükselteç kısmı
  • b) Analog dijital çevirim kısmı
  • c) Kaydedici kısmı
  • d) İzleme monitör kısmı
  • e) Yüksek voltaj kısmı
  • f) Batarya

DEFİBRİLASYON VE DEFİBRİLATÖR KULLANIMINDA DİKKAT EDİLMESİ GEREKENLER

Kalp fonksiyonları durduktan sonra yaklaşık 7-8 dakika içinde Defibrilasyon ve kardiyopülmoner (kalp masajı) resüsitasyon işlemleri yapılmış olmalıdır. Kalp krizi geçiren hasta, daha kapsamlı bir tedavi için 20 dakika içinde bir hastanenin acil servisine ulaştırılmış olmalıdır. Ventriküler fibrilasyona giren hastaların yeniden yaşama döndürülebilmesi için kardiyopülmoner resüsitasyon ve defibrilasyon tedavileri birlikte uygulanmalıdır. Kardiyopülmoner resüsitasyon tek basına yeterli değildir! Şayet kalbin durmasından (cardiac arrest ) itibaren ilk 4 dakika içinde kardiyopülmoner resüsitasyon ve ilk 8 dakika defibrilasyon uygulanacak olursa ventriküler fibrilasyona giren hastaların ortalama % 40’ı kurtarılarak normal yaşamlarına dönmektedir. Defibrilasyona daha geç başlanması durumunda hastanın kurtulma şansı da azalmakta; kardiyopülmoner resüsitasyon ve defibrilasyona ilk 10 dakikadan sonra başlanması durumunda ortalama her 250 hastadan sadece biri kurtarılabilmektedir. Defibrilasyona manuel ve otomatik olarak yapılabilmektedir. Manuel defibrilasyonda, şok uygulaması gereken veya gerekmeyen kardiyak ritimlerin çok iyi bilinmesi gerekir. Hastaya elektroşok verrildiği anda kardiyopülmoner resüsitasyon kesilir. Bazı uygulamalarda, her elektroşok sonrası 15 ile 30 saniye süreyle kardiyopülmoner resüsitasyon yapılmaktadır. Defibrilatör cihazı kullanımında aşağıdaki hususlar önem taşımaktadır:

• Defibrilatörler yüksek risk taşıyan tıbbi cıhaz sınıfına girmektedir. Cihazın hasta üzerinde arızalanmasına meydan vermemek için, uluslar arası standartlara göre, defibrilatörlerin her 6 ayda bir test ve kalibrasyon ölçümleri yapılmalıdır. • Defibrilatör cihazı kullanım kitabı kullanımdan önce mutlaka okunmalıdır. Bu şekilde, cihaz hatalı çalışma sonucu alarm verdiği zaman gerekli müdahale anında yapılabilcektir. Cihaz üzerinde çeşitli ikaz göstergeleri bulunmaktadır. Örneğin: bataryaşarj seviyesinin düşük olması, cihaz sigortasının yanık olması, kayıt mekanizmasının sıkışması, EKG kayıt ucunun yanık olması vs. • Tercihen defibrilatör cihazına ait bir veya daha fazla sayıda yedek batarya bulunmalıdır. Bu bataryalar sürekli olarak şarj aletinde hazır bekletilmelidir. • EKG monitör elektrotlarının hasta ile temasının yeterli olmaması hasta EKG trasesinin bozuk çıkmasına neden olmaktadır.

Daha yeni Daha eski