Oruc Bozulması ve Keffaret ve Kaza Gerektiren Durumlar
Yemek-içmek, karına veya dimağa ulaşacak tarzda gıda veya ilaç alınması, cinsî birleşme ve buna ilhak edilebilecek cins tatmin orucu bozar. Bunların unutularak (oruçlu olduğunu bilmeden) yapılması orucu bozmaz; bu, istisnâî bir hükümdür. İster bilerek, ister hata ile, isterse kendi rızası dışında (meselâ zorlanarak veya uykuda) olsun, bu durumlardan biri gerçekleştiğinde oruç bozulur. Fakat bütün bu durumlara bağlanacak fıkhî sonuç aynı değildir. Bazı durumlarda sadece kaza bazı durumlarda ise hem kaza hem keffâret gerekir.
Kaza, tutulmamış veya tutulup da bozulmuş her bir oruca karşılık, Ramazandan sonra münasip bir zamanda bir gün oruç tutmak demektir. Keffâret ise bir cezadır; oruç tutmamanın değil, orucu bozmanın cezasıdır. Keffâret-i savm (oruç kefâreti) sırasıyla şu yollardan biriyle ödenmiş olur:
- İmkân varsa müslüman veya azad edip hürriyetine kavuşturmak,
- Buna imkân yoksa, iki ay aralıksız oruç tutmak
- Bunu da yapamazsa, altmış fakiri birer gün doyurmak veya bunun bedelini vermek.
Orucu bozan durumların hem kaza hem keffâreti gerektirmesi için aşağıdaki şartların bulunması gerekir.
- Oruç hem şeklen hem de özü itibariyle bozulmuş olmalıdır. Buna göre, ağız yoluyla alınmayan gıda ve ilaç ile yenmesi-içilmesi normal olmayan, gıda ve ilaç teşkil etmeyen veya insan tâbiatımn nefretle karşıladığı şeylerin yenip içilmesi keffâreti gerektirmez. Meni gelmeksizin yapılan cinsi birleşmede bu şart gerçekleşmiş sayılır ve keffâret gerekir.
- Yukarıda belirtilen oruç bozucu durumun kasden meydana getirilmesi gerekir. Buna göre, hata ile veya kendi rızası olmaksızın meydana gelen oruç bozucu durumlara da keffâret gerekmez.
- Oruçlunun mükellef olması gerekir. Orucun vücub şartları kısmında belirtilen şartları taşımayan kimsenin tuttuğu orucu bozması keffâreti gerektirmez.
- Bozulan orucun, Ramazan ayında edâ niyetiyle tutulan oruç olması gerekir. Ramazan orucunun kazasına veya başka bir oruca niyet edilmişse keffâret gerekmez.
- Geceden niyetin yapılmış olması gerekir. Aksi takdirde kefiâret gerekmez.
- Orucu bozmayı gerektiren bir özrün bulunmaması gerekir. Buna göre tecrübî bir alâmete veva müslüman bir doktorun teşhisine binâen, açlıktan veya susuzluktan canını yahut aklını kaybetmesinden korkulan kişinin, aynı şekilde hastalığının artmasından endişe edilen hastanın, kendisine veya çocuğuna zarar gelmesinden korkulan hamile veya emzikli kadının, oruçlu iken yolculuğa çıkan kimsenin orucu bozması halinde keffâret gerekmez.
- Orucu bozduktan sonra, orucun edaen tutulmasının farziyetini kaldıran semavî (kişinin elinde olmayan) bir özrün ortaya çıkmamış olması gerekir. Buna göre,, orucu bozduktan sonra, hastalık, doğum gibi bir özür ortaya çıkarsa keffâret gerekmez. Fakat orucu bozduktan sonra kendisini, vücudunu yaralayıp oruç tutamaz hale getirse veya yolculuğa çıksa keffâret borcundan kurtulamaz.
- Orucu bozmayan ve fakat orucun bozulduğu şübhesini uyandırabileceği kabul edilen durumlardan sonra bozulmuş olmamalıdır. Meselâ, oruçlu iken unutarak bir şey yiyen veya ihtilam olan kimse orucu bozuldu zannederek kasden oruç bozucu davranışta bulunsa keffâret gerekmez.
Orucu bozup da keffâreti gerektirmeyen durumlarda sadece kaza gerekir. Bu durumların başlacıları şunlardır:
- Gıda ve ilaç niteliğinde olmayan şeyleri (çakıl, taş, toprak v.b.) yemek niteliğindeki şeyleri normal şekilde (pirinci çiğ olarak tuzu bol miktarda v.b.) yemek,
- Hata ile veya kendi rızası olmadan oruç bozan bir durumun meydana gelmesi (istemeyerek ağzına yağmur suyu kaçması, oruç bozucu fiile zorlanmak gibi).
- Keffâret gerektirmeyecek tarzda cinsî tatmin (normalin dışında cinsî temas, öperken veya dokunurken boşalma),
- İsteyerek ağız dolusu kusmak,
- Dişlerin arasında kalan nohut veya daha büyük şeyleri yutmak,
- Lavman yaptırmak, kulağa veya buruna ilaç akıtmak.
İmam Ebu Yusuf ve İmam Muhammed’e göre, vücudun tabiî olmayan deliklerinden akıtılan ilaç orucu bozmaz (bu görüşe göre iğne orucu bozmaz). İmâm Ebû Hanîfe’ye göre ise, tabii olmayan deliklerden meselâ bir yara vasıtasıyla karın veya dimağa ulaştıralan ilaç orucu bozar (bu görüşe göre iğne orucu bozar).
Yukarıda başlıcaları zikredilen oruç bozucu durumların dışında kalan durumlarda oruç bozulmaz. Zaman zaman tereddüde yol açan bu durumların (oruç bozmayan hallerin) başlıcaları şunlardır:
- Oruçlu olduğunu unutarak yemek, içmek, cinsî birleşmede bulunmak,
- Öpmeksizin veya dokunmaksızın boşalmak,
- Boşalma olmaksızın öpmek, dokunmak,
- Oruçlu iken ihtilâm olmak veya geceleyin cünup iken yıkanmadan imsak vaktini geçirmek,
- Dişlerin arasında kalmış nohuttan küçük şeyleri yutmak,
- Sürme v.b. şeyler kullanmak, güzel koku koklamak,
- Yıkanmak.