Reisülküttab - Reisülküttap Nedir, Ne Demektir, Anlamı, Görevi

Reisü’l-küttâb

Reisü’l-küttâb, Osmanlı İmparatorluğu'nda bir devlet memurluğudur. Kelime anlamı olarak "kâtiplerin reisi" demektir ve Osmanlı bürokrasisinde önemli bir yer tutar. Bu görev, günümüzün Dışişleri Bakanlığı'na benzer bir rol üstlenir.

Görev ve Yetkiler:

  1. Dış İlişkiler: Reisü’l-küttâb, Osmanlı İmparatorluğu'nun dış ilişkilerinden sorumlu olan en yüksek bürokrattır. Elçilerle yazışmalar, diplomatik görüşmeler ve uluslararası anlaşmalar bu makamın gözetiminde yürütülürdü.

  2. Bürokratik İşleyiş: Devletin yazışmaları, raporlar ve belgelerin düzenlenmesi ve arşivlenmesi görevleri de reisü’l-küttâbın sorumlulukları arasındaydı. Bu nedenle büyük bir kâtip ordusunu yönetirdi.

  3. Danışmanlık: Padişaha ve sadrazama dış politika konularında danışmanlık yapardı. Bu, devletin üst düzey karar alma süreçlerinde önemli bir rol oynadığı anlamına gelir.

  4. Elçilik Görevleri: Zaman zaman Osmanlı İmparatorluğu'nu yabancı devletlerde temsil etmek üzere elçi olarak da görevlendirilirdi.


Tarihi Gelişim:

Reisü’l-küttâb makamı, Osmanlı İmparatorluğu'nun kuruluşundan itibaren var olmuş, fakat özellikle 17. ve 18. yüzyıllarda daha belirgin bir öneme sahip olmuştur. Tanzimat Dönemi ile birlikte modernleşen Osmanlı bürokrasisinde, bu makam yerini Hariciye Nazırlığı'na bırakmıştır.

Sonuç olarak, reisü’l-küttâb, Osmanlı İmparatorluğu'nun dış işleri ve diplomatik yazışmalarını yöneten, bürokraside önemli bir konuma sahip olan bir devlet memurudur.

Arabça bir terim olarak “kâtiblerin reisi” manâsına gelir. Osmanlılarda II. Mahmud’un saltanatının sonlarına kadar, Divân-ı hümâyûn kâtiblerinin amiri olup. Hâriciye Nazırlığı yerinde kullanılan bir tabirdir. Reis Efendi de denilen ve menâsıb-ı sitteden sayılan reisü’l-küttâblık, eski bir maziye sâhibtir. Onun, Fâtih kanunnâmesinde de bulunuşu bunu göstermektedir.

Reisü’l-küttâbların ilk devirlerden 17. asrın sonlarına kadar tedricen ehemmiyetlerin artmasına rağmen, Nişancı’nın maiyyetinde bulunurlardı. Liyakatli olanları nişancılığa geçerdi. Reisu’l-küttâb 17. asrın sonlarına kadar bilfiil Divân-ı hümâyûn, ehemmiyetini kaybedip işler Paşakapısı’na intikal ettikçe Reisü’l-küttâbların mevkii de yükselmiş olurdu. Haricî işler, bunlar vâsıtasıyla tedvir edildiğinden Hariciye Nâzın veya Hariciye Vekili vazifesini görürdü.

Bunların vazifeleri ile ilgili kanunnâmelerde hükümler bulunmaktadır.

Reisu’l-küttâb, diğer divan hocaları (müdürleri) gibi softan üst elbisesi ve lokmalı pamuklu iç kaftanı ve başına da mücevveze denilen kavuk giyerdi. Eğer divanda Sadrıazam selimi veya kallavi giymiş ise Reisu’l-küttab’ın o zaman selimî kavuk giymesi lâzımdı. Reisü’l-küttâblar, Sürre ihracında da vazife sahibi idiler. Keza, Şeyhülislam tebdilerinin tebliği bazen bunlar vâsıtasıyle olurdu.

Daha yeni Daha eski