Dikkat eksikliği ve hiperaktivite bozukluğu
Bu maddede yazılanlar hekim uyarısı ya da önerisi değildir. |
DEHB ya da dikkat eksikliği ve hiperaktivite bozukluğu (en:ADHD) toplumun yüzde 3-5’ini etkileyen ve sıklıkla nörolojik tabanlı bir gelişim bozukluğu olarak kabul edilir. Bu bozukluk tipik olarak kendini çocukluk çağında dikkatsizlik ve/veya aşırı hareketlilik (hiperaktivite), unutkanlık, tepkilerin kontrolsüzlüğü yahut ani ve dürtüsel tepkiler ve kolayca başka şeylere sapma olarak gösterir. Genellikle Dikkat eksikliği bozukluğu (DEB) olarakta anılır (en:ADD) ancak aslında bu ADHD’nin bir şeklidir.Çocukluk döneminde başlar, ergenlikte şekil değiştirerek devam eder. 4-5 yaşlarında farkedilir ve 7 yaşından sonra başladığı görülmez. Erkek çocuklarda kızlara oranla daha sık görülür. Erkek çocuklarda genellikte hiperaktivite ve impulsivite belirtiler ön planda iken, kız çocuklarında daha çok dikkat eksikliği belirgindir.
Dikkat Eksikliği
Dikkat bozukluğu özellikle okul hayatının başlamasıyla belirginleşir. Okul öncesi dönemde de her şeyden çabuk sıkılıp, bıkar, oyuncakları ile kısa bir süre oynadıktan sonra,sıkılıp onları parçalamaya başlayabilirler. Kendilerine verilen, yaşlarına uygun yap-boz oyuncakları, aslına uygun olarak düzenleyemezler. Uzun süre bir TV filmi ya da çizgi filmi izleyemezler. Okulun başlamasıyla birlikte öğrenmeye yönelik ilginin azlığı da dikkati çeker. Ödev yapmayı sevmez, ebeveynleri ve öğretmenin zoruyla ödev yaparlar. Ödevleri yapmak çok zor gelir. Masanın başına oturamaz, otursalar dahi çeşitli bahaneler uydurarak (tuvalete gitme, su içme gibi) sık sık masa başından kalkarlar. Büyüklerini ders çalışırken yanlarında isterler. Başladıkları bir işi bitirmekte zorlanır, bir işi sonuçlandırmadan hemen diğerine geçerler. Kendileriyle konuştuğunuzda sanki sizi dinlemiyormuş izlenimi verirler. Kendilerinden istenen birşeyi, kendilerine birkaç defa söylenildikten sonra yapabilirler. Sınıfta dersi takip etmedikleri gözlenir. Çevresel uyarılarla hemen dikkatleri dağılır. Ders dışı işlerle fazlaca ilgilenir, elinde kalem çevirir, deftere, sıraya birşeyler yazıp, çizmeye kalkar ve başka bir gereçle uğraşıp, dersi takip edemezler. Derste sıkılmaları nedeniyle sınıfın dikkatini ve huzurunu bozacak davranışlar sergileyebilirler. (derste konuşma,sırayı sallama, arkadaşlarına laf atma, sınıfta ayağa kalkıp su,yiyecek dağıtma ve garip sesler çıkarma gibi). Okuma ve yazma becerileri arkadaşlarından kötü, defter düzeni ve yazıları bozuk olabilir. Okurken sıkça hatalar yapabilir ve cümlenin sonunda başka sözcükler uydurabilirler. Sınıfta, sokakta sık eşya kaybederler. Öğrenilenleri de çabuk unutabilirler. Kendilerine uygun bir çalışma düzeni ve sistemi geliştiremezler. Okuma ve yazmayı pek sevmezler. Bu sadece ders kitapları için değil diğer hikaye kitapları içinde geçerlidir. Sınavlarda dikkatsizce hatalar yaparlar. Sabırsızlıkları sebebiyle soruları çabuk okuma,yarım yanlış okumalarına yol açar. Böylece iyi bildikleri soruları bile yanlış yanıtlayabilirler. Test sınavlarında aklı karıştıran, çeldirici şıklara kolaylıkla yönelirler. Özellikle ilkokul yıllarında sınav kağıdını herkesten önce vermeye çalışırlar. Sonunda bildiklerinden daha düşük notlar alırlar. Dikkat eksikliği okul öncesi dönemde pek fark edilmeyebilir. Ancak bu çocukların bir kısmı ders dışı işlerde de çabuk sıkılma belirtileri gösterirler. Zeka düzeyi iyi olan ve özel öğrenme güçlüğü olmayan çocuklar ilkokulun 3.ve 4.sınıflarına kadar derslerde sorun yaşamayabilirler. Çalışmadıkları ve dersi iyi izlemedikleri halde notları kötü olmayabilir. Konuların ağırlaşmasıyla birlikte ders başarısızlıkları yaşanmaya başlanır. Ev içinde günlük yapmaları gereken işler konusunda sorumluluk almak istemezler. Genellikle dağınıktırlar ve kurallardan hoşlanmazlar.Alıntıdır.
Hiperaktivite (Aşırı Hareketlilik)
Hiperaktivitede çocuğun hareketliği aşırıdır ve yaşıtlarıyla kıyaslandığında belirgin farklılık vardır. Genellikle bu çocuklar bir motor tarafından idare ediliyormuş gibi sürekli hareketlidirler. Bitmek tükenmek bilmeyen bir enerjileri vardır. “Düz duvara tırmanmak” deyimini hak eden davranışlar içindedirler, koltuk tepelerinde gezer, ev içinde koşuşturur ve uyarıları anlamazlar. Sakin bir şeklide oynamayı ve oturmayı beceremezler. Kısa süre otursalar bile elleri ve ayaklarını sürekli sallar, hareket ettirirler. Çok konuşur, iki kişi konuşurken sık sık lafa girerler. Masanın başında oturamaz, dolayısıyla derslerini uygun bir şekilde çalışamazlar.
Aşırı hareketlilik (ergenlerde)
Kıpırtılı olmak, yaşıtlarına göra fazlaca hareketi olmak olarak tanımlanabilir. Erken çocukluk döneminde, ergenlikte görülebilir. Aşırı hareketlilik, kıpırtılık, aşırı ağır hareket etme (hipoaktivite), hareketlerde biraz kontrolsüzlük, sosyal ortamlarda sorun yaşama (ergenlerde); bilinen en bariz belirtileridir.
Dürtüsellik
Sonunu düşünmeden eyleme geçme olarak tanımlanabilir. Sabırsızlık, sırasını beklemekte güçlük çekmek, yönergeleri dinlememek, kuralları sevmezlik, kurallara ve otoriteye karşı gelmek en belirgin belirtileridir. Düşüncelerine göre hareket etmeyi sever ve yeğlerler. Âni öfkelenirler, tehlike ve macerayı severler, riskli eylem ve hareketleri severler. Bu tür davranışlar ergenin sosyal uyumunu bozar. Yetişkin bireyler de ise bu dürtüsellik bastırılsa bile arka planda çok büyük bir rahatsızlık verebilir, bunun sebebi ise dürtüselliğin boyutunun artması(neredeyse avcı bir hayvan içgüdüsüne yaklaşması)’dır.