Istırap
Istırap, çeşitli felsefi ve dini sistemlere konu oluşturmuş, mistisizm, ezoterizm ve spiritüalizm’de önem verilen ve ruhsal gelişimi sağlayıcı, öğretici niteliğiyle ele alınan bir kavramdır. Istırap konusunun işlendiği bu alanlarda, ıstırap, elin sobaya değmesi veya kesici bir aletle yaralanması gibi fiziksel bedenle ilgili maddi acılar anlamından ziyade manevi acılara ilişkin bir kavram olarak ele alınır.
Sözlük tanımı
Üzücü bir durumun sonucu olan tasa, sıkıntı, kuvvetli acı, elem.
Gnostisizm’de ıstırap
Birçok öğretiye göre, vicdan azabı, pişmanlık duygusu gibi manevi kaynaklı ıstıraplar, dünya yaşamının kaçınılmaz bir öğesi olup, aslında bir bilgi edinme yoludur. Bu öğretilerden biri olan Gnostisizm’e ve antikçağda yaşamış inisiyelere göre “kurtuluş” yolunda üç tür bilgi mevcuttur ki, bunlardan biri “ancak ıstırap yoluyla edinilebilen bilgi”dir (pathesis). İnsan, pathesis’i her hatasında ıstırabın sözkonusu olduğu bir deneme-yanılma süreciyle öğrenir. Nasıl “sezgi veya tefekkür yoluyla edinilebilen bilgi”ye (gnosis) okullardaki kitabi öğrenimle ulaşılamazsa, ıstırap yoluyla öğrenilebilen bilgiye de başka yollarla ulaşılamaz. Örneğin ateşi çıplak elle tutması durumunda kişinin ne hissedeceğini ateşi daha önce hiç ellememiş bir insan, bunu kitaplardan teorik olarak okumakla öğrenmiş sayılmaz. Nasıl yürümeye yeni başlayan bir çocuk her düşüşünde duyduğu acılardan ders ala ala yürümeyi öğreniyorsa, insan da yaşam yolunun engellerinde ıstırapların kendisine verdiği derslerle düşe kalka hedefine ilerler.
Doğu öğretilerinde ıstırap
Budizm’de ıstırapların bir öğrenme yolu olarak görülmesinden ziyade ıstırapların nedenleri ve ıstıraplardan kurtulma konusuna ağırlık verilir. Budizm’in kurucusu Buda insanoğlunun çektiği tüm ıstırapların nedenini insanların maddilikten ayrılmama isteğine, maddeye olan düşkünlüğüne, maddi tutkularının varlığına bağlar. (Mal mülk edinme hırsı, maddi zevklerden yoksun kalmama isteği vs.)
Kısaca, Budist öğretiye göre, dünyada kurtuluşa ermedikçe kimsenin kurtulamayacağı ıstırapların nedeni, geçici olan dünyasal unsurlara bağlanma ve isteklerdir. Budist metinlerde ıstırabın nedenleri arasında, maddi tutkulardan kaynaklanan kin, nefret, kıskançlık, öfke gibi duygular, çeşitli hırslar, cahillik, kişinin nefsini denetleyememesi ve geçmişteki hareketlerinin sonuçlarını kapsayan karması sayılır. Sonuç olarak, Budist öğretiye göre ancak maddi tutkuları kalmamış insan ıstırap duymaz (kurtuluşa ulaşmış olan).
Yoga felsefesinde “ıstırabın nedenleri” (klesa-karins), Sanskrit dilinde “ıstırap çekmek” anlamındaki “klis” sözcüğünden türetilmiş klesa terimiyle ifade edilir. Yoga felsefesine göre, yeryüzünde insanın çektiği ıstırapların nedenleri beş grupta toplanır:
- Avidya. (Cahillik, bilgisizlik.)
- Asmita. (Kişinin kendini fiziksel bedeninden ibaret sanması, bu yüzden fiziksel bedenle özdeşleşmesi ve egoizm.)
- Raga. (Zevklere kapılma, ihtiras, maddi tutkular.)
- Dvesa. (Kin, nefret, düşmanlık duyguları.)
- Abhinives. (Yaşama yapışma arzusu, maddi bağlılıklar.)
Neo-spiritüalizm’de ıstırap
Neo-spiritüalist görüşte ıstırap sözcüğü, daha ziyade, insan ruhunun yeryüzündeki görgü ve deneyimin arttırması yolundaki, yani ruhsal tekamül yolundaki “hata”, “hatanın sonucunda çekilen ıstırap”, “ıstırabın sonucunda kazanılan deneyim” şeklindeki üçlü sistemin bir unsuru olarak ele alınır.
Istırap konusundaki Neo-spiritüalist görüşler şöyle özetlenebilir:
- İnsan ruhunun belirli bir tekamül düzeyine erişmesine kadar çekmeye devam edeceği ıstıraplar, varlığın bedenliyken yaptığı hataların, yanlış hareketlerin sonucunda oluşurlar.
- Varlığın gerek bedenliyken gerek bedensizken duyduğu bu ıstıraplar, ruhta yeterli derecede derin iz ve etkiler bıraktıkları takdirde, varlığa aynı hataları tekrar etmemesi yolunda bir baskı unsuru oluştururlar. Dolayısıyla ıstıraplar aslında varlığın hatalardan kaçınmasını, bir başka deyişle, onun deneyimli duruma gelmesini sağlar. Bu yüzden, ıstıraplar, varlığın hatalarını tekrarlamamasını sağlayan “hayırlı kamçı”lara benzetilebilir. Konuya ilişkin olarak Bedri Ruhselman şöyle der: “Istıraplar ruhun uyuşuk duran ve ancak, biraz şiddetli uyaranlarla uyanması mümkün bazı yeteneklerini harekete geçirip geliştiren birer kırbaç darbesidir.(…) Demir nasıl sürtüne sürtüne parlar ve ışıldarsa insan ruhları da haşin ve çetin olaylarla karşılaşa karşılaşa parlaklıklarını arttırırlar.”
- Merhamet duygusuyla, ıstırap çeken bir insanın ıstırabına katılmak, kişiyi o insanın ıstırabına neden olan deneyimleri bizzat geçirmişçesine, kısa yoldan deneyim sahibi yapar.