Reenkarnasyon Nedir, Ne Demektir, Reenkarnasyon Varmıdır

Tenasüh, Reincarnation-Reenkarnasyon

Ruhların bir bedenden çıkıp bir başka bedene girmesi (incarnation-Reincarnation) inancıdır. Özellikle Gulât fırkaları arasında yaygın bulunan bir inançtır.

Tenasüh-Reenkarnasyon akidesi Eski Hint ve Eski Mısır kültürlerinde görülmektedir. Eski Mısırlılara göre ruh ebedidir. Ölüm sırasınca o esnada yaratılan bir hayvanın bedenine intikal eder. Karada, suda havada yaşayan mahlukatın bedenlerini devredinceye kadar çeşitli kılıklarda gezinir. Daha sonra yepyeni bir insan bedeniyle yeniden doğarak dünyaya gelir. Ruhun belirli bir devirden sonra tekrar insan bedenîne girmesine devir inancı denmektedir. Reenkarnasyon inancı genellikle devir inancı ile birlikte bulunmaktadır.

Reenkarnasyon inancı Buddha ve Brahma dinlerinde daha orijinal bir şekil göstermektedir.

Yunan filozoflarından Pythagoras’ın üstadı Pherecydes (doğ.M.Ö. 660) Reenkarnasyon akidesini ilk benimseyen ve yayanlardan biridir. öğrencisi Pythagoras, köpeğini döven birine rastlamış ve adamın elini tutarak şöyle demiş: “Ona dokunma çünkü onun ruhu benim dostumun ruhudur. Bunu havlamasından anladım.”

Sonraki devir Yunan felsefesinde Sokrates ve Eflâtun da Tenâsuh’a ve devire inananlardandırlar. Eflâtun, meşhur dialoğu Phaidon’a şöyle nakletmiştir: “Sokrates dinleyicilerine şöyle demiştir: Ben inanıyorum ki kötü yollara sapan, kabahat işleyen, içki içen ve kendilerini bu kötülüklerden kurtaramayanların ruhları, vücutları yok olduktan sonra eşek ve benzeri hayvanların kılıklarına gireceklerdir. Şüphesiz zulüm azgınlık, merhametsizlik yapanlar da kurtların ve yırtıcı kuşların kılığına sokulacaklardır.”

Plotinus da, Enneads’ında aynı inanca sahib olduğunu gösteren ifadelerde bulunmaktadır.

Yahudilikte Reenkarnasyon inancı Karailer’de görülmektedir, Başta Yahudi düşünürü Saadia Gaon olmak üzere birçok ilim adamı bu inancı reddetmişlerdir. Ne var ki Kabala hareketinden sonra Yahudi fikir çevrelerinde Reenkarnasyon düşüncesi bazı taraftarlar bulmuştur.

Hıristiyanlıkta Ongene, reenkarnasyon inancına yatkın bir filozoftur. Ona göre insanın ruhu bedenin yaratılmasından önce de vardır, sonradan bu bedene girmiştir. Hıristiyan kelâmcıları bilhassa Saint Augustinus reenkarnasyon inancı ile mücadele etmişlerdir. 1274 de Lion’da ve 1439’da Floransa’da akdedilen dinî kongrelerde tenâsuh inancı resmen reddedilmiş ve şu karara varılmıştır: Bedenin yok olmasından sonra rûhlar ya Cennet’e ya da Cehennem’e giderler yahut da A’rafta (Berzah) kalırlar”

İslâmda Gulât fırkalarından başka bir de bazı Mutezile ricali reenkarnasyon inancını benimsemişlerdir. Bedenin taşıdığı ruhun daha önceden de var olduğu inancı, bu inanca sahip olanların reenkarnasyonu reddetmelerine ve hatta tenâsuha inananları tekfir etmelerine rağmen, reenkarnasyona yakın bir inançtır. Bu yüzden İslâm kelâmcıları ruhun, bedenin yaratılmasından önce zerreler âleminde var olduğu inancını reddetmişlerdir. Çünkü rûhun önceden var olduğu inancı reenkarnasyona karine teşkil etmektedir (bk. Ruh).

İbn Sînâ, reenkarnasyon akidesini Aristo mantığına dayanarak İslâm düşüncesinde felsefî br şekilde ilk reddeden kişi kabul edilmektedr. Bilahare İmam el-Gazzalî, İmam Fahruddin er-Razî redd konusunda onu takip etmişlerdir.

Reenkarnasyon düşüncesi, klasik şekliyle olmasa bile, rûhun bedenden önce varlığı, ve bedenin ölümünden sonra ebedîliği gibi yönleriyle tasavvuf dünyasında daha çok taraftar toplamış bulunmaktadır.

Daha yeni Daha eski