Ayasuluk, Anadolu’daki ilk hıristiyan merkezlerinden biri olması, Pavlus’un uzun süre burada kalıp Hıristiyanlığı yayması, diğer taraftan havari Yuhanna’nın (St. John Theologos, St. Jean le Theologien) burada yaşayıp ölmesi, Hz. Meryem’in burada yaşadığı iddiası ve “yedi uyurlar” hadisesinin Efes’te vuku bulduğu inancı sebebiyle Hıristiyanlık’ta büyük önem taşımaktadır.
Hıristiyanlık öncesi Efes şehrinde Tanrıça Artemis ve imparatorluk kültleri ile Yahudilik inançları mevcuttu. Bilinebilen en eski dönemlerden itibaren burada daha sonra Artemis adını alacak olan büyük ana tanrıça Kybele (Cybele) kültü yaşamaktaydı ve milâttan önce VI. yüzyılda bu tanrıça adına büyük bir tapınak (Artemision) yapılmıştı. Birçok defa yakılıp yıkılan ve tekrar yapılan bu tapınak, IV. yüzyılın sonunda her türlü putperest tapınmayı yasaklayan Thâodose fermanından sonra tamamıyla ortadan kalkmıştır. Hıristiyanlık geldiğinde Efes yöresine hâkim olan inanç Artemis kültüydü. Pavlus (St, Paul) misyonerlik gezileri sırasında Efes’e iki defa gelmiş, ikinci gelişinde burada iki yıldan fazla kalarak Hıristiyanlığı yaymaya çalışmışsa da Artemis kültünü benimseyen Efesliler’in sert tepkisiyle karşılaşmıştır (Resullerin İşleri, 19/23-41).
Şehre Ayasuluk adının verilmesine sebep olan ve uzun süre burada yaşayan, hatta burada öldüğü kabul edilen Yuhanna’nın Efes’e ne zaman geldiği kesin olarak bilinmemektedir. Hz. İsâ’nın semaya urûcundan sonra annesi Hz. Meryem’in nerede yaşayıp öldüğü tartışmasına bağlı olarak Yuhanna’nın Efes’e ne zaman geldiği de inceleme konusu olmuştur. Hz. Meryem’in Bülbüldağı’nda. bugün kendisine nisbet edilen evde yaşayıp öldüğünü savunanlar, Katolik rahibe Anne Catherine Emmerich’in vizyonlarına dayanmaktadırlar ki buna göre St. Jacques, İspanya dönüşünde Efes’e uğramış, bu sırada vefat eden Hz. Meryem’in cenazesini kabre kadar taşımıştır. Bugün genel olarak kabul edilen kronolojiye göre St. Jacques 43 veya 44 yılında ölmüştür. Şu halde Meryem bu vizyona göre en geç 42 yılında Ölmüş olmalıdır. Hz. Meryem Yuhanna tarafından yapılan evde dokuz yıl yaşadığına göre, havari Yuhanna 32 veya 33 yıllarında Efes’e gelmiş olmalıdır. Ancak Yuhanna’nın bu yıllarda Efes’e gelmiş olması, hem “Resullerin İşleri” kitabına hem de tarihî bilgilere ters düşmektedir. Hz. Meryem’in Efes’te yaşayıp öldüğünü savunan Tillemont bile Yuhanna’nın 65 yılından önce Efes’e gelmiş olabileceğine ihtimal vermemektedir. Hz. Meryem’in Kudüs’te vefat ettiğini savunanlar ise Yuhanna’nın tarihî gerçeklere uygun olarak 6O’lı yıllardan önce Efes’e gitmediğini kabul etmektedirler. Zira 55-58 yıllarında Efes’te kalıp Hıristiyanlığı yaymaya çalışan St. Paul’ün oradaki faaliyetlerini anlatan Ahd-i Cedîd (Resul-lerin işleri, 19-21) Yuhanna’dan hiç bahsetmemektedir. Milâttan sonra 61 yılında Efesosiular’a mektubunu yazdığı kabul edilen St. Paul, bu mektubunda da Yuhanna’dan bahsetmemektedir. Şu halde 61 yılında da Yuhanna henüz Efes’e gelmemiştir. Onun Efes’e 65’ten sonraki bir tarihte geldiği kabul edilmektedir. Kilise geleneğine göre Yuhanna Efes’ten Patmos adasına sürgün edilmiş, hatta kendisine nisbet edilen vahyi (apokolips) burada yazmış, 96 yılında Nerva’nın tahta çıkışı üzerine Efes’e dönmesine müsaade edilmiş ve Trajan döneminde (98-117} vuku bulan vefatına kadar orada yaşamıştır. Mezarının bulunduğu Ayasuluk tepesine milâttan sonra VI. asırda İmparator Juştinien tarafından bir bazilika yaptırılmıştır ki bu bazilikanın kalıntıları günümüze kadar gelmiştir.
Hz. Meryem’in de Efes’te Bülbüldağı’nda bugün kendisine nisbet edilen evde yaşadığı ve orada öldüğü iddia edilmekle birlikte bu iddia doğru değildir (bk.Bülbüldağı; Meryem).
Milâttan sonra 431 yılında, İstanbul patrikliği yapmış olan Nestorius’un gör rüşlerinin tartışıldığı üçüncü ökümenik konsil Efes’te toplanmıştır. Efes konsi-linde Hz. Meryem’in durumu tartışılmış ve onun “tanrı doğuran” (theotokos) olduğu resmen ilân edilmiştir. Konsilin burada toplanması ve Meryem’e tanrı doğuran unvanının verilmesi ilginçtir. Zira aynı yörede daha önce ana tanrıça Artemis kültü mevcuttu. Pavlus’un davetine karşı çıkan ve Tanrıça Artemis kültüne bağlı kalan Efesliler, IV. asrın sonunda İmparator Theodose tarafından her tür putperest tapınma yasaklanınca Meryem’e, Artemis’e ait nitelikleri vermişler, onu büyük bir ana tanrıça olarak kabul etmişlerdir. Efes konsili putperest mahiyetteki bu inancı, Artemis’in yerine Meryem’i koymak ve onun tanrı doğuran olduğunu kabul etmek suretiyle Hıristiyanlık adına tasdik etmiştir.
Efes’te 449 yılında bir başka konsil daha toplanmış ve Hz. îsâ’da iki tabiatın varlığı inancını reddetmiştir. Kilise tarafından kabul edilmeyen bu konsil “Efes haydutluğu” diye adlandırılmıştır.
Hıristiyanlara göre “yedi uyurlarla ilgili olay da Efes’te geçmiştir. Milâttan sonra 448 yılında.’ Efes’te Panayirdağı’-nın eteğinde bulunduğu kabul edilen cesetlerle alâkalı olarak ortaya çıkan Efes’in “yedi uyurlar” hadisesi, Kur’ân-ı Kerîm’-deki Ashâb-ı Kehf kıssasıyla ilgili olarak İslâmî kaynaklara da geçmiştir (bk. Ashâb-ı Kehf).
Diyanet İslam Ansiklopedisi