Ebû Abdirrahmân Bakî b. Mahled b. Yezîd el-Kurtubî (ö. 276/889) Müsned’iyle meşhur Endülüslü muhaddis.
Yaşamı
201 “de (817) veya daha önce Kurtuba’da doğdu. Her biri fakih olan dedeleri gibi babası da bir fıkıh âlimi ve emîr Abdurrahman b. Hakem (Abdurrahman II, 822-852) zamanında Reyye kadısı idi. İlim tahsil etmek maksadıyla o da doğu İslâm ülkelerine seyahat etmişti. Bakî, A’şâ diye bilinen Kurtubalı âlim ve muhaddis Muhammed b. îsâ el-Meâfîri’den ve İmam Mâlik’in el-Muvatta” adlı eserinin râvisi Yahya b. Yahya el-Leysfden hadis okudu. Yirmi dört yaşlarında iken ilim tahsili için doğu İslâm ülkelerine doğru yola çıktı. Yirmi yıl süren bu ilk seyahati sırasında İfrîkıyye’de fakih Sah-nûn b. Saîd’den hadis ve fıkıh tahsil etti. Mısır’da Yahya b. Abdullah b. Bükeyr’-den, Kûfe’de Hişâm b. Ammâr ve Yahya b. Abdülhamîd el-Himmânî’den, Basra’da Amr b. Ali eî-Fellâs ve Bündâr’dan, Medine’de Medine kadısı Ebû Mus’ab ez-Zührî ve benzeri âlimlerden hadis rivayet etti. Bağdat’ta Ahmed b. Hanbel’den hadis ve fıkhî meseleler öğrendi. 244 yılı civarında Endülüs’e döndü. Bir müddet sonra da on dört yıl süren ikinci uzun seyahatine çıktı. Her ne kadar Brockelmann ve Fuat Sezgin onun ilk seyahatinin on dört, ikinci seyahatinin yirmi yıl sürdüğünü ifade ediyorlarsa da kaynaklardaki bilgiler bunun aksini göstermektedir. Hac mevsimine kadar çok defa yaya olarak ilim merkezlerini dolaşmak suretiyle devrin tanınmış muhaddislerinden hadis okur, hac mevsiminde Mekke’ye dönüp haccını ifa eder ve oradaki âlimlerden faydalanırdı. Ebû Bekir b. Ebû Şey-be ile görüşerek ondan el-Muşannef “\-ni, meşhur tarihçi ve muhaddis Halîfe b. Hayyât’tan Tabakâtü’r-ruvât ve et-Târîh adlı eserlerini bizzat rivayet etti. On kadarı istisna edilecek olursa, sayıları 284’ü bulan hocalarının tamamı güvenilir muhaddislerdir. Onun hoca seçiminde son derece titiz davrandığı, birçok muhaddisten hadis öğrenme imkânı bulduğu halde kendi ölçülerine uymadığı için onlardan hadis almadığı bilinmektedir. En tanınmış talebeleri, oğlu Kurtuba Kadısı Ahmed ile kendisinden en fazla rivayette bulunan ve kitaplarının yayılmasını sağlayan Abdullah b. Yûnus el-Murâdî, Hasan b. Sa’d b. İdrîs el-Kurtubî, Eşlem b. Abdülazîz b. Hâşim el-Kurtubfdir. Uğradığı herhangi bir yerdeki hadisleri derleyip toparladığı için arkadaşlarının “miknese” (süpürge) lakabını taktıkları Baki b. Mahled, otuz dört yıl süren hadis tahsilini tamamlayıp memleketine dönünce, hayatta olan hocaları başta olmak üzere Endülüslü hadis talebeleri onun geniş hadis kültüründen büyük Ölçüde faydalanmaya çalıştılar. Zira uzun seyahatleri sırasında semâ ve icazet yoluyla rivayet hakkını elde ettiği Ebü Bekir b. Ebû Şeybe’-nin e!-Muşannefini, İmam Şâfifnin el-Ümm’ünü, Halîfe b. Hayyât’ın et-Târîh ve Tabakâtü’r-ruvât’mı, Devrakî’nin Sî-reîü cÖmer b. cAbdi/cazfz’ini ve benzeri kitapları Endülüs’e ilk defa getiren ve tanıtan Bakî b. Mahled olmuştur. Buradaki Mâlikîler’in daha önce bilmediği bazı hadisleri ve çeşitli âlimlerin ihtilâflarını elealan bazı eserleri Endülüs’e getirmesi, Mâlikî fıkhı tahsii etmesine rağmen hadislere göre fetva vermesi ve İbn Ebû Şeybe’nin el-Muşannef’İni okutması, bilhassa rey* taraftarlarının onu bid’atçılıkla ve zındıklıkla suçlamalarına ve hatta boynunun vurulması isteğiyle Endülüs emîrine şikâyet etmelerine yol açtı. Zor durumda kalan Bakî Endülüs’ten kaçarak canını kurtarmayı düşündüğü bir sırada halifenin vezirlerinden Hâşim b. Abdülazîz ile tanıştı ve onun vasıtasıyla meselenin esasını halifeye anlatma imkânı buldu. Bakî ile muhaliflerinin yanında söz konusu eseri inceleyen ve beğenen Emîr I. Muhammed, bu eserden bir nüsha da kendi kütüphanesi için yazdırılmasın! emretti. Şikâyetçileri azarlayarak Bakfye bildiklerini serbestçe öğretmesini söyledi. Daha önceleri sadece İmam Mâlik ile Mâlikî ileri gelenlerinin görüşleri okunup Öğretilen Endülüs’ü bir hadis merkezi haline getiren Baki, 28 Cemâziyelâhir 276’da (28 Eki in 8891 Kurtuba “da vefat etti ve Be-nü’İ-Abbas Mezarliğı’na gömüldü.
Bakî b. Mahled güvenilir bir muhaddis, kimseyi taklit etmeyen, orijinal fikirleri bulunan bir fakih ve müetehid idi. Hanbelî tabakat kitaplarında yer alması Ahmed b. Hanbel’den faydalanmış olması sebebiyledir. İmam Şâfifyi de dinlediği ve Endülüs’te onun eserlerini tanıttığı için Şâfıî olduğunu söyleyenler de vardır. Endülüs’te Zâhirilik muhitini hazırlayanlardan biri olması sebebiyle İbn Hazm onu hayranlıkla anar ve hadis ilminde Buharı ve diğer meşhur muhad-disler ayarında olduğunu kabul eder. et-Târîhu’l-kebîr müellifi İbn Ebû Hayseme, Bakî’nin bulunduğu yerde yaşayan hadis talebesinin tahsil maksadıyla bir başka yere gitmesine ihtiyaç bulunmadığı görüşündedir. Bakî’nin son derece mütevazi olduğu, devlet dairelerindeki işlerini halledebilmek için onun nüfuzundan faydalanmak isteyenlerden yardımını esirgemediği, gerektiğinde onlarla birlikte saatlerce yaya yürüdüğü, yeme içmeye Önem vermediği, cuma günleri dışında hep oruç tuttuğu, Kur’ân-ı Kerîm’i çok okuduğu kaynaklarda zikredilmiş, cihada önem vermesi sebebiyle yetmiş kadar gazveye katıldığı rivayet edilmiştir. İlim tahsilinde gayretli bulmadığı talebelerine, kendisinden söz ettiğini ima etmeksizin, sokağa atılan lahana yapraklarıyla karnını doyuran ve kâğıt alabilmek için sırtındaki elbiseyi satan talebeler gördüğünü anlattığı da hakkında verilen bilgiler arasındadır.
Bakî b. Mahled’in Abdurrahman ve Ahmed adında iki oğlu olduğu bilinmekte, fakat kaynaklarda Abdurrahman hakkında bilgi bulunmamaktadır. Bakî vefat ettiğinde on dört yaşında olan Ahmed ise babasından ilim tahsil etmiş, “kâdılce-maat” denilen hatiplik görevinde bulunmuş ve on yıl Kurtuba kadılığı yapmıştır. Soyundan onun ilim mirasını devam ettiren ve Kurtuba’da muhtelif devirlerde kadılık yapan âlimler gelmiştir.
Eserleri
1. el-Müsnedü’î-kebîr. Rivayetleri sahâbî adlarına göre alfabetik olarak tertip ettiği ve el-Muşannef ûi-ye de bilinen bu eserinde 1300’den fazla sahâbînin rivayetine yer vermektedir. Her bir sahâbînin hadisini fıkıh konularına ve ahkâm meselelerine göre sıraladığı için bu haliyle eser hem müsned, hem de muşannef tarzının bir örneği sayılmakta ve daha önce bir benzerinin meydana getirildiği bilinmemektedir. İbn Hazm bu eseri Ahmed b. Hanbel’in el-Müsned’inden daha değerli bulmaktadır. III. asrın bu en önemli iki müsne-di bazı yönleriyle mukayese edildiğinde şu sonuçlar elde edilmektedir: Ahmed b. Hanbel’in el -Müsned ‘inde 904 sahâbînin 30.000 hadisi, diğerinde ise 1013 sahâbînin 30.969 hadisi bulunmaktadır. Bununla beraber İbn Hacer el-Askalânî, Bakî’nin sahâbî zannettiği bazı râvilerin tabiî olduğunu söylemektedir (bk. el-İşâbe, 111, 361; VI, 344). Meşhur sahâbîlerin rivayetleri karşılaştırıldığında Bakî’nin daha fazla hadis topladığı görülmektedir. Ebû Hüreyre’nin Ahmed’in el-Müsned’ inde 3879 rivayeti, Bakî’nin el -M üsned ‘inde ise 5374 rivayeti, Muâz b. Cebel’in Ahmed’in el-Müsned’indeki elli üç hadisine karşılık Bakî’nin eserinde 157 hadisi bulunmaktadır. Her sahâbînin rivayetlerini kendi arasında ayrıca fıkıh bablanna göre düzenlemesi, Bakî’nin eserinin bir diğer üstün tarafıdır. Zehebfnin tesbitine göre, Ahmed b. Hanbel’in talebesi olmasına rağmen Bakî kitabında onun hiçbir rivayetine yer vermemiş ve anlaşıldığına göre eserinden de faydalanmamıştır. Mübârekfûrî (Ö. 1935), eserin bir nüshasının Almanya’da (el-Hizânetü’l-Cermeniyye) bulunduğunu söylemekle beraber {Tuhfetü’l-Ahvezî, Mukaddime, I, 331) kütüphane adı ve numarası vermemektedir. el-Müsned”\n iki cildine sahip olduğunu söyleyen Zehebî ile tamamını veya en azından bir kısmını gördüğü anlaşılan İbn Hacer’den sonra onun nüshalarından bahseden olmadığı da sanılmaktadır (Ekrem Ziya el-Ömerî, s. 27-28]. Bakî b. Mahled ve diğer bazı muhaddislerin rivayetlerinden derlenen küçük bir risale [el-Müntefcâ] Zâhiriyye Kütüphanesi’nde bulunmaktadır (Mecmua, nr. 129, vr. 225a-236b).
2. et-Tefsîrü’l-kebîr. İbn Hazm’ın Taberfninki de dahil olmak üzere İslâm âleminde bir benzerinin yazılmadığını söylediği, Zehebî’nin de aynı kanaatte olduğunu belirttiği bu eserin kütüphanelerde herhangi bir nüshasına rastlanmamıştır. Bakî b. Mahled’in hadisteki yeri ve et-Tefsîrü’l-kebîr”min Taberî’nin tefsiriyle mukayese edilmiş olması dikkate alınınca eserindir rivayet tefsiri olduğu kolaylıkla tahmin edilebilir.
3. Kitâbü’l-Acdâd. Zikru mâ H’ş-şahâ-beti mine’l-hadîsi mine’î-caded adıyla da bilinen risale, bir tek hadis rivayet edenler de dahil olmak üzere 1013 sahâbînin adını ve rivayet ettiği hadis miktarını vermektedir. Ekrem Ziya el-Ömerî eseri Zâhiriyye Kütüphanesi’ndeki İbn Hazm ez-Zâhirrnin tertip ettiği nüshaya dayanarak cAdedü mâ li-külli vâ-hid mine’ş-şahâbe mine’l-hadîş adıyla neşretmiştir (aş.bk.), Ayrıca Dârü’1-kü-tübi’l-Mısriyye’deki iki yazması (nr. 254, 529) esas alınarak İhsan Abbas ile Nâsı-rüddin el-Esed tarafından CevdmiVs-sîre ve hams resâ’il uhrâ li’bn Hazm adlı eserle birlikte yayımlanmıştır (Kahire, ts.).
4. el-Muşannef fî fetâva’ş-sahabeti ve’t-tâbi’în ve men dûnehüm. Sahabe, tabiîn ve daha sonraki âlimlerin fetvalarını derleyen ve İbn Hazm’a göre Ebü Bekir b. Ebû Seybe, Abdürrezzâk b. Hemmâm ve Saîd b. Mansûr’un eserleriyle diğer musanneflerden daha mükemmel olan eser günümüze gelmemiştir.
Bakî b. Mahled’e dair yazılan eserlerden, torunu Abdurrahman b. Ahmed b. Bakî’nin (ö. 366/976-771 Fezâ^ilü Bakî b. Mahled adlı eseriyle Endülüslü âlim ve emîr Abdullah b. Abdurrahman en-Nâsır’ın (ö. 339/951) el-Müskite fî feza’ili Baki b. MaMed’inin günümüze gelip gelmediği bilinmemektedir. Muammer Nuri, Rabat Dârülhadîsi’l-haseniy-ye’de, Ebû ‘Abdirrahmân Baki b. Mahled el-Kurtubî şeyhu’î-hadîs îi’l-En-delüs adlı bir doktora tezi hazırlamıştır (1978). Ekrem Ziya el-Ömerî de Bala b. Mahled el-Kurtubî ve Mukaddimetü Müsnedihî cAdedü mâ li-külli vâhid mine’ş-şahâbe mine’l-hadîş adıyla hazırladığı bir çalışmayı yayımlamıştır (Beyrut 1404/1984).