Çaşnigîr. Eskiden bazı İslâm devletlerinde hükümdar sofralarına nezaret edip yemekleri kontrol eden saray görevlisine verilen ad.
Farsça çâşnî (lezzet) ve gîr (tutan) kelimelerinden oluşmuştur. “Ekâbir-i hâs” denilen saray büyükleri arasında yer alan çaşnigîrin esas görevi, maiyetindekilerle birlikte sultanın sofrasını hazırlamak ve sofraya konulan yemekleri sultandan Önce tatmak suretiyle onun zehirlenme ihtimalini önlemekti. Büyük Selçuklular’dan itibaren çeşitli İslâm devletlerinde rastlanan çaşnigîr hükümdarın en güvenilir emirleri arasından seçilirdi. Anadolu Selçuklu Devleti’nin meşhur emirlerinden Mübârizüddin Çavlı ile Şemseddin Altunaba çaşnigîr (emîr-i zevvâk) olarak görev yapmışlardır. Eyyûbîler’de çaşnigîrlik üstâdüddâr’ın sorumluluğu altındaydı. Memlükler’de de hükümdarın güvendiği nüfuzlu emirler bu göreve getirilmiştir. Nitekim Memlûk hükümdarlarından İzzeddin Aybeg ile II. Baybars tahta geçmeden önce çaşnigîr olarak vazife yapmışlardı. Bu görevliye İlhanlı, Anadolu beylikleri ve Akkoyunlu devlet teşkilâtında da rastlanmaktadır.
Çaşnigîr mutfak için erzak temin etmekten sorumlu olan hânsâlâr ile karıştırılmamalıdır. İlhanlılar’da bu vazife bugavul adlı saray görevlisi tarafından yürütülürdü.
Osmanlı sarayının Bîrun hizmetlileri arasında çaşnigîrler de bulunurdu. Bunların görevi daha önceki Türk devletlerindekinden pek farklı değildi. Çaşni-girbaşı, maiyetindeki çaşnigîrlerle birlikte saray mutfağında pişen yemekleri aşçtbaşından teslim alırdı. Bu esnada aşçıbaşmın, getirdiği yemeklerden tatması usuldendi. Padişahın şahsına ait yemeklere nezaret eden çaşnigîrlere “zevvâkîn-i hâssa” da denirdi. Çaşnigîrler Dîvân-ı Hümâyun’un toplantı günlerinde sadrazam ve vezirlerin yemeklerini dağıtmakla da mükelleftiler. Bu sırada başlarına mücevveze, sırtlarına çatma üst elbisesi giyerlerdi. Ayrıca Has Oda’ya verilecek yemekleri de çaşnigîr-başının nezaretinde çaşnigîrler dağıtırdı. Bayram günlerindeki yemek dağıtımı sırasında ise değişik bir protokol uygulanır, çaşnigîrler arkalarına çatma giymezlerdi. Bunun sebebi yemekten sonra kendilerine kaftan giydirilmesidir. Çaşnigîrler bazan pek önemli olmayan ferman ve emirleri taşradaki beylerbeyile-re götürürlerdi. Çaşnigîrbaşının bir görevi de merasim günlerinde padişahın ata binmesine yardım etmekti.
Çaşnigîrliğe Has Oda, hazine ve kiler odalarında hizmet eden iç oğlanları yükselirlerdi. Bunların sayıları XVI. yüzyılda kırk iken zamanla bu sayı 100’ü aşmıştır. XVIII. yüzyıl sonlarında ise sarayda elli çaşnigîr bulunuyordu. Kıdemli çaşnigîrlere bölük ağalığı tevcih edilirdi. Çaşnigîrler kıdem derecelerine göre maaş alırlardı. Kendilerine ayrıca yılda bir defa lâciverdî ve pamuktan yapılmış kaftanlar için ücret ödenir, buna “kaftan bedeli” denirdi. XVII. yüzyıl ortalarında çaşnigîrlerin yevmiyesi 40 akçe idi. Çaş-nigîrlerin ayrıca mîrî salhanelerde kesilen hayvanlardan da gelir paylan vardı. Cülus merasimlerinde ve bayram tebriklerinde çaşnigîrlerin el öpmesi usuldendi (Özcan, s. 44), XVI. yüzyılın ikinci yansında çaşnigîrbaşı, yıllık geliri 350.000 akçe olan hasla sancak beyliğine çıkardı.
Diyanet İslam Ansiklopedisi