Ebü’l-Kâsım. Hz. Peygamber’in künyesi.
Araplar arasında, ilk doğan çocuğa nis-betle künye alma ve bu künye ile anılma âdeti eskiden beri mevcuttur. Resûl-i Ekrem de Hz. Hatice’den olan ilk oğlu Kâsım’a nisbetle Ebü’l-Kasım künyesini almıştır. Ayrıca Hz. Peygamber, “Ben yalnız taksim ediciyim, veren ise Allah’tır”; “Ben Ebü’l-Kâsım’ım, aranızda paylaştırırım” mealindeki hadislerinde, kasm kökünden gelen kasım (taksim eden, bölüştüren kimse) kelimesinin sözlük anlamına da telmihte bulunmuştur.
Hz. Peygamber’in künyesinin başkaları tarafından kullanılması hususunda farklı görüşler İleri sürülmüştür. Çocuğuna Muhammed adını koymak isteyen bir kişiye Resül-i Ekrem adının alınabileceğini, ancak künyesinin kullanılamayacağını söylemiştir. Hz. Peygamber’in çarşıda veya Baki’ Mezarlığı’nda bulunduğu bir sırada ashaptan biri diğerine, “Yâ Ebe’l-Kâsım!” diye seslenince Resü-lullah dönüp ona baktı. Sahâbî, “Yâ Resûlallah! Ben sana değil falana seslenmiştim” deyince Hz. Peygamber ona künyesinin değil adının kullanılmasını tavsiye etti. Bu hadisleri dikkate alan İmam Şafiî, Resûl-i Ekrem’in adıyla birlikte künyesinin herhangi bir kişi tarafından kullanılmasının doğru olmadığını belirtmiştir. Zahirîler de aynı görüşü benimsemişler, hatta bazıları çocuğa Kasım adının verilmemesi gerektiğini ileri sürmüşlerdir. Bu yasağın sonradan kaldırıldığını veya bunun sadece Hz. Peygamber’in hayatında geçerli olduğunu söyleyenler ise Hz. Ali’nin, “Yâ Resûlallah! Senden sonra doğacak çocuğuma senin adını ve künyeni vermemi uygun görür müsün?” sorusuna Resûl-i Ekrem’in, “Evet” diye cevap vermesini göz önüne almışlardır. Nitekim Hz. Ali’nin oğlu Muhammed b. Hanefıyye ile Muhammed b. Ebû Bekir ve Muhammed b. Talha b. Ubeydullah’ın künyeleri Ebü’l-Kâsım’dır. İmam Mâlik başta olmak üzere birçok âlim de bu görüştedir. İbn Cerîr et-Taberî ise hadisin neshedilmedi-ğini, söz konusu yasağın haram değil bir edep ve nezaket meselesi olduğunu söylemektedir.
Hz. Peygambere Ebü’l-Kâsım künyesi yanında, babasının da künyesi olduğu söylenen Ebül-Kusem, yoksullara yardım edip onlarla yakından ilgilendiği için Ebü’l-erâmii ve Ebü’l-mü’minîn künyelerinin de verildiği kaynaklarda zikredilmektedir. Diğer taraftan Hz. Peygamber’in Mâriye’den olan oğlu İbrahim doğunca Cebrail’in kendisine, “es-Selâmü aleyke yâ Ebâ İbrahim!” diye hitap ettiği rivayet edilmiştir.
Diyanet Vakfı İslam Ansiklopedisi