Fresk Nedir, Fresk Sanatı Ne Demek, Anlamı, Tanımı, Hakkında Bilgi

Fresk. İslâm sanatında da kullanılan bir resim tekniği.

Islak alçı yüzeye boyanın sulu boya gi­bi sürülerek uygulandığı bir resim tek­niğidir. Bu özellik göz önüne alındığın­da, sanat tarihi yayınlarında fresk ola­rak adlandırılan pek çok örneğin bu tek­nikle ilgisinin olmadığı anlaşılır. Fresk­te boya, duvar üzerindeki sıva tabakası henüz yaşken sürüldüğünden bu teknik­le yapılan resimlere İtalyanca “taze” an­lamına gelen fresco adı verilmiştir (Fran­sızca Fresque). Bazan kuru alçı zemin üzerine bir çeşit taklit fresko uygulanır ki buna da “fresco secco” (susuz fresk) denir. Gerçek fresko (buon fresco). XIII. yüzyıldan itibaren İtalya’da yaygın ola­rak kullanılmaya başlanmış ve XVI. yüz­yılda en mükemmel şekline kavuşarak günümüze kadar devam etmiştir. Ger­çek freskoda tekniğin özelliğinden do­layı ek veya rötuş yapmak söz konusu değildir; sıva kuruduktan sonra yapılan tamamlamalar yüzey üzerinde lekeler ve ton farklılıklanyla kendini belli eder. Bu tür bir çalışmayı hızla ve tek elden çıkarmak gerekir.

Fresk uygulanacak duvarın tuğla ve­ya moloz taş örgülü olması önemli de­ğildir. Çünkü ilk iş olarak böyle bir yüzeyin harç ve kaba alçı hamuruyla sıva­nıp tesviye edilmesi gerekmektedir. Ön­ce düzgün bir yüzey elde etmek üzere uygulanan ilk sıva tabakasına “arriciato” (dolgu) adı verilir. Bunun üzerine, daha ince ve çok düzgün bir yüzey teşkil et­mek üzere ikinci bir tabaka sürülür ki buna da “intonaco” (sıva) denir. Bütün bu işlemler sırasında belirli ölçüdeki nemliliğin kaybolmaması, özellikle son tabaka kurumadan boyamaya geçilme­si gerekir. İklim şartları sebebiyle bu teknik Orta İtalya’da gelişmiş ve bu böl­gede yaygın olarak kullanılmıştır. Boya­yı henüz yaşken emen duvar yüzeyi res­medilen kompozisyonla birlikte kuru­makta, dolayısıyla sıva üzerinde ayrı bir tabaka teşkil etmeyen boya kuruduk­tan sonra dökülmemektedir. Bu teknik özellikle dayanıklılığı sebebiyle tercih edilmektedir.

Fresk tekniği milâttan önceki yüzyıl­lardan başlayarak günümüze kadar gel­miştir ve halen de kullanılmaktadır. Yak­laşık milâttan önce 1600 yıllarına tarih-lenen Girit freskleri ilk ve en gelişmiş örnekler sayılmaktadır. Çok sonraları, milât yıllarına doğru Roma devri fresk­lerinde büyük bir canlılık görülür. Pom-pei ve Hereulaneum kazılarında ortaya çıkarılan duvar resimleri, bu sanatın ev dekorasyonunda yaygın olarak kullanıl­dığını göstermektedir. Roma devri sonra­sında özellikle Bizans resim sanata fresk alanında çok değerli eserler vermiştir. Katakomplardan başlayarak kiliselere kadar hemen her tür binanın bütün du­varlarında çok çeşitli örneklerine rastla­nır. Domitillia katakompu. Kapadokya kaya kiliseleri, Trabzon Ayasofyası, İs­tanbul’da Fethiye ve Kariye camilerinin içindeki örnekler bunlardan bazılarıdır. Freskin Roma-Bizans dinî ve sivil mima­risinde tercih edilen bir resim tekniği olarak kullanılmasının başlıca sebebi mozaik tekniğinin pahalılığıdır; özellikle son devir Bizans sanatındaki ilk sebep budur.

İslâm ülkelerinde fresk, Ortadoğu ve Uzakdoğu resim geleneklerinden kay­naklanan örnekler vermiştir. Bunların bir kısmında Helenistik ve Bizans etki­leri, bir kısmında ise özellikle VIII ve IX. yüzyıllara ait Bezeklik, Sorçuk, Turfan, Hoço ve Kızıl gibi merkezlerde zengin örnekler veren Uygur duvar resimleri­nin etkileri görülür. Uygur resimlerinde Budizm ve Maniheizm törenleri, insan ve hayvan figürleriyle bitki motiflerinin işlenişi canlı bir üslûp meydana getir­miştir. Renk, desen ve insan figürlerin-deki tipler bakımından bu freskler Türk ve İslâm minyatürü üzerinde derin izler bırakmıştır. Ayrıca Gazneliler’in Leşker-i Bâzâr ve Abbâsîler’in Sâmerrâ’daki Cevzak saraylarının duvarlarında Uygur re­simlerine benzer kompozisyonlar görül­mektedir. Emevî devrinin freskleri daha çok Kusayru Amre gibi çöl kasırlarının özellikle hamam duvarlarında kendini gösterir. İslâmî devir Anadolu mimari­sinde fresk tekniği yaygın bir uygulama değildir. Bunun yerine kalem İşi, baskı desenler, çini kaplama daha çok tercih edilmiş veya iç mekân duvarları tama­men boş bırakılmıştır. Selçuklulardan günümüze kadar gelebilen bazı örnek­ler Alara Kalesi’nin hamamında bulun­maktadır. Bu yapının kubbesinin içinde zorlukla seçilebilen iki insan figürü Ana­dolu’daki ender örneklerdendir.

Fresk tekniği, İslâm öncesi devirlerde ve bu kültür dairesinin dışında kalan ül­kelerde daha yaygın uygulandığından ve resim konulan bakımından figürlü ge­leneğe bağlı bir tarz olarak geliştiğin­den İslâm sanatında yalnız sivil mimaride ve sınırlı ölçüde kullanılmıştır. Resim yerine bitki süslemeleri, yazı ve geomet­rik kompozisyonların hâkim olması, da­ha dayanıklı ve gösterişli çini sanatının gelişmesine yol açmış ve fresk tekniği­nin kısa zamanda terkedilerek ortadan kalkması sonucunu doğurmuştur.

TDV İslâm Ansiklopedisi

Daha yeni Daha eski