Hafta Tatili Nedir, Yahudilerde, Hıristyanlarda Uygulaması, Hakkında Bilgi

Zamanın devrî oluşu ve bunun âlemdeki kozmik düzenle ilişkisi tarih öncesi dö­nemlerden beri bilinmekle beraber başlangıçta zamanın takvim kullanımına te­mel teşkil edecek şekilde nasıl bölündü­ğü belli değildir. Bununla birlikte ilk za­man bölümlemelerinin ay ve güneşin periyodik hareketlerine bağlı olarak ya­pıldığı tahmin edilebilir. Bilhassa ayın safhalarından hareketle otuz günlük za­man biriminin tesbiti takvim hazırlama konusunda ilk adımı teşkil eder. Otuz günlük safha içerisinde tabiattaki canlı yapıda meydana gelen periyodik değişim muhtemelen hafta anlayışına yol açmış­tır. Astronomik bir temele dayanmayan yedi günlük zaman birimi, Sâmî kültür­lerde ayın dünya etrafında dönerken ge­çirdiği dört safhanın (yeni ay, İlk dördün, dolunay ve son dördün) yedişer gün sürmesinden veya ayın yedi gezegende konaklaması inancından kaynaklanmış olmalıdır.

Ay zamanı ölçmeye yaramaktadır. Ayın evreleri güneş yılından çok önce bilindiği ve daha somut biçimde bir zaman biri­mini gösterdiği gibi ayın kendisi de ölüm ve dirilişe işaret etmektedir. Ayın ritmi sadece kısa aralıkları (hafta, ay) göster­mekle kalmamakta, daha geniş sürele­rin de ilk örneğini oluşturmaktadır. İnsa­nın doğumu, büyümesi, yaşlanması ve ölmesi ay devrelerine benzetilmektedir. Diğer taraftan iptidai kültürlere göre de zaman homojen değildir. Her dinin uğur­lu ve üstün saydığı günler veya zaman birimleri vardır. Zaman ve tabiattaki kozmik düzen arasında kurulan ilişki toplumların dinî hayatlarına da yansı­mıştır.

Geleneksel kültüre mensup insanlar için yaşamanın anlamı her şeyden Önce insan ötesi modellerle uyum içinde ol­mak ve ilk örneklere uygun davranmak­tır. Onlara göre her şey İlk örneğin (pro­totip) tekrarından ibarettir. Dolayısıyla iptidai kültürlerde bugünkü anlamda ta­til anlayışı yoktur; ancak gerek tabiatla ilişkiler gerekse dinî telakkiler sebebiyle, zaman periyodik olarak kutsal günlere ayrılmıştır. Çeşitli merasimleri içeren bu kutlama günleri yılın geneline dağıldığı gibi haftanın belli günlerinde de icra edilmekteydi. Bu merasimler gün­lük çalışma hayatının da durması anla­mına geliyordu.

Asurlular, hafta kavramını ve ayın mer­halelerine göre tesbit edilmiş dinlenme günlerini biliyorlardı. Sumerler’de de buna benzer tatil günlerini mevcut olduğu anlaşılmaktadır Sâmîler’de, dört haftadan oluşan yirmi sekiz günlük ayın her yedinci günü­nün uğursuz kabul edildiği ve yeni bir işe başlanmadığı bilinmektedir. Bâbilliler’de “sapattu” denilen ve dolunay günlerine tekabül eden dinlen­me günleri vardı. Bâbil’de ayrıca bir ye­dinci gün kutlaması mevcuttu ve kutsal kabul edilen bu tabu gününde birtakım yasaklar söz konusuydu. Daha ziyade gelişmiş uygarlıklara has bir uygulama olan hafta tatili sanayi devrimi öncesi yahudi-hıristiyan geleneğinde şe­killenmiş, nihayet modern anlamda hu­kukî hakları da içine alacak biçimde sa­nayi devrimiyle birlikte son şeklini almış­tır.

Yahudilikte hafta tatili dinî menşeli olup cuma akşamı güneş battıktan son­ra başlar ve cumartesi akşamı sona erer. Şabat (sebt) adını alan bu günün Tekvîn ve Çıkışta yaratılışla ilişki­li olduğu belirtilir. Bu yoruma göre Elohim dünyayı altı günde yaratmış ve ye­dinci gün (şabat) dinlenmiştir. Öte yan­dan Çıkış ve Tesniye’de şabat, yaratılışla arasında münasebet kurulmadan daha çok sosyal bir hadise olarak dinlenme günü şeklinde sunulur. Şabat sırasında uyulacak bazı yükümlü­lükler Eski Ahid’de belirtilmiştir. Eski Ahid’de zikredilen yasak işler, başta ziraat olmak üzere evden dışarı çık­mak , ateş yakmak, yemek pişirmek, yük taşımak, alışve­riş yapmak ve odun toplamaktır. Bu sınırlı atıflara rağmen yahudi din bilginleri, Eski Ahid’den dayanağını da buldukları ayrıntılı bir yasak işler listesi oluştur­muşlardır. Mişna’da bu işlerin otuz do­kuz sınıfa ayrıldığı görülür. Bunlar taşı­mak, ateş yakmak, söndürmek, bitir­mek (herhangi bir işi sonuçlandırmak), yazmak, silmek, pişirmek, yıkamak, dik­mek, yırtmak, bağlamak, çözmek, bi­çimlendirmek, sürmek, ekip dikmek, biç­mek, hasat etmek, harmanlamak, savur­mak, ayıklamak, elemek, öğütmek, yo­ğurmak, taramak, eğirmek, boyamak, zincir yapmak, ilmek üzerine çözgü at­mak, dokumak sökmek, inşa etmek, yık­mak, tuzak kurmak, kırkmak, boğazla­mak, deriyi yüzmek, tabaklamak, par­latmak ve damgalamaktır.

Yahudilik’te cumartesi gününü genel­de, günlük üç vakit ibadetin dışında din­dar yahudiler bilgi ve kabiliyetleri nisbetinde çeşitli dinî konular üzerinde çalış­makla geçirirler. Dindar aileler dışında cumartesi gündüz vakti tatil havasındadır. Cuma akşamı ve cumartesi sabahı yaklaşık üç saat süre ile sinagogda yapı­lan şabat kutlamalarında Eski Ahid’den çeşitli pasajlar okunur. Şabatın kökeni konusunda açık bilgi yoktur. İsrailliler’-den Önce Bâbilliler arasında benzer bir kutlamanın varlığı bilinmektedir. Eski Ahid’e bakılırsa patriarklar şabattan ha­berdar değillerdi. Yahudilik geleneksel olarak şabatı Hz. Mûsâ ile başlatır. Muh­temelen İsrâiloğulları Filistin’e girişlerin­den itibaren bu geleneği benimsemişler­dir. Bir günlük tam bir dinlenme ancak ziraî bir düzende söz konusu olabilir. İs­râiloğulları bunu, herhalde Ken’ân diya­rına yerleşip ziraî medeniyete geçtikten sonra Önceki kültürlerden devralmışlar­dır. Bugün muhafazakâr ve Ortodoks yahudiler şabat kutlamalarına tam anlamıyla uyarken reformistler ge­leneksel uygulamalardan pek çok taviz vermişlerdir.

Hıristiyanlar başlangıçta yahudi gele­neğini takip ederek şabatı kutluyorlardı. IV. yüzyıla kadar pazar hıristiyanlar ara­sında tatil günü olarak kabul edilme­mekle birlikte îsâ’nın yeniden dirildiğine inanılan bir gün olarak kutlanıyordu. Ye­ni Ahid’de Vahiy kitabının yazan bu güne “rabbin günü” adını verir; bu da o dönemde özel kutlamaların yapıldığına işaret eder. Hıristiyan inancına göre çar­mıha gerilen îsâ pazar günü dirilmiş; kutsal ruh yine bir pazar günü inmiş­tir. Pazar sadece ibadete tahsis edilme­mekte, o gün hayır işleri de yapılmakta­dır. Pazar günü gerçekleştirilen kutla­malara dair ilk açık referanslar ise Justin Martyr’ın milâttan sonra 150 yılı civarın­da yazdığı Apologia adlı eserde veril­mektedir.

Pazarın resmî tatil günü olarak belir­lenmesi ilk defa İmparator I. Konstanti-nos zamanında olmuştur. Codex Justinianos’ta korunduğu şekliyle 7 Mart 321′-de Konstantinos pazar gününün bütün resmî görevlilerin ve şehir halkının tatil günü olarak kutlanmasını emretmiş, köylüler ise tatil yapıp yapmamakta ser­best bırakılmıştır. Codex Thedosius’ta muhafaza edilen bir başka metinden de 3 Temmuz 321 tarihinde bu tatil günü­nün neşeyle kutlanmasına dair bir emir­name yayımlandığı anlaşılmaktadır. Bu tarihten itibaren bütün hıristiyan dünya­sında pazar günü resmî tatil olarak kut­lanmaya başlanmıştır. IV. yüzyılın sonu­na doğru toplanan Laodicee Konsili’nin 29 sayılı kararıyla pazar günlerinde çalışmaktan olabildiğince uzak durulma­sı gerektiği belirtilmiştir. IV. yüzyıldan başlayarak hıristiyan imparatorlar pazar günü çalışmayı, adlî işlerle uğraşmayı, sirk veya tiyatroda temsil vermeyi ya­saklayan fermanlar neşretmişlerdir. VI. yüzyıldan itibaren pazar günü çalışmayı yasaklayan konsillerin çoğaldığı görül­mektedir. Trent Konsili’nde pazarın res­mî tatil olarak kutlanma kararı teyit edi­lirken II. Vatikan Konsili Constitution on the Sacred Liturgy’de (1963) pazar gü­nünün tatil özelliği vurgulanmıştır. Bu­gün reformist kökenli Foursquare Gos-pel, Christadelphia ve Seventh Day Ad-ventist grupları hariç (bunlar yalnızca şabatı kutlar] bütün hıristiyanlar bu tati­le riayet etmektedir.

1917 tarihli kilise hukukunda, “Dinî bayram günleri ağır işlerden, adlî karar­lardan, umuma açık pazarlarla fuar ve di­ğer alışveriş işlerinden uzak durulması ge­rekir” (md. 1248) denilirken 1983 tarihli kilise hukukunda, “Pazar ve diğer dinî bayram günlerinde müminler âyinde bu­lunmakla yükümlüdürler. Ayrıca Tanrı’ya ibadete, Rabbin gününe has sevince, ruh ve bedenin rahatlamasına mani olacak iş ve çalışmalardan uzak duracaklardır” hükmü yer almaktadır.

Batı dünyasında XX. yüzyılın başına kadar resmî hafta tatili cumartesi öğ­leden sonra başlamakta, pazar günü de­vam etmekteydi. ABD’de 1933’te cumartesi de tam gün hafta tatili olarak kabul edilmiştir.

Diğer dinlerde hafta içerisinde kutla­nan Özel günler varsa da bunlar yukarıda belirtilen anlama sahip değildir. Bununla birlikte Bâbil ve Mısır’da cumartesi, Ro-ma’da pazar gününün özel bir önemi vardı. Günümüzde bazı İslâm ülkeleri dı­şında bütün dünyada cumartesi ve pa­zar resmî tatil günleridir.

TDV İslâm Ansiklopedisi

Daha yeni Daha eski