Halaç Türkleri/Aşireti Tarihçesi, Özellikleri, Hakkında Bilgi

Halaç. Bir Türk aşireti.

Türkler arasında Kalaç diye anılan Halaçlar, IX. yüzyıldan itibaren İslâm coğ­rafyacıları ve tarihçilerinin eserlerinde “Halac”. “Halaciyye” imlâsı ile kaydedilmektedir. Kâşgarlı Mahmud, kabile hakkında bil­gi verirken Yirmi İkiler’in onlara Türk­çe “aç kal” anlamında Kalaç dediklerini ve sonradan bunun Halaç’a döndüğünü söyler. J. Marquart, VI. yüzyıla ait bir Süryânî kaynağındaki Türk menşeli Kholas’ın Halaç olabileceğini öne sürmek­tedir.

Hârizmî, X. yüzyılın sonlarında yazdığı eserinde Halaçlar’ın dahil bulunduğu zümreye işaret etmekte, bunların Eftalitler’in bakiyesi olduğunu söylemektedir. Gerçekten de Kuşanlar’dan sonra Akhunlar (Eftalitler) Mâverâünnehir’den Afganistan içlerine kadar uzanmışlar, daha sonra Kuzey Hindistan’ı ele geçirmişlerdi. Mes’ûdî Halaçlar’ın (Harluc) Türk kavminden ol­duklarını, İstahrî de çok eski tarihlerden beri Hindistan-Sicistan arasında yaşadıklarını ve şekil, kıyafet, dil bakımından Türk olduk­larını söyler. İbn Hurdâzbih onlan. Orta Asya steplerinde Karluklar’a yakın bir yerde yaşayan bir Türk kabilesi şeklinde tanıtırken X. yüzyılda yazı­lan Hudûdü’l-‘dtem’de Gazne ve yöre­siyle Belh, Tohâristan, Büst ve Cûzcân’da koyun sürülerine ve meralara sahip birçok Halaç aşiretinin yaşadığı kayde­dilmektedir. Bu bilgilerden, Ha­laçlar’ın büyük bir bölümünün X. yüz­yıldan çok önce Ceyhun nehrinin batı ve güneyine geçerek İran’ın doğu, Afganis­tan’ın güney kısımlarına dağıldıkları an­laşılmaktadır. İslâm orduları bu Türk bo­yu ile İran’ın içlerine ve Kuzey Hindistan’a doğru ilerlerken karşılaşmışlardı. Emevîler’in Sîstan valisi Abdülazîz b. Abdul­lah’ın Büst ve Kabil’e karşı düzenlediği seferde görev alan Türkler muhtemelen Halaçlar’a mensuptu. Saffâriler’in kuru­cusu Ya’küb b. Leys de Kabil seferinden Sistan’a dönerken yolda rastladığı Halaçlar’ı öldürüp sürülerine el koymuştu.

Sebük Tekin, İshak b. Alp Tegin zama­nında Halaçlar’ın isyanını bastırmış, Gazne’de idareyi ele alınca da ordusunun önemli bir kısmını onlardan oluşturmuş­tu; nitekim onun ve oğlu Mahmûd-ı Gaznevi’nin Sâmânîler’le mücadelesinde Halaçlar’ın da yer aldıkları görülür. Hindis­tan’daki ilk fetihler sırasında Gazneli or­dusunda bulunan Halaçlar büyük yarar­lıklar gösterdiler ve çeşitli İktâlar elde ederek oraya yerleştiler. Mahmûd-ı Gaznevî Karahanlılar’la mücadele ederken de ordusunda Halaç askerleri bulunuyor­du. Fakat yerine geçen Mesud ile Halaç reislerinin arası Dandanakan yenilgisin­den sonra açılmış ve Bû Ali Kûtvâl Halaç bölgesine giderek onları tenkil etmiştir.

Gurlular’ın Afganistan’da Gazneliler’in yerini almalarından sonra Halaçlar bu yeni hanedanla dostluk kurdular. Muizzüddin (Şehâbeddin) Muhammed ordusu­na memlûk temin ederken onlardan da faydalandı. Sencer’in Gurlu Alâeddin Cihansûz’u esir ettiği savaşta (547/1152) Halaçlar da çarpışmıştı. XII. yüzyılın son­larında tahta çıkan Gurlu hükümdarları Halaç emirlerinden güç almışlardı. Delhi Türk Sultanlığı kurulduktan sonra bu emirler yönetimde söz sahibi oldular. Moğol istilâsı sırasında Afganistan’daki Halaçlar da Hindistan’a göç ettiler. Hâ-rizmşahlar Gurlu hâkimiyetine son ve­rince Halaçlar onların tâbiiyetine girdiler ve Hârizmşah Alâeddin Muhammed Semerkant’ı Moğollar’a karşı savunurken ordusunda görev yaptılar. Hârizmşah Alâ­eddin Muhammed Moğollar’a yenilince Horasan ve Mâverâünnehir’den kaçan­larla Gur, Germsîr, Gazne dolaylarında ve Hilmend boylarında yaşayan Halaçlar Peşâver’de Melik Seyfeddin Uğrak’ın et­rafında toplandılar. Germsîr Halaçları’na mensup Muhammed Bahtiyar Halacî de bunlar arasındaydı. Gazne ve Delhi’de memlûk olamayan Muhammed Bahtiyar burada uç bölgelerindeki valilerin emri­ne girdi ve kendisine geniş topraklar iktâ edildi, önce Bihâr’ı ele geçiren Bahtiyar. Delhi Sultanlığı’nın kurucusu ve İlk hü­kümdarı Kutbüddin Aybeg ile görüşerek Bengal üzerine yanındaki çok az Halaç ile o zamana kadar hiçbir Türk liderinin ger­çekleştiremediği akınlar yaptı ve bu ge­niş ülkeyi fethederek Leknevtî Halacîleri Sultanlığı’nı (1202-1227) kurdu. Halaç­lar, Hindistan’da bu devletten başka Del­hi Halacîleri (1290-1320) ve Mâlvâ Hala­cîleri (1436-1531) adlarıyla iki sultanlık daha kurmuşlardır.

Halaçlar’ın Moğol istilâsından sonra Orta ve Batı İran’a, Kuzey Azerbaycan’a ve Anadolu’ya giderek yerleştikleri tah­min edilmektedir; çünkü buralarda, hat­ta Kırım’da dahi Halaç adını taşıyan köy­ler vardır. İlhanlı Hükümdarı Ebû Said Bahadır Han’ı âsi Çağatay Prensi Yasâvur’a karşı destekleyen Herat Meliki Giyâseddin Kert’in ordusunda Halaçlar da yer almıştı. Celâyirliler’den Hüseyin b. Üveys devrinde (1356-1374) Batı İran’da bulunan Emîr Ahmed bir Halaç kabile­sinin reisiydi. Timur zamanında (1370-1405) Sâve, Kum ve Kâşân’da Halaçlar yaşıyordu. XVII. yüzyılda İran’da Mugan’daki Türk aşiretleri arasında Halaçlar’ın da yer aldığı bilinmektedir. Bugünkü Ha­laçlar İran’ın Kum eyaletinde oturmakta ve bu bölgeye Halacistan denilmektedir. Afganistan’da yaşayan ve Peştuca konu­şan Galzaylar ile (Gılzaylar) Halaçlar’ın et­nik kökenlerinin aynı olup olmadığı konu­su uzun süre tartışılmış, ancak kesin bir sonuca ulaşılamamıştır.

TDV İslâm Ansiklopedisi

Daha yeni Daha eski