Hamdele Duası Nedir, Ayetleri, Hakkında Bilgi

Hamdele. Elhamdülillah cümlesinin kısaltılmış şekli.

Hamdele Arapça’da menhût isim veya masdardır. Arap dilinde bazı cümlelerin ilk iki yahut daha fazla harfini almak su­retiyle yeni bir kelime oluşturma kuralı­na göre İslâmiyet’in yayılma­sından sonra çeşitli dua ve zikir cümlele­ri kısaltılarak “besmele”, “salvele“, “hav-kale” gibi yeni kelimeler meydana getiril­miştir. Hamdele de bunlardan biri olup. “Her türlü övgü Allah’a mahsustur” an­lamına gelen “el-hamdü lillâh” şeklinde­ki dua ve zikir cümlesinin kısaltılmasıyla oluşturulmuştur.

Elhamdülillah sözü Kur’an’da yirmi üç yerde geçmektedir. Ayrıca Kur’ân-ı Ke-rîm’de her türlü övgünün Allah’a mah­sus olduğu “lehü’l-hamd”, “fe lillâhi’l-hamd” tarzında da ifade edilerek rabbin hamd ile teşbih edilmesi emredilmiştir. Kur’an’ın ilk sûresi olan Fatiha, “el-ham­dü lillâhi rabbi’l-âlemîn” âyetiyle başladı­ğından Hamd sûresi diye de adlandırılır. Bu âyeti teşkil eden hamd cümlesi En’âm (6/45). Yûnus (10/10), Sâffât (37/182). Zümer (39/75) ve Mü’min (40/65) sûrele­rinde de tekrarlanmıştır. Fahreddin er-Râzî, Allah’ın bu âyetlerle insanları ruhî terbiyeye tâbi tuttuğunu ve sahip olduk­ları sayısız nimetleri kendilerine veren ya­ratıcının varlığına dikkat çekip O’na hamdetme şeklini öğrettiğini belirtir. Fâtiha’dan başka En’âm, Kehf. Sebe’ ve Fâtır sûre­leri de “el-hamdü lillâh” cümlesiyle baş­lar. Bu cümle. “Hamd Allah’a mahsus­tur” anlamında ihbâri bir ifade olmakla birlikte âlimler bunun, “Hamd Allah’a ol­sun” veya, “Allah’a hamd olsun” tarzında emir (dilek) mânası taşıdığını kabul et­mişlerdir.

Hadislerde hamdele kelimesi geçme­mekle birlikte “Allah’ı defalarca övmek” anlamına gelen tahmîd kelimesine ve ayrıca Hz. Peygamber tarafından asha­ba öğretilen hamdetmeye ilişkin değişik dua cümlelerine rastlanmaktadır. İlgili ri­vayetlerde belirtildiğine göre Resûl-i Ek­rem, Allah’a hamd ile başlanmayan her işin eksik ve bereketsiz olduğunu açıkla­mış, aksıran her müminin “el­hamdülillah” demesini emretmiş, hamdetmeye dair dua­ları okumanın günahların bağışlanması­na vesile olacağını, tahmîdin en faziletli zikirlerden biri olduğunu, bu zikirlere devam edenlerin büyük mükâ­fatlara erişeceklerini ve bunun sadaka yerine geçeceğini haber vermiştir.

Âyet ve hadislerde hamdetmeye dair dualara verilen önemin etkisiyle müslümanlar tarafından çokça kullanılan bu zi­kir cümleleri muhtemelen II. (VIII.) yüz­yıldan itibaren naht kuralına göre kısaltılarak hamdele diye adlandırılmıştır. Duncan Black Macdonald, hamdelenin erken devir kaynaklarında bulunmadığını ileri sürerse de ilk dilciler­den Halîl b. Ahmed’in menhût kelimeler­den bahsettiği bilinmektedir. Ham­dele, Hz. Peygamber‘in tavsiyesi gereğin­ce müslüman hatiplerin hutbeleriyle mü­elliflerin kitaplarında besmeleden hemen sonra yer almış ve böylece köklü bir İslâmî gelenek teşekkül etmiştir. Hamdele ayrıca müslümanların yeme, içme. uyku­ya yatma, uykudan kalkma gibi günlük fa­aliyetlerinin başında ve sonunda zikredi­len bir dua cümlesi haline gelmiştir. Müs­lümanların bütün resmî yazışmaları ile önemli akidlerinde de besmeleden sonra hamdele zikredilmiş, bir yazıda hamde-leye yer verilmemesi o yazının Önemli ol­madığının bir işareti sayılmıştır.

TDV İslâm Ansiklopedisi

Daha yeni Daha eski