Frithjof Schuon/İsa Nureddin Kimdir, Hayatı, Kitapları, Hakkında Bilgi

İsâ Nûreddin (1907-1998) Geleneksel ekolün temsilcisi, sûfî düşünür.                   .

İsviçre’nin Basle şehrinde doğdu. Alman bir ailenin çocuğu olup asıl adı Frithjof Schuon’dur. İlk öğrenimini Basle’de ta­mamladı. Müzisyen olan babasının ölü­münden sonra annesi aileyi Mulhouse’a taşıdı ve burada Fransız vatandaşı oldu. Schuon, küçük yaşta Almanca ve Fransız­ca’yı kullanabilir hale geldi. Leitgedan-ken zur Urbesinnung ile Tage-und Naechtebuch ve Sulamith adlı şiir ki­taplarını Almanca yayımladı. Orta öğ­retim yıllarında Alman felsefesinin te­mel eserlerini, Batı felsefe klasiklerini. Doğu metafiziğine dair eserleri, Bhagavat-gitave Upanişad’lan okudu. Rene Guenon’un (Abdülvâhid Yahya) eserleriyle de bu yıllarda tanıştı. Okuldaki derslerin basitliğinden şikâyet ederek on altı yaşın­da okulu terketti ve çok sevdiği resim sa­natına yöneldi. Bir yandan da tekstil res­samlığı yaparak hayatını kazanmaya baş­ladı. Frithjof Schuon, Fransız ordusunda as­kerlik hizmetini tamamladıktan sonra Pa­ris’e yerleşti. Burada tekstil ressamı ola­rak çalışırken Paris Camii’nde Arapça öğ­renmeye başladı. Paris müzelerinde ge­leneksel sanatın çeşitli örneklerini incele­me ve onların düşünce dünyalarıyla ilgi­lenme imkânı buldu. 1932 yılında Ceza­yir’e gitti. Burada hakkında Almanca şiirler yazdığı Şâzelî şeyhi Ahmed el-Alevî ile karşılaştı. Yirmi yedi yaşında müslü-man olup Şâzeliyye tarikatına intisap etti. Seyrü sülûkünü tamamlayıp halife oldu. 1935’te ikinci defa Cezayir’i ve ardından Fas’ı ziyaret etti. 1938’de Mısır’a giderek Rene Guenon’la görüştü. Onunla yıllarca mektuplaştı. 1939’da Hindistan’a gitti. II. Dünya Savaşı çıkınca Fransa’ya döndü ve askere alındı. Savaş sırasında Almanlar tarafından yakalanıp hapsedildi. Alman bir aileden geldiği için bu defa da Alman­lar onu savaşa katılmaya zorladı. Bunun üzerine İsviçre’ye kaçarak İsviçre vatan­daşlığına geçti. Yaklaşık kırk yıl Lozan’da yaşayan îsâ Nûreddin eserlerinin birçoğu­nu burada Fransızca olarak yazdı. 1949′-da Alman asıllı İsviçreli ressam bir hanım­la evlendi. Kızılderili geleneklerini daha yakından tanımak için 19S9’da eşiyle bir­likte Amerika’ya gidip Güney Dakota ve Montana’da yaşayan Sioux ve Crow kabi­lelerini ziyaret etti. 1968’de Türkiye’yi zi­yarete geldiğinde hıristiyanlarca Hz. Mer­yem’in mezarının bulunduğu iddia edi­len Efes yakınındaki Kuşadası’nda kaldı. 1981’de Amerika’ya yerleşti. S Mayıs 1998’de Bloomington şehrinde vefat et­ti ve evinin bahçesine defnedildi. Dünya­nın çeşitli yerlerindeki Şâzelî tekkelerin­de onun için gıyabî cenaze namazları kı­lındı.

Rene Guenon’un başlattığı geleneksel bakış açısını ve fikir hareketini bir felse­fe ve bir dünya görüşü haline getiren îsâ Nûreddin Titus Burckhardt. Huston Smith, Ananda Kentish Coomarasvvamy, Marco Pallis ve Seyyid Hüseyin Nasr gibi düşünürlerle birlikte Batı medeniyetinin felsefî kökenlerinde yeterince manevî ve ruhî unsurlara yer verilmediğini savunan geleneksel ekolün yaygınlaşmasında önemli rol oynamıştır. Onun temsil ettiği geleneksel ekol vahyi düşüncesinin temeli yapması bakımından irrasyonalizm, femi­nizm, yeşiller hareketi ve postmodernizm gibi alternatif düşünce akımlarından ay­rılmaktadır, îsâ Nûreddin fikrî tavrını ev­rensel, dogmatik ve geleneksel olarak ni­teler. Felsefesi ait olduğu kültürden ba­ğımsız ve fıtrata hitap ettiği için evrensel, modern dünyada vahyi savunduğu için dogmatik, kadîm kültür ve yaşayış tarzlarını hakikate daha yakın bulduğu için de gelenekseldir. Modern dünyaya hâkim görünen emprisizm ve onun kay­naklık ettiği rasyonalizm, materyalizm ve bilimselciliği. tarihselcilik. nihilizm ve hatta existansiyalizm ile bir noktada bir­leşen relativizmi geleneksel yolu ve me­totları bir tarafa bırakarak yeni moda ruhçu akımlar yoluyla manevî tatmin ara­mayı ve, “Din insan içindir ve onun ihti­yaçlarına göre ayarlanmalıdır” mantığını şiddetle reddeder.

îsâ Nûreddin, Batı dünyasında dinî çoğulculuk meselesine çözüm önerisiyle dikkati çeker. Ona göre her semavî dinin inanç esasları, doktrin ve dogmaları onun zahirî boyutunu, dogmaların gerisindeki hakikatin bulunduğu alan İse bâtını bo­yutunu meydana getirir. Kelâm (teoloji) İslâm’ın dogmatik, tasavvuf bâtınî cihe­tini temsil eder. Bâtınî boyuta ulaşma­nın yolu zahirden, yani dinlerin doktrin­lerini kabul edip ibadetlerini uygulamak­tan geçmektedir. Dinlerin bâtınî boyutun­daki aşkın birlik teolojik alanda aranma­malıdır. Bu birliği sadece belli bir manevî yetkinliğe ulaşabilenler takdir edebilir. Dinlerin doktriner zıtlıkları tek ve evren­sel hakikatin özünde bir değişiklik yap­maz.

Tarihi “ruhun (vahy) maddedeki (kâinat) akışı” şeklinde tarif eden îsâ Nûreddin, ilk peygamber Hz. Adem devrini kemalin ve manevî yetkinliğin başlangıcı kabul eder­ken modern dönemi manevî erozyonu temsil eden sonun sonu olarak niteler. Tanrı ile İnsan arasına perde olan “sosyal tayin edilmişlik” modern insanın buhran­larının da kaynağıdır. îsâ Nûreddin, ken­di yarattığı bu sunî dünyayı vatan edinen modern insanın dünyayı her şeyi anında satın alabileceği büyük bir süpermarket, hürriyeti ise nefsin sorumsuz faaliyetleri olarak gördüğünü, insanlığı bu buhran­lardan kurtaracak ve fıtrî saflığa kavuş­turacak şeyin din olduğunu söyler. Onun görüşleri akademik ve entelektüel çev­relerde yankı uyandırmış, hakkında bir­çok çalışma yapılmıştır. Titus (İbrahim) Burckhardt, Martin (Ebûbekir) Lings, Sey-yid Hüseyin Nasr ve Huston Smith onun yetiştirdiği önemli talebeler arasında sa­yılabilir.

Eserleri

1. De l’unite transcendante religions (Paris 1948). îsâ Nûreddin en önemli eserlerinden biri olan kitapta, bü­tün semavî dinlerin aynı gerçeğin farklı dillerle İfadesi olduğunu ve dinlerin aşkın birliğini savunur. Thomas S. Eliot’un, “Doğu ve Batı dinlerini karşı­laştıran bu kadar etkileyici bir kitaba rast­lamadım” dediği eser İngilizce (London 1953), İspanyolca (Buenos Aires 1949), İtalyanca (Bari 1949), Portekizce Almanca (Ansatal98l) ve Türk­çe’ye [542] tercüme edilmiştir.

2. L’oeildu coeur (Paris 1950). Kozmo­loji, metafizik ruh ve ruhî hayattan bah­seden eser kalp gözü, iman. İslâm ve ih­san gibi İslâmî, koan ve nirvana gibi Bu­dist kavramları da açıklar.

3. Perspec-tives spiritueUes et iaits humains (Pa­ris 1953). Geleneksel ve modern medeni­yetlerle sanat ve ruhanî hayat, metafizik ve manevî erdemlerden bahseden kitap­ta Vedanta ile tasavvuf arasında nitelikli mukayaseler yapılmıştır. Eser İngilizce’­ye çevrilmiştir (London 1953).

4. Lessta-tions de la sagess (Paris 1958). İmanın hakikati, ibadet ve hikmetin derecele­rinden bahseden eser İngilizce (London 1961) ve İtalyanca’ya (Roma 1981) tercü­me edilmiştir.

5. Comprendre 1’islam (Paris 1961). İslâmiyet hakkında Batı’da yazılmış en iyi kitap olarak nitelendirilen eser [543]İngilizce (London 1963). İtalyanca (Milano 1976), İspanyolca (Mad­rid 1987), Arapça (Beyrut 1980) ve Türk­çe’ye {İslâm’ı Anlamak, trc. Mahmut Ka­nık, İstanbul 1996) çevrilmiştir.

6. Regards sur les mondes anciens (Paris 1965). Antik medeniyetlerden, insanın modern döneme kadar tedricî düşüşü ve Avrupalılar’ın Hıristiyanlığa baş kaldırışından ve Kızılderili yerlilerin geleneğinden bahse­den eser İngilizce (London 1965; Bloom­ington 1984) ve İspanyolca’ya (Madrid 1980) tercüme edilmiştir.

7. Dimensions of islam London 1969. Tasavvuf! bir eser olup Türkçe’ye çevrilmiştir. [544]

8. Logiqueet transcendence (Paris 1970). Relativizm. rasyonalizm, so­yut ve somut kavramlarıyla İslâm ve hıristiyan teolojisinin ele alındığı felsefî bir eserdir. İngilizce (NewYork 1975) ve İs­panyolca’ya (Madrid 1987) tercüme edil­miştir.

9. Forme et substance dans les religions (Paris 1975). Dinlerin özünü ve formunu karşılaştırmalar yaparak inceleyen eser İspanyolca’ya çevrilmiştir (Mad­rid 1987).

10. L’esoterisme comme principe et comme voie (Paris 1975). Yazarın manevî ve ahlâkî hayat, sanat ve tasav­vuf konularındaki görüşlerini Özetlediği eser İngilizce (London 1978) ve İspanyol­ca’ya (Madrid 1987) tercüme edilmiştir.

11. islam and the Perennial Philosophy (London 1976). Bütün dinlerin ve gele­neklerin özündeki ezelî hikmetin incelen­diği eser Türkçe’ye çevrilmiştir.

12. Le soufisme voile et quintessence (Paris 1980). îsâ Nûreddin tasavvufla ilgili fikirlerini ele aldığı bu eserinde felsefe kavramını da tartışır. Ki­tap İngilizce (Bloomington 1981) ve İs­panyolca’ya (Madrid 1987) tercüme edilmiştir.

13. Approches du phenomene religieux (Paris 1982). Eserde din dili. bâtınîlik meselesi, kötülük problemi ve sonsuzluğun anlamı konularıyla İslâmiyet ve Hıristiyanlıktaki bazı teolojik mesele­ler incelenmiştir. Eser İngilizce’ye çevril­miştir (Bloomington 1989).

îsâ Nûreddin’in diğer eserleri de şun­lardır: Costes et races (Lyon 1957), Sentiers de gnose (Paris 1957), Language ol the Seli (Madras 1959). Images de l’esprit (Paris 1961), in the TYacks of Buddhism (London 1968), Das Ewige im VergangJic/ıen (Weilheim 1970), Du divin al’humain (Paris 1981), Christian-isme I Islam-Visions d’oeucumenisme esoterique (Milan 1981), Sur les traces de la religion perenne (Paris 1982), flesume de mĞtaphysique integrale (Pa­ris 1985), Survey of Metaphysics and Esoterism (Bloomington 1986), Avoir un centre (Paris 1988), Les perles du pelerin (Paris 1990), Racines de la con-dition humaine (Paris 1990), The Feathered Sun-Pîains Indians in Art and Philosophy (Bloomington 1990).

TDV İslâm Ansiklopedisi

Daha yeni Daha eski