Hasköy -Haskovo, Bulgaristan- Tarihi, Yerleri, Özellikleri, Hakkında Bilgi

Hasköy. Günümüzde Bulgaristan’da Haskovo adıyla bilinen eski bir Osmanlı kaza merkezi.

Bulgaristan’ın güneyinde Rodop dağ­larının kuzey eteklerindeki ova üzerinde yer almaktadır. Osmanlı döneminde adı, Hasköy’ün yanı sıra Uzuncaova (Uzunca-âbâd) şeklinde de geçer. Hasköy isminin ne zaman ve nasıl ortaya çıktığı kesin ola­rak bilinmemektedir. Fakat bunun, böl­genin fethinden sonra üst seviyedeki bir devlet görevlisine has olarak tahsis edil­mesinden kaynaklandığı sanılmaktadır. Uzuncaova adı ise bu yerleşme yerinin bu­lunduğu ovadan gelmektedir.

Hasköy’ün kuruluş tarihi ve Osmanlı-lar’dan önce burada bir iskân yerinin bu­lunup bulunmadığı hakkında bilgi yoktur. Ancak çok eski bir tarihe sahip olmadığı ve 1361’de Edirne’nin Osmanlı idaresine girmesinden sonraki yıllarda bir köy ola­rak ortaya çıktığı tahmin edilmektedir. Edirne’den Filibe’ye giden anayol üzerin­de yer alması sebebiyle kısa zamanda ge­lişme gösterdiği anlaşılan Hasköy, Rume­li eyaletinin Çirmen sancağına bağlı bir kaza merkezi oldu. Şehrin Fâtih Sultan Mehmed dönemine ait tahririne göre bu­rası on iki mahalleli. 150 hâne (yaklaşık 750 kişi) nüfuslu orta büyüklükte bir ka­saba idi. Ta­mamı müsiümanlardan oluşan kasaba ahalisi Hacı Mahmud, îsâ Fakih, Sofular. Saraç İnebey. Saraç Mûsâ, Hacı Kayalı, Cüllâh. Hacı İsmail, Kadı, Debbâğlar, Ha­cı Bayezid ve Dervişan adlı mahallelerde ikamet etmekteydi. Şehirleşmenin temel unsuru olan mahallelere sahip olmakla birlikte halkının çiftçi statüsünde kayde­dilmesi buranın ziraî özelliğinin bir gös­tergesidir. Nitekim defterde, şehirde ya­şayan halkın otuz iki hanesi “çift” ve alt­mış iki hanesi “bennâk” olarak yazılmış­tır. Dolayısıyla buranın vaktiyle bir köy şeklinde kurulduğu ve zamanla kasaba haline geldiği, bu geçiş döneminin de Fâ­tih Sultan Mehmed zamanında gerçek­leştiği söylenebilir.

XVI. yüzyılda kasaba gelişmesini sür­dürdü. 1515’te Hasköy’ün mahalle sayısı yedi ve nüfusu 274 hâne (1400 kişi civa­rında) idi. Ma­halle sayısının azalması, nüfusun iki ka­tına ulaşan artışına paralel olarak Fâtih döneminden sonra kasabanın fizikî ba­kımdan yeniden şekillendirilmesinden kaynaklanmış olmalıdır. Zira bu tarihte Cami ve Kethüda Balı adlı iki yeni mahal­lenin adına rastlanırken daha önce mev­cut Hacı Mahmud. îsâ Fakih, Saraç Mû­sâ, Kadı, Debbâğlar ve Dervişan mahal­lelerinin ortadan kalktığı tesbit edilmek­tedir, önemli bir fizikî değişikliği göste­ren bu durumun tabii felâket, hastalık ve­ya başka bir sebeple kasabanın yer değiş­tirmesi sonucu ortaya çıktığı düşünülebilir. Ayrıca Fâtih Sultan Mehmed döne­mindeki Sofular ve Saraç İnebey mahal­leleri de adları değişmeksizin birleştiril­miştir. Bunun yanı sıra aynı dönemdeki Cüllâh ve Hacı İsmail mahalleleri ise isim­lerinin yanında ikinci bir adla anılmaya başlanmıştır. Bunlardan ilki Haraççı, di­ğeri Tekye adıyla kaydedilmiş ve muh­temelen eski mahalle yakınında bir yer değişikliğinden dolayı iki adla anılmışlar­dır.

Hasköy’ün şehirleşmesinde görülen bu değişme ve gelişme zamanla ahalisinin hukukî statüsüne de yansıdı. Bunun so­nucunda Fâtih Sultan Mehmed dönemin­de önemli bir sayıya sahip olan çift ve bennâkler giderek azaldı ve bu sayı 1515′-te beş bennâk, iki çabaya kadar düştü. Bununla birlikte 1530’da Avusturya elçi­lik heyetiyle İstanbul’a gelirken Hasköy’e uğrayan B. Curipeschitz burasını Uzunova adıyla ve Osmanlı padişahlarının avlan­dığı bir köy olarak kaydeder.

1530’da Hasköy’ün mahalle sayısı yine yedi ve nüfusu 192 hâne ile 108 mücer-redden (yaklaşık 1100 kişi) müteşekkildi. Bu tarihteki ma­halle isimleriyle 1515’teki mahalle isim­leri arasında pek bir fark yoktur. Sadece 1515te Hacı İsmail adıyla da anılan Tek­ye mahallesi burada Hacı Yûnus şeklinde kaydedilmiştir. Ancak kasabanın nüfu­sunda 1515’e nisbetle bariz bir düşüş gö­rülmektedir. Bu durumun sebebi hakkın­da herhangi bir bilgiye rastlanmamakla birlikte ovada yer almasının bunda etkili olduğu söylenebilir. XVI. yüzyılın son çey­reğinde Hasköy’ün durumunda önemli bir değişme olmadı. III. Murad dönemi­ne ait tahrir defterine göre burada yine yedi mahalle bulunuyordu. Nüfusu ise 252 neferden (1150 kişi civarında) iba­retti. Mahal­leler arasına Osmanlı Fakih adında yeni bir mahalle kaydedilirken daha önceki yıl­larda mevcut Hacı Kayalı mahallesinin ortadan kalktığı görülmektedir.

Fâtih Sultan Mehmed döneminde Has-köy’de daha çok tarıma dayalı ekonomi hâkimdi. Bunun yanında kasabada bazı meslek ve sanat dallarıyla uğraşanlar da vardı. Bunlar arasında özellikle dericilik ve deri sanatıyla ilgili zenaat kolları olduk­ça gelişmişti. Bunun bir işareti olarak bu dönemdeki mahallelerden biri Debbâğlar adını taşımaktaydı. Ayrıca bu mahal­le sakinleri içinde dericilerin veya bütün esnafın yöneticisi durumunda olan bir ahî baba bulunuyordu. Dericilikle ilgili sa­nat dalları arasında daha çok pabuççu­luk, saraçlık ve kürkçülük ön plandaydı. Bu arada terzi, sabuncu, keçeci, nalbant, kinci, ipekçi, boyacı ve hasırcı gibi meslek ve sanat dallarıyla uğraşanlar da mevcut­tu. Bu meslek ve sanat dalları. XVI. yüz­yıl boyunca tarıma dayalı ekonominin ya­nı sıra çeşitlenerek gelişmesini sürdür­dü. Ayrıca burası bir bozahâne ile pek çok malın alınıp satıldığı bir pazara sa­hipti. Kasabada 1530 yılında bir cami ile altı mescid bu­lunmaktaydı.

Hasköy XVII. yüzyılda önemli bir hadi­seye sahne olmadı. Kâtib Çelebi, bu yüz­yılın ortalarında Hasköy’ün coğrafî yeriy­le ona komşu şehir ve kasabaları kaydet­tikten sonra Edirne’den itibaren üçüncü menzilde yer aldığını yazmaktadır. XVIII. yüzyılda Hasköy’den bahseden P. L. İnciciyan ise havasının ve suyunun sağlığa elverişli olmaması sebebiyle burada sıt­ma hastalığının yaygın olduğunu, halkın bu hastalığa karşı korunmak için bol bol soğan yediğini ve gecenin ayazında so­ğutulmuş soğanlı su içtiğini belirtir. Ay­rıca Koca Sinan Paşa’nın. 1592’de Macarlar’a karşı yaptığı sefer esnasında halkın isteği üzerine buraya İki kervansaray, iki hamam, dükkânlarla cami ve imaret yap­tırdığını yazar. Bunun yanında eylül ayı içinde burada iki gün süreli bir panayır kurulduğuna işaret eder.

XIX. yüzyılda Edirne vilâyeti içindeki pa­nayırlar arasında önemli bir yere sahip olan Hasköy, bu yüzyılın ortalarından iti­baren idarî bazı değişikliklere uğradı. 1864’te Filibe’ye bağlı kaza merkezlerin­den birini teşkil ediyordu. Nüfusu da XIX. yüzyılın ikinci yarısında 6000 civarında bulunuyordu. Bu nüfusun 2500 kadarı Türk, 3500 kadarı gayri müslimdi. Türk nüfusun azalması ve gayri müslim nüfu­sun önemli ölçüde artması bölgede baş­layan siyasî olaylarla ilgili olmalıdır. Şehir, 1875’te Rusya’nın Bulgarlar’a kurdurdu­ğu ihtilâl cemiyetlerinin faaliyetleri ve 1877-1878 Osmanlı -Rus Savaşı esnasın­daki olaylardan oldukça etkilendi. Bu sa­vaştan sonra 1878’de imzalanan Berlin antlaşması ile muhtar bir Bulgaristan Prensliği ve Doğu Rumeli vilâyeti kuru­lunca Hasköy Doğu Rumeli vilâyetinin sı­nırlan içinde kaldı. 1880’de idarî bakım­dan bu vilâyetin sancaklarından birini teş­kil etti. Burası, merkez kazası olan Has­köy’den başka Hacıilyas, Kırcaali ve Harmanli adlı kazalara sahipti. Ancak 1885′-te Bulgaristan Prensliği, Doğu Rumeli vi­lâyeti topraklarını sınırlarına katınca Has­köy de bu prensliğe dahil edildi.

1912-1913 Balkan savaşları sırasında Trakya ve Makedonya’dan gelen Bulgar­lar Hasköy’de iskân edildi. Bu sırada şe­hirdeki Türk evlerinin önemli bir kısmı yağmalandı ve tahrip edildi. Buna rağ­men bölgede önemli bir Türk unsuru kaldı. Hasköy 1956’da 38.812, 1972’de 73.182 ve 1986″da 86.204 nüfusa sahip­ti. Rodop bölgesinin mal deposu duru­munda olan Hasköy. karayolları kavşağı ve demiryolları durağı üzerinde yer alır. Şehirde özellikle pamukla sigara, şeker ve makine parçalan üretilir. Ayrıca şehir yakınında kaplıcalar mevcuttur.

TDV İslâm Ansiklopedisi

Daha yeni Daha eski