Hizbullah Nedir, Kuran'da Ayetleri, İslamda Hizbullah Anlamı, Hakkında Bilgi

Hizbullah. Allah’ın dinine uyan ve dini yüceltme ülküsü etrafında birleşen müminler topluluğunu ifade eden bîr Kur’an terimi.

Sözlükte “parça, kısım; cemaat, taife; bir kimsenin görüşüne ve emrine uyan özel adamları” gibi anlamlara gelen hizb kelimesi (çoğulu ahzâb) terim olarak Kur’an cüzlerinin dörtte biri, daha çok tarikat mensupları tarafından belli za­manlarda okunmak üzere düzenlenmiş dualar için kullanıldığı gibi “cemaat, taife ve siyasî parti” anlamında da kullanılır. Kelimenin “siyasî parti” mânasında bir te­rim haline gelişi XIX. yüzyılın sonlarına rastlar. Günümüz Arap dünyasında siyasî oluşumların büyük bir kısmı bu adla anılır.

Hizb ve çoğulu ahzâb Kur’an’da yirmi yerde geçmektedir. Tekil olarak geçtiği yerlerde “cemaat, taife” anlamında kullanılmakta, çoğul olarak ise bu anlamının yanında bel­li grupları ve insanları da ifade etmekte­dir. Meselâ Sâd süresindeki (38/13) ah­zâb İle Semûd, Lût kavmi ve Eykeliler’e, Ahzâb süresindeki (33/20, 22) ahzâb ile de Hendek Savaşı’nı başlatan Mekkeli müşrikler, Gatafân kabilesi ve yahudilerden oluşan orduya işaret edilmiştir.(ben­zer kullanılışlar için ayrıca bk. Hûd 11/17; el-Mü’min 40/5, 30-31) Hizb ve ahzâb söz­lük anlamlarıyla hadislerde de yer almak­tadır.

Hizbullah terkibi Kur’an’da üç yerde ge­çer ve müfessirler tarafından “Allah’ın ordusu, Allah’ın dostları, Allah’ın taraf­tarları, Allah’ın yardımcıları. Allah’ın di­ninin yardımcıları” gibi karşılıklarla açık­lanır. Hizbullah tabiri, Mâide sûresinde mümin­lerin kimlerle dostluk kurup kimlerle ku­ramayacaklarından bahseden bir âyet grubu (5/51-57) içerisinde yer alır. Bu âyetlerde müminlere, yahudi ve hıristi-yanlarla dost olmamaları emredilirken gerçek dostların Allah. Resûlullah, iman edip sâlih amel işleyen müminler olduğu belirtilir ve bu müminler hizbullah ola­rak nitelendirilir. Müfessirler bu âyette yer alan, “Kim Allah’ı. Resûlullah’ı ve mü­minleri dost edinirse” şeklindeki ifade­nin, devamında gelen hizbullah tabirini tanımladığı kanaatindedirler. Buna göre hizbullah “Allah’ı, Resûlullah’! ve mümin­leri sevenler, dost edinenler grubu” anla­mına gelmektedir. Mücâdile sûresinde de (58/22) hizbullah Mâide sûresindekine benzer bir bağlamda kullanılır. Bura­da yine bir topluluktan bahsedilir ve bu topluluğun Allah’a ve onun elçisine düş­man olanları sevmeyecekleri bildirilir. Al­lah katındaki değerleri çok yüksek oldu­ğu için O’nun hoşnutluğunu kazanmış ve cenneti hak etmiş olan bu topluluk da hizbullah olarak tanımlanır.

Kur’ân-ı Kerîm’de hizbullahın karşıtı olarak kullanılan “hizbü’ş-şey-tân” terkibi de geçer. Mücâdile sûresin­de, hizbullahı tanımlayan 22. âyetten Ön­ceki bir dizi âyette (58/14-21) Allah’ın ga­zap ettiği bir kavimle dostluk kuranlar­dan bahsedilerek bunların yanlış tutum­larına ve mâruz kalacakları kötü akıbete

işaret edildikten sonra şeytanın onları et­kisi altına alıp Allah’ı unutturduğu belir­tilir ve bunlar “hizbü’ş-şeytân” diye anı­lır; ayrıca Allah’a ve Resulü’ne düşman ol­dukları da belirtilir. Hizbü’ş-şeytân tabiri. Fâtır sûresinde (35/6) Hz. Peygamber’! yalancılıkla İtham eden inkarcı kesimin eleştirildiği bir konumda da geçmekte­dir. Müfessirler hizbü’ş-şeytân için “şey­tanın ordusu, şeytanın orduları, şeytana tâbi olanlar, şeytanın kavmi” gibi karşılık­lar vermişlerdir. Bu âyetlerde hizbü’ş-şeytân. şeytanın çepe­çevre kuşatması altında olduğu için rabbini anmayı unutan, yalan yere yemin eden, insanları Allah’ın yolundan saptı­ran, Allah’a ve Resulü’ne düşmanlık eden, şeytanın oyuncağı haline gelip ilâhî me­sajı unutan ve sonuçta azaba çarptırılma­yı hak eden kimseler olarak nitelendiril­miştir. Fâtır sûresinde ayrıca şeytanın in­sanlık ailesi için bir düşman olduğu ve onu düşman olarak görmeyen kimselerin onun taraftarı (hizb) sayılıp cehennemi boylayacağı ifade edilir.

Tefsirlerde ilgili âyetlerin nüzul sebep­lerine dair yer alan rivayetler, gerek hiz­bullah gerekse hizbü’ş-şeytân tabirleri­nin anlamlarını açıklar mahiyettedir.

Sonuç olarak hizbullah tabirinin Özel­likle kendilerini Allah’a veren, Resûlullah’a hakkıyla uymaya çalışan, müminleri can­dan sevip onlarla birlikte hareket eden, dinî duygulan ve gayretleri güçlü müslü-manları ifade ettiği anlaşılmakta olup bir âyette (Mücâdile 58/22) bu müslümanlar İçin, “Allah onlardan, onlar da Allah’­tan razı olmuştur” cümlesi yer almakta­dır. Ayrıca Kur’an’da geçen “evliyâullah.(Yûnus 10/62) “ensârullah (Âl-i İmrân 3/52; Saf 61/14) ve “ibadullah (Sâffât 37/40, 74, 128, 160; 169; lnsân 76/ 6) terkiplerinin de hizbullahın eş anlamlı­sı olarak kullanıldığı görülmektedir.

Hizbullah terkibinin bu müsbet mâna­sı sebebiyle İslâm dünyasında bazı grup­lar kendilerini hizbullah olarak adlandır­mışlardır. Bunların en meşhuru. XX. yüz­yılda Lübnan’da yapılanan Hizbullah örgü­tü olup bölgede İsrail Devleti’nin nüfuzu­nu kırmak ve kendi anlayışları doğrultu­sunda bir devlet kurmak için faaliyet göstermektedir.

TDV İslâm Ansiklopedisi

Daha yeni Daha eski