Huand Hatun Camii -Kayseri- Tarihçe, Mimari, Özellikleri, Hakkında Bilgi

Huand Hatun Camii. Kayseri’de Selçuklular’a ait külliye (Medrese, Hamam, Türbe).

I. Alâeddin Keykubad’ın eşi ve II. Gıyâseddin Keyhusrev’in annesi Mahperi Huand (Hunad, Hunat) Hatun tarafından şehrin merkezinde yaptırılmış olan külli­ye cami, medrese, hamam ve türbe ile varlığı Evliya Çelebi’den öğrenilen bir imaretten meydana gelmiştir; ancak ilmî tesbitler sadece cami ve türbenin Huand Hatun’a ait olduğunu göstermektedir. Ha­mam 1929 yılından beri özel mülkiyette­dir.

Cami. Külliyenin ana birimini teşkil eden caminin inşaatı, kapılarının üzerindeki kitabelere göre 635 yılının Şevval ayında (Haziran 1238) tamamlanmıştır. Köşele­rinde ve duvarlarında prizmatik takviye kuleleri bulunan 56 x 46,5 m. boyutla­rında ve klasik Selçuklu planındaki bina, mihrap önü kubbesinin ve sonradan kub­be ile kapatılan merkezî açıklığın yer al­dığı kuzey-güney istikametinde uzanan geniş bir orta sahn ile yanlarındaki üçer şahından oluşmaktadır. Merkezdeki kub­beden sonra ikiye bölünen orta sahnın bi­tişiğindeki sahnlar aynı yönde, diğerleri ise doğu-batı yönünde oturtulan birer dizi tonozla örtülmüştür. Bunlardan doğudakilerin sayısı on, batıdakilerinki, bi­nanın kuzeybatı köşesini işgal eden tür­be ve batı taçkapısı sebebiyle yedidir. Kub­be ve tonozları iki kubbe arasındakiler da­ha güçlü olmak üzere toplam elli dört pa­ye taşımaktadır. Mihrap önü kubbesi ori­jinaldir, ancak üzerindeki devrinin karak­teristiği külah yıkılarak yok olmuştur. Orta açıklığı örten kubbe ise kitabesin­de 1317(1899) yılında II. Abdülhamid tarafından inşa ettirildiği belirtilen Os­manlı tarzındaki ince-uzun minare ile bir­likte yaptırılmıştır. Yöreye has kiremit örtü tar­zında taş kaplı olan ve büyük pencere­lere sahip yüksek bir kasnağı bulunan bu zarif kubbenin 1139 (1726-27) onarımı­na ait muhdes kubbenin yerine yapıldığı bilinmektedir. Ar­kasındaki geniş açıklıklı yüksek tonoz yı­kılarak tamamen ortadan kalkmış olan batı taçkapısının üzerindeki köşk-minare de 1139 onarımından kalan bir hâtıra ol­sa gerektir. Caminin orijinal Selçuklu mi­naresi yoktur; ezan herhalde doğu duva­rının iç yüzündeki taş merdivenlerle çıkı­lan damdan okunuyordu. Vaktiyle burada bir köşkminarenin olması da muhtemel­dir. Mihrap mermer sütunçeli, kavsarası mukarnaslı ve çerçevesi geometrik süslemeli olup istiridye kabuğu motifli üç niş­le bezenmiştir. Çakma kündekârî tek­niğiyle yapılmış muhteşem ahşap min­ber yazılarının bir kısmı kazınıp bir kısmı tamamen çıkarılarak tahrip edilmiş ve kö­tü bir şekilde boyanmıştır. Caminin en önemli unsurlarından olan batı ve doğu taçkapıları, klasik Selçuklu tarzında geometrik motifli bordürlerin çevrelediği kavsarası mukarnaslı âbidevî girişlerdir. Her ikisinde de inşa kitabesi bulunduğu gibi giriş kemeri üzerinde ve en üstteki silmenin altında âyet kuşakları dolaş­maktadır. Bunlardan başka bir de kuzey duvarına sonradan açılmış basit ve kü­çük bir kapı daha bulunmaktadır. Cami. külliyenin diğer yapılan gibi kesme küfe-ki taşından mükemmel bir işçilikle İnşa edilmiştir; taşlar üzerinde usta işaretleri görülür.

TDV İslâm Ansiklopedisi

Daha yeni Daha eski