Isfahan Makamı.Türk mûsikisinde bir makam. Türk mûsikisinin en eski makamlarından ısfahan basit ve birleşik olmak üzere iki çeşittir.
Basit Isfahan Makamı. Her bakımdan uşşak ve bayatîye benzemekle birlikte seyir esnasında zaman zaman bu iki makamdan uzaklaşan veya bunlara yaklaşan özellikler taşır. Dizisi, aynen uşşak ve ba-yatî makamları gibi olup yerindeki uşşak dörtlüsüne neva perdesinde bir buselik beşlisinin eklenmesinden meydana gelir. Nota yazımında donanımına sadece si koma bemolü (segah) yazılır, gerekli değişiklikler eser içinde gösterilir. Yedeni rast. durağı dügâh. güçlüsü ise buselik çeşni-siyle makamın yarım kararının yapıldığı neva perdesidir.
Makam bayatı makamı gibi inici-çıkıcı seyreder ve bu yönüyle uşşaktan ayrılır. Genişlemesi de aynı şekilde bayatîde olduğu gibi tiz taraftan ve tiz durak muhayyer perdesine getirilen bir kürdî dörtlüsüyle, güçlü üzerinde bulunan buselik beşlisinin dizi halinde uzatılmasıyla sağlanır. Ancak bu sırada bayatîdeki gibi nevada hicaz, çargâhta nikriz çeşnileri pek yapılmaz, bu da makamı bayatîden ayıran bir Özelliktir.
Basit ısfahan makamının karakteristik tarafları, seyir esnasında segah ve acem perdeleri arasında fazlaca gezinilmesi ve segah perdesinde, uşşak ve bayatı makamlarından daha fazla asma kalışlar yapılmasıdır. Böylece makamın en önemli asma karar perdesinin segah olduğu ortaya çıkar. Bu ise makama tasavvufî ve lirik karakterli bir nitelik kazandıran önemli bir özelliktir.
Nota yazımında donanımına uşşak-bayatî basit ısfahan dizilerinde olduğu gibi sadece si için koma bemolü (segah)yazılır. gerekli değişiklikler eser içerisinde gösterilir. Makamın yedeni rast, durağı dügâh, güçlüsü neva olup bu perde üzerinde buselik çeşnisiyle yarım karar yapılır.
Birleşik ısfahan makamının en önemli asma karar perdesi basit ısfahanda olduğu gibi segah perdesidir. Seyir sırasında sık sık basit ısfahan dizisine geçileceğinden segah ve acem perdeleri arasında çokça gezinilecek ve segahta fazlaca asma kararlar yapılacaktır. Ayrıca zaman zaman dügâh perdesindeki rast dörtlüsü de seyre karışacak ve nazarî olarak dügâh perdesinde rastlı asma kararlar yapılacaktır. Ancak dügâhtaki rast beşlisinin pratik kullanımı, dügâh perdesinde kalıştan ziyade bu dörtlünün seslerinin daha çok re, do, si, do, re, do, re tarzında bir nağme sıralanışı şeklindedir.
Diğer asma kararlar ise çargâhta çâr-gâhlı ve rast perdesinde rastlı kalışlardır. Bu makamın oluşmasında önemli bir yeri olan dügâhtaki rast dizisiyle hiçbir zaman karar verilmez, tam karara yine basit ısfahan dizisiyle gidilir. Birleşik ısfahan makamının genişlemesi tiz taraftan ve aynen basit ısfahan makamının genişlemesi gibidir.
İnici-çıkıcı olarak kullanılan birleşik ısfahan makamının seyrine ya basit ısfahan dizisi veya dügâh perdesindeki rast dört-lüsüyle güçlü civarından başlanır. Zaman zaman dügâh perdesinde rast dörtlüsü gösterilerek basit ısfahan dizisinde gezinilir. Bir başka deyişle basit ve birleşik ısfahan dizilerinde birbirine sık sık geçkiler yapacak şekilde dolaşılarak neva perdesinde buselik çeşnisiyle makamın yarım kararı yapılır.[bu makamdaki eserlerde sıkça rastlanan nevada rast beşlisi sadece neva makamına bir geçkiden ibarettir] Yine karışık gezinilerek diğer asma kararlar ve gerekiyorsa genişlemiş bölge de gösterildikten sonra, mutlaka basit ısfahan dizisiyle dügâh perdesinde uşşak çeşnili tam karar yapılır.
Buhûrîzâde Mustafa Itrî Efendi’nin zen-cir usulünde, “Gel ey nesîm-i sabâ hatt-ı yârdan ne haber”; Zaharya’nın ağır çenber usulünde, “Leyle-i zülfün dil-i şeydâ (mecnûn) olur dîvânesi” mısralarıyla başlayan besteleri; Itrî Efendi’nin [bazı kaynaklarda Hamâmîzâde İsmail Dede Efendi] “Yâ Rab kime feryâd edeyim yârin elinden” mısraıyia başlayan ağır semaisi; Suphi Ziya Özbekkan’ın, “Ol nahl-i çemen serv-i hırâmân olacaktır” mısraıyia başlayan yürük semaisi bu makamın en güzel örneklerindendir. Şarkı formundaki birçok eser arasında Ûdî Nevres Bey’in ağır aksak usulünde, “Âşiyân-ı mürgi dil zülf-i perîşânındadır”; Hacı Arif Bey’in müsem-men usulünde, “Düşme ey âşık hayâle yağma yok” ve mürekkep nîm sofyan usulünde, “Canda haysiyyet mi var sevdâ-yı cânân olmasa” mısraıyla başlayan şarkıları ile, “Fesleğen ektim gül bitti” misra-lyla başlayan türkü örnek olarak verilebilir. Ayrıca dinî mûsiki eserleri arasında Ze-kâi Dede’nin sofyan usulünde, “Sakın dünyâya aldanma”; Ali Rıza Şengel’in düyek usulünde. “Yâ kerîm Allah bize kıl mağfiret” mısralanyla başlayan ilâhileri bu makamda bestelenmiş seçkin eserler arasında yer alır.
TDV İslâm Ansiklopedisi