Kahhar İsmi-Sıfatı Nedir, Ne Demek, Esmaül Hüsna el-Kahhar İsminin Anlamı

Kahhâr. Allah’ın isimlerinden (esma-i hüsnâ) biri.

Sözlükte “yenmek, üstün gelmek, zor kullanarak istediğini yapmak” anlamında­ki kahr kökünden mübalağa ifade eden bir sıfat olup “yenilmeyen, yegâne kudret ve tasarruf sahibi” demektir. Dilciler ve âlimlerin hemen hepsi kahr kavramının temel mânasını “boyun eğdirip üstün gelmek” (tezlîl ve galebe) olarak belirle­mişlerdir. Fahreddin er-Râzî, bu kavrama “zor kullanmak ve mecrasından çıkarmak suretiyle bir şeye boyun eğdirmek” anla­mını verdikten sonra bunun zât-ı ilâhiyyeye nisbet edildiği takdirde iki şekilde düşünülebileceğini söylemiştir: Başkası­nı ilâhî iradenin dışında iş yapmaktan alı­koymak ve kendi iradesince hareket et­mekten kişiyi men etmek.

Kur’ân-ı Kerîm’in altı âyetinde kahhâr, iki yerde kahir ismi Allah’a, bir âyette de kahir sıfatı insanlara izafe edilmiştir. Al­lah’a nisbet edilen kahhâr isimlerinin hepsi vâhid isminden hemen sonra yer almıştır. Bunların dördü şirk anlayışını eleştirip tevhid inancını pekiştiren bir bağlamda zikredilmiş [Yûsuf 12/39; Ra’d 1 3/16; Sâd 38/65; Zümer 39/4] iki âyet de kıyametin kopmasını tasvir eden âyetler sırasında yer almıştır.[İbrâhîm 14/ 48; Mü’min 40/16] Doksan dokuz isim listesinde bulunmayan kahir ismi ise ta­biat varlıkları içinde müstesna bir yer tutan insan türü üzerindeki ilâhî nimet, kudret ve tasarrufu ifade eden âyetler içinde zikredilir.[En’âm 6/18, 61] Kah­hâr esmâ-i hüsnâ listesinin Tırmizî riva­yetinde kahir ise İbn Mâce rivayetinde yer almıştır.

Kahhâr ile kahirin kelime kalıplarını ve Kur’an’daki kullanılışlarını göz Önünde bulunduran âlimler birincisinin ikincisin­den daha zengin bir muhtevaya sahip ol­duğunu kabul etmişler, bununla birlikte iki ismi genellikle birlikte düşünmüşler­dir. Âlimler Allah’ın yegâne galip, sonsuz kudret ve tasarruf sahibi oluşunu şöyle açıklamışlardır: İlâhî hâkimiyete karşı di­reniş gösterenlere önce akla ve duyulara hitap eden belgeler sunmak, bu yarar sağlamadığı takdirde çeşitli âfet ve belâ­larla kendilerini uyarmak ve nihayet on­ları ortadan kaldırmak.

Fahreddin er-Râzî. kahhâr isminin etki alanını duyularla algılanabilen ve algılan­mayan âlemleri içine alacak şekilde ge­niş düşünmüştür. Abdülkâhir el-Bağdâdî de kahhâr isminin İslâm inancının temelini oluşturan şirkin reddi ve tevhidin ispatı açısından büyük önem taşıdığını belirt­miştir; çünkü bu isim Seneviyye ve Me­cusîlik gibi düalist telakkilerinin yanında kulu kendi fiilinin halikı kabul eden Mu’-tezile’ye karşı güçlü bir delil oluşturmaktadır.

Doksan dokuz esmâ-i hüsnâ içinde yer almamakla birlikte Kur’an’da ve hadis ri­vayetlerinde Allah’a nisbet edilen gâiib kavramı anlam açısından Kahhâra en ya­kın olan bir isimdir. Galb (galebe) kökü bir âyet-i kerîmede. “Ben ve elçilerim mut­laka galip geleceğiz” [Mücâdile 58/21] ifadesiyle fiil olarak, “Allah irade ettiği her işte hükmünü icra edip galip gelendir” [Yûsuf 12/21] mealindeki âyette de isim olarak zât-ı ilâhiyyeye izafe edilmiştir. Ebû Hüreyre’den rivayet edilen bir hadiste müslümanlara zor günler yaşatan Hen­dek (Ahzâb) Gazvesi’nin zaferle sona er­mesi münasebetiyle Hz. Peygamberin, içinde galebe kavramının da yer aldığı şöyle bir şükran niyazında bulunduğu ifa­de edilmiştir: “Allah’tan başka tanrı yok­tur, O tektir. Ordusunu onurlandırdı, ku­luna zafer verdi, birleşik kuvvetlere ken­di kudretiyle galip geldi.[684]

Kahhâr ile esmâ-i hüsnâdan “yenilme­yen, yegâne galip” anlamındaki azîz, “her şeye gücü yeten” mânasındaki kadir, muktedir, kavîve metîn, ayrıca “iradesi­ni her durumda yürüten” anlamındaki cebbar, “mülkün sahibi ve tasarruf ede­ni” mânasındaki mâlikü’l-mülk isimleri arasında anlam yakınlığı ilişkisi bulun­maktadır.

Kahhâr, âlimlerin çoğunluğu tarafın­dan kadir ismi statüsünde düşünülerek zatî isimler grubunda mütalaa edilmiş­tir. Bunun yanında kahhân. “kulu kendi iradesince hareket etmekten alıkoymak” mânasına alarak fiilî isimlerden (sıfatlar) sayanlar da vardır.

TDV İslâm Ansiklopedisi

Daha yeni Daha eski