Kalem Suresi Ne Demek, Kaçıncı Sure, Kaç Ayet, Hakkında Bilgi

Kalem Sûresi. Kur’ân-ı Kerîm’in altmış sekizinci sûresi.

Mekke döneminin başlarında nazil olan sûrelerdendir. Adını ilk âyetteki “kalem” kelimesinden alır. “Nün” ve “Nün ve’l-ka-lem” olarak da adlandırılır. Elli iki âyet olup fasılası ? ve o harfleridir. Nüzul sı­rası bakımından başında hurûf-ı mukat-taanın geçtiği sûrelerin ilkidir. Sûrenin muhtevası göz önünde bulunduruldu­ğunda Mekke döneminde Hz. Peygamber’e karşı baskıların şiddetlendiği sıra­da nazil olduğu anlaşılır.

Kalem sûresini üç bölümde ele almak mümkündür. Birinci bölümde [âyet 1-7] ilk olarak kaleme ve yazıya yemin edilir. Sûrenin başındaki nûn hurûf-ı mukatta adan biridir. Bu harfin “hokka, mürekkep, balık” gibi anlamlara geldiği ve rahman isminin son harfi, dolayısıyla bir ismin rumuzu olduğu ifade edilmekle birlikte sûre başla­rındaki diğer harfler gibi o da müteşâbihtir. Öte yandan kaleme ve yazıya yemin edilmesi Kur’an’ın okuma yazmaya ver­diği öneme işaret eder. Bu bölümde in­karcılar tarafından Hz. Peygamber’e yö­neltilen iftiralara cevap verilerek onu aşa­ğılamak ve gözden düşürmek isteyenle­rin iddiasının aksine Resûlullah’ın mec­nun olmadığı ve yüksek bir ahlâka sahip bulunduğu vurgulanır; kimin çarpılmış, akıldan yoksun kalmış olduğunu yakında herkesin göreceği belirtilir.

Sûrenin ikinci bölümünde [âyet 8-47] başkalarını çekiştirme, insanlar arasında söz götürüp getirme, iyiliğin amansız düşmanı olma, saldırganlık ve kabalık gi­bi ahlâkî zaaflara dikkat çekilir.[âyet 8-16] Bu âyetlerin. Hz. Peygamber’e düşmanlığı İle tanınan Velîd b. Mugire ve Ahnes b. Şerîk gibi Kureyş kabilesinin ileri gelenleri hakkında nazil olduğu nakledil­mektedir. İnsanların onur ve şahsiyetini hedef alan, dolayısıyla fer­dî ve içtimaî ahlâkı zedeleyen bu davra­nışların zikredilmesiyle bir taraftan adı geçen kişilerin karakterleri yerilirken di­ğer taraftan müminlerin bu niteliklerden uzak durmaları konusunda uyarıldıkları anlaşılmaktadır. Bu bölümde ayrıca, kendilerine verilen nimetlere karşı nankör­lükleri yüzünden bu nimetlerden mah­rum bırakılan kişilerle ilgili bir kıssaya yer verilerek [âyet 17-32] nimetle şımarma­nın, iyiliğe engel olmanın ve başkalarının haklarına tecavüz etmenin sonucu anla­tılır, mal ve evlâdın aslında bir imtihan vesilesi olduğu vurgulanır. Bu âyetlerde insanların sadece yoklukla değil nimetle sınanmalarının da ilâhî bir kanun oldu­ğuna işaret edilmektedir. Daha sonra in­karcılara ardarda yöneltilen çarpıcı soru­larla [âyet 35-47] onların üstünlük iddia­ları reddedilir ve inançlarının hiçbir te­melinin olmadığı belirtilir. Âhirette ken­dilerini bekleyen korkunç son hatırlatıla­rak kıyamet sahnelerinden biri etkileyici bir üslûpla tasvir edilir.

Üçüncü bölümde [âyet 48-52] nüzul sı­rasına göre ilk defa bir peygamber kıs­sasına yer verilerek Hz. Yûnus’un yaşadı­ğı tecrübe aktarılır. Resûlullah’ın mâruz kaldığı sıkıntılara karşı sabretmesi iste­nir; bu şekilde hem kendisi hem de ona inananlar teselli edilir. Burada, kâfirlerin Kur’an’ı işittikleri zaman Hz. Peygamber’i neredeyse gözleriyle devireceklerini ifa­de eden 51. âyetin Kureyş’ten bir grubun Resûlullah’a bakıp, “Ne onun gibisini ne de getirdiği delillerin benzerini gördük” demek suretiyle ona nazar değdirmek istemeleri üzerine nazil olduğu nakledilmektedir. Nitekim Hasan-ı Basrî nazara karşı bu âyetin okunmasını tavsiye etmiştir. Sûre Kur’an’ın insanlar için bir uyan olduğunu ifade eden âyetle sona erer.

Bazı tefsirlerde Hz. Peygamber’den nakledilen, “Kalem sûresini okuyan kişiye Allah ahlâkını güzelleştirdiği kimselerin sevabını verir mealindeki hadisin sahih olmadığı belirtilmektedir.

Kalem sûresi hakkında yapılan çalışma­lar arasında Receb Ahmed Abdüttevvâb’ın Kışşatü aşhâbi’J-cenne ve’l-‘ibre İîhâ kemâ tüşavviruhâ sûretü’I-Kalem Rifat İsmail es-Sû-dânî’nin Min esrâri’n-nazmi’l-Kur’ânî fîsûreli’i Kalem’i (Kahire 1991) ve Melîha Abdullah el-Hârisî’nin Teisînı sûre-ti’l-Kalem zikredilebilir.

TDV İslâm Ansiklopedisi

Daha yeni Daha eski