Karatay Medresesi Çini Eserleri Müzesi -Konya- Hakkında Bilgi

Konya Karatay Medresesi Çini Eserleri Müzesi. Karatay Medresesi’nde Konya’nın mer­kezinde bulunan, Kubâdâbâd Sarayı kazı­larından çıkarılan ve çevre illerden derle­nen çini eserlerin sergilenmesi amacıyla kurulmuş ve 17 Aralık 195S tarihinde zi­yarete açılmıştır. Müzenin Karatay Med­resesi’nde kurulmasının başlıca sebebi, bu Selçuklu binasının özellikle çok zengin çini süslemeleri yönünden başlı başına bir müze niteliğinde olması, böylece sergile­nen eserlerle sergilendikleri mekân ara­sında tam bir uyum sağlanmasıdır. Müze­de 5000 dolayında çini, seramik ve stüko (alçı kabartma) bulunmakta, ancak bun­ların yarıdan fazlası sergilenmektedir. Sergilenen eserler şu şekilde tasnif edil­miştir:

1. Konya ve çevresinden derlenen Selçuklu devri duvar çinileri. Bunlar, başlıcalarını Sâhib Ata Türbesi ile halen yıkıl­mış bulunan Nalıncı Baba (Nizamiye) Medresesi’nin oluşturduğu çeşitli yapılardan gelmiştir; çoğu parçalar halindedir ve büyüK bir kısmı çini mozaik tekniğinde yapılmıştır.

2. Alâeddin Köşkü çinileri. Konya’nın içindeki Alâeddin tepesinin ku­zey eteğinde yer alan ve II. Kılıcarslan dönemine (1156-1192) tarihlenmesîne rağ­men Alâeddin Köşkü adıyla bilinen Sel­çuklu sarayının duvar çinileri ayrı bir grup meydana getirmektedir. Medresenin ey­van bölümündeki vitrinlerde sergilenen bu çinilerin büyük bir kısmı, 1941 yılında Remzi Oğuz Ank’ın kazılarında bulunan sır üstü ve sır altı tekniklerinde yapılmış haçvari. altı kollu yıldız ve baklava dilimi şeklindeki duvar çinileridir. Yıldız çiniler üzerinde kadın ve erkek tasvirleri, atlı av­cılar, bitkisel süslemeler, diğerlerinin üze­rinde ise sadece bitkisel süslemeler görü­lür.

3. Kubâdâbâd çinileri. Renk, teknik ve kompozisyon bakımından devrinin en önemli örnekleri olan bu çiniler, medrese­nin türbe odası ve güneydeki molla oda­larının birleştirilmesiyle elde edilen kıs­mında saraydaki aslî durumlarına uygun biçimde sergilenmektedir. Sekiz kollu yıl­dız biçimi çiniler 24 cm. çapındadır. Lüs-ter veya sır altı tekniğinde yapılan fîrûze ve patlıcan moru renkteki bu bağlantı çinileri bitkisel süslemelidir. Yıldızvari ve bazan da kare şeklinde olan asıl çini pa­nolarda beyaz zemin üzerine sarı. kahve­renginin tonları, koyu mavi, mor, fîrûze. siyah ve koyu yeşil renkler kullanılmıştır. Çini panolarda çok çeşitli tasvirler yer al­makta, öncelikle sarayda yaşayan önem­li kadın ve erkeklerin konu edildiği görül­mektedir. Bağdaş kurmuş figürler f ora­nında cepheden tasvir edilen oval yüzleri, iri badem gözleri, ince uzun burunları ve küçük ağızlarıyla Orta Asya menşelidir. Elbiselerin başlıca ayrıntıları verilmiştir. Bazı figürler ellerinde sembolik anlamlar taşıyan sürahi, kadeh, balık veya nar tut­maktadır. Böyle bir sakallı erkek figürü­nün Alâeddin Keykubad’ın portresi oldu­ğu ileri sürülmüştür. Saray erkânını av partisinde gösteren panolar da bulun­maktadır. Bunlardan başka stilize hayat ağaçları etrafına çeşitli mitolojik hayvan­lar çizilmiştir. Sfenksler, sirenler, grifonlar, hâkimiyet sembolü olarak veya tılsım amacıyla yapılan çift başlı ejderler, bazıla­rının göğsünde “es-sultan” yazılı çift başlı kartallar ve tavus kuşları, aslanlar en çok rastlanan tasvirlerdir. Ayrıca Orta Asya hayvan üslûbunun İslâmî devirde de de­vam ettiğini gösteren av köpeği, panter, tavşan, antilop, dağ keçisi, eşek, ayı, at, sincap, ördek ve avcı kuşlar gibi hayvan­lar da bolca resmedilmiştir.

4. Çini kaplar-stükolar
. Çoğu Kubâdâbâd’dan gelen çini kaplar genellikle derin kâseler ve yayvan tabaklar şeklinde olup daha çok sır altı tekniğinde yapılmıştır; bunlar kitâbeli veya bezemelidir. Stüko parçalar ise yi­ne Kubâdâbâd Sarayı’ndan ve Alâeddin Köşk’ünden gelmiştir. Bunların üzerinde geometrik, bitkisel ve figürlü süslemele­re yer verildiği, Kubâdâbâd’dan gelen bir panoya da av sahnesi işlendiği görülmek­tedir,

5. Beylikler dönemi ve Osmanlı çini ve seramikleri. Değişik bölümlerde sergi­lenen duvar çinileriyle seramik kaplardan oluşmaktadır.

TDV İslâm Ansiklopedisi

Daha yeni Daha eski