Lahican Şehri Tarihi, Yerleri, Nüfusu, Hakkında Bilgi

Lâhîcân. İran’ın kuzeyinde Hazar denizi kıyı şeridinin çok yakınında bir şehir.

Eski Farsça’da “ipek” anlamına gelen lâh kelimesinin sonuna mekân adı yapan cân (gân) ekinin getirilmesiyle oluşturulan Lâhîcân “ipek şehri” demektir. Hamdul­lah el-Müstevff (XIV. yüzyıl) buranın orta büyüklükte ve ipek üretilen bir şehir olduğunu belirtir. İsim benzerliğinden kay­naklandığı anlaşılan bir efsaneye göre ku­ruluşu Lâhîc b. Sâm b. Nuh’a dayandırı­lan Lâhîcân’ın adı İslâm coğrafya kaynak­larında İlk defa Lâfcân şeklinde Gîlân’ın güneydoğusundaki yedi büyük şehirden biri olarak Hudûdü’l-‘âlem’de geçmek­tedir. Şehir eski kaynaklarda Dârülimâre, Dârülemân ve Lâhîcânülmübârek adla­rıyla da zikredilmiştir.

Gîlân eyaletinin Sefîdrûd nehri doğu­sunda kalan Biyâpîş bölgesinde kurulan emirlikler çoğu defa hâkimiyetlerini Lâhîcân’ı içine alacak kadar genişletmişlerdir. III. (IX.) yüzyılın başlarında Deylem Hü­kümdarı Vehsûdân’ın topraklarının bir parçasını teşkil eden Lâhîcân, ardından Biyâpîş bölgesinde kurulan Kavtum (Havsum) hanedanının hâkimiyetine girdi. Zeydîler’den Hasan el-Utrûş (ö. 304/917) ta­rafından kurulan bu hanedan Biyâpîş böl­gesinde Şiîliğin yayılmasında etkili oldu. Utrûş ailesi siyasî hâkimiyetini IV. (X.) yüz­yılın ortalarında kaybetti. Bundan sonra uzun bir süre Lâhîcân’ın tarihinde belirli bir gelişme görülmez. XIII. yüzyılın orta­larında İlhanlı Hükümdarı Hülâgû zama­nında Nâsırvend hanedanından Cemâleddin Su’lûk b. Su’lûk Lâhîcân’da emîr idi. Ardından Nâsirvendler iki kola ayrıldı. Bu kollardan Lâhîcân’dakinin emîri Şah Nev, Olcaytu Han Gîlân’a hâkim olduğunda ona boyun eğdi (705/1305-1306); arkasın­dan İlhanlılar’la evlilik yoluyla akrabalık kurarak hükümranlığını pekiştirdi ve di­ğer Gîlân emirlerini de kendine bağladı. VIII. (XIV.) yüzyıl boyunca Biyâpîş bölgesin­de mahallî emirlikler arasında savaş hiç eksik olmadı. 792’de (1390) Seyyid Hâdî Kiyâ, Nâsırvendler’in hâkimiyetine son ve­rerek bölgeyi ele geçirdi. Hâdî Kiyâ’nın yerini alan Seyyid Ali Kiyâ, Mâzenderân Mar’aşî Seyyidleri’nin de yardımıyla Bİyâ-pîş’in tamamına ve Kazvin’e kadar olan yerlere hükümranlığını kabul ettirdi. Mirza Ali b. Sultan Muhammed Kiyâ ise (1478-1506) Kazvin, Sultaniye, Tahran, Rey ve Verâmin’i kontrolüne aldı. Bir ara Timur’un saldırıları karşısında vergi ver­mek zorunda kalmışlarsa da (806/1403-1404} bu seyyidler 1000 (1592) yılına ka­dar bölgedeki yönetimlerini sürdürdüler. Aile X. (XVI.) yüzyılın başlarından itiba­ren Safevîler’e tâbi olmakla birlikte son emirleri Ahmed Han, Safevîler’e tâbi ol­mayı reddederek on iki yıl boyunca sığın­dığı îstahr’da, Osmanlı-Safevî savaşı sıra­sında Lâhîcân’ın Türkler’e verilmesi yö­nünde faaliyetlerde bulunduğu için Şah I. Abbas’in tepkisini çekti. Ahmed Han, savaş sonunda İran-Osmanlı antlaşması­nın imzalanmasının ardından saraya çağ­rıldığı halde gitmedi. Bunun üzerine Şah Abbas ordusuyla Gîlân’a girerek bölge­nin tamamını hâkimiyetine aldı.[Şevval 1000/Temmuz 1592] Ahmed Han İstan­bul’a kaçtı ve ölünceye kadar orada yaşa­dı. Safevîler Biyâpîş bölgesine Lâhîcân’da oturan bir vali tayin ettiler.

Şah Süleyman döneminde Hazar denizi kıyılarına Stefan Razin liderliğinde saldı­ran Kazaklar’a karşı hazırlanan ordu Biyâ­pîş bölgesinde toplanmıştı. Lâhîcân XVIII. yüzyıldan itibaren zaman zaman bazı ta­rihî olaylara sahne oldu. Ruslar, 1724-1734 yılları arasında Gîlân’ı işgalleri sıra­sında Lâhîcân’da iki kale inşa ettiler. Şe­hir 1774’te Fümen Valisi Hidâyet Han’ın otoritesine boyun eğdi. Kerim Han Zend bölgeyi yıllık vergiye bağladı. Soy yoluyla gelen son vali Sâlâr-ı Müeyyed Mirza Ah­med Han’a 1907’de görevden el çektiril­di. 1920’de kurulup bir yıl devam eden yerel Gîlân Sovyet Cumhuriyeti zamanın­da Lâhîcân Ruslar tarafından işgal edildi; bundan sonra da bölgedeki yerini Gîlân’ın merkezi olan Rest şehrine kaptırdı. Günü­müzde Gîlân eyaletine bağlı bir şehrista-nın merkezi olan Lâhîcân, 54.300 (2003 tah.) nüfusuyla ticaret ve endüstri mer­kezi olarak önemini sürdürmektedir. İpek ve pamuk dokumacılığı ile çevresi­nin limon ve çay üretiminin ticaretinde mühim bir yere sahiptir.

Lâhîcân tarihî geçmişiyle birlikte birçok mimari eser barındırır. Şeyh İbrahim Zâhid-i Geylânî Türbesi (XV yüzyıl), Ağa Şeyh Ebü’l-Vech Türbesi (XVI. yüzyıl), Sa­fevîler dönemine ait Çehâr Pâdişâh Türbesi, Safevî ve Kaçar dönemlerinde ona­rılmış olan X. yüzyıfa ait Ekberiye Camii ve müştemilâtıyla birlikte Kaçar devrin­de inşa edilen cuma camisi bunların ba­şında gelir.

TDV İslâm Ansiklopedisi

Daha yeni Daha eski