Mağfiret Nedir, Etmek, İlahi Mağfiret, İle İlgili Ayetler, Hakkında Bilgi

Mağfiret. Günahların Allah tarafından bağışlanması anlamında bir terim.

Sözlükte “örtmek, gizlemek, birinin ku­surunu ifşa etmeyip bağışlamak” mâna­sına gelen gafr (gufran) kökünden türe­miştir. Allah’a nisbet edildiğinde “kulu­nun günahını Örtüp kusurunu bağışlama­sı” anlamına gelir. Râgıb el-İsfahânî, Allah’a izafe edi­len mağfireti kulunu azap görmekten ko­ruması şeklinde yorumlamıştır. Aynı kök­ten gelen istiğfar “kişinin kusurunun ba­ğışlanmasını Allah’tan talep etmesi” de­mektir. İsfahânî’ye göre bu talebin hem söz hem fiille olması gerekir; aksi halde istiğfar kişiyi yalancı durumuna düşürür.

Kur’ân-ı Kerîm’de mağfiret kökünden türeyen topiam 234 kelimenin 229’u Al­lah’a nisbet edilmiştir (gâfir, gafur, gaffar, gufran, mağfiret, istiğfar). Bunların kırk iki­si istiğfar kavramı etrafında şekillenmiş olup sonuç itibariyle Allah’ın bağışlayıcı niteliğine râcidir. Bu arada mağfiret keli­mesi bir yerde “başkasının kusurunu gör­meme” anlamında insana [Bakara 2/ 263] yirmi yedi âyette de Allah’a nisbet edilmiştir. Mağfiret kavramı, Kur’an’ın yaklaşık 100 sûresinde yer almak suretiy­le Allah’ın engin merhamet ve bağışlayicılığını ifade etmektedir. Ayrıca, “Şunu bilmelisin ki rabbinin bağışlayıcılığı en­gindir [Necm 53/32] gibi müjdeleyici beyanlardan başka mağfiret kavramının geçtiği âyetlerin çoğunda mağfiretle bir­likte büyük ecir, nicelik ve nitelik açı­sından üstün değerli rızıkve cennetlerin verileceği beyan edilmektedir.

İnsan ne kadar çaba sarfetse de kendi ölçüleri çerçevesinde bile ideal bir kişi ola­maz. Hayatında yaratana ve yaratılmış­lara karşı yanlış davranışlarda bulunma­dığını kendi vicdanında kabul edecek bi­rinin mevcudiyetini düşünmek kolay de­ğildir. Bu açıdan bakıldığında en büyük saygıya lâyık olan Allah’ın kendisine karşı işlenen hataları affetmesi kişinin hayata bağlanmasını sağlamakta, ebedî âlem hususunda ümitsizliğe kapılmasını önle­mekte ve onu yapıcı bir psikolojiye yük­seltmektedir. Bu konudaki âyetlerin ge­nel muhtevasından anlaşılacağı üzere af-fedicilik geniş kapsamlı ilâhî bir vasıf ol­makla birlikte gerçekleşmesi insanda bu­lunması gereken bazı niteliklere bağlıdır. Bunların başında tereddütsüz iman ge­lir. Birçok âyette buna yararlı davranışlar da(amel-isâlih) eklenmiştir. Enfâ! süresin­deki âyetlerde (8/2-4) Allah katında yük­sek dereceler, mağfiret ve tükenmez rız­kın vaad edildiği tereddütsüz imanın va­sıflan şöyle sıralanmıştır: Allah’ın anıl­ması halinde kalbin korkuya yaklaşan bir saygıya bürünmesi, Kur’an âyetlerine vâkıf olunduğu oranda imanın pekişme­si, Allah’a tevekkül edilmesi, namazın kılınması ve Allah yolunda harcama ya­pılması.

Mağfiret kavramı hadis literatüründe de geniş bir yer tutmuştur. Wensinck’te bu kavramın geçtiği rivayetlerin kaynak­ları yirmi dört sütunu bulmaktadır. Ebû Zer el-Gifârî’den rivayet edilen kutsî bir hadise göre Cenâb-ı Hak, kendisinin özel olarak koru­duğu kimseler hariç bütün insanların ha­talı olduğunu bildirmiş, bu sebeple zâtın­dan mağfiret dilenmesi halinde kusurları bağışlayacağını vaad etmiştir. İlgili hadislerde Hz. Peygamber’in belli şahıslar, muhacir ve ensar grupları ve bütün ümmeti için bağışlan­ma duasında bulunduğu nakledilmiştir.

Kur’an ve sahih hadislerden oluşan nasiarda Allah’tan samimiyetle mağfiret dilenmesi halinde şirk dışındaki bütün günahların affedileceği belirtilmektedir. Bununla birlikte diğer bazı naslar göz önünde bulundurulduğunda kul hakkının bağışlanmayacağı anlaşılır, zira bu hak­kın sahibi Allah değil kuldur. Ayrıca bağış­lanma talebi bir nevi tövbe niteliği taşır. Tövbenin kabul edilmesi için de bazı şart­ların gerçekleşmesi söz konusudur.[ayrı­ca bk. Günah; Kebîre; Tövbe]

TDV İslâm Ansiklopedisi

 

Daha yeni Daha eski