Makasıd - Teftazani Kitabı, İçerik, Özellikleri, Hakkında Bilgi

Makâsıd. Sa’deddin et-Teftâzânî’nin (ö. 792/1390) kelâma dair eseri.

Müellif mukaddimede kitabın adını el- Maküşıd, şerhinin adını da Şerhu’l-Makâsıd olarak belirlediği halde (1, 155) Keşfü’z-zunûn’da (II, 1780) el-Makâşıd fî cilmi’l-kelâm ismi kaydedilmiş, Yûsuf Elyân Serkîs Makaşidü’t-tâlibîn fî usû-li’d-dîn adını kullanmıştır. Eser kısa bir mukaddime ve altı bölümden meydana gelmiş olup “maksad” başlığını taşıyan bölümler “fasıl, mebhas, kısım, mesele” adı verilen bir iç sisteme sahiptir. el-Makâsıd’ın temel bilgiler niteliğindeki birinci bölümü üç fa­sıldan oluşur. Birinci fasılda kelâm ilmi­nin tanımı, konusu ve amacı, ikinci ve üçüncü fasıllarda ilmin ve istidlalin ta­nımları, tasdik ve tasavvura ayrılışları ve diğer bazı özellikleriyle Allah’ı bilmekte istidlalin gerekliliği gibi konular üzerinde durulmuştur. Varlık bahsinin ele alındığı ikinci bölüm de üç fasıldır. Vücûd ve adem konularının ele alındığı birinci fasılda vü­cûd-mâhiyet ilişkisi, vücûd mertebeleri ve ma’dûmun “şey” olup olmadığı husus­ları tartışılmıştır. İkinci fasılda mâhiyetin tanımı, basit ve mürekkep oluşu gibi ko­nular işlenmiş, üçüncüsünde ise vücûb-imtinâ – imkân, kıdem – hudûs, vahdet -kesret ve illiyyet-ma’lûliyyet açısından vücûd ve mâhiyet ilişkisi ele alınmış ve bu alanda felsefecilerin görüşleri de be­lirtilmiştir. Kitabın arazlara ayrılan üçün­cü bölümü beş fasıldan oluşmaktadır. Ge­nel hacmin dörtte birine yaklaşan ve şer­hiyle birlikte 400 sayfadan meydana ge­len bu bölümün birinci faslında kadîm -hadis, cevher-araz şeklindeki varlık tas­nifinden sonra arazların kendi başına mevcut olamayacakları, kendiliklerinden mahal değiştiremeyecekleri, cevhersiz varlık kazanamayacakları ve süreklilik ni­teliği taşımadıkları gibi konular ele alın­mış, diğer fasıllarda arazlar nicelik (kem), nitelik (keyf), mekân (eyn) ve izafet jnis-biyye) kategori leriyle (makülât) bağlantı­lı olarak işlenmiştir. Cevherler hakkındaki dördüncü bölüm iki ana kısımdan (maka­le) oluşur. İki fasıldan ibaret olan birinci kısımda cisim cevher-i ferd, mürekkeb, basit, ay üstü ve ay altı âlemine ait olmak üzere cismin çeşitleri, iki fasıl halindeki ikinci kısımda mücerred varlıklar olarak takdim edilen nefis, akıl, melek, cin ve şey­tan gibi konular üzerinde durulmuştur.

el-Makaşıd’ın son iki bölümünü teşkil eden metin klasik kelâm kitaplarının akaid meselelerini içermekte ve eserin üçte birinden biraz fazlasını oluşturmaktadır. İlâhiyyât konularına ayrılan beşinci bölüm yedi fasıl halinde düzenlenmiş olup bu fasıllarda sırasıyla Allah’ın varlığı, tenzîhî ve sübûtî sıfatları, rü’yetullah, kulların fi­illeri, irade ve hüsün-kubuh meseleleri, hidâyet, dalâlet, lütuf, tevfîk. ecel ve fi­zik, ayrıca Allah’ın isimleri konu edinilmiş­tir. Eserin dört fasıldan oluşan son bölü­münde nübüvvet ve âhiret bahislerine, iman, islâm, küfür ve fısk kavramlarıyla imamet konularına yer verilmiştir.

Ehl-i sünnetin kelâm görüşlerini Eş’ariyye mezhebine göre ortaya koyan ei-Maküşıd ile bizzat müellifi tarafından yapılan şerhi kelâm ilmi tarihinde VIII. (XIV.) yüzyıldan itibaren başlayan, müte-kaddimîn ve müteahhirînin görüşlerini bir araya getiren hacimli şerhler dönemi­nin bir ürünüdür. Eserde Eş’ariyye’ye ait klasik kelâm kitaplarının istidlal şekilleri­nin yanı sıra Gazzâlî’nin dolaylı olarak ve tepki niteliğinde de olsa kelâm muhteva­sına çektiği felsefî konuların tesiri fazla­ca görülmektedir. el-Makâşıd ve şerhiy­le Fahreddin er-Râzî, Seyfeddin el-Âmidî, Beyzâvî ve Adudüddin el-îcî’ye ait eserler arasındaki muhteva benzerliği Teftâzânî’nin bu müelliflerin eserlerinden fayda­landığını göstermektedir.

el-Makâsıd’ın çeşitli ülkelerdeki kü­tüphanelerde birçok yazma nüshası bu­lunmaktadır. Türkiye Diyanet Vakfı İslâm Araştırmaları Merkezi Kütüphanesi bilgi­sayar kayıtlarına göre çoğu Süleymaniye’de olmak üzere yirmi civarında yazması tesbit edilmiştir. Müellifin zengin biriki­minin bir özeti olarak hayatının son dö­nemlerinde kaleme aldığı ve Şerhu’l-Makasid adıyla 784 (1382) yılında Semerkant’ta tamamladığı eser kelâm ilminin önemli kaynaklarından biri haline gelmiş, özellikle Osmanlı medreselerinde Şerhu’l-Mevâkıf’tan sonra rağbet gören kitaplar arasında yer almıştır. ei-Mairâşid’ın müstakil baskısı yapılmamış, Şerhu’l-Makâsıd ile birlikte İstanbul (1277, 1305) ve Lahor’da (1981) basılmıştır. Abdurrahman Umeyre, matbu metnin yanı sıra (İstanbul 1277) Mısır’daki nüshalara dayanarak eserin ilmî neşrini gerçekleş­tirmiştir (Beyrut 1981, 1989).

Şerhu’l-Makasıd üzerinde muhtelif çalışmalar yapılmıştır. Hüsamzâde Mus­tafa Efendi ile İlyâs b. İbrahim es-Sinobî esere dair birer haşiye kaleme almışlardır. Hayâlı tarafından Şerhu’l-Makâsıd’m beşinci “maksad”ına bir haşiye yazılmış onun bu çalışması için Kul Ahmed b. Muhammed Hızır tekrar bir haşiye kaleme almış­tır. Hatibzâde Muhyiddin Efendi’nin Şerhu’l-Makâşıd’m hüsün ve kubuh bahsine yaptığı haşiye -Teftâzânî’nin çok zor olan bu konuyu “Mağlatatü cezri’l-eşam” diye isimlendirdiğini beyan etme­si sebebiyle  olsa gerektir Süleymaniye Kütüphanesi’nde el-Cezrü’l-eşam Murad Molla Kütüphanesî’nde Haşiye çole’l-hüsn ve’l-kubh adıyla kayıtlıdır. Öte yan­dan Muhammed b. Muhammed ed-Delcî el-Makâsıd’m metnini Maköşıdü’I-Makâşıd adıyla özetlemiştir. Kâtib Çelebi, Ali el-Kârî ve Hızır Şah el-Menteşevî’nin de esere birer haşiye yazdıklarını ve eserin bazı kimse­ler tarafından manzum hale getirildiğini belirtmektedir.

TDV İslâm Ansiklopedisi

Daha yeni Daha eski