Martolos Nedir, Marolos Teşkilatı, Ne Demek, Tarihçe, Hakkında Bilgi

Martolos. Osmanlı askerî teşkilâtında çeşitli hizmetler gören özel bir sınıf.

Bazı kaynaklarda martoloz, martiloz vb, şekillerde yazılan kelime, Bizans İmparatorluğu’nda bir milis kuvvetinin adı olan armatolos veya amartolosa bağla­nır. Osmanlı askerî grupları içine ilk defa ne zaman girdiği bilinmemekle birlikte bunun oldukça erken bir tarihte gerçek­leşmiş bulunduğu kabul edilir ve kesin hatlarıyla II. Murad zamanında 1421-1438 yılları arasında ortaya çıktığı belirti­lir. Bazı Osmanlı kroniklerinde Osman Gazi’nin İnegöl tekfuruna karşı giriştiği ha­rekât sırasında ve oğlu Orhan Bey’in Ko­nur Kalesi’ni fethederken martoloslardan haberci veya casus olarak yararlandıkları nakledilir. Aynı şekilde II. Kosova Savaşı (852/1448) önce­sinde II. Murad’ın da casus olarak martolos kullandığı oğlu Fâtih Sultan Mehmed devrinde akıncı kuman­danları Mihaloğlu Ali ve İskender beylerin Macaristan’a yönelik akınlar sırasında hı­ristiyan kıyafetinde müslüman martoioslar istihdam ettikleri bilinmektedir. XV. yüzyılın ikinci yansından itibaren martoloslar Anadolu’da özellikle Fâtih’in Karaman ve Akkoyunlu seferlerinde, Trab­zon’da ise derbentçi olarak kullanılmıştır. Genellikle ganimet ve macera peşinde ko­şan hıristiyanlardan toplanan ve XV. yüz­yılda sadece serhat bölgelerinde görev yapan martoloslar. Kanunî Sultan Süley­man devrinden itibaren iç bölgelerde mu­hafız ve derbentçilik göreviyle de istih­dam edilmiştir.

Ordu hizmetindeki martolos teşkilâtı batı sınır bölgelerinde gelişme göstererek XV. yüzyılın ikinci yarısında ve XVI. yüzyı­lın başlarında bilhassa Kuzeybatı Bulga­ristan, Kuzey Sırbistan, Bosna, Dalmaçya ve Pelepones’e kadar uzanan bölgelerde güçlendi. Bunun başlıca sebebi, Kuzey Sırbistan’ın Macaristan’a en yakın bölge oluşu ve buranın savunulmasında martoloslara büyük ihtiyaç duyulmasıdır. Ay­rıca başta Belgrad ve Semendire olmak üzere bölgedeki önemli şehirlerin kendi­lerine mahsus martolos birlikleriyle Tuna gemilerinde hizmet veren martoloslar da vardı. Sınır boylarındaki martoloslar bölgenin güven­liğini sağlamakla da yükümlü idiler. Zaman zaman yağma harekâtı yaparak ke­şif ve haber alma görevini ifa etmeleri bakımından Akıncıları hatırlatırlar. Vene­dik, Macaristan ve Avusturya’ya yönelik seferlere katıldıkları gibi Sava ve Tuna’nın kuzeyine de kaydırıldılar. Macaris­tan’ın ve Erdel’in fethinden sonra bu bölgelerin hemen her yerinde bulundu­lar; özellikle Avusturya sınırındaki şehir­lerde güçlendirildiler. Güney Slav tarafla­rında Ulahlar’ın (Vlach) bu görevi üstlendi­ği görülmektedir. Çok defa denetim altına alına­mayan martolosların zamanla kontrolü mesele olmuş, hatta bu husus 1568 Os­manlı-Avusturya antlaşmasında hükme bağlanmıştır. Ancak XVI. yüzyılın ikinci yarısından itibaren eşkıyalığın artması se­bebiyle iç güvenliğin kuvvetlendirilmesi için martoloslar da görevlendirilmeye başlandı. Bir nevi jandarmalık yapan iç güvenlik mensuplarının yüksek rütbeli âmirlerine serdar, başbuğ gibi unvanlar verilirdi.

Martolosların askerî gücü XVI. yüzyıl ortalarında zirveye ulaştı, ardından gide­rek azaldı. 1S92-1593’ten itibaren hız ka­zanan Osmanlı-Avusturya savaşları döne­minde bir bölümü Osmanlı hizmetinden çıktı ve çeşitli ayaklanmalara katıldı, ba­zıları da Avusturya tarafına geçti. Böyle­ce sayıları azalan martoloslar daha son­ra tekrar canlandırılmaya çalişıldıysa da XVII. yüzyılın ikinci yarısında Osmanlı as­kerî yapısının zayıflamasına paralel olarak Önemini kaybetti. Evliya Çelebi, bu asır ortalarında hangi kalede ne kadar marto­los bulunduğu hakkında rakamlar verir.

Hepsi ulûfeli olan ordu hizmetindeki martolosların maaşları bulundukları ye­rin vergisinden ödenirse de martolosbaşının denetiminde bazan martolos akça­sı adıyla halktan para toplama yoluna da gidilirdi. Bazı martoloslar ve aileleri cizye ve âşâr dışındaki avarız türü vergilerden muaf tutulurdu. Ancak bu uygulama zamana ve yere göre farklı olur, bazan ciz­yeden de muaf olabilirlerdi. Sırbistan martoloslarının çoğu miras bırakılabilen baştinalara sahipti. İhtiyaç halinde hıristiyan ve müslüman halktan martolos ya­zımı yapılabilirdi. Sürekli tehlike altındaki yerlerin martolosları ulûfeli değil muaf statüsündeydi. Kendilerine mahsus kıya­fetleri ve sancakları olan martoloslar bö­lükler halinde ve genellikle yaya olarak hizmet ederler, Adriyatik ve Tuna donan­malarına gerekli mühimmatı sağlarlardı. Kaynaklarda “cemâat-i martolosân” şeklinde geçen birliklerin kumandanları ser-martolosân, ağa-i martolosân, yüzbaşı, odabaşı, kethüda, alemdar ve kul çavuşu idi. Martolos bölükbaşılığı XVII. yüzyılda ortaya çıkmıştır.

XVII. yüzyılda sefer martolosları orta­dan kalkarken iç hizmet martolosları et­kili bir organizasyona kavuşturuldu. Yer­leşim birimlerindeki martolos teşkilâtı mahallî makamların girişimiyle kurulur, merkezî otoritenin onayından sonra res­miyet kazanırdı. Görev alacak olanlar bu­lundukları yerin imtiyazlı ve güvenilir ki­şilerinden seçilir, seçim beylerbeyi veya merkezî idarece tasdik edildikten sonra kesinleşirdi. İç güvenlikte hizmet eden martoloslar, görevlerini martolosbaşının ilgili kadılık makamıyla olan sözleşmesine göre yaparlardı; belli süre bittiğinde gö­revleri yenilenebilirdi. İç hizmet marto­losları güvenlik görevleri dışında kendi yö­relerinde mîrî malı tahsili, toprağın de­vamlı meskûn olması, işlenmesi, maden muhafızlığı ve göçebelerin iskânıyla ilgilenirdi. Tahrir yapılması ve vergi toplanması gibi işlerde de devlet görevlilerine yardımcı olurlardı. Balkanlar’da daha ziyade mülkî ve adlî mercilerin güvenlik görevlileri ola­rak hizmet verir, kurulu düzenin devamı için gayret gösterirlerdi; gerektiğinde se­fere de gönderilirlerdi.

Martolosluk hizmeti Osmanlı Avrupası’nın hemen her yerine yayılmış olduğun­dan teşkilât içinde birçok etnik ve dinî unsur bulunmaktaydı. Ancak özellikle Or­todoks hıristiyanlar ağırlıktaydı. Yahudi­ler pek nâdir olarak yer almakta. Türkler ve müslümanlar İse bilhassa Arnavutluk ve Bosna’daki teşkilâtta görev yapmak­taydı.

XVII. yüzyıl sonlarından itibaren Os­manlı Avrupası’nda artan olumsuzluklar martolosları da etkilemeye başladı. Mer­kezî idarenin ıslah girişimi martolosların karşı koyması yüzünden sonuç vermeyin­ce bu defa sadece müslümanlann mar­tolos yapılmasına çalışıldı, fakat başarılı olunamadı. Martoloslar XVII. yüzyılda derbend teşkilâtına bağlanarak devlete para vermeye başladılar. Böylece der-bendlerde görevli askerîlerin ücretlerini karşıladılarsa da zamanla mahallî güven­lik sistemi halkın karşılıklı ferdî garanti­sine ve ortak sorumluluğuna devredildi. 1715 yılma ait bir kayıtta martolosbaşıdan üç Venedik esiri gelmesi üzerine ken­disinin 1100 kuruş bahşişle taltif edildiği­nin belirtilmesi teşkilâtın bazı yerlerde hâlâ faaliyette olduğunu gösterir. Ancak 1133’te (1721) Rumeli Beylerbeyi Osman Paşa martolosları dü­zene sokmakla görevlendirilmiş, bunun mümkün olmaması üzerine martolos teş­kilâtı !ağvedilmiştir. Bunların yerine müslüman reayadan muhafazacı ve bekçi ad­larıyla yeni bir zümre teşkiline çalışılmış, fakat bundan da sonuç çıkmayınca martoloslar bazı bölgelerde küçük gruplar halinde XIX. yüzyıl ortalarına kadar faali­yetlerini sürdürmüşlerdir.

TDV İslâm Ansiklopedisi

Daha yeni Daha eski