Mekkeliler’in İslâm’dan önceki dönemde kendi kabilelerine ait bilgileri yazdırarak muhafaza ettikleri bilinmektedir. Mekkeliler’e okuma yazma öğreten Kureyşli Harb b. Ümeyye, kardeşi Süfyân, Ebû Kays b. Abdümenâf, Abdullah b. Cüd’ân ve Bişr b. Abdülmelik gibi şahıslar yazıyı Hîre’de öğrenmişlerdi. Kûfî yazının aslı olan ve Mekke’de “hattü’l-Hîrî” adıyla bilinen bu yazı Hicaz’da Mekkeliler vasıtasıyla yaygınlaşmıştı. Hz. Peygamber’in bi’setin ilk yıllarında İslâmiyet’i tebliğ etmek ve Kur’an öğretmek için kullandığı Dârülerkam’ın Mekke’nin ilk eğitim merkezi olduğu söylenebilir. Bi’setten sonra inen Kur’an âyetlerinin yazılması. Resûl-i Ekrem’in Örnek uygulamaları, Veda haccından sonra yaptığı meşhur konuşma Mekke’de köklü bir ilim geleneğinin oluşmasına zemin hazırlamıştır.
Mekke’de Hz. Peygamber tarafından başlatılan ilmî faaliyetler sahâbî ve tabiîn dönemlerinde devam ettirilmiş; tefsir, hadis, fıkıh, dil ve tarih (siyer ve megâzî) gibi ilimlerin tedvinine en büyük katkı Mekke’de yetişen âlimler tarafından sağlanmıştır. Bunlar arasında Abdullah b. Abbas’ın ayrı bir yeri vardır. Tefsir, hadis, ‘-fıkıh, siyer ve megazî. Arap dili ve edebiyatı alanlarında dönemindeki ulemânın başında gelen İbn Abbas bu ilimlerin? Mekke’de ekolleşmesini sağlamıştır. Mekke tefsir ekolünün önemli temsilcileri arasında Saîd b. Cübeyr. Mücâhid b. Cebr, İkrime el-Berberî, Tâvûs b. Keysân, Amr b. Dînâr ve Atâ b. Ebû Rebâh sayılabilir. Mekke kıraat imamı olarak tanınan Ebû Ma’bed İbn Kesîr’in kıraat silsilesi Mücâhid b. Cebr, İbn Abbas ve Übey b. Kâ’b ile Zeyd b. Sabit yoluyla Resûlullah’a ulaşır. Onun talebelerinin talebelerinden olan Bezzîve Kunbül’ün rivayetleriyle bu kıraat yaygın hale gelmiştir. Mekke’de tefsir ilmiyle uğraşan âlimler yine İbn Abbas tarafından oluşturulan geleneğin bir devamı olarak hadis, fıkıh, siyer ve megâzî, : Arap dili ve edebiyatı alanlarında da çalışmışlardır. İbn Cüreyc. İbn Uyeyne, Abdullah b. Zübeyr el-Humeydî, Hasan b. Ali el-Hulvânî, Ali b. Abdülazîz el-Begavî bu âlimlerin arasında sayılabilir. Humey-dî’nin Mekke’de kaleme aldığı eser hadis alanındaki ilk müsnedlerdendir. Mekke de Hz. Âişe tarafından başlatılan hanım- . ların ilimle meşgul olması faaliyeti sonraki dönemlerde de devam ettirilmiştir. Hadis alanında çalışmalarıyla tanınan kadınlardan Kerîme bint Ahmed Mekke’ye mücavir olarak yerleşmiş ve Sahîh-i Buhârî rivayetiyle ün kazanmıştı. Mekke’de Memlükler devrinde çeşitli âlimler yetiştiren Taberî, Kastallânî, Fâsî, -İbn Fehd, İbn Zahire, Nüveyrî, Mürşidi ve Zirvî gibi aileler temayüz etmiştir.
Hz. Peygamber’in öncülüğünde başlaman ve daha sonra sürdürülen ilmî fa- : aliyetlerle Mekke, İslâm dünyasının en önemli eğitim ve kültür merkezlerinden biri haline gelmiştir. Hac merasimleri İslâm dünyasından gelen âlimler için bir görüşme vesilesi oluyordu, şehrin ilmî hayatı hac mevsiminde büyük canlılık gösteriyordu. Mekke, Hicaz’ın siyasî olaylara yön vermedeki önceliğini kaybetmekle ” birlikte İslâm’ın ilk yıllarına ait hâtıraları yaşatmasından dolayı kültürel alanda üstünlüğünü her zaman korumuştur. Mekke’de İslâm’ın erken döneminden itibaren oluşan bu kültürel canlılığın sonucu olarak dinî ilimlerde yetkin âlimlerin yetişmesi, şehri İslâm dünyasının diğer bölgelerinde yaşayan âlimler için bir merkez haline getirmiştir. Ortaçağ’da birçok âlim ve edip meslek hayatlarının başlarında hac için Mekke’ye geliyordu. Bu âlimlerden bazılarının Mekke’de ders okutmaları İslâm dünyasında tanınmalarına vesile olmuştur.
Mekke’de ilim hayatının canlı kalmasında Mescid-i Harâm’da kurulan ilim halkaları, küttâblar. şehre yerleşen âlimler, ribâtlar, sayıları arttırılan kütüphane ve medreseler, bunların etrafında canlanan tasavvuf! düşünce önemli rol oynamıştır. Abbasîler devrinin ikinci yarısından itibaren inşa edilmeye başlanan medreselerin sayısı Zengîler, Eyyûbîler ve Memlükler zamanında süratle çoğalmıştır. Selâhaddîn-i Eyyûbî’nin Aden valisi Osman b. Ali ez-Zencîlî, Mekke’de579’da (1183) Hanefî mezhebine göre eğitim yapan Zencîliyye, İkbâl b. Abdullah eş-Şerâbî de 641 ‘de (1243-44) çok sayıda kitap vakfederek Şerâbiyye medreselerini kurmuşlardır. Yemen Sultanı Ali b. Davud’un 739’da (1338-39) yaptırdığı, Şafiî mezhebine göre eğitim veren Mücâhidiyye, Bengal Sultanı Ebü’l-Muzaffer Gıyâseddİn A’zamşah’ın inşa ettirdiği Gıyâsiyye, Kadı Abdülbâsıt’ın 836’da (1432-33) tamamlattığı, dört mezhebe göre eğitim yapan Mescid-i Harâm’ın kuzeyindeki Bâsıtıyye, Memlükler döneminde açılan meşhur medreseler arasında sayılabilir. Memlûk Sultanı Kayıtbay tarafından yaptırılan, sultanın 884 (1480) yılındaki haccından sonra törenle açtığı, dört mezhebe göre eğitim veren, ribâtı, kütüphanesi ve küttâbı bulunan Kayıtbay Külliyesi şehrin en önemli öğretim merkezi olma özelliğini uzun süre korumuştur.
Şehirde yer alan kütüphanelerin en eskisi, daha çok Kur’an ve Mekke üzerine yazılan kitaplardan oluşan Mescid-i Haram Kütüphanesi’dir. Bunun dışında medrese ve ribâtlann içinde kurulan bazı özel kütüphaneler de mevcuttu. Ali b. Yûsuf b. Eyyûb 594 (1198) yılında yaptırdığı Rebi’ Ribâtı’nda bir de kütüphane tesis etmişti. İbn Cübeyr, Harem-i şerifin Mâliki imamının evinde bu mezhebe ait kitapların bulunduğunu kaydeder.
Emevîler döneminde İslâm dünyasındaki kültürel değişimin bir sonucu olarak Medine ve Mekke’de de şiir ve mûsiki alanında gelişmeler olmuş, bedevi hayatın kaba ve sert duygularının yerini ince ve sade ifadeler almaya başlamıştır, Arap mûsiki tarihinde önemli yeri olan Mekke halkının gelenekleri fetihlerden sonra karşılaşılan kültürlerle yeni bir sentez ortaya çıkarmıştır. Emevîler devrinde yaşayan İbn Miscah, İbn Süreye, İbn Muhriz ve Garîz Arap mûsikisinin dört temel taşı olarak nitelendirilir.
- Mekke Tarihi -Mekke Emirliği-
- Mekke Tarihi -Bugünkü Mekke, Nüfusu, Ekonomisi vd. Özellikleri-
- Mekke Tarihi -Literatür, Kitapları-
- Mekke Tarihi -Osmanlı Dönemi, Devri-
- Mekke Tarihi -Mekke’nin Fethi-
- Mekke Tarihi -İslam Fethinden Sonraki Dönem-
- Mekke Tarihi -Başlangıçtan Mekke Fethine Kadar-
- Mekke İsminin Anlamı, Eski İsmi, İsimleri,
- Mekke Tarihi -İmar Faaliyetleri, Osmanlı Devrine Kadar-
- Mekke Coğrafi Konumu, Özellikleri,
TDV İslâm Ansiklopedisi