Mezistre (Mystra) Tarihi, Sancağı, Özellikleri, Hakkkında Bilgi

Mezistre. Yunanistan’da Mora yarımadasının güneyinde tarihî bir şehir.

Mistra (Mystra) adıyla da anılan şehir Mora yarımadasının (Peloponnese) güne­yinde, Sparta şehri yakınlarındaki Taygetos (Taiyettos) dağlarının (Türkler’în verdi­ği isimle İlyas dağı) yamaçlarında bugün tamamen terkedilmiş bir harabe halin­dedir. Bizans döneminde yüksek eğitim, duvar resim sanatı ve mimari merkezi olan şehir, Paleologlar’ın idaresi altındaki Mora Bizans Despotluğu’nun küçük fakat görkemli bir başşehriydi. Mezistre adıyla anıldığı Osmanlı döneminde ilk planda bü­yük bir kadılığın, 1572’den sonra da aynı adlı sancağın merkezi olmuştur. Osmanlı hâkimiyetinin son döneminde sahip ol­duğu önemli orandaki müslüman nüfusu, camileri, okulları, tekkeleri, kervansaray­ları, hamamları, tekstil üretimiyle Mora yarımadasının en büyük şehirlerinden biri olduysa da 1830’dan itibaren tamamıyla terkedilmiştir.

Mezistre, Mora Frank Prensliği’nin hü­kümdarı II. Guillaume de Villehardouin ta­rafından. VIII. yüzyıldan itibaren bölgede yaşayan âsi bir Slav grubu olan Melingi kabilesini kontrol altında tutmak için 1249’da kuruldu. Adı da dağın Slavca an­lamından türetildi. Franklar burayı aynı mânada “İa Maitresse” olarak adlandırdı.

1259’daki Pelagonia savaşı bozgununun ardından Villehardouin Monem Vasİa’yı (Benefçe / Menekşe), Mayna kalelerini, Geraki ve Mezistre’yİ, Mora’da yeniden hâkimiyet kurmaya çalışan ve bu amaçla Mezistre’yİ alıp karargâh merkezi yapan Bizans İmparatoru VIII. Mikhail Palaiolo-gos’a terket-mek zorunda kaldı ve kendisi hapsedildi. Bunu takip eden yıllarda kalenin aşağı ke­siminde yeni bir şehir olarak hızla büyü­dü. Mezistre 1262-1348 yılları arasında Bizans idaresi altında kaldı. 1278’de Ville-hardouin’in ölümünün ardından Mora”-daki Bizans Despotluğu’nun başşehri ha­line geldi ve birçoğu günümüze ulaşan kiliselerle donatıldı.[ XIV. yüzyılın başında Metropolitan ve Aya Sophia, 1313-1323′-te Aphendîko, 1365 ve I428’de Pandanassa, yaklaşık 1350’de Peribleptos] Bizans dönemindeki Mezistre 15 hektarlık bir alanı kaplıyordu ve muhtemelen despot sarayı ve bir askerî garnizonla yanında 3000-3500 kişilik bir nüfusu vardı.

864’te 1460 Fâtih Sultan Mehmed’in ikinci Mora harekâtı esnasında şehir sa­vaş yapılmaksızın 30 Mayıs 1460 tarihin­de teslim oldu ve herhangi bir zarar gör­medi. Venedik ile on altı yıl savaşları sür­düğü sırada Zilhicce 868’de [Ağustos 1464] Sigismundo Malatesta kumanda­sındaki 2000 kişilik bir askerî birlik şehre saldırdı. Venedikliler şehrin çift duvarlı olan bölümünü ele geçirdilerse de dağın tepesindeki kaleyi alamadılar. Tlırhanoğlu Ömer Bey 12.000 adamıyla şehrin imda­dına yetişerek Venedikliler’! geri püskürt­tü. Bu tarihten sonra uzun bir huzur dö­nemi yaşandı, şehir yeniden imar edildi. Ancak Mezistre üzerine yazılmış modern literatür Osmanlılar devrinde şehrin ge­çirdiği büyüme ve gelişmeyi genellikle dikkate almamaktadır.

Osmanlı dönemindeki şehrin ilk tasvi­riyle ilgili bilgiler 928 (1522) yılı tahririne dayanarak937″de hazırlanan icmal defterinde kayıtlıdır. Bu tarihte Me­zistre birkaç Çingene evi dahil olmak üze­re 479 hâne Rum, doksan dokuz hâne İs­panyol yahudisi ve otuz üç hâne müslü­man sivil nüfusa sahipti, ayrıca yetmiş kişilik bir askerî garnizon bulunuyordu. Bu rakamlara göre toplam nüfus 3300-3500 civarındaydı. Şehir, Osmanlı idaresi altın­da önemli bir ipek üretim merkezi olarak çok hızlı şekilde büyüdü. 991’de (1583) seksen üçü müslüman ve 14O’ı yahudi ha­nesi (199 nefer) olmak üzere toplam hâne sayısı 1293’e ulaştı. Garnizonla birlikte toplam nüfus 6000-6200 dolayına erişti.

1571 ‘de İnebahtı’daki (Lepanto) bozgun­dan sonra eyalet sistemindeki yeni dü­zenlemelerin ardından 1572’de şehir Me­zistre sancağının merkezi haline geldi ve bu da şehrin büyümesine yardımcı oldu. Ayrıca 1583 tahririnden oldukça önemli mülklere sahip olan Peribleptos Manas-tırı’nın faaliyetini sürdürdüğü anlaşılmak­tadır.

Mezistre’nin en geniş tasvirini 1078 (1668) baharında buraya gelen Evliya Çe­lebi yapar. Onun etraflı bir şekilde anlat­tığı iç kalede seksen ev. Sultan Mehmed Camii cebehâne, za­hire ambarı ve bir su sarnıcı vardı. Aşağı tarafta duvarla çevrili olan şehirde ise 1100 gayri müslim evi, Fethiye Camii, Çarşı Camii, Zal Camii ve dört mescid. bir medresenin yanı sıra iki mektep, bir tek­ke, bir hamam, bir han, 200 dükkân ve en büyüğü Ayo Nikola (XVI. yüzyılda yapıl­mıştır] olmak üzere yedi kilise bulunuyor­du. Şehir duvarlarının dışında Kurt Çelebi Camii yeni inşa edilmişti. Aşağıdaki düz arazide on müslüman. beş yahudi ve on bir Rum mahallesine bölünmüş, ayrıca 500 kadar bahçeli evin bulunduğu Misehor (Mezochori/”Orta Mahalle”) adlı va­roş mevcuttu. Şehrin bu kısmında güzel bir cami ve dört mescid, bir medrese, iki mektep, iki tekke, bir hamam, dört han ve 180 dükkân yer alıyordu. Mezistre Ka­dısı Zekeriyyâ Efendi yeni bir kervansara­yın inşasını henüz bitirmişti. Evliya Çelebi özellikle Tabakhane Çarşısı ve İpekçiler Çarşısı’ndan, bir de yılda bir defa kurulan ve gerektiğinde 40.000 kişiye hizmet ve­rebilen bir panayırdan bahsetmektedir.

Osmanlı döneminde Mezistre ve yöre­si, Venedikliler’in 1684-1685’teki Mora seferleri boyunca ve çetin Osmanlı dire­nişi sebebiyle oldukça zor günler yaşadı. 1687’de idaresi altına girdiği Venedik’in hâkimiyeti 1715’e kadar sürdü. Venedik­liler yeni göçmenleri çekmek İçin çok ça­ba sarfettilerse de 1702’deki Venedik nü­fus sayımı (Grimani, LİbroRistreti)burada toplam 291 hanede 1093 kişinin bulun­duğunu göstermektedir. 1128’de (1716) Osmanlılar’ın Mora’yı fethinden bir yıl sonra bölgenin yeni bir tahriri yapıldı. Tahrir heyeti 170 evin önceden müslümanlara ait olduğunu tes-bit edebildi. Şehirde hâlâ 457 yetişkin er­kek (nefer) hıristiyan ve 120 nefer yahudi yaşamaktaydı. 1128 (1716) tarihli tahrir Mezistre ekonomisinin tamamıyla İpek üretimi, pamuk ve zeytinyağına dayan­dığını ortaya koymaktadır. Ayrıca yapılan tahrire ait kayıtlar, metropolitin oturduğu Aya Dimitri Manastırı ve Pandanassa Manastırı’nın mülklerini koruduğuna işa­ret eder. XVII. yüzyılda Mezİstre kazasının köylerinde mahallî nüfusun büyük kısmı İslâmlaşmıştır. Nitekim 1128 (1716) tah­ririne göre doksan köyde 308 müslüman hâne mevcuttu. Yine XVII. yüzyılın ilkyarı-sında kazada zengin fresk resimlerle süs­lenmiş önemli sayıda âbidevî kiliseler in­şa edilmişti. Bu kiliseler arasında Chrysa-fa köyünün Aya Dimitri ve Panaya kilisele­riyle (1641) Aya Saranda Manastın (1620′-de inşa edilmiştir) büyüklükve güzellik iti­bariyle öne çıkar. Bütün bunlar Osmanlı-lar’ın hoşgörüsünün birer yansımasıdır.

1127’den (1715) sonra Mezistre hızlı bir şekilde eski durumuna kavuştu. 1768-1 774 Osmanlı-Rus savaşları sırasında 1770’te Orloff kardeşler kumandasındaki Rus güçleri ve Rum çeteciler Mora’nın gü­neyini işgal edip Mezistre’yi ele geçirdiler ve müslüman katliamına giriştiler. Şehir bu olaylar dolayısıyla ağır bir darbe aidi, fakat sonra yeniden toparlandı. 1798-1799’da Fransız seyyahı François Pouqu-eville, 15.000 ile 18.000 arasında olan şehir nüfusunun 9-10.000’ini Rumlar’m, 5-6000’ini Türkler’in ve 2000’ini yahu-diierin oluşturduğunu yazar. Mezistre’-nin kısa bir zamanda bütün Mora’nın en kalabalık ve en zengin şehri olacağını söy­ler. Pouqueville özellikle çarşıda bulunan oldukça emniyetli, kalabalık tüccarların sıkça gidip geldiği büyük bir handan bah­seder. Rum isyanından kısa bir süre önce Maximilian Thielende Mezistre’yi Mora’­nın en önemli ve kaiabalık şehri olarak anlatır ve orada birçok cami, eğitim ku­rumu, imarethane, han ve halka hizmet için yapılmış diğer pek çok vakfın bulun­duğunu ifade eder. Ayrıca Mezistre’de 2000 hanenin mevcut olduğunu ve çelik işleri, pamuk endüstrisi, özellikle de ipek­li üretimiyle geçinen 16-18.000 nüfusun yaşadığını belirtir. 1805″te İngiliz seyyahı William Martin Leake, yılda her biri 48 ok­ka gelen 10.000 fıçı zeytinyağı ve 25.000 okka ipeğin Tunus’a, Avrupa’ya ve İstan­bul’a yollandığını kaydeder. Osmanlı ida­resinin son yıllarına ait şehirle ilgili ayrın­tılı ve güzel bir tasvir 1812’de Otto Mag-nus von Stackelberg tarafından yapılmış­tır. Ona göre dağların eteklerine Türk­ler’in inşa ettiği modern zamanlardaki Mezistre hâlâ Mora’daki en önemli şehir­lerden biriydi.

Rum isyanı sırasında Mezistre’deki müslüman nüfus azaldı ve 1825’te şehir Kavalalı İbrahim Paşa idaresindeki Mısır ordusu tarafından ateşe verildi. Savaşın ardından yeni Yunan hükümeti geri ka­lan şehir sakinlerini Lakedemonia (Laceda-emonia) ovasının6 km. aşağısında 1831-1834 yılları arasında yeni kurulan Sparta’-ya gönderdi. Bu tarihten beri bölgenin (Lakonia idarî bölgesi) merkezi Sparta olup Mezistre bir “hayalet şehir” halinde­dir. Günümüzde tamamen terkedilmiş olan ve önemii turist akımına uğrayan Mezistre’nin Osmanlı geçmişi ya önem-senmemekte ya da unutulmaktadır. Bi­zans ve Osmanlı dönemi kilise ve manas­tırlarının yanı sıra despot sarayı ve XVI. yüzyıla ait birçok ev çatısız harabeler ola­rak zamanımıza kadar gelmiştir. Evliya Çelebi’nin zikrettiği Çarşı Camii’nİn halen 3 m. yüksekliğindeki duvarları ayakta dur­maktadır. Yakınındaki hamam da kubbe­siz bir harabe olarak bugüne ulaşmıştır.

TDV İslâm Ansiklopedisi

Daha yeni Daha eski