Mina Tepesi-Dağı Ne Demek, Anlamı, Mina'da Ne Yapılır, Hakkında Bilgi

Mina. Mekke yakınında bazı hac menâsikînîn icra edildiği yer.

Mekke ile Müzdelife arasında Mescid-i Harâm’ın yaklaşık 7 km. kuzeydoğusunda ve Harem sınırları İçinde bulunan Mina şeytan taşlama, kurban kesme, bayram günlerinde konaklama gibi hac ibadetle­rinin (menâsik) yapıldığı yerdir. Gerek bu bakımdan gerekse Müzdelife vakfesi sıra­sında Mina topraklarına geçmemek için buranın sınırlarının kesin şekilde belirlen­mesi önem taşır. Hadislere ve tarihî kay­naklara göre Mina’nın sınırı Mekke tara­fında yani batı yönünde Akabe cemresi, doğu yönünde Muhassir vadisidir. Kuze­yinde Akabe’den Muhassir vadisine ka­dar uzanan Kabil dağı, güneyinde yine Akabe’nin hizasından başlayan ve Muhassir vadisine kadar uzanan Sâih (Sebîr) dağı bulunmaktadır. Bu iki dağın Mina’ya ba­kan yüzleri Mina’nın şer’î sınırları içinde, arka yüzleriyle Akabe Biati’nın yapıldığı yer ve Muhassir vadisi sınırların dışında­dır. Mina ile Müzdelife’nin sınırlarının be­lirlenmesi amacıyla Suudi Arabistan Hac Bakanlığı bünyesinde kurulan komisyon 1973’te topografik bir çalışma yaparak sınırlan tesbit etmiştir. Arafat ve Müz­delife gibi ortak bir ibadet mekânı olduğundan 812 hektarlık bir alanı kapsayan Mina’nın da özel mülkiyete konu olama­yacağı Hz. Peygamber tarafından bildiril­miştir.

Arapça’da insanların toplandığı veya kan akıtılan yere “minâ” denmesinin ya­nında Hz. Âdem’in burada cenneti arzu (temenni) ettiği ve Cenâb-ı Hakk’ın bu yer­de Hz. İbrahim’e yahut bütün kullarına lutufta(men) bulunduğu rivayet edilmiş, bu yere Mina adının verilmesi, anılan riva­yetlerle birlikte insanların bayram günle­rinde burada toplanması ve Allah’a yak­laşıp azabından emin olma ümidiyle kur­ban kesmeleri gibi sebeplerle açıklan­mıştır.

Mina sınırları içinde ve yakın çevresin­de bazı önemli olayların hâtırasını yaşa­tan birkaç mescid bulunmaktadır. Bun­lardan en önemlisi ve halen mevcut olanı, Sâih dağının eteğinde küçük cemrenin yakınında yetmiş peygamberin namaz kıldığı söylenen, Resûlullah’ın da hac sıra­sında namaz kılıp insanlara hitap ettiği yerde inşa edilmiş Mescid-i Hayf’tir. Mescid-i Bey’a, Hz. Peygamber’le Medineü müslümanlar arasın­da büyük cemrenin [Akabe cemresi] he­men karşısında gerçekleşen Akabe biat-larının yapıldığı, etrafı tepelerle çevrili kü­çük vadinin içindedir. Günümüzde Akabe cemresinin yanında Mekke yönündeki ana caddenin kenarında biraz içeride bu­lunan mescid bakımsız durumdadır. Ab­basî Halifesi Ebû Ca’fer el-Mansûr tara­fından üstü açık olarak inşa ettirilen mes­cidin kıble tarafına gelen kısmının üstü Mısır Defterdarı İbrahim Bey tarafından 963 (1556) yılında kubbelerle örtülmüş­tür. Es­ki kaynaklarda haber verilen diğer bir iba­det yeri Sâih dağının eteğinde bulunan Mescid-i Kebş’tir. Halk arasında Mescid-i İsmail adıyla da anılan bu mescid, Hz. İb­rahim rüyasını [Sâffât 37/102-108] gerçekleştirmek amacıyla oğlunu kurban edeceği sırada Allah tarafından gönde­rilen kurbanlık hayvanın kesildiği kabul edilen yerde yaptırılmıştır. Mescidi ilk in­şa ettiren kişinin Lübâbe bint Ali b. Ab­dullah b. Abbas olduğu kaydedilir. Kaynakların bahsettiği diğer bir mescid birinci ve ikinci (orta) cemrelerin, arasında, Arafat istikametine giderken sağ tarafta kalan Mescid-i Nahr [Mesci-dü’l-menhar] olup Hz. Peygamber’in Veda haccı sırasında kurbanlarını kestiği yerde yaptırılmıştır. Burada daha önce varlığı bilinen küçük bir mescid de Mina’nın orta kesi­minde Arafat’a yönelen kimsenin sağın­da kalan Mescid-i Kevser’dir ve Kevser sû­resinin burada nâzi! olduğu söylenmekte­dir. Mescid-i H’ayf in yakınında Sâih dağınin eteğinde Mürselât sûresinin nazil olduğu, bu adla anılan mağaraya Mescid-i Mürselât da denir. Bu dört mes­cid günümüzde mevcut değildir. Abdullah b. Ömer’den gelen bir rivayete göre Nasr sûresinin de Veda haccı sırasında Mina’-da nâzii olduğu belirtilir. Mina’daki en önemli yerlerden biri kurban bayramı günlerinde şeytan taşlamanın yapıldığı cemrelerdir. Bunlar Mekke-Mina yönünde sırasıyla büyük cemre, or­ta cemre ve küçük cemredir.[birinci cem­re]

Mina’daki hac menâsiki şu şekilde icra edilir: Terviye günü (8 Zilhicce) sabah na­mazı Mekke’de kılındıktan sonra Mina’ya gelerek orada öğle, ikindi, akşam ve yatsı namazlarını kılıp gecelemek ve arefe gü­nü sabah namazının ardından Arafat’a çıkmak sünnettir. Ancak Arafat’a inti­kalde izdihamı Önlemek için günümüzde hacıların birçoğu doğrudan Mekke’den Arafat’a çıkarılmaktadır. Bayramın birinci günü tan yeri ağardıktan sonra Müzdeli-fe’den gelerek Akabe cemresine yedi taş atılır, ilk taşın atılmasıyla birlikte telbi-yeye son verilir; kurban kesilir, ardından saçlar kesilerek İhramdan çıkılır ve cinsel ilişki dışında bütün ihram yasaklan kal­kar (üktahallül). Daha sonra Mekke’ye gidilip ziyaret tavafı yapılır; cinsel İlişki bu tavaftan sonra helâl olur.[ikinci tahallül] Bayramın ikinci ve üçüncü günlerin­de her üç cemreye sırasıyla (küçük, orta, büyük) yedişer taş atılır. Hanefîier’e göre bayramın dördüncü günü tan yeri ağar­maya başladığında, diğer üç mezhebe gö­re üçüncü gün güneş battığında Mina’-dan ayrılmamış olanların dördüncü gün her üç cemreye yedişer taş atması gere­kir. Hanefîler’e göre bayra­mın dördüncü günü şeytan taşlamayacak kişilerin üçüncü gün güneş batmadan Mina’dan ayrılmaları sünnet olup bunu güneş battıktan sonraya bırakmaları mekruhtur. İlk üç gün şeytan taşlandık­tan sonra Mina’dan ayrılmaya “ilk nefîr” (yola çıkma), dördüncü gün taş attıktan sonra ayrılmaya ise “ikinci nefîr” denir. Hz. Peygamber’in uygulaması doğrultu­sunda bayramın birinci ve ikinci günlerin­de geceyi Mina’da geçirmek Hanefî mezhebine göre sünnet, diğer üç mezhebe göre vaciptir. Harem sınırlan içinde ke­silmesi gereken hac kurbanının Mina’da kesilmesi, yine hac ibadetinin önemli bir parçası olan saç kesme ve kısaltmanın da Resûl-i Ekrem’in uygulaması sebebiyle Mina’da yapılması daha faziletli kabul edilmiştir. Saçların Mina’da olmasa bile Harem bölgesi içinde kesilmesi bazı âlim­lere göre sünnet, bir kısmına göre ise va­cip olup Harem dışında kesilmesi ceza kurbanını gerektirir.

TDV İslâm Ansiklopedisi

Daha yeni Daha eski