Mizah Nedir -Türk Halk Edebiyatında- Özellikleri, Hakkında Bilgi

Halk edebiyatında mi­zahın yer aldığı türlerin başında fıkra ge­lir. Önceleri Osmanlı edebiyatında latife adıyla bilinen fıkralarda hayattaki olum­suzluklar, aile, hukuk, terbiye, yardımlaş­ma, eğitim gibi konular halkın güleçliğiyle dile getirilir. Bu özellikleriyle fıkrayı sözlü halk edebiyatı ürünleri arasında mizahı temsil eden en tipik yapı kabul etmek mümkündür. Nasreddin Hoca. İncili Ça­vuş, Tıflî, Bekri Mustafa, Kemine gibi kişi adlarına veya çeşitli mahallî tiplere bağlı olan fıkralar yanında Bektaşî, Mevlevi, Yörük, Terekeme. Tahtacı gibi inanç grup­larına ve topluluklara; Karadenizli, Kay­serili. Konyalı. Çemişkezeklİ gibi yörelere; yahudi ve Rum gibi Anadolu azınlıkları­na; Behlûl-i Dânâ ve Karakuşî Kadısı gibi İslâm kültürü içinde yer alan kimselere bağlı olan fıkralar da vardır.[ bk. Latife] Halk edebiyatında mizah içeren diğer bir tür masaldır. Dinleyenlerin dikkatini çek­mek amacıyla masalların, “Evvel zaman içinde, kalbur saman içinde, develer tel­lâl iken, pireler berber iken, ben anamın beşiğini tıngır mıngır sallar iken” gibi ba­şında; “Az gittik, uz gittik; dere tepe düz gittik; altı ay bir güz gittik; bir de ardı­mıza baktık ki bir arpa boyu yol gitmişiz” gibi ortasında ve, “Gökten üç elma düş­tü; biri anlatana, biri dinleyene, biri de başkasının yüzüne kara sürmeyenin ba­şına” gibi sonunda söylenen tekerleme­lerde mizah Ön plandadır. Tekerlemeler dışında çeşitli mizah öğelerinin kullanıl­dığı Türk masallarının bu konuda en dik­kate değer olanları Keloğlan masallarıdır. Bunlarda, özellikle Keloğlan’ın şahsında Türk halkının gülme ve güldürme anlayışı birçok yönüyle yansıtılmış bulunmakta­dır. Saz şairlerinin şiirleri mizahın yer al­dığı diğer halk edebiyatı ürünleridir. Atış­malarda rakibinin şairlik gücünü ölçen âşık zaman zaman onun çeşitli yönlerini mizahî bir anlayışla dile getirir. Kaygusuz Abdal, Kazak Abdal, Âşık Dertli, Âşık Şen­lik ve günümüzden Âşık Reyhânî ile Âşık Murat Çobanoğlu ve saz şairi olmamakla birlikte hece vezniyle başarılı şiirler yazan Abdülvahap Kocaman ile Abdürrahim Karakoç mizah öğesini ustaca kullanan isim­lerdir. Karagöz ve orta oyunu başta olmak üzere seyirlik halk oyunlarında da mizah temel öğelerden bindir. Bu oyunlarda ağırlık verilen eleştiri ve taşlamaların en önemli yönü gülünçleştirmedir. Temeli teşkil eden taklit ve tenkitte kafiyeli söy­leşiler, jest ve mimikler, giyim kuşam, tavır ve davranış, yanlış anlamalar, man­tık ve gerçek dışı durumlar birbiri ardın­ca tekrarlanarak mizah öğesinden yarar­lanılmış, böylece oyunlar daha ilgi çekici hale getirilmiştir. Türk halk edebiyatın­da zengin ve köklü bir geleneği olan bil­mecelerin de çoğunun anlamında ve söy­lenişinde mizah öğesinden yararlanıldığı görülür. Anonim halk edebiyatı ürünle­rinden deyim ve atasözierinde tenkit ya­nında ince bir mizaha da yer verilmiştir: “Tut kelin perçeminden”; “El elin eşeğini türkü çağırarak arar”; “Aç aç İle yatınca arada dilenci doğar”; “Körle yatan şaşı kalkar” gibi. Tekerlemeler de mizahî öğelerin bulunduğu anonim halk edebiyatı ürünleridir. Daha çok sınama niteliğinde olan, ses yapısı bakımından söylenişinde güçlükler bulunan ve yanıldığı zaman söy­leyeni gülünç duruma düşüren ibareler mizahî unsurların ağır bastığı tekerleme­lerdir. Bunlardan başka çocukların oyun esnasında söylediği tekerlemelerde de mizahî öğeler vardır. Bazı dinî-tasavvufî edebiyat ürünlerinde, bilhassa Bektaşî-Alevî şairlerin şathiyelerinde ve yergiler­de de mizaha yer verilmiştir.

Türkiye Diyanet Vakfı İslam Ansiklopedisi

Daha yeni Daha eski