Mizah Nedir -Yeni Türk Edebiyatında- Özellikleri, Hakkında Bilgi

Şinâsi’nin Tasvîr-i Efkar’da İstanbul sokaklarında çoğalan köpeklerin toplatılması hakkında kaleme aldığı yazısına karşı Edhem Pertev Paşa’nın Mecmûa-i Fünûn’da yayımladığı, köpeklerin savunması niteliğini taşıyan ve bir filozofla bir sokak köpeğinin esprili di­yalogundan meydana gelen “Av’ave”si, Batılılaşma döneminde Türk mizahının geleneksel çizgiden ayrılan ilk Örneği ola­rak kabul edilir. Ziya Paşa’nınZafernâme Şerhi ve Nâmık Kemal’in “Hirrenâme” adlı manzumesi de bu devrin satir deni­len mizah yoluyla hiciv türündeki ilk ör­nekleridir. İlk mizahî süreli yayın Terak­ki gazetesinin 1869’da vermeye başla­dığı ek ve ilk mizah gazetesi de ertesi yıl Teodor Kasab’ın çıkardığı, yazıları­nın çoğunu Nâmık Kemal, Ebüzziya Tevfik ve Âli Bey’in yazdığı Diyojen’dir. Âli Bey, Lehçetü’l-hakâyık adlı mizahî söz­lükle bir çeşit insanlık eleştirisi sayılabilecek Seyyareler ad fantastik ma­salı yayımlamıştır. Bu tarihten itiba­ren sayıları artan mizah yayınlarında­ki eleştirici tutum iktidarın tepkisine yol açmış ve bazı der­giler kapatılırken siyasal olaylara ve so­runlara yönelik mizaha önce kısmî san­sür, ardından neşir yasağı getirilmiştir 1876-1908, Yanlış Batılılaşmacın eleşti­risi, Ahmed Midhat, Hüseyin Rahmi, Recâizâde Mahmud Ekrem’in romanların-daki Felâtun Bey, Şöhret Bey ve Bihruz Bey tipleri yer yer karikatürize edilerek mizah duygusu uyandıracak şekilde ve­rilmiştir. Müftüoğlu Ahmed Hikmet’in “Yeğenim” adlı hikâyesinde bu tip aynı özelliklerle bir kere daha ortaya çıkmış­tır. Yasaklı yıllarda siyaset dışı kalarak mizahı Hüseyin Rahmi (Gürpınar), roman ve hikâyelerinde Ahmed Râsim “Şehir Mektupları” başlıklı yazılarında sürdür­müş. Şair Eşref ise şiirlerinde hicvin ya­nında bu türden de yararlanmıştır. Yasağı sona erdiren II. Meşrutiyet’in ilânı üzeri­ne mizah yayıncılığında patlama meyda­na gelmiş ve daha çok siyasî karakterli seviyesiz bir mizah anlayışıyla çoğu kısa ömürlü çeşitli dergiler yayımlanmıştır. Ancak bunların içinde Kalem ve Cem gibi Batı ayarında olan­larla uzun süre yaşayan Karagöz de bu­lunmaktadır.

II. Meşrutiyetten sonra Cenab Şahabeddin “Dahhâk-i Mazlum”, Hüseyin Su­at “Gâve-i Zâlim”, Refik Halit (Karay) “Kir­pi” ve Ömer Seyfeddin “Şit” imzalarıyla mizahî manzume, yazı ve hikâyeler orta­ya koymuşlardır. Ömer Seyfeddin Özellikle Efruz Bey tiplemesiyle devrinin bazı ay­dınlarını mizah yoluyla hicvetmiştir. Fazıl Ahmet (Aykaç) ve Halil Nihat (Boztepe), di­van şiiri formlarını kullanarak tanınmış yazar ve şairlerin üslûplarını ve meşhur eserlerini taklitle mizahî manzumeler, Hakkı Naşir ismiyle Celâl Sahir (Erozan), Hüseyin Rifat (Işıl) ve Abdülbaki Fevzi (Uluboy) divan tarzı söyleyişle günün olay­larım karikatürize eden manzumeler ya­yımlamışlardır. Roman ve hikâyelerinin en duygulu yerlerinde dahi zarif ve ince mizah öğeleriyle okuyucusunu gülümsetmeyi başaran Reşat Nuri (Güntekin), miza­hî magazin dergilerinde Hayreddin Rüşdü. Cemil Nimet, Yıldız Böceği, Ateş Bö­ceği gibi takma isimlerle yazılar yazmış ve Kelebek adlı mizah gazetesini çıkar­mıştır (1923). Ercümend Ekrem (Talu), karşılıklı konuşmalara dayalı hikâye tar­zındaki mizahî çalışmaları yanında Evliya Çelebi’den esinlenerek “Evliyâ-i Cedîd” ti­pini ortaya koymuş, aynca “Meşhedî Ca­fer” ve “Torik Necmi” tiplerinin macerala­rından oluşan mizahî halk romanları ka­leme almıştır. Orhan Seyfi Orhon “Fiske” ve Yusuf Ziya Ortaç “Çimdik” takma adları ve kendi isimleriyle çeşitli eserler yaz mış ve Akbaba, Papağan gibi dergileı yayımlamışlardır. İbrahim Alâeddin “Kıvılcım”, Faruk Nafiz Çamlıbel “Çare. deviren” ve “Deli Ozan” imzalarıyla ba; mizahî eserler telif etmişlerdir. Fahri Celâleddin (Göktulga) ve Memduh Şevke Esendal ile onu yakından izleyen Muhta Körükçü de yazıları mizah çeşnisi taşıya müelliflerdir. Ahmet Hamdi Tanpınar’ı Saatleri Ayarlama Enstitüsü adlı romanına ve Haldun Taner’in eserlerine ince bi ironi hâkimdir. Burhan Felek de mizat hikâye ve fıkralarıyla dikkat çeker. Narr dar Rahmi Karatay, temeline atasözü  tekerlemeleri koyduğu mizahî şiirleriyl tanınmış ve bunların çoğu darbımest gibi dillerde dolaşmıştır.

1945’ten sonra, çalışmalarında mizaha da yer ayıran veya eserlerinde mizahi bir dil kullanan edip ve şairlerden farklı olarak kendini yalnız eleştirici mizaha adayan ve roman, hikâye, sahne oyun şiir dallarında ürün veren Aziz Nesin’in ortaya çıkmasıyla Türk mizahı dünya ge­nelinde tanınmış ve hemen bütün kitap­ları çeşitli dillere çevrilmiştir. Adnan Veli, H. Hüseyin Korkmazgil. Muzaffer İzgü, Suavi Sualp, Vedat Saygel, Sulhi Dölek de mizahî roman ve hikayeleriyle tanınmış diğer isimlerdir. Asıl çalışmaları dışında Dilaver Cebeci “Seyyâh-ı Fakir”, Nabi Avcı “Molla Kasım”, Hakan Albayrak “Werner Hugo”, Hilmi Yavuz “İrfan Külyutmaz” ve Ahmet Turan Alkan “Recai Güllaptan” im­zasıyla gazete ve dergilerdeki mizahî ya­zılarıyla dikkat çekmiş yazarlardır.

Daha yeni Daha eski