Modon (Methoni) - Yunanistan Tarihi, Hakkında Bilgi

Modon. Yunanistan’da Mora yarımadasının güneybatı kesiminde tarihî bir şehir.

Bugün Methoni adıyla anılır. Mora’nın güneyinde uzanan parmak şeklindeki ya­rımadalardan en batısındakinde yer alır. Ortaçağ’da küçük, fakat etrafı sağlam duvarlarla çevrili önemli bir Venedik de­niz üssüydü. Osmanlılar zamanında ise saldırıya açık Mora topraklarını ve kıyılarını koruma görevi üstlenmiş stratejik öneme sahip bir kale durumundaydı. Bu dönemde halkı çoğunlukla müslüman olan şehir aynı zamanda bir kadılık mer­keziydi.

Modon ilk defa 533’te bir Bizans kasa­bası olarak tarihî kayıtlarda görünür. Kor­san yuvası haline gelince 1125″te Vene­dikliler tarafından yerle bir edildi, Arap coğrafyacısı İdrîsî, eserinde (1153) Yuna­nistan’ın birçok yerinden bahsederken Modon’u da zikrederek kalesinin denize hâkim olduğunu söyler. Ancak yine aynı kaynakta Modon’dan surlarla çevrili bir kasaba ve liman olarak bahsedilirse de bu bilgi doğru olmayıp 1125’teki tahribat­tan önceki durumu belirler. Zira kasaba 1205’te Frenkler Mora’yı ele geçirinceye kadar harabe halinde kalmıştı. Venedik­liler 1209’da Modon’u tekrar alınca bu­rayı yeniden iskân etmiş ve savunmasını güçlendirmişti. 1436’da İspanyol seyyahı Pero Tafur bu şehirde sağlam inşa edil­miş evlerde oturan 2000 kişinin yaşadı­ğını, bunların ticaretle uğraştıklarından dolayı varlıklı olduklarını belirtir. 1485-1486’da Almanya’dan Kudüs’e giderken buradan geçen Bernard von Breidenbach. Modon’un mükemmel ve ayrıntılı bir şe­hir manzarası gravürünü hazırlamıştır. Burada şehrin küçük bir varoşa sahip bu­lunduğu da görülmektedir. 1494’tePietro Casole ise Modon’un nüfusunun 2000 ol­duğunu, duvarlarla çevrili olan kısmının evlerle dolu bulunduğunu anlatır. Kasa­banın duvarlarla çevrili kısmının yüzölçü­mü hektar başına 330 evin sığabildiği 6 hektar kadardır ve bu da oldukça yüksek bir rakamdır (normali 150 evdir). 1499’da Modon’u gören Alman şövalyesi Arnold van Harff şehrin küçük, fakat güçlü oldu­ğunu belirtmiş, bununla birlikte Venedik­lilerin Osmanlı tehdidine karşı kara kıs­mındaki surları takviye etmekle meşgul olduklarını kaydetmiştir.

1499-1503 Osmanlı -Venedik savaşı de­vam ettiği sırada Burak Reis kumanda­sındaki Osmanlı donanmasının Modon açıklarında Sapienza sonraları Burak Re­is adası yakınlarında Venedik donanma­sına karşı büyük bir zafer kazanmasından yaklaşık bir yıl sonra II. Bayezid’in bizzat kumanda ettiği Osmanlı ordusu, 14 Mu­harrem 906’da [10 Ağustos 1500] dört ay süren kanlı bir kuşatmanın ardından Mo­don’u ele geçirdi. Şehri savunan Venedikliler’in çoğu öldürüldü. Sivil halk ise Ve­nedikliler tarafından dışarı çıkartılmıştı. Tamamen boşalmış bir şekilde ele geçi­rilen Modon, Mora’nın her köyünden beş ailenin göç ettirilmesiyîe yeniden iskân edildi. Harap olan surlar onarıldı ve yeni bir bölme duvarla iç kale inşa edildi. Ay­rıca liman girişindeki kayaiık küçük ada­ya top kulesi ve esaslı bir batarya yeri ya­pıldı. Bu ada-kale ilk defa Pîrî Reis’in Ki-îâb’i Bahriyye’sindeki minyatürde gös­terilir (1525). Şehre bir garnizon yerleş­tirildi, müslüman halk da yerleşmek için şehre gelmeye başladı. II. Bayezid, şehrin Gotik üslûbundaki üç nefli Saint Jean adlı başkilisesini camiye çevirdi. Mora sancak beyi Hadım (Atik) Ali Paşa, bir okul ve şeh­rin duvarla çevrilmiş kısmının içinde ve dışında olmak üzere iki hamam yaptırdı. 1499-1503 yılları arasındaki savaşlar sıra­sında Venedikliler’in Mora’daki stratejik kalelerinin fethi, Sinoplu Safâî’nin 927′-den (1521) önce kaleme aldığı Fetihnâ-me-i înebahtı ve Modon ile Matrakçı Nasuh’un Târîh-i Sultan Bayezid Han adlı eserlerinde tasvir edilmektedir. Son eserde şehri ve surlarını gösteren mü­kemmel bir minyatür de bulunmaktadır. Modon, Anadolu’da Şahkulu isyanından sonra takibata uğrayıp yakalanan Safevî yanlısı Türkmen gruplarının sürgün yeri de olmuştur.

927’de (15211 yapılan sayıma dayanan 936 (1530) tarihli icmal kayıtları Modon’un tekrar onarıldığı­nı ve şehrin belirgin bir şekilde müslüman kasabası haline geldiğini gösterir. Modon’da 330 askerlik garnizonunun dışın­da sivil halktan elli bir müslüman, 121 hıristiyan, yirmi bir yahudi ve on beş çin­gene hânesiyle birlikte % 70’i müslüman olmak üzere 2600-2800 kişi yaşamaktay­dı. On altı köyden ibaret Modon kazası sı­nırları içinde sadece Modon’un dahilinde ve Navarin (Anavarin) Kalesi’nde Türk nü­fusu vardı. Buralarda iki cami, iki mescid, iki zaviye, dört mektep ve üç hamam bu­lunuyordu.

1531 ‘de Saint Jean şövalyeleri Modon’a âni bir hücumda bulundu. Şehre girdilerse de iç kaleyi ele geçiremediler. Geri çe­kilirken beraberlerinde 1600 müslümanı esir olarak götürdüler. İnebahtı bozgunu sırasında ve sonrasında Osmanlı kıyılan hıristiyan donanmalarının saldırısına açık hale gelince şehir tekrar tehdit altında kaldı. 991 (1583) tarihli tahrir defteri önemli miktarda nü­fus artışına işaret eder. Bu dönemde 155 hıristiyan, kırk bir yahudi hanesi kayde­dilmesine karşılık sivil müslüman halk kayda geçmemiştir. Bunların sayılarının yaklaşık 100 hanenin biraz üzerinde ol­duğu söylenebilir. Modon’un toplam nü­fusu ise 3200-3300 civarına ulaşıyordu.

Osmanlı dönemindeki Modon’un en ge­niş tasviri 1078 (1668) baharında burayı gören Evliya Çelebi tarafından verilir. Evliya Çelebi, surların tavsifini yaparken şehrin duvar­larla çevrili olan kısmında varlıklı müslü-manlara ait 700, iç kalede ise elli adet evin bulunduğunu söyler. Şehir duvarla­rının dışında bir ok atımı uzaklıkta 200 Rum hanesinden ibaret etrafı açık bir va­roş bulunmaktaydı. Şehrin duvarlarla çev­rilmiş kısmının en fazla 330-340 haneyi barındıracak kadar bir alana sahip oldu­ğuna göre Evliya Çelebi müslümanlan da­ha çok ön plana çıkarmak için sayılarını abartmış olmalıdır. Ayrıca iç kalede III. Murad Camii ve II. Bayezid’in büyük kale­sinden bahseder. Bunların yanı sıra Tekke Mahalle, Üryan, Çarşı ve Şeyh Aziz Efen­di mescidleri bulunmaktaydı. Son mesci­din bir imareti ve tekkesi de vardı. II. Ba-yezid’İn camisi yanında fakirlere yemek dağıtılan başka bir imaret de mevcuttu. Evliya Çelebi, II. Bayezid medresesini de zikretmektedir, ancak böyle bir medre­senin adına 1660’tan itibaren tutulan Ru­meli’deki Osmanlı medreselerinin resmî üstesinde rastlanmaz. Onun kasaba sa­kinleri arasında saydığı çingenelerin yanı sıra kendisinden 170 yıl önce Arnold van Harffın belirttiği gibi zenciler de vardı. Evliya Çelebi’nin verdiği rakamlardan ha­reketle bu sıralarda şehirde garnizonla birlikte 1669-1670’te 368 asker vardı 4-5000 dolayında nüfus bulunduğu tah­min edilebilir.

Şehir 1097’de (1686) tekrar Venedikli­ler’in eline geçince çok kötü bir duruma düştü. 4000 Türk’ün kaleyi teslim ettiği belirtilir. Venedikliler’in yirmi dokuz yıl­lık yönetimi süresince müslümanlara ait bütün sivil ve dinî binalar ortadan kal­dırıldı. Eskiden yapılan surların hemen ön tarafına kara kısmında burçlarla çev­rili büyük surlar inşa edildi. Venedikliler şehirdeki hayatı tekrar canlandırmada başarısız oldular. 1690’da yaptıkları bir nüfus sayımına göre kasabada sadece 236 sivil vardı. 1702’deki sayımda ise 122 aile ile birlikte top­lam 508 kişi kaydedilmiştir. Modon’un Rum sakinleri, 1710’da buraya gelen De la Motraye adlı Fransız seyyahına göre Türkler’in yönetiminin tekrar geri dön­mesi için dua ediyor ve halen onların ida­resi altında yaşayan diğer Rumlar’a da gıpta ile bakıyorlardı.

1127(1715) yazında yine kanlı bir ku­şatmadan sonra şehir Sadrazam Damad Ali Paşa’nın kumandasındaki Osmanlı as­kerleri tarafından geri alındı. 1715-1828 yılları arasında devam eden ikinci Osmanlı dönemi boyunca şehir belli bir oranda ye­niden canlandı. Önemli sivil ve dinî bina­lar tekrar inşa edildi; ticaret ve özellikle Kuzey Afrika ile olan ticarî ilişkiler hare­ketlendi. Modon ve civarında elde edilen ürünler XVI. yüzyılda olduğu gibi şarap, zeytinyağı, peynir, buğday, arpa, zeytin ve pamuktu. Bunların yanı sıra önemli miktarda palamut ve Mezistra kazasın­da üretilen kırmız. Modon yoluyla Tunus ve Livorno’ya ihraç ediliyordu. VViliiam Martin Leake 18O5’te. her yıl Modon’dan 5000 varil zeytinyağı ihraç edildiğini, ay­rıca Tunus’a da yıllık 2500 okka ipek yol­landığını belirtir.

1768-1774 Türk Rus savaşı cereyan et­tiği sıralarda Prens G. Vladimir Dolgoruki kumandasındaki Rus ordusu 1770 Mayı­sında Modon’u kuşattıysa da başarısızlı­ğa uğrayarak elindeki bütün silâhları bı­rakıp Navarin’e kaçtı. 1798-1799’da François Pouquevilie şehrin surlarla çevrili olan kısmında 1600 Türk ve sur dışında 1000 Rum’un yaşadığını anlatır. Leake ise 1805’te Modon’da 400 Türk ailesinin bu­lunduğunu, Rumlar’ın da kırk hâne kadar olduğunu bildirir. Şehir açık bir şekilde canlılığını kaybedip küçülmeye başlamış, liman kumlarla dolmuş, sadece küçük teknelerin yanaşabileceği hale gelmişti.

1825’te Fransız gezgin Charles Devai şe­hir içindeki birçok evin yarı harap durum­da oluşuna çok şaşırmıştı.

Modon, Rum isyanı sırasında âsiler ta­rafından defalarca kuşatıldı, fakat Os­manlı donanması sayesinde direndi. Şu­bat 1825’te Kavalalı Mehmed Ali Paşa’-nın oğlu İbrahim Paşa, II, Mahmud’un is­teği üzerine isyanı bastırmak için Modon’a asker çıkartmış ve askerî karargâhını bu­rada kurmuştu. Fakat 8 Ekim 1828’de Modon’u ele geçiren Fransız Generali Marquis de Maİson kumandasındaki Fransız keşif ordusu tarafından şehirden çıkarıl­dı. Garnizonun ve bütün müslüman sivil­lerin geri çekilmesinin ardından Maison duvarla çevrili şehrin bütün evlerini ve bi­nalarını yıktırdı. Fransızlar birkaç ay son­ra burayı boşaltarak Yunanlılar’a terket-tiler. Bu tarihten itibaren eski Modon bir hayalet şehre dönüştü. Harabeler ara­sında XVIII. yüzyıldan kalma hamamlar, ayrıca II. Bayezid Camii minaresinin kai­desi hâlâ seçilebilir. İç kalenin duvarları ve yine aynı sultanın inşa ettirdiği liman ön­lerindeki adada bulunan Bourtsi suru Os­manlı yapılarından geri kalan sağlam eser­lerdir. Bugün şehrin suru olmayan açık bölümü Osmanlı idaresi altındaki en iyi döneminden daha az, 2000’i bulmayan ve yirmi yıldır hemen hemen hiç değiş­meyen bir nüfusla [1981 sayımında 1251, 2004 yılı başlarına ait tahminle 1200 nü­fus] balıkçılık ve özellikle turizmle geçine­rek var olmayı sürdürmektedir. Modon, Yunanistan’ın günümüzdeki idarî teşki­lâtı içinde merkezi Kalamata olan Messinia idarî birimi (nomos) içinde bulunmak­tadır.

TDV İslâm Ansiklopedisi

Daha yeni Daha eski