Muhayyer Sünbüle Makamı Nedir, Özellikleri, Hakkında Bilgi

Muhayyer-sünbüle. Türk mûsikisinde bir birleşik makam.

Türk mûsikisinin en eski makamların-dandir; Abdülbâki Nasır Dede tarafından terkipler arasında zikredilir. Eski adı sün-büle olup içerisinde nihâvend bir geçki bu­lunmaktaydı. Sultan III. Selim devrinden itibaren yapısının değişikliğe uğradığı ve adının muhayyer-sünbüle olduğu anlaşıl­maktadır. Bu değişiklik bizzat padişahın bu makamda bestelediği eserlerde göz­lenmektedir.

Dügâh perdesinde karar eden ve inici karakterde bir makam olan muhayyer-sünbülenin genel olarak yapısı, acem per­desindeki çargâh dizisinin bir kısmı ile sa­bâ makamı dizisinin birbirine eklenmesin­den ibaretse de bazı farklı şekillerde de kullanılmıştır.

Muhayyer-sünbüle makamının şematik gösterilişi ve dizileri şöyledir: lerek (sabâ zemzeme] makamın, muhayyerde zirgüleli hicaz dörtlüsü + acemde çargâh beşlisi + yerinde sabâ makamı di­zisi + yerinde kürdî üçlü veya dörtlüsü şekline sokulması suretiyle yapılmıştır. Bir diğer değişiklik de acemde çargâh beşli­si + nevada acemli hüseynî dizisi + çar­gâhta hicaz ailesi makamları + yerinde kürdî üçlü veya dörtlüsü biçiminde şekil­lenmiştir.

Makam hangi biçimde teşekkül ederse etsin güçlü muhayyer perdesi olup bu perdede kürdî çeşnili yarım karar yapılır. İkinci mertebe güçlü sabâ makamının da güçlüsü olan çargâh perdesidir ve bu per­dede zirgüleli hicaz çeşnisiyle asma ka­rar yapılır. Makamın diğer asma kararla­rı acemde çârgâhlı, dik hisarda hüzzamlı kalışlar ile sabâ makamının diğer asma kararlarıdır.

Nota yazımında donanımına sabâ ma­kamı gibi si için koma bemolü, re için ba­kiye bemolü yazılır. Makamın yedeni sol (rast) perdesidir. Esasen geniş bir seyir alanına sahip olan makam ayrıca genişle­tilmez.

Hangi şekil olursa olsun muhayyer-sün­büle makamının seyrine muhayyer per­desi civarından başlanır. Bu bölgedeki çeş­nide dolaşılıp muhayyerde kürdîli yarım karar yapılır. Bu arada acem perdesinde çârgâhlı kalışlar da yapıldıktan sonra sa­bâ makamı dizisine geçilip bu makamın özellikleri gösterilerek gezinilmesinin ar­dından dügâh perdesinde sabâ çeşnili tam karar yapılır.

Vardakosta Ahmed Ağa’nın remel usu­lünde, “Câm-ı emelim bâde-i Ia’linle do­lunca”, ağır çenber usulünde, “Zebân-ı aşkı anlar sana benzer işveger var mı?” güftesiyle başlayan besteleri; III. Selim’in, “Dem o demlerdir ki edip hem-dem-i ül­fet beni” mısraıyla başlayan ağır semaisi; Hacı Sâdullah Ağa’nın, “Şahım hemîşe lutfun umar bu fütâdecik” mısraıyla başla­yan yürük semaisi; Vardakosta Ahmed Ağa’nın devr-i revân usulünde, “Ey nihâl-i işve bir nevres fidanımsın benim” mısraıyla başlayan şarkısı bu makamın örnek­leri arasındadır.

Daha yeni Daha eski