Muhazat Nedir, Muhazatı Nisa Ne Demek, Şartları, Hakkında Bilgi

Muhâzât. Cemaatle namazda aynı hizada bulunmak anlamında fıkıh terimi.

Sözlükte “aynı hizada olmak” mânasına gelen muhâzât kelimesi, fıkıhta cemaa­tin imamla veya kadınların erkeklerle ay­nı hizada bulunmasını ifade eden bir terim olup ikincisine muhâzâtü”n-nisâ de­nir. Fakihlerin çoğunluğuna göre cemaat­le namazda imama uymanın geçerli sayılabilmesi için imamın cemaatle aynı hiza­da olmayıp önde bulunması şarttır. Öte yandan Hanefîler’e göre kadın­la erkeğin aynı hizada olması da bazı şart­ların varlığı halinde erkeğin namazının bo­zulmasına yol açar.

Safların düzenli tutulmasının cemaatle namazın eksiksiz edası için gerekli bulun­duğunu belirten Resûl-i Ekrem saf düzeninin nasıl olacağını kendi uygulama­larıyla göstermiştir. Gerek Hz. Peygam­ber’in bu uygulamalarını gerekse konuya ilişkin bazı ifadelerini göz önüne alan fıkıh âlimleri imamın arkasında önce yetişkin erkekle­rin, ardından çocukların, daha sonra da kadınların yer alacağını belirtmiştir. Ce­maate katılmaları durumunda kadınların namazı en arka safta kılmalarının isten­mesi tabii ve fıtrî sebeplere dayanan, er­keklerin ve kadınların namaz sırasında hu­şu içinde olmalarını hedefleyen bir tedbir­dir. Resûl-i Ekrem’in mescide gelen ka­dınlara güzel koku sürünmemelerini em­retmesi erkekle­rin ilk safta ve kadınların kendi saflarının sonunda durmasını özendirmesi de bu konudaki düzenlemenin karşı cinsle­rin bir arada bulunmasının mâbed âdabını ve ibadet huşûunu zedeleyecek durumla­ra yol açmasını önleme gibi bir amaç güt­tüğünü göstermektedir.

Fakihler, cemaatle namazda kadınların erkeklerle birlikte aynı hizada veya onla­rın ön tarafında namaz kılmasının uygun olmayacağı noktasında birleşmiştir. Hane-fîler’in dışındaki üç mezhebe göre bu şe­kilde namaz kılınması mekruh olmakla bir­likte namazı bozmaz. Hanefî âlimlerine gö­re ise şu şartların bulunması halinde er­keğin namazı bozulur:

1. Kadının ayağının erkeğin ayağıyla aynı hizada veya daha ön­de olması. Kadının ayağı daha arkada bu­lunup da rükû ve secde halinde vücudu­nun bir bölümünün erkekle aynı hizaya gelmesi veya onu geçmesi muhâzât sa­yılmaz.

2. Namazın mutlak yani rükûlu ve secdeli olması. Bu özelliği taşımadığı için cenaze namazında ve tilâvet secdesinde kadınlarla aynı hizada bulunmak namazı bozmaz.

3. Kadının bulûğ çağına ulaşmış veya yaklaşmış olması.

4. Kadının temyiz gücüne sahip bulunması.

5. Kadınlarla er­keklerin aynı namazı aynı imama uyarak kılması. Yan yana durup aynı namazı tek başlarına kılmaları veya biri imama uydu­ğu halde diğerinin yalnız başına kılması durumunda namaz bozulmaz. Yine bir ve­ya birkaç rek’at kılındıktan sonra imama uyan erkek ve kadın (mesbûk) imam se­lâm verdikten sonra bu rek’atları tamam­larken muhâzât meydana gelmesi namazı bozmaz; çünkü bu esnada münferit hükmündedirler.

6. Kadınla erkek arasında muhâzâta engel bir durumun bulunma­ması. Aralarında 1 arşın (yaklaşık 50 cm.) yüksekliğinde bir engel, bir kişi sığacak kadar boşluk, perde, sütun yahut duvar olması halinde namaz bozulmaz.

7. Ka­dınla erkek arasında mekân birliğinin bu­lunması. Meselâ birinin mescidin üst ka­tında, diğerinin alt katında aynı hizada na­maz kılması namazın geçerliliğine engel teşkil etmez.

8. Kadınla erkeğin yönleri­nin bir olması. Meselâ Kabe’nin içinde aynı hizada, fakat başka yönlere dönerek ce­maatle namaz kılmaları namazın sıhhatini etkilemez.

9. Muhâzâtın en az namazın bir rüknünü eda edecek kadar bir süre de­vam etmesi.

10. İmamın namaza başlar­ken kadınlar için de imamete niyet etmiş olması. Aksi takdirde kadınların imama uyması sahih olmayacağından kadının er­kekle aynı safta durması halinde erke­ğin değil kadının namazı bozulur. Hanefî imamlarından Züfer”e göre ise imam ni­yet etmese dahi kadınlar erkek cemaa-tiyle birlikte namaz kılabilirler. Bu şartla­rın hepsi birlikte bulunduğu takdirde is­ter mahrem ister nâmahrem olsun erkek­lerle aynı safta namaz kılan kadının iki ya­nında bulunan birer erkekle arkasında bu­lunan erkeğin namazı bozulur. Kadın sa­yısı birden fazla ise yanlardaki birer kişi ile arkadaki o sayıda erkeğin namazı bo­zulur. Bu şartlara bütün olarak bakıldığın­da Hanefî mezhebinde cemaatle namazı belli bir disiplin içinde eda etme gayreti­nin öne çıktığı görülür. Muhâzâtın sadece erkeğin namazının geçerliliğini etkileme­si hükmü, Abdullah b. Mes’ûd’dan mev­kuf olarak nakledilen bir hadisin namazda cemaati tanzim görevinin erkeklere yük­lenmiş olduğu yönündeki yorumuna da­yandırılmaktadır.

Özellikle hac sırasında ve kalabalık umre zamanlarında Mescid-i Harâm’da ve Mescid-i Nebevî’de muhâzât konusunda ço­ğunluğun görüşüne uyulması büyük kolaylık sağlamaktadır. Nitekim benzeri bir uygulama olarak namaz kılan kimsenin önünden geçilmemesi hususunda hassa­siyet gösteren Hz. Peygamber’in Mescid-i Harâm’da namaz kılarken sütre koymayıp önünden insanların geçtiği rivayet edil­mekte ve Hanefiler’in de içinde bu­lunduğu pek çok fakihin bu doğrultuda bir yaklaşım sergilediği görülmektedir.

TDV İslâm Ansiklopedisi

Daha yeni Daha eski