Musahhaf Hadis Nedir, Özellikleri Hakkında Bilgi

Musahhaf. Birbirine benzeyen harfleri yanlış okunarak nakledilen hadîs.

"Musahhaf hadis" terimi, İslam bilimlerinde, özellikle Hadis alanında kullanılan bir terimdir. "Musahhaf" kelimesi, yazım hatası veya kopyalama hatası nedeniyle metnin değiştirildiği anlamına gelir. Dolayısıyla, "musahhaf hadis" de böyle bir hataya maruz kalmış bir hadisi ifade eder.

Hadislerin aktarımında genellikle iki tür metinsel hata bulunmaktadır:

  1. Tahrif (Bozma): Bu, hadisin kelimelerinde değişiklik yapmayı içerir; kelimelerin eklenmesi, çıkarılması veya değiştirilmesiyle anlamın değişmesine yol açabilir. Bu tür hatalar genellikle yazıcıların veya kopyacıların hataları sonucu ortaya çıkar.

  2. Tas-hif (Yazım Hatası): Bu, hadisin metninin yazımında veya okunmasında meydana gelen hataları kapsar. Arap harflerinin veya kelimelerinin şekil benzerliklerinden dolayı oluşan hatalar, anlamda önemli değişikliklere yol açabilir. Ancak, bu hatalar genellikle tahrif kadar kasıtlı değildir.

Hadis âlimleri, bu tür hataları tespit etmek ve düzeltmek için yöntemler geliştirmişlerdir ve hadis literatürünün otantikliğini ve bütünlüğünü korumaya çalışmışlardır. Bu süreçte, diğer rivayetlerle karşılaştırma, rivayet zincirlerini (isnadları) inceleme ve erken dönem el yazmalarına başvurma gibi çeşitli araçlar kullanırlar. Bu çabalar, İslam hukukunda ve teolojisinde kullanılan hadislerin güvenilirliğini sağlamak amacıyla "İlm-i Hadis" (Hadis İlmi) olarak bilinen daha geniş bir disiplinin parçasıdır.


Sözlükte “sayfayı yanlış yazmak veya okumak, benzer harfleri hatalı okuyup ri­vayet etmek” mânasına gelen tashîf masdarından sıfat olan musahhaf kelimesi, terim olarak sened veya metninde yazılışı birbirine benzeyen harfleri yanlış okuna­rak nakledilen hadisi ifade eder. Hadisi bu şekilde nakletmeye tashîf, hatalı nakleden râviye de sahafı denir.

İlk asırlardan itibaren İbn Hacer el-Askalânî’ye kadar (ö. 852/1448) bütün muhaddisler musahhaf ve muharref terim­lerine aynı anlamı vermekle birlikte musahhaf daha yaygın bi­çimde kullanılmıştır. Bu iki terime farklı mânalar yükleyen İbn Hacer el-Askalânî musahhafı yazılışları birbirine benzeyen harflerde nokta değişikliği, muharrefı de kelimelerde hareke, harf ve hat değişikliği yapılarak nakledilen hadis şeklinde ta­nımlamıştır. Ancak İbn Hacer’in de bu ayırıma bağlı kalmadığı ve iki terimi bir­birinin yerine kullandığı görülmekte bu da onun eserleri­nin birçoğunu kaleme aldıktan sonra böy­le bir ayırım yapma gereğini duyduğunu göstermektedir. Bu ayırım daha sonraki hadis usulcüleri tarafından benimsenmiş ve bu iki terim ayrı ayrı ele alınmıştır.

Muhaddisler, hadisi semâ ve kıraat yo­luyla değil elde ettikleri sahîfelerden riva­yet edenlere sahafı demişler ve onların ri­vayetinin makbul olmadığını söylemişler­dir. Nitekim Eyyûb es-Sahtiyânî, Şu’be b. Haccâc’a, “Hilâs b. Amr el-Hecerîden riva­yette bulunma, çünkü o sahafîdir” tavsi­yesinde bulunmuş Sevr b. Yezîd, “Sahafı, kimseye fet­va veremez” demiş Saîd b. Abdülazîz de, “Sahafîden hadis almayınız” diye râvileri uyarmıştır.

Sahafi’nin yaptığı ile, muteber hadis na­kil metotlarından vicâde tarikiyle nakilde bulunan kimsenin yaptığı iş birbirine ya­kın olmakla birlikte aralarında fark vardır. Vicâde yoluyla nakilde bulunan kimse ha­dislerinin sadece bir kısmını sahîfeden nak­leder; onun bu türden rivayetleri belli olup hatası ya hiç yoktur veya son derece az­dır. Sahafî ise rivayetlerinin büyük bir kıs­mını sahîfeden aldığı ve sahîfeden rivayet etmeyi âdet haline getirdiği için rivayette bulunurken pek çok hata yapar. Bu sebep­le vicâde yoluyla hadis alıp nakletmede bir sakınca görülmezken sahafînin rivayeti bir “âfet” sayılır, bu yüzden sahafî tabiri de cerh lafızlarından biri kabul edilir. Musahhaf hadis esa­sen sahih olsa da makbul değildir.

Tashîf genellikle yanlış duyma veya yan­lış okumadan kaynaklanır ve yazılışları birbirine benzeyen, noktaları sayesinde ayrı­labilen harflerde daha çok görülür. okumak se-nedde tasnifin, şeklinde oku­mak ise metinde tashîfın örnekleridir.

Meşhur ve güvenilir muhaddisler de za­man zaman tashîf hatasına düşmüşlerdir. Ahmed b. Hanbel’e göre tashîften kurtu­lan olmamış Ali b. Medînî’ye göre ise bundan sadece dört kişi kurtulabilmiştir.

Hamza el-İsfahânînin Kitâhü’t-Tenbîh caid hudûşi’t-taşhîfi, Hasan b. Abdullah el-Askerînin Taşhîfatü’l-muhaddism’ı ve Şerhu mâ yelta’u fîhi’t-taşhîf ve’t-tahrif, Dârekutnînin Taşhîfü’l-muhaddişîn’ı, Hatîb el-Bağdâdî nin Telhîşü’l-müteşâbih fi’r-resm ve himâyetü mâ eşkele minhü can bevâdi-ri’t-taşhîf ve’I-vehm’i, Belatî’nin et-Taşhîf ve’t-tahrif, Safedî’nin Taşhîhu’î-taşhîf ve tah­rir ü’t-tahrîf ve Süyûtî’nin et-Tasrtf, fi’t-taşhîf musahhaf ve muharref rivayetlerin birlikte ele alındığı başlıca eserlerdir. Ce­mâl Üstîrî et-Taşhîf ve eşeruhû fi’î-hadîs ve’l-fıkh ve cühûdü’l-muhaddişîn ti mükâfehatih adlı yüksek lisans çalış­masında konuyu ayrın­tılı biçimde incelemiştir.

Muharref Hadis Nedir ?

Merdud Hadis Nedir ?

Daha yeni Daha eski