Muska. İnsanı kötü güçlerin etkisinden koruduğuna veya kısmet sağladığına inanılan, farklı biçimlerde ve taşınabilir nitelikte nesnelere verilen ad.
Sözlükte “yazılı şey” anlamına gelen Arapça nüsha kelimesinin Türkçeleşmiş şeklidir. Çoğunlukla insanlar tarafından taşınan, bazan da belli mekânlara yerleştirilerek kötü güçlerin etkisinden koruma sağladığı kabul edilen muska, prehistorik / çok tanrılı dinlerden tek tanrılı dinlere kadar pek çok inançta yaygınca görülen büyü ile yakından alâkalı kült nesnelerinden biridir. Taşıdığı mâna bakımından muskanın antik dinlerden günümüze kadar fazla değişmeden geldiğini söylemek mümkündür. Buna göre muska, sahip olduğuna inanılan sihrî güç (mana) aracılığıyla taşıyan kişiyi hem kötülüklerden koruyan hem kısmet getiren, çoğunlukla bir nesneden, bazan da yazı veya sembol şeklindeki gizemli karakterlerden oluşan özel objeleri ifade eder.
Dinler tarihi çalışmalarında muska kategorik olarak büyü kavramıyla alâkalandırılır. En basit tanımıyla büyü, özel birtakım metotlar aracılığıyla herhangi bir fenomeni veya olayı etkileme, değiştirme ya da dönüştürme özelliklerini haiz dinsel bir eylemdir. Büyü, daha çok bu konuda uzmanlaşmış kişiler tarafından tapınak gibi kutsal mekânlarda özel ritüeller eşliğinde icra edilirdi. Muskayı bu uygulamadan farklı kılan en önemli özellik onun insan tarafından taşınabilir olmasıdır. İptidaî insanın sahip olduğu, “Benzer, benzeri etkiler” mantığı büyü kavramının temelini oluşturur. Buna göre muska hangi varlığa karşı koruma sağlayacaksa ya o varlığa benzer bir şekilde yapılmalı ya da ondan bir unsur taşımalıdır. Böylece muska haline getirilen nesneye sahip olmak, muskanın kendisine benzetildiği meş’um varlığa da hükmetmek anlamına gelecektir. Muska yapma faaliyeti muhtemelen böyle bir zihinsel düzlem çerçevesinde başlamıştır.
Kâinattaki her türlü fenomenin oluşmasını sağlayan sebeplerin henüz bilimsel anlamda çözümlenemediği prehistorik dönemlerde, özellikle hastalık veya ölüm gibi olguların mitolojik sebeplere atıfla açıklanması, ilkel insanın bu tip hadiselerin meydana gelişini kozmosta bulunduğuna İnandığı bazı doğa üstü güçlerin saldırgan tutumuyla ilişkilendirmesine yol açmıştır. Böyle bir kozmik düzen anlayışında, saldırgan güçlerin tesirinden korunmak ciddi bir uygulamanın mevcudiyetini gerekli kılıyordu. Büyü fenomeninin korumaya yönelik bir uzantısı olarak muskanın önemi bu noktada ortaya çıkmış, muska, hayatı olması arzu edilen mekanik düzen içerisine çekmenin en vazgeçilmez metodu gibi algılanmış ve bu doğrultuda geliştirilmeye çalışılmıştır.
Muska inancıyla ilgili tarih öncesi devirlerden günümüze ulaşan nesneler hakkındaki düşünceler büyük oranda spekülasyona dayanmaktadır. Bununla birlikte antik dönemde süs olarak kullanılan bazı nesnelerin [ bilezik, kolye, küpe, bileklik vb] esasta muska fonksiyonuna sahip eşyalar olduğu bilinmektedir. Nitekim kötü güçlerin etkisine erkeklerden daha açık olduğuna inanılan kadınların söz konusu eşyaları daha fazla kullanmaları bu sebebe bağlanmaktadır. Muskalar vücutta genellikle ko-runulacak meş’um gücün görebileceği varsayılan açık yerlere takılırdı. Vücudun belirli yerlerine uygulanan dövmelerin de muska amacıyla yapıldığı konusunda güçlü deliller vardır.
Muska olduğu bilinen nesnelerin ilk örnekleri eski Mısır’da görülür. Eski Mısır’da muska hem yaşayan insanlar tarafından taşınır hem de öbür dünyada kullanılmak üzere ölülerin yanlarına bırakılırdı. Muskalar genellikle pişmiş topraktan, akik taşından, obsidyenden (volkanik cam) ve yeşim taşından yapılırdı. Bu maddelere bazan tanrı veya ona ait sembolik bir suret verilirdi. Ölümden sonra bedensel bir halde yeniden dirilişi sağlayan “ka”yi sembolize eden kalp sağlık getiren ve belâları defeden tanrı Horus’un gözü, bereket getiren kurbağa sonsuz hayatı temsil eden “ankh”ın haç şeklindeki tasviri ve yeniden dirilişi ifade eden teşbih böceği sureti en yaygın muska şekilleridir. Öbür dünyadaki yolculuğunda rehberlik etmesi için ölülerin yanına konulan yazılı parşömenler de yazılı türün ilk örnekleri olarak muska kategorisine dahil edilebilir.
Mısır’la aynı tarihlere denk gelecek şekilde (m.Ö- 3000 civarı] bilinebilen ilk muska örneklerinin ortaya çıktığı diğer bir coğrafya Sümer-Asur eski Ortadoğu topraklarıdır. Eski Ortadoğu halkları hastalık, doğal âfetler ve ölüm gibi her türlü fenomenin arkasında kötü güçler aradığı için onlardan korunma kaygısı oldukça baskın bir büyü kültürünün oluşmasına yol açmıştır. Şehirlerin girişinde inşa edilen sfenks türünden yaratıklar anıtsal boyuttaki muskalara en güzel örneklerdir. Sfenksler şehri kötülüklerden koruma amacıyla konuyordu. Bunların yanında insanların çoğunun pişmiş kilden veya bazan granit ya da metalden yapılmış küçük muskalar taşıdığı bilinmektedir. Genelde damga-mühür şeklinde yapılan bu muskalar, muhtemelen hangi konuda koruyuculuk yapacaksa üzerine onunla ilgili mitolojik sahneler işlenirdi. Ay ve el motifi biçimindeki muskaların da kolye olarak taşındığı bilinmektedir. Öte yandan el ayası şeklinde yapılmış muskaların evlerin girişine asıldığı anlaşılmaktadır. Semitik kavimlerde sıkça görülen bu geleneğin yahudi kültüründe “me-zuza” şeklinde varlığını sürdürdüğü sanılmaktadır. Nâdir rastlanan muska örneklerinden biri de düğüm atılmış iplik takılardır; atılan her düğüm meş’um varlığın saldırısını önleyen engeller haline dönüşmüş oluyordu. Bazı durumlarda ip üzerindeki düğümleri çözme kişinin talihini açma anlamında bir ritüel olarak tatbik edilmekteydi. Ayrıca Eski Ahid’deki referanslardan anlaşıldığı kadarıyla İsrâiloğulları’nın komşusu olan pagan Filistinli askerler savaşta korunmak için muskalar taşır, göçebe putperestler hayvanlarına muska takarlardı. Benzer uygulamaya, kendilerinin ve çocuklarının yanı sıra evlerini ve hayvanlarını da kötü güçlerden korumaya çalışan Eski Grek kültüründe rastlanır.
Her ne kadar felâketlerin arkasında meş’um güçlerin bulunduğunu Öngören pagan inançlara şiddetle karşı çıksa da, bugün muska kültünün en çok tasvip gördüğü inançların başında Yahudilik gelir. İbrâ-nîce’de muska kame’a kami’a ile bazan “mühür” mânasında kullanılan notam kelimeleriyle karşılanır. Kame’anın “bağlanmış şey” şeklindeki yaygın anlamı, muhtemelen muskanın koruyucu niteliğiyle taşınma özelliğine işaret etmektedir. Hötam ise eski Ortadoğu’daki putperest İnançların devamı olarak meş’um gücün etkisini engelleyici iktidar sembolü mühür- muskaların hatırasıdir.
Esas itibariyle Eski Ahid’de putperestlerin kabul ettiği anlamda her muska yasaklanmıştır. Bununla birlikte Tann’nın emriyle ve Tanrı’yı hatırlatma amacıyla oluşturulan ve daha sonra kendilerine koruyucu özellik de atfedilen birta-kim sembolik eşya veya unsurların kullanıldığı görülmektedir. Nitekim ele ve alna takılan tefillin evlerin girişlerine konulan mezuza, elbiselerin dört köşesine yapılan püsküller, meş’um güçlere karşı yapılan kutsama duası bu anlayışın klasik örneklerindendir.
Yahudilik’te Ortaçağlara doğru muska kültürü yaygınlaşır. Talmud, “doğruluğu ispatlanmış muskaları” diğer muskalardan ayırmak suretiyle yahudi Tanrı’sı adına yapılan muskaları onaylamış olmaktadır. Ortaçağ’lara ait Şimuş TehİUim isimli bir eser Mezmurlar’ın koruyucu etkisinden bahseder ve Özellikle 67. Mezmur’un yedi kollu şamdan şeklinde yazılıp koruyucu bir muska olarak takılması gerektiğini kaydeder.
Kabala’nın sihir uygulamaları aracılığıyla muska Ortaçağ Yahudiliği’nde hızla yayılmıştır. Kabalacı çevrelerde bazı şifre yazılarla yazılmış muskalar genellikle elbisenin en iç kısımlarında saklanırdı. Maimonides gibi rasyonalist Filozofların eleştirisine rağmen Aydınlanma dönemine kadar muska Yahudilik’te yaygınlığını korumuştur. XVIII. yüzyıldan sonra Doğu Avrupa Hasidik Yahudiliği hariç muska uygulamaları Yahudilikte kısmen de olsa etkisini kaybetmiştir.
Yahudilik’te muskalar çok çeşitli şekillerde yapılmaktaydı. Dâvud yıldızı, üzerine Tanrı’ya ait Yahve adının “h”sinin veya “yh”-sinin ya da Tanrı’yı ifade eden “şadday” isminin kazındığı el şeklinde muskalar, üzerinde yedi kollu şamdan veya Süleyman mührünün suretleri çizilmiş metinler yahut bazan sadece Eski Ahid’den yapılan alıntılardan oluşan yazılar, Kabalacı çevrelerde anlamı tam bilinmeyen “abrakadabra” formülasyonu yazılı kâğıtlar, üzerlerine melek veya cin suretleri çizilmiş parşömenler en yaygın örnekler arasındadır.
Hıristiyanlık’ta muskanın Yahudilikteki kadar yaygın bir fenomen olmadığı görülmektedir. Muska Yeni Ahid’de olumsuz anlamda büyüyle ilişkilendirilir. Muskanın Hıristiyanlık’ta kullanımı Ortaçağ’lardan itibaren kısmen yaygınlık kazanır. Özellikle Kudüs’ten getirilen îsâ’nın haçından parçalar ilk muska örneklerindendir. Küçük haçlar ve Meryem’i tasvir eden küçük ikonalar da önemli muska çeşitleridir. “Pater Noster” (gökteki babamız) lafzının harflerinde yapılan değişimle elde edilen “Sator Arepo” ibaresi yazılmış küçük kâğıtlar da yazılı muskanın en bilinen türüdür. Muhtemelen Hıristiyanlık’ta sakrament kültürü muskanın koruyucu fonksiyonunun önüne geçmiş ve yayılmasına imkân vermemiştir. Katoliklik ve Ortodokslukta az da olsa görülen muska uygulaması Protestanlık’ta tamamen yasaklanmıştır.
Eski Hint, İran ve Roma kültürlerinde olduğu gibi eski Türkler arasında da özellikle hayvanların vücutlarına ait parçaların muska şeklinde kullanıldığı bilinmektedir. Altay Türkleri’nde kuş tüyü koruyucu olarak taşınıyordu. Şahinden alınan kemikler ve kurt dişleri de insanların taşıdıkları klasik muskalardandır. Tanrıça Umay’ın tasvirlerini içeren suretler boyunda kolye olarak taşınmaktaydı. Hem eski dinlerde hem yaşayan İptidaî veya gelişmiş inanç biçimlerinin neredeyse tamamında ortaya çıkan muska olgusu, bilhassa çok zengin bir muska geleneğine sahip Hintliler arasında ve Budist kültüründe hâlâ yaygın biçimde varlığını sürdürmektedir.
TDV İslâm Ansiklopedisi