Mültezem Nedir, Kapısı, Duası, Hakkında Bilgi

Mültezem. Hacevülesved ile Kabe kapısı arasında, dua etmenin makbul olduğu yer.

Sözlükte “sarılmak, bir yere yapışıp kal­mak, ayrılmamak” anlamındaki iltizâm masdarından mekân ismi olan mültezem “sıkı sıkıya yapışılan yer” demektir. Hacı­ların tavaftan sonra burada ısrarla dua etmelerinden dolayı bu adla anılmıştır. Ab­dullah b. Abbas’tan nakledilen ve genel kabul gören riva­yete göre Mültezem, Hacerülesved rüknü ile Kabe kapısı arasında bulunan mekânın adıdır. İbn Abbas, Mültezem’İn Kabe’nin arkasında bulunduğunu ileri süren Abdul­lah b. Zübeyr’e burasının yaşlı Kureyş ka­dınlarının mültezemi olduğunu söyleyerek karşı çıkmıştır. Mültezem, “Allah’tan günahların affedilmesini dile­mek amacıyla içten gelen bir duygu ile ya­pılan duaların kabul edildiği yer” anlamın­da Med’â bazı kaynaklarda Müddeâ, “bü­tün kötülüklerin şerrinden sığınılan yer” mânasında Müteavvez diye de anılır. Ha­cerülesved ile Kabe kapısının arasındaki mesafe yaklaşık 2 metredir. Gerek saha­be gerekse tabiîn ileri gelenlerinden bir­çoğu ayrıca Kabe’nin etrafındaki çeşitli yerlerde, Hicr’deki altın oluk altında ve Ka­be’nin arkasında batı tarafında Rüknülyemânî’ye yakın bir yerde de dua ederdi.

Bazı hadislerde Mültezem’İn duaların kabul edildiği mübarek bir yer olduğu belirtilmiş Hz. Peygamber ile sahabe ve tabiînden birçok kimsenin burada dua ettiği nakledilmiştir. Nevevî bu rivayet­lerin zayıf olduğunu, ancak amellerin fa­ziletine dair zayıf hadisler hakkında ule­mânın müsamaha gösterdiğini kaydeder. Resûl-i Ekrem ve ashabın bazı uygulamalarından hare­ketle Hacerülesved istilâm edildikten sonra göğ­sü ve sağ yanağı Kabe duvarına yaslayıp sağ el Kabe kapısı, sol el Hacerülesved hi­zasına gelecek şekilde elleri dik ve açık biçimde baş üzerinde duvara uzatarak Ka­be örtüsüne sıkıca tutunup dua ve niyaz­da bulunmak tavsiye edilmişse de izdiham­dan dolayı günümüzde bunun yapılması­na imkân yoktur. Bu sebeple Mültezemin karşısında durularak dua edilir.

İltizam özellikle veda tavafından sonra yapılır. Mâlikîler ve Hanbelîler’le Hanefî mezhebinde en sahih ve meşhur kabul edilen görüşe göre Makâm-ı İbrâhîm’in ar­kasında iki rek’at tavaf namazı kılıp zem­zem içtikten sonra Safâ’ya çıkmadan ön­ce Mültezem’de durup dua etmek müste-haptır. Şafiî kaynaklarından anlaşıldığına göre kudüm tavafının arkasından Mülte­zem’de dua edip iki rek’at tavaf namazı kılmak, veda tavafından sonra ise iki rek’at tavaf namazını kılıp zemzem içtikten son­ra Mültezem’de dua etmek menduptur.

Hac görevini ifa eden kimse veda tava­fını yaptıktan sonra, dilediği bir duayı ve­ya bazı selef âlimlerinin tavsiye ettikleri ve fıkıh kitaplarında Mültezem duası diye zik­redilen şu duayı okuyabilir: “Allahım! Ev senin evin, kul senin kulun ve senin kul­larının çocuğudur. Emrime verdiğin vası­talarla beni ülkelerinde dolaştırıp gezdir­din ve nimetine eriştirdin, hac ibadetini yerine getirmemde bana yardım ettin. Eğer benden razı olduysan rızanı arttır, onu eksik etme, esirgeme. Eğer razı ol-madıysan nerede ise evim haline gelen ve ruhumda yer eden evinden uzaklaşmadan bana ihsanda bulun. Eğer izin verirsen artık ayrılma zamanım geldi. Senden ve evinden asla vazgeçmiyor, yüz çevirmiyo­rum. Allahım! Bedenime sağlık ve afiyet ihsan et, dinim konusunda beni kötülük­lerden koru. Dönüşümü hayırlı kıl, ölün­ceye kadar beni tâat ve ibadetinden ayır­ma, dünya ve âhiretin iyiliklerini nasip ey­le. Sen her şeye kadirsin. Bazı Hanefi kaynaklarında bun­dan farklı bir dua metni de kaydedilmek­tedir.

Diyanet Vakfı İslam Ansiklopedisi

Daha yeni Daha eski