Komrıenoslar Döneminde Bizans: Halife ile Papa arasında
Bizans Devleti, 11. ve 12. yy’larda doğusunda ve batısındaki iki fetihci güce karşı kendisini esas olarak diplomasi yoluyla korumaya çalıştı. Uzunca bir süre yönetsel, iktisadi ve askeri yapısında hiç bir köklü yeniliğe gidemeyen Bizans, Komnenos diplomasisi yoluyla gerçi devlet olarak varlığını korumayı başardı; ancak, uzun vadedeki çöküşü engelleyemedi. Doğudan dalgalar halinde Türk akmlan geliyor, bir dalga ile gelenler yerleşik düzene geçtikten sonra, onlan ikinci bir dalga izliyordu. Batıda ise Katolik Kilisesi’nin “cihad” çağrısı, Avrupa’nın toplumsal ve ekonomik sorunlarının derinleştiği bir anda büyük bir çözüm olarak belirmişti. Haçlı seferleri şan ve zafer peşindeki büyük soyludan, toprağı kendisine yetmeyen küçük soyluya; hacı olmak isteyen bağnaz Hıristiyan’dan topraktan kopup kentlerde başıboş yığınlar halinde birikmeye başlayan işsizlere dek, her kesimden insanın doyum-suzluğuna bir cevap olma niteliği kazanmıştı. Bu iki güç karşısında, durumundan hoşnut olan ve varolanla yetinmeye razı Bizans büyük toprak sahipleri ile sınırlarını korumaktan başka sorunu olmayan Bizans Devleti için diplomasiye başvurmaktan ve iki düşmanı birbirlerine kırdırmaktan başka çare kalmıyordu. Bizans, bu dönemde, anlık çıkarlarım korumak için girdiği her ittifakta, uzun dönemde kendi sonunu hazırlayacak ödünler verdi. Bunun en iyi örneklerinden biri, Venedik’e, Norman saldırısına karşı yardımından ötürü verilen ticari ayrıcalıklardır. Bu ayrıcalıklar Bizans’ı giderek ekonomik açıdan bağımlı bir konuma getirmiş, Bizans toplumunun ayakta durmasını sağlayan başlıca dayanağı elinden almış oluyordu.
Aynı biçimde, Bizans’ın Türk tehdidine karşı Haçlı akınlannı kullanma taktiği de geri tepti. Türkler veAraplar karşısında başarılar kazanan Haçlı orduları, bu haşarıları Katolik olmayan ve cihada katılmayan Bizans Imparatorluğu’na hediye etmeye gönüllü değildi. Sonuç olarak Türkler’den kurtarılan Anadolu’nun bunun hemen ardından Haçlılar’dan da kurtarılması gerekti.
Kendi topraklan üzerindeki bu sürekli gidiş gelişler ve imparatorluğun sınırlarının her gün yeniden savunulması zorunluluğu, Bizans’ ın devlet yapısındaki çözülmenin nedenlerini sezmeye başlayan kimi yöneticilerin gerekli reformları yapmasını engelledi. Askeri bir hiyerarşi temelinde dağıtılan ve imparatorluğun korunması ve yayılmasının temel birimi olan toprak sistemi, giderek kendi toprağından ve bu topraktan alınacak harçtan başka bir sorunu olmayan feodalleşmiş toprak sahiplerinin başına buyruk düzenine dönüştü.
Türk ve Dünya Ünlüleri Ansiklopedisi