Caz-Klasik Müzik Etkileşimi

Caz-Klasik Müzik Etkileşimi

1. Dünya Savaşı sonrasındaki yıllar cazın ABD ’ye yayıldığı ve tüm dünyaya sesini duyurmaya başladığı yıllardır. Cazın ağırlıklı olarak zencilerin kültüründen beslenen yerel bir müzik olmaktan çıkarak dünya çapında tanınan bir tür olmaya yöneldiği “Caz Çağı” adıyla anılan 1920’ler, cazın öbür müzik türleri üstündeki etkilenilin de görülmeye başlandığı bir dönemdir. Bu dönemde birçok Avrupalı ve ABD’li besteci caz ve klasik müzik öğelerini kaynaştırarak yeni bir bireşimi amaçlamıştır.

Caz müziği öğelerinin klasik Batı müziği üstündeki etkileri 1920’lerden de öncelere uzanır. Debussy’nin 1906-1908 arasında bestelediği Golliwogg’s Cake Walk ve The Little Nigger (Küçük Zenci) adlı piyano müzikleri caz ritimlerini etkileyen “Cake Walk” dansının ritmine uygun olarak bestelenmiştir. Ancak cazın yeni yeni ayn bir müzik türü olma niteliğini kazandığı o yıllarda henüz bir caz etkisinden söz etmek oldukça zordur. Stravinski’nin Ragtime (1918), Piano-Rag Music (1919) ve Askerin Öyküsü (1918) adlı yapıtları caz etkisiyle yazılmış klasik Batı müziği yapıtlarının ilk örnekleri sayılabilir. Caz-klasik bireşimine yönelen Av-rupalı bestecilerin başında ise Fransız besteci Darius Milhaud vardır. 1922’de ABD’ye yaptığı bir gezi sırasında Harlem’i ziyaret ederek zenci müzik kültürünü tanıyan Milhaud, bu müzikten etkilendiği yapıtlar vermiştir. Avrupa müziği bestecileri arasında Ravel, Hindemith, K.Weil ve E. Krenek sayılabilir. Erinin Schulhoffun (1894-1942) Caz Oratoryosu (1930), CorıstantLambert’in (1905-1951) orkestra,koro ve piyano için yazdığı The Rio Grande (1929) de bu tür çalışmalara örnektir.

Caz etkisinde yazılmış ilk senfonik yapıt, caz-klasik bireşimini amaçlayan müziğin en önemli adlarından biri olan George Gerschwin’in 1924 tarihli Rhapsody in Blue’sudur (Mavi Rapsodi). Cazdan yararlanan Amerikalı besteciler arasında en önemlilerinden biri de Aaron Copland’ dır. Tiyatro için Müzik (1925) ve Piyano Konçertosu (1926) gibi yapıtlar, bestecinin cazın doğal, akıcı havasını senfonik müzik içerisine yedirerek özgün bir Amerikan müziği oluşturma çabasının ürünleridir. Cazın bu kullanımı, o dönem ABD’li bestecilerde yaygın olan ulusal bir üslup oluşturma kaygısını yansıtır. Ayrıca, Gruenberg’in (1884-1964) The Daniel ]azz (1925) adlı yapıtı, George Antheil’in (1900-1959) Caz Senfonisi (1925), Grofe’nin Broadway at Night’ı (1924) ile ilk zenci senfoni bestecisi W.G. Still’in (1895) yapıtları sayılabilir. 1920’lerin sonunda ABD deki büyük ekonomik bunalımın da etkisiyle caz-1930’ların ortalarında başlayan “Swing Çağı ”na gelene değin-eski etkisini kaybetmiş Gerschmin, Marc Blitzstein (1905-1964), Stravinski ve Rolf Liebermann’ın bazı yapıtları dışında klasik müzik bestecilerinin ilgileri cazdan uzaklaşmıştır. 1920’lerden başlayarak, klasik müzikteki caz etkisine koşut olarak, caz müzikçileri de, klasik müzikten etkilenmişler, klasik müzik çalgı ve tekniklerini kullanarak yeni arayışlara girmişlerdir. Yeni kuşak caz sanatçılarının, eski kuşaktan farklı olarak, konservatuvar eğitimi görmüş olmaları da bu yakınlaşmayı artıran bir etmendir. Duke Ellington konçerto ve süit gibi biçimleri kullanmış, Çaykovski ve Grieg’in caz uyarlamalarım yapmıştır. Benny Goodman’ da Debussy, Mozart, Brahms, Bartok, Hindemith ve Copland gibi bestecileri yorumlamıştır. Büyük orkestra cazından farklı olarak, orkestranın az sayıdaki elemanının bir araya gelmesiyle oluşan küçük topluluklarda, cazı oda müziğine daha yakın bir tanda geliştirmişlerdir.

Caz ile klasik müzik arasında bir bireşim arayışı 1950’ler ve 1960’larda yeniden canlanmıştır. Üçüncü Akım (Third Stream) adını alan bu akıma bağlı müzikçiler, atonal müzik etkilerini, cazın armonik ve dizisel yapısındaki kalıplaşmaları yıkmaya çalışan cool türünün etkileriyle bir araya getirmeyi denemişlerdir.Obua, çello, korno gibi cazda yaygın olmayan çalgıları kullanmışlar, füg ve kanon gibi biçimlerden yararlanmışlardır. Her iki müzik türündeki modemist eğilimleri kaynaştırmaya çalışan bu türün öncüsü, Miles Davis ve Gerry Mulligan (1927) gibi modemist cazcılarla çalışan, aynı zamanda atonal müziğin öncülerindenebem’ in izleyicisi olan Gunther Schuller’dir (1925).

Türk ve Dünya Ünlüleri Ansiklopedisi

Daha yeni Daha eski