Charles de Gaulle Kimdir, Hayatı, Dönemi, Hakkında Bilgi

GAULLE, Charles de (1890-1970)

Fransız asker ve devlet adamı. 1958-1969 arasında cumhurbaşkanlığı yapmıştır.

Charles Andre Joseph Marie de Gaulle 22 Kasım 1890’da Lille’de doğdu, 9 Kasım 1970’te Colombey-les-Deux-Eglises’de öldü. Babası öğretmendi. Gençliğinde Barres, Bergson, Boutroux, Peguy ve Chatea-ubriand gibi yazar ve düşünürlerden etkilendi. 1909’da Saint-Cry Harp Okulu’na girdi. 1912’de asteğmen olarak albay Petain komutasındaki 33.Piyade Alayı’na atandı. Mart 1916’da Verdün Savaşı’nda yaralanarak Almanlar’a tutsak düştü ve 3 yıl kadar hapis yattı. Bu sırada ilk kitabı olan La discorde chez l’ennemi’yi (“Düşman Safında Çözülme”) yazdı. 1920’de SSCB’ye karşı savaşan Polonya’ ya yardıma giden bir Fransız birliğine katıldı. Polonya’dan dönüşünde Saint-Cry Harp Okulu’nda yüzbaşı rütbesiyle askerlik tarihi dersleri vermeye başladı. 1922’de Harp Akademisi’ne giren de Gaulle 1924’te kurmay oldu. Daha sonra Petain hükümetinde Yüksek Savaş Konseyi başkan yardımcısı olarak çalıştı. 1927-1929 arasında Treves’deki 19. Piyade Avcı Taburu’nun komutanlığını yaptı. 1929-1931 arasında Beyrut’taki Fransız Birliği Kurmayı’nda görev aldı. 1931’de Petain tarafından Ulusal Savunma Yüksek Konseyi sekreterliğine atanan de Gaulle, 4 yıl bu görevde kaldı.

Beyrut’ta bulunduğu sırada Histoire des troupes de Levant (“Doğu Orduları Tarihi”) adlı kitabını yazdı. 1932’de siyasi görüşlerini ve tarih anlayışını açıkladığı Le fil de l’epee (“Kılıcın Keskin Kenarı”) adlı kitabım yayımladı. 1934’te yayımlanan Vers l’armee metier (“Meslek Ordusuna Doğru”) ve 1938’de yayımlanan La France et son armee (“Fransa ve Ordusu”) adlı kitaplarında zırhlı birliklerin önemini vurgulayarak, Almanya’da olduğu gibi Fransa’da da bu tür birliklere ağırlık verilmesi gerektiğini savundu. Ayrıca Fransa’nın durağan savunma sistemini eleştirdi ve gelecekteki bir savaşta ancak tank ve hava kuvvetlerinin sağlayacağı bir devingenlikle başarı sağlanabileceğine dikkat çekti. Görüşleri yankı uyandırmakla birlikte, askeri çevrelerde kuşku ile karşılandı ve destek bulmadı.

II.    Dünya Savaşı başladığında bir tank tugayına komuta etmekte olan de Gaulle, Almanlar’m 1940’ta Fransa’ya düzenledikleri saldırıya karşı gerçekleştirdiği iki başarılı saldırıdan sonra generalliğe yükseltildi. Haziran 1940’ta Reynaud hükümetinde savaş bakanlığı danışmanlığına getirildi. Bu görevi sırasında birçok kez Londra’ya giderek, Churchill’le görüştü. Savaşın sürdürülmesi ve yurt dışında bir hükümet kurulması yolundaki önerileri, Almanya ile ateşkes sağlanmasından yana olan çevreler tarafından geri çevrildi. Haziran 1940’ta kurulan Petain hükümetinin Almanya ile Fransa arasındaki savaşa son veren bir antlaşma imzalamaya karar vermesi üzerine, savaşı İngiltere’nin yanında sürdürmek üzere Londra’ya gitti. 18 Haziran 1940’ta BBC Radyosu’ndan yaptığı konuşmada, tüm Fransız halkını kendi komutası altında savaşı sürdürmeye ve Petain hükümetinin buyruklarına uymamaya çağırdı. Petain hükümetinin Fransa’ya geri dönmesi, için yaptığı çağrıya uymayan de Gaulle, Ağustos 1940’ta gıyabında ölüm cezasına çarptırıldı.

Özgür Fransız Güçleri

De Gaulle Londra’da Özgür Fransız Güçleri (FFL) adlı bir örgüt kurdu. Bu örgüte Almanya karşısında yenilgiyi kabul etmeyerek Fransa’dan kaçan asker ve subaylar katıldı. Kamerun, Çad, Madagaskar ve Fransız Ekvator Afrikası gibi Fransız sömürgelerinin de FFL’nin yanında yer almaları, kısa sürede örgütün etkinliğini artırdı. Ekim 1940’ta İmparatorluk Savunma Konseyi adlı bir örgüt kuran de Gaulle, Kasım 1940’ta Naziler’in etkisi altındaki Vichy hükümetinin Fransa’yı temsil etmediğini ve halkın gerçek temsilcilerine hesap verme olanağını buluncaya değin Fransız halkı adına buyruk verme yetkisinin kendisinde olduğunu açıkladı.

De Gaulle’e bağlı FFL güçleri Mayıs-Haziran 1942’de Libya’daki Bir Hakeim’de Alman birliklerine karşı başarılı bir savunma yaparak İngilizler’in Ekim 1942’de bir karşı saldın yapmalarına olanak sağladılar. Ancak de Gaulle’ü hırslı ve diktatörlük eğilimlerine sahip bir kişi olarak değerlendiren Roosevelt’in etkisindeki Müttefikler, Kasım 1942’de Fransa’nın denetimindeki Kuzey Afrika’ya yaptıkları çıkarmaya, de Gaulle’ün birliklerinin katılmasını engellediler. Ayrıca, Fransız Kuzey Afrikası’nın devlet başkanlığına önce amiral Darlan’ı, onun ölümünden sonra da general Giraud’yu getirerek, de Gaulle’ü safdışı bıraktılar. De Gaulle bunun üzerine, Nazi işgalinin başlangıcından beri Vichy hükümetine ve Naziler’e karşı mücadele eden Fransa’daki direniş örgütleriyle ve 1942’den beri FFL’yi tanıyan SSCB ile ilişkilerini sağlamlaştırmaya çalıştı.

Direniş hareketinin birleşmesi

Mücadelesinin başlangıcından beri, bağımsız bir güç olarak kendisini Müttefikler’e kabul ettirmeyi ve Fransa’daki direniş örgütlerinin denetimini ele geçirmeyi amaçlayan de Gaulle, bu amaçla eski valilerden J.Moulin’i direniş örgütlerini birleştirmekle görevlendirdi. Mayıs 1943’te Paris’te tüm direniş örgütlerini kapsayan 16 üyeli Ulusal Direniş Konseyi (CNR) kuruldu. CNR, Mayıs 1943’teki ilk toplantısında, direniş hareketinin siyasi sorumluluğunu de Gaulle’e, askeri sorumluluğunu ise Giraud’ya verdi. Böylelikle Müttefikler’e otoritesini kabul ettiren de Gaulle, kısa bir süre sonra Londra’dan ayrılarak Cezayir’e yerleşti. 3 Haziran 1943’te ise başkanlığını de Gaulle ve Giraud’nun paylaştıkları Fransız Ulusal Kurtuluş Komitesi (CFLN) kuruldu.

De Gaulle, Giraud’yu Ekim 1943’te CFLN başkanlığından uzaklaştırarak, direniş hareketinin tek önderi olma doğrultusunda önemli bir adım attı. Daha sonra yönetiminin temsili niteliğini pekiştirmek amacıyla aralarında Komünistler’in de bulunduğu bazı eski parlamenterleri Cezayir’e çağırdı. Müttefikler’e ve diğer siyasi hareketlere gelecekte demokratik bir yönetim kurmayı amaçladığını kanıtlamak üzere, Kasım 1943’te Cezayir’de bir kurucu meclis topladı.

Bu sırada CNR ve CFLN aralarında anlaşarak, Fransa’da yönetim ele geçirildikten sonra uygulanacak toplumsal ve iktisadi programı saptadılar. Programda büyük üretim araçlarının ve bankaların devletleştirilmesi ve sömürge halklarına bazı hakların tanınması yer aldı.

Fransa’ya dönüşü

3 Haziran 1944’te CFLN, de Gaulle başkanlığındaki Fransız Cumhuriyeti Geçici Hükümeti’ne dönüştü. Müttefikler’in Normandiya Çıkarması’ndan sonra, 14 Haziran 1944’te Almanlar’m elinden kurtarılmış olan Bayeux’ye gelen de Gaulle, 6 Ağustos’ta Paris’e girdi. Birkaç gün sonra kurduğu geçici hükümette Komünistler’den sağ partilere dek birçok farklı siyasi eğilimin temsilcilerine yer vererek direniş döneminin birliğini korumaya çalıştı. Bakanların ve meclisin üzerinde söz sahibi olmayı sürdürdü ve merkezi otoritesini sağladı. Bu dönemde Komünistler’in yönetimindeki Yurtsever Milisler silahsızlandırıldı ve kurulan özel mahkemeler çok sayıda işbirlikçiyi çeşitli cezalara çarptırdı. İktisadi alanda mevduat bankaları, sigorta, gaz ve elektrik şirketleri kamulaştı-rıldı.

Ekim 1945’te yapılan referandum ve kurucu meclis seçimlerinde Fransız halkının büyük çoğunluğu savaş öncesi rejime dönmeyi reddetti. Yeni anayasayı hazırlamakla görevli Kurucu Meclis’te en büyük partiler Komünist, Sosyalist ve Hıristiyan Demokrat partiler oldu. 13 Kasım 1945’te de Gaulle’ün geçici hükümet başkanlığını onaylayan meclis, anayasa hazırlıklarına başladı. Fransa’nın savaş öncesi parlamenter kargaşa ortamına yeniden düşmemesinin ancak güçlü bir yürütme erki ile sağlanabileceğini düşünen de Gaulle, bu konuda diğer partilerle çelişkiye düşünce, 20 Ocak 1946’da görevinden ayrıldı. De Gaulle bu davranışıyla, partilerin aralarında uzlaşarak onsuz devleti yönetemeyeceklerini ve savaş sonrası dönemin eski Fransız sömürge imparatorluğuna getirdiği sorunları çözemeyeceklerini kanıtlamak istiyor ve kendisini göreve geri çağırdıklarında da koşullarını kabul ettirebileceğini düşünüyordu. Ancak bunun gerçekleşmesi için 13 yıla yakın bir sürenin geçmesi gerekecekti.

IV. Cumhuriyet’in kuruluşu

Kurucu Meclis’in hazırladığı anayasa taslağı, Komünistler’in ve Sosyalistler’in istediği gibi tüm yetkileri tek mecliste topluyor ve yasama organına yürütmeden çok daha fazla ağırlık veriyordu. Bu taslağın meclis çoğunluğu tarafından reddedilmesi üzerine hazırlanan yeni taslakta, yasama ve yürütme güçleri dengelendi. Yeni taslak, de Gaulle’ün etkin muhalefetine karşın, Ekim 1946’da yapılan referandumla kabul edildi. Böylece Fransız IV. Cumhuriyet’i doğmuş oldu.

De Gaulle bu tarihten sonra IV. Cumhuriyet’e karşı etkin bir muhalefet yürüttü. Nisan 1947’de oluşturduğu Fransız Halkının Topluluğu (RPF) adlı hareket kısa zamanda güçlenerek yerel ve genel seçimlerde önemli oranda oy aldı. De Gaulle’ün önderliğindeki muhalefet hareketi, Çin Hindi ve diğer denizaşırı sömürgelerin yitirilmesine karşı çıktı. Ulusal bağımsızlık için bir tehlike olarak görülen Ortak Pazar’ın kurulmasının ve bir Avrupa ordusunun oluşturulması yolundaki projenin karşısında yer aldı. De Gaulle’cü muhalefet, Mayıs 1947’de Sosyalistler tarafından iktidardan uzaklaştırılan Komünistler’in muhalefetiyle birleşti. De Gaulle 1953’te RPF’nin parlamento grubuyla çelişkiye düşerek siyasi yaşamdan uzaklaştı. 1955’te RPF’nin dağılmasından sonra Colombey-les-Deux-Eglises’deki evine çekilerek savaş anılarını yazmaya başladı. 1954-1959 arasında, 1940-1946 dönemine ait L’appel (“Çağrı”), L’unite (“Birlik”) ve Le salu-t (“Kurtuluş”) adlı 3 anı kitabı yayımlandı.

Kurumsal yapısı bakımından III. Cumhuriyet’le büyük benzerlikler gösteren IV. Cumhuriyet’te Ulusal Meclis yine güç merkezi olma özelliğini korudu. III.  Cumhuriyet’te olduğu gibi zayıf koalisyon hükümetleri kısa aralıklarla birbirini izledi. Diğer yandan, 1946 Anayasası ile Fransız Birliği (Union Française) adım alan eski sömürge imparatorluğunun sorunlarının çözümü, sömürge halklarının bilinçlenmesi nedeniyle giderek güçleşiyordu. Vietnam’da 9 yıl savaştıktan sonra Dien Bien Fu yenilgisiyle yerini ABD’ye bırakmak zorunda kalan Fransa, 1956’da Fas ve Tunus’a bağımsızlığını verdi.

Fransa’nın denizaşırı bir parçası saydığı Cezayir’ Cezayir’de de 1954’te Fransız sömürge yönetimine karşı bir askeri ayaklanma başladı. Cezayir ve Fransa arasındaki savaş darbe IV.  Cumhuriyet’i önemli ölçüde etkiledi. Hükümetlerin Cezayir sorununu çözememesi karşısında, Cezayir’deki Fransızlar, ordu ve güvenlik görevlileri,
Mayıs 1958’de yerel bir ayaklanma başlattılar. De Gaulle’cü askerlerin önemli rol oynadıkları bu darbenin ardından, Kuzey Afrika Birlikleri komutanı general Salan bir çağrı yaparak de Gaulle’den Fransız hükümetinin başına geçmesini istedi. Bu çağrıyı kabul eden de Gaulle, 1 Haziran’da hükümet başkanlığını üstlendi. Meclis 3 Haziran’da de Gaulle’e, ileride referanduma sunulacak bir anayasa hazırlamak üzere tam yetki verdi.

V. Cumhuriyet’in kuruluşu

De Gaulle’ün hazırladığı anayasa taslağı, parlamentonun yetkilerini kısıtlayarak, cumhurbaşkanına klasik parlamenter rejimlerde olduğundan çok daha fazla yetki tanıyordu. Cumhurbaşkanına, parlamentonun muhalefetine karşın referandum yoluyla yasalar yürürlüğe koyma yetkisi veriyor, iki dereceli bir seçim sistemiyle seçilmesini öngörüyordu. Bu taslağın Eylül 1958’de yapılan referandum sonucu kabul edilmesiyle Fransız V. Cumhuriyet’i başladı. De Gaulle Aralık 1958’de V. Cumhuriyet’in yedi yıl süreyle cumhurbaşkanı seçildi.

Cezayir Savaşı’nı herhangi bir iç karışıklığa neden olmaksızın çözebilecek tek kişi olarak görülen de Gaulle, cumhurbaşkanlığının ilk dört ydında önemli bir muhalefetle karşı karşıya kalmadı. Yönetimi sırasında ülke ekonomisini güçlendirmeye, orduyu yeniden örgütlemeye ve Fransa’nın sömürgeleriyle olan ilişkilerini değişen koşullara uygun olarak yeniden düzenlemeye çalıştı. Afrika’daki Fransız sömürgeleri bağımsızlıklarını kazandılar. Cezayir’in Fransa’ ya bağlı kalmasını savunan çevrelerin onayı ve desteğiyle iktidara gelen de Gaulle, uzun süren usta manevralarla sorunları en aza indirmeyi başardı. 8 Ocak 1961’de yapılan referandumla Fransız halkı Cezayir’in kendi geleceğini belirleme hakkım kabul etti. Cezayirli yöneticilerle görüşmelerin başlamasından hemen sonra, Cezayirli Fransızlar’ın desteğiyle 4 generalin Nisan 1961’de başlattıkları ayaklanma, ordu birlikleri tarafından bastırıldı. Nisan 1962’de Fransa’ da yapılan referandumla büyük çoğunluğun Cezayir’ in bağımsızlığını kabul etmesinin ardından, Haziran 1962’de Cezayir, bağımsızlığını ilan etti.

De Gaulle Cezayir sorununu çözdükten sonra, cumhurbaşkanının tek dereceli seçimle işbaşına gelmesini öngören bir anayasa değişikliğini referandum yoluyla kabul ettirerek otoritesini daha da sağlamlaştırdı. Bu tarihten sonra çalışmalarının ağırlığını, Fransa’nın önderliğinde bir Avrupa düşüncesini yaşama geçirmeye verdi. ABD ve SSCB’nin etkisi dışında kalan, bağımsız ve birleşik bir Avrupa yaratmak üzere İngiltere ve Almanya ile yakınlaşma politikası izlediyse de sonuç alamadı. Fransa’nın atom silahlarına sahip olmasını askeri alanda bağımsız olabilmesinin önkoşulu olarak gördüğünden, bu tür silahların denemelerini yasaklayan antlaşmalara uymadı. 1966 baharında Fransa’nın NATO’nun askeri kanadından ayrılmasına karar verdi.

İkinci kez cumhurbaşkanı seçilişi

Cumhurbaşkanlığı süresi 1965’te sona eren de Gaulle, aynı yıl yapılan cumhurbaşkanlığı seçiminin ilk turunda salt çoğunluğu kazanamadı, ikinci turda ise solun adayı Mitterand karşısında oyların ancak yarıdan biraz fazlasını alarak ikinci kez cumhurbaşkanı seçildi. De Gaulle’ü desteklemek için kurulan Yeni Cumhuriyet İçin Birlik (UNR) adlı parti de 1967 milletvekili seçimlerinde oyların yarıdan biraz fazlasını aldı. 1968’de Fransa ilk hidrojen bombasını patlattı. De Gaulle, ABD ve onun yakın dostu İngiltere’nin sınai ve askeri gücünü dengelemek üzere SSCB ile kurulan dostluk ilişkilerini sağlamlaştırmaya çalıştı.

Mayıs 1968’de başlayan öğrenci eylemlerinin ardından Fransa’daki tüm işçiler ücret artışı istemiyle genel greve gittiler. Mayıs ayı boyunca Fransa’yı saran siyasi ve toplumsal bunalımı yeni bir referandum yaparak ve çalışanların işyeri yönetimine katılımını sağlayacak bir reform programını yürürlüğe koyarak aşmaya çalışan de Gaulle ve yandaşları, Haziran 1968’de yapılan seçimleri büyük bir çoğunlukla kazandılar. Seçimlerde kazanılan çoğunluğu iktidarının geleceği açısından yeterli bir güvence olarak görmeyen de Gaulle, bir yandan üniversitelerin yapısında değişiklikleri öngören bir reformu yürürlüğe koyarken, diğer yandan, başbakan Pompi-dou aracılığıyla hükümet üzerinde sıkı bir denetim sağladı.

Nisan 1969’da, bölgesel örgütlenmeye yeni bir biçim verme ve senato reformuyla ilgili bir referandum yapmaya karar verdi. Referandumda “hayır” oylarının çoğunlukta olması üzerine, referandum öncesi yaptığı açıklamaya uyarak cumhurbaşkanlığından istifa etti. Colombey-les-Deux-Eglises’deki evine çekilerek Memoires d’espoir (Umut Anıları) adlı kitabını yazmaya başladı. Kitabı ölümüyle yarım kaldı.

•    YAPITLAR
(başlıca): La discorde chez l’ennemi, 1924, (“Düşman Safında Çözülme”); Le fil de l’epee, 1932, (“Kılıcın Keskin Kenarı”); Vers l’armee de metier, 1934, (“Meslek Ordusuna Doğru”); La France et son armee, 1938, (“Fransa ve Ordusu”); L’appel, 1954, (“Çağrı”); L’unite, 1956, (“Birlik”); Le salut, 1959, (“Kurtuluş”); Memoires d’espoir, 1970, (Umut Anıları, 1971).

•    KAYNAKLAR
: E. Ashcroft, De Gaulle, 1962; A.Craw-ley, De Gaulle, 1969; J.Lacouture, De Gaulle, 1964; F.Mauriac, De Gaulle, 1964; D.Schoenbrun, The Three Lives of Charles de Gaulle, 1966; A.Werth, De Gaulle, 1965.

Türk ve Dünya Ünlüleri Ansiklopedisi

Daha yeni Daha eski