Hugo Grotius Kimdir, Hayatı, Eserleri, Hakkında Bilgi

GROTIUS, Hugo (1583-1645)

Hollandalı devlet adamı, hukukçu ve tanrıbilimci. Devletler Hukuku’nun kurucularındandır.

Gerçek adı, Huigh ya da Hugeianus de Groot olmasına karşın Latince adıyla tanınır. 10 Nisan 1583’te Delft’te doğdu, 28 Ağustos 1645’te Rostock’ ta öldü. Babası Delft belediye başkanlığı ve Leiden Universitesi’nde kütüphane müdürlüğü gibi görevlerde bulunmuştu. İlköğrenimini doğduğu kentte bitiren Grotius’u babası Hague’daki Arminius tarikatına bağlı olan tanrıbilimci Johannes Uyttenbogaert’in yanma gönderdi. Üstün başarı göstermesi üzerine 11 yaşında Leiden Üniversitesi Edebiyat Fakültesi’ne alındı. Burada ünlü Latin uygarlığı uzmanı Joseph Scaliger ile çalıştı. Üç yıl süren bu eğitimi onun şair kişiliğinin gelişmesinde etkili oldu. 1598’de Fransa büyükelçisi Johan van Oldenbarnevelt ile Paris’e gidişi Grotius’un diplomatik yaşama atılmasının başlangıcıdır. Orleans’da hukuk eğitimi görerek doktora çalışmasını hazırladı. Dönemin siyasal olaylarını inceleyen bir yapıt yazdı. Yurduna döndükten sonra avukatlığa başladı. 1601 ’de Hollanda hükümetince, Hollanda ve İspanya arasındaki çatışmanın tarihini yazmakla görevlendirildi. İki bölümden oluşan Anna-les et bistoriae de rebus Belgıcis (“Belçika Olayları Konusunda Araştırmalar ve Yıllıklar”) 1609-1621 arasında yayımlandı. Dilbilim ve edebiyat alanında da ürünler veren Grotius’un derlemeleri ve şiirleri de önemli sayılır. Ancak, daha çok, hukuk ve felsefe alanındaki yapıtlarıyla tanınır.

Devlet görevleri

Grotius, 1607’de Hollanda hükümetinin mali danışmanlığına, 1613’te de İngiltere elçiliğine atandı. İkinci görevinin amacı, iki ülke arasındaki ticari ilişkilerin düzenlenmesiydi. Grotius orada Kral I. James ile din konularını da tartışıp, onu Hıristiyan birliğine inandırmaya çalıştı. Ülkesinde başgösteren kargaşa ortamında Hollanda genel valisi katı Calvinci Prens Maurice’e karşı, Arminiusçu van Oldenbarne-velt’in yanında yer aldı. Valiye karşı çıkan topluluk bölgesel özerkliği de savunuyordu. 1618’de Prens bu topluluğun iki önderini de tutuklatınca, van Oldenbarnevelt idam, Grotius da yaşam boyu hapis cezasına çarptırıldı. Loevestein’da bir kalede geçen bu yıllarında Grotius, Hıristiyan birliği düşüncesini savunduğu bir şiir kitabı yayımladı. Yapıt 1627’de De veritate religionis Cbristıanae (“Hıristiyan Dininin Gerçekliği Üstüne”) adıyla Latince’ye ve 12 dile daha çevrildi. Karısının yardımıyla 22 Mart 1621’de bir kitap sandığının içine saklanarak Antwerp’e, oradan da Paris’e kaçtı. Kral XIII. Louis başta olmak üzere, Fransa’nın seçkin çevrelerince sıcak bir ilgiyle karşılandı. Buna karşın, Calvinist olması nedeniyle profesörlük elde edemedi. Geçim sıkıntısı içinde geçen sürgün yaşamı 1631’de Prens Maurice’in ölmesiyle son buldu. Ancak, ülkesine dönen Grotius, eski ortamın değişmediğini görüp, yeniden tutuklanma korkusuyla karşılaşınca, 1632’de Hamburg’a geçti. İsveç-Fransız ilişkilerinin odağı olan bu kentte, İsveç şansölyesi ile tanıştı ve onun önerisiyle, 1635’te İsveç’in Paris elçisi oldu. 1644’te elçilikten geri alındı ve Kraliçe Christina tarafından İsveç’e çağrıldı, ancak elçiliği geri verilmedi. Devlet Konseyi üyeliği önerisini de kabul etmeyerek, Paris’e gitmek üzere İsveç’ten ayrıldı. Bindiği gemi Pomerania kıyılarında battıysa da Grotius kazadan kurtuldu.

Görüşleri

Grotius’un hukuk alanında çığır açan görüşleri, bir devlet görevlisi olarak uygulamalarından ve felsefe sorunlarına yaklaşımından kaynaklanan bir bireşimdir. Otuz Yıl Savaşları’nın çalkantılı Avrupası, büyük sömürgeleri olan Hollanda, ona uluslararası ilişkiler ve savaşlar konusundaki düşüncelerini biçimlendirmede olanak sağladı. O dönemde yaygın olan doğal hukuk (ius naturale) kavramım benimseyen Grotius, onu Stoacılar’da olduğu gibi, us taşıyan bir yaratık olan insanın doğası gereği saydı. Rönesans ve Reform olaylarının amaçlarından biri olan kilisenin saltık erkinin yıkılması ve doğal hukukun üzerindeki dinsel hukukun etkisinin azaltılması için çalıştı. Ona göre, insanlar Tanrı’yı bilmeseler, ona inanmasalar bile doğal hukuk vardır. Ancak bu Tanrı’nın varolmadığı ya da doğal hukukun onun istencine ters düştüğü anlamına gelmez. Doğal hukuk, insan usuna uygun olmasından da çıkarsanabileceği gibi, Tanrı istenciyle uyum içindedir.

Grotius, tanrısal hukuk kavramından bu anlamda bağımsız bir doğal hukuk kavramı geliştirmekle kalmaz, onu devletin de üstünde bir yetke sayar. Önsüz-sonsuz olan, değişmeden varlığım sürdürecek nitelik taşıyan doğal hukukun, ona göre iki ana ilkesi vardır. Bunlardan ilki iyelik hakkıdır. Öteki ise “pacta sund semanda” olarak dile getirdiği, yapılan anlaşmalara bağlı kalmaktır. Bunlara bağlı olarak, yapılan zararı ödemek ve kötülüğü cezalandırmak da doğal hukukun kapsamına girer. Doğal hukuktan türetilen pozitif hukuk (ius çivile) ise, insanın tarih sürecinde koşullarla uyum içinde ortaya koyduğu bir hukuktur. Bu nedenle, onun doğal hukuk kurallarına uygun olması, ancak belli uygarlık düzeyine gelmiş toplumlardan beklenebilir.

Grotius, yurttaşı Erasmus’tan da etkilenmiş bir düşünür olarak, insan usuna ve değerlerine önem verir. İnsan toplumlarmm oluşmasında appetitus socialis adım verdiği topluluk içinde yaşama eğiliminin etken olduğu görüşünü savunur. Bu eğilimin etkisiyle bir araya gelmiş olan insanlar, kendi aralarında sözleşip istekleriyle devleti biçimlendirmişlerdir. Bu nedenle devlet, birey haklarını doğal hukuk yasaları doğrultusunda koruması gereken bir kurumdur. Bireyin en temel hakkı, iyeliktir. Yaşama hakkını da bu bağlamda inceleyen Grotius, gövdeyi insanın mülkü olarak görür. Bu nedenle, savaşta tutsağını öldürmeyen kişi, onu kendi kölesi yapabilir. Çünkü, gövdesi o tutsağın yaşam hakkının karşılığıdır. Gövde de her mülk gibi satılabilir.

Devlet kavramı

İnsanların appetitus socialis’leri doğrultusunda oluşturdukları topluluklar, türlü toplumsal kurumlan içerebilir. Devlet de bu kurumlardan biridir. Bu nedenle öbürleri üzerinde belirleyici bir egemenlik kuramaz. Grotius’a göre üç temel toplumsal kurum türü vardır: Uluslararası toplum, devlet, özel topluluklar. Bunların her biri özerktir. Bunlar, ayrıca iki ana bölümde incelenebilir: Belli bir yönetim kuralına dayalı olanlar (sanayi kuruluşları, devlet gibi), karşılıklı anlaşma ve işbirliğine bağlı olanlar (uluslararası toplum, aile gibi). Birincisinde yasalar ast-üst ilişkisi içinde egemenlik ve boyun eğme kuralına göre belirlenir. İkincisi ise eşitlikçi bir düzen öngördüğünden karşılıklı istenç bildirimine dayalı bir hukuk türüne açıktır. Her bir toplumsal kurumun kendi hukuku vardır. Uluslararası toplum ius latius patens ile, devlet ius çivile’ye göre ve özel topluluklar ius arctius’larla yönetilirler. Grotius’un bu görüşleriyle hukuk düzenleri çoğulculuğu dönemini başlattığı kabul edilir.

Devletler hukuku

Grotius’a göre, devletler hukukunu devletler yaratmazlar, bu geleneksel uygulama ve antlaşmalardan doğar. Doğal hukuka uygun olarak, bir kralın sağlığında yaptığı antlaşma, o öldükten sonra, bir yenisi yapılana değin geçerli sayılmalı ve uygulanmalıdır. Devletler hukukunun temel ilkelerinden biri de denizlerin serbestliğidir. Hollanda Doğu Hindistan Şirketi gemilerinden birine Portekizliler’ce el konulması üzerine, şirketin temsilcisi olarak soruna çözüm arayan Grotius, denizlerin serbestliğini savunan bir yapıt yazmıştır.

Grotius, devletler arası ilişkilerde savaşların ancak belirlenmiş kurallar çerçevesinde haklı olacaklarını savunur. Ona göre, yasal savunma hakki, haksızlığın düzeltilmesi, doğal hakların elden alınması gibi nedenlerle yapılan savaşlar haklı sayılmalıdır.

Grotius’un kimi düşünürlerce, bilimi siyasete araç ettiği ileri sürülmüştür. Görüşlerini geliştirirken, ülkesi Hollanda’nın çıkarlarını önde tuttuğu belirtilir. Buna karşın, Grotius’un devletler hukukunu biçimlendirmekteki önderliği tartışılmaz. Doğal hukuk, appetitus socialis ile ilgili düşünceleri ise, kendinden sonrakiler üzerinde derin etki yapmış, toplumsal sözleşme kuramcıları arasında tartışmalara yol açmıştır.

•    YAPITLAR (başlıca): Pontifex Romanus, 1598, (“Roma Papası”); Annales et hıstorıae de rebus Belgicis, 1601, (“Belçika Olayları Konusunda Araştırmalar ve ‘ Yıllıklar”); Adamus exul, 1601, (“Sürgün Adem”);Marelibe-rum, 1609, (“Serbest Deniz”); De jure belli acpacis, 1625, (Savaş ve Barış Hukuku, 1967); Historia Gotthorum, Vandalarum et Langobardorum, 1637, (“Gotlar’ın, Van-dallar’ın ve Langobardlar’m Tarihi”).

•    KAYNAKLAR: W.S.M.Knight, The Life and Works of Hugo Grotius, 1925; A.Lysen, Hugo Grotius: Essays on His Life and Work, 1925; L.Neumann, H.Grotius, 1952; P.Ottenwalder, Zur Naturrechtslehre des H. Grotius,1950.

Türk ve Dünya Ünlüleri Ansiklopedisi

Daha yeni Daha eski