Mustafa Kemal Atatürk Kimdir, Biyografisi, Hayatı, Eserleri, Hakkında Bilgi

ATATÜRK, Mustafa Kemal (1881-1938)

Türk devlet adamı. Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusu ve ilk cumhurbaşkanıdır.

Selanik’te doğdu, 10 Kasım 1938’de İstanbul’da Dolmabahçe Sarayı’nda öldü. Selanik Kasımiye Mahallesi Islahhane Caddesi’nde, bugün müze olan “Pembe Ev”de doğduğu kabul edilir. İlk subaylık yıllarında bu evde oturduğu kesindir. Doğum tarihi için de tam bir görüş birliğine varıldığı söylenemez. 1878, 1880, 12 Mart 1881, 19 Mayıs 1881 gibi değişik tarihler öne sürülmüştür. Harp Okulu künye kaydındaki (Rumî 1296) doğum yılı, 13 Mart 1880-12 Mart 1881 tarihleri arasını kapsar. Annesi Zübeyde Hanım (Molla) inançlı, geleneklerine bağlı bir kadındı. Babası Ali Rıza Efendi, bir çeşit aile mesleği olan gümrükçülüğü uzun zaman sürdürmüş, emekliliğinde denediği kereste ticaretinde başarılı olamamıştı. Ailenin, Ahmet ve Ömer adında iki oğlu; Naciye, Fatma ve Makbule adında üç kızı daha olmuştu. Ancak Makbule dışındakiler küçük yaşlarda öldüler.

Öğrenim yılları

Makedonya’daki Osmanlı egemenliğinin çöktüğü yıllarda yaşayan Ali Rıza Efendi’nin, sıkıntılı dönemler geçirdiği, oğlunu okutarak o çevreden sıyrılmasını tasarladığı anlaşılıyor. Bu konuda annesiyle babasının farklı düşündüklerini Atatürk anılarında şöyle belirtir: “ Annem ilahilerle mektebe başlamamı, babamsa yeni açılan Şemsi Efendi Mektebi’ne yazılarak eğitim görmemi istemekteydiler. Sonunda babam işi akıllıca çözüme kavuşturdu. İlkin törenle mahalle mektebine başladım, sonra da Şemsi Efendi Mektebi’ne geçtim.” Ali Rıza Efendi, oğlu daha ilkokuldayken öldü. Aile geçim sıkıntısına düşünce (doğuş adıyla) Mustafa okuldan alındı. Bir süre dayısının çiftliğinde kaldı. Oğlunun geleceği konusunda kocasının arzusunu unutamayan Zübeyde Hanım, Mustafa’yı Selanik’teki kendi annesinin yanına göndererek ortaokula (Mülkiye İdadisi’nin rüştiye bölümüne) yazdırdı. Mustafa buradan, 1893’te Selanik Askeri Rüştiyesi’ne geçti. Düzenli bir öğretime ancak burada kavuştu.

Babasının, ona en muhtaç olduğu bir zamanda ölmesi, kardeşlerinin basit hastalıklarla birer birer hayattan kopuşu, kızkardeşi Naciye’nin, üvey kardeşi Süreyya’nın genç yaşlarda aynı akıbete uğramaları, annesinin ikinci evliliği gibi nedenler yüzünden çocukluğu zor koşullar altında geçti. Askeri Rüştiye’ de düzenli eğitime kavuştuğu andan başlayarak da büyük bir istekle çalışmaya kapandı. Derslerdeki başarısı ile ilk kez askeri ortaokulda dikkati çekebilen Atatürk’e matematik öğretmeni “Kemal” adını verince bunu okul kütüğüne de yazdırtmış ve bu adı daha çok benimsemiştir. 1895’te Manastır Askeri İdadisi’ne (liseye) geçtiğinde, Makedonya’nın bu önemli kenti onu çok etkiledi. Devlet, bu bölgede çıkabilecek ayaklanmaları bastırabilmek amacıyla Manastır’a olağanüstü değer vermekteydi. Kalabalık subay- asker kadroları arasında Mustafa Kemal mesleğine iyice ısındı, derslerine sarıldı. Yakın geleceğin hatip ve şairi Ömer Naci ile lise sınıflarında sıra arkadaşlığı oldu. Edebiyat merakı ve güzel konuşma yeteneği, bu ateşli gencin yardımıyla gelişti. Fırsat buldukça Selanik’e giderek oradaki renkli gece hayatına karışmaktan hoşlanmaya, içine kapalılıktan sıyrılmaya başladı. 1899’da İstanbul’daki Harp Okulu’na geçti. Burada, geniş ve aydın bir çevre edindi. Derslerdeki başarısıyla 1902’de kurmay sınıfına geçmeyi başardı. Küçük bir kadroya öncülük ederek Harp Okulu öğrencilerine yönetimin aksayan yanlarım anlatmak için el yazısı gazeteler çıkardı. Bu girişimi, belki de askerlik öğrenimini yarıda bıraktıracak denli tehlikeliydi. Okul komutanının gözyumması sonucu kurtulabildi.

Askeri görevleri

11    Ocak 1905’te kurmay yüzbaşı rütbesiyle okulu bitiren Mustafa Kemal, atama emri çıkıncaya değin İstanbul’da boş durmadı. Arkadaşlarını sık sık evinde toplayarak ülke sorunlarını tartıştı. Saray’a jurnal edilerek bir süre tutuklandı ise de serbest bırakılarak Şam’daki Süvari Alayı’na staja gönderildi. Bu görev, Atatürk için elverişli bir fırsattı. Bütün Suriye’yi dolaştı. Havran ile Kuneytara’da Dürzîler’e karşı yapılan harekâtta görev aldı. 1907’de Şam’da kurduğu “Vatan ve Hürriyet Cemiyeti”nin bir şubesini açmak amacıyla gizlice Selanik’e gidip döndü. O yıl kolağası rütbesine yükseldi ve Makedonya’daki

III.    Ordu’ya atandı. Ordu komutanı, yeteneklerini sezdiğinden onu Selanik’teki karargâhta görevlendirdi. Pembe Ev’e yerleşen Mustafa Kemal, burada ülke sorunlarının tartışıldığı gizli toplantılara başkanlık etti. Paris’ten gelen Doktor Nâzım Bey, ona İttihat ve Terakki Fırkası’nda çalışmayı kabul ettirdi.

Mustafa Kemal, II. Meşrutiyet ilan edildiği zaman, Selanik-Usküp demiryolu müfettişiydi. Bu coşkulu günlerde toplanan İttihat ve Terakki büyük kongresinde söz alarak özellikle ordunun politikadan uzak kalmasını savundu. Bir süre politikadan uzaklaşarak askerlik konularındaki çalışmalarını yoğunlaştırdı. 1909’da, İstanbul’daki 31 Mart Ayaklanması’m bastırma görevini üstlenen Mahmud Şevket Paşa’nın kurmay heyetine katıldı. Görevin başarıya ulaşmasında büyük payı oldu. Ayrıca, ordu içindeki politik kutuplaşmaların sakıncalarım yakından gördü. Mahmud Şevket Paşa’nın Arnavutluk harekâtında kurmay
döndü.

Eski yeni politikacılarla, birkaç kez de padişahla görüşen, ülkenin kurtarılması için alınması gerekli önlemleri anlatan Mustafa Kemal, karşısındakileri türlü çıkar hesapları içinde gördüğünden, kurtuluş planlarını güvendiği arkadaşlarıyla hazırlamaya koyuldu. En önemli sorun, Anadolu’ya görevle geçmesini sağlamaktı. Bu fırsat kendiliğinden doğdu ve hükümet, “Pontus çetelerini sindirmek üzere” onu, geniş yetkilerle III. Ordu müfettişliğine atadı. Yol hazırlıklarını tamamladığı 15 Mayıs 1919’da Yunanlılar’ın İzmir’i işgal ettikleri haberi geldi.

Mustafa Kemal’in Bandırma Vapuru ile Samsun’ a gidişi ve 19 Mayıs sabahı Anadolu kıyılarına çıkışı, Kurtuluş Savaşı’nın ilk ve en önemli adımdır. İlk iş olarak Samsun-Amasya-Tokat-Sivas çizgisinde önlemler aldı. Birbiriyle dayanışmadan yoksun Müda-faa-i Hukuk cemiyetlerinin birleştirilmesi çarelerini aradı. Tarihe “Amasya Tamimi” adıyla geçen 21 Haziran 1919 tarihli açıklamasında, tüm ulusu, vatanın bütünlüğünü ve bağımsızlığım kurtarmak için birlik olmaya çağırdı. Sivas’tan Erzurum’a geçti. Burada, Doğu Anadolu Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti’ nin toplantısına katılacaktı. Çalışmalarından kuşkulanan hükümetin kendisini ısrarla İstanbul’a çağırması üzerine askeri rütbe ve görevinden istifa edip “sine-i millette bir fert” olarak kalmayı yeğlediğini telgrafla bildirdi. Bundan sonraki her girişimi ayaklanma sayılacaktı.

Erzurum Kongresi ve “Misak-ı Milli“

Erzurum Kongresi, “Milli hudutlar içinde vatan bir bütündür. Hükümet dağılırsa millet hep birlikte düşmana karşı kor. Himaye ve esaret kabul edilemez,” kararını aldı ve Mustafa Kemal seçilen Heyet-i Temsiliye ile birlikte Sivas’a gelerek 4-7 Eylül 1919 tarihlerindeki ikinci kongreyi yönetti. Burada, Anadolu ve Rumeli Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti kuruldu ve direniş örgütlerinin birleşmesi sağlandı. Anadolu’ nun Mustafa Kemal çevresinde kenetlenmeye başlaması, İstanbul’da hükümet değişikliğine yol açtı. Yeni hükümet, Bahriye Nazırı Salih (Kezrak) Paşa’yı Mustafa Kemal’le görüşmek üzere Amasya’ya göndermekle kurtuluş hareketini meşru saymak zorunda kaldığını gösteriyordu. Mustafa Kemal, yeni Meclis-i Mebusan’ın İstanbul dışında toplanmasını hükümete kabul ettiremedi. Ancak Meclis’te ele alınacak konularla çalışma programını Anadolu’dan giden mebuslara bildirdi. Kendisi de Heyet-i Temsiliye ile birlikte durumu daha yakından izlemek üzere 27 Aralık 1919’da Ankara’ya geçti.

İlk Ulusal Meclis

İstanbul’da toplanan Meclis-i Mebusan “Misak-ı Milli”yi kabul etti. İtilaf birliklerinin İstanbul’u işgalinden bir süre sonra da meclis dağıtıldı. Mustafa Kemal, bir genelge yayınlayarak “Ulusu, kendi hayat ve bağımsızlığını korumaya” çağırdı. Ankara’da olağanüstü bir meclis toplama girişiminin sonucu olarak 23 Nisan 1920’de Türkiye Büyük Millet Meclisi açıldı. Mustafa Kemal, meclis ve hükümet başkanlığına seçildi. İlk ulusal meclis, ilk ulusal hükümet, ilk anayasa, bu yeni dönemin en önemli gelişmeleri oldu. Yunan birliklerinin Anadolu içlerine ilerlemesi karşısında, donatımı yetersiz, sayıca az birliklerle Batı Cephesi’nde ilk savaşlar (İnönü Savaşları) verilerek Anadolu’daki direnişin gücü kanıtlandı. Yunanlılar’ın 1921 Temmuzu’nda daha büyük ordularla başlayan yeni saldırısı karşısında meclis, bütün yetkilerini 5 Ağustos 1921’de üç ay için Mustafa Kemal’e bıraktı ve onu başkomutan seçti. 22 gün 22 gece süren Sakarya Savaşı sonunda düşman birlikleri 13 Eylül 1921’de Afyon’a çekilmeye mecbur bırakıldı. Meclis, bu büyük zaferden sonra, özel bir yasayla kendisine müşir (mareşal) rütbesi ve “Gazi” sanını verdi.

Atatürk devrimleri

Bir yıllık hazırlıktan sonra, Anadolu’nun düşmandan bütünüyle temizlenmesi harekâtı olan Büyük Taarruz, 26 Ağustos 1922’de başlatıldı. 30 Ağustos günü Dumlupınar Meydan Muharebesi kesin zafere ulaşınca düşmanın kaçışı başladı. “Ordular, ilk hedefiniz Akdeniz’dir!” emrini verdi. Türk birlikleri 400 km’lik yolu durmaksızın yürüyerek 9 Eylül’de düşmanı İzmir’de denize döktü. Saltanat kaldırıldı. Vahideddin, ülkesinden kaçan ilk ve son padişah oldu. Bu tarihten başlayarak Batı emperyalizminin türlü oyunlarıyla sinir savaşma dönüştürülmeye çalışılan diplomatik görüşmeler söz konusuydu. On bir aylık bir mücadele 24 Temmuz 1923’te Lozan’daki başarıyla noktalandı.

Cumhuriyet’in ilanı

29 Ekim 1923’te Türkiye Cumhuriyeti ilan edildi. Mustafa Kemal, oybirliğiyle cumhurbaşkanı seçildi. O, biçimsel anlamdaki bir değişikliğin toplumu ve ülkeyi belli aşamalardan geçirip çağdaş düzeye ulaştıramayacağmı biliyordu. 1923-1938 arasındaki cumhurbaşkanlığı döneminde ülkedeki çağdaşlaşma sürecini hızlandırdı. Ona göre, yeni Türkiye Batı’ya öykünmemeli, Batılı olmalı, ancak kendi kültürünü ve ulusal benliğini yitirmemeliydi. Siyasal bağımsızlık, Kurtuluş Savaşı’nm kazanılmasıyla gerçekleşmişti. Ancak ekonomik alanda da köklü atılımlar yapılması gerekiyordu. Bu, tarım ve sanayi başta olmak üzere ekonominin çok yönlü seferber edilmesiyle sağlanmaya çalışıldı. Laiklik, çağdaşlaşmanın gereğiydi, 1924-1928 arasında kabul edilen yasalarla ümmet anlayışından özde ve biçimde uzaklaşıldı. Türk kadınına aşamalı olarak her alanda haklar tanındı. Eğitimin millileştirilmesine önem verildi. Yeni alfabenin kabulüyle birlikte okuma-yazma seferberliği başlatıldı.

Mustafa Kemal, 1927’de Halk Partisi’nin ikinci büyük kongresinde sekiz yıla sığdırdığı çalışmalarını “Nutuk”la belgeleştirdi. 1934’te kabul edilen yasa gereği TBMM kendisine “ATATÜRK” soyadını verdi. İzlenecek onurlu ve barışçı dış politikayı “yurtta barış dünyada barış” temeline oturtarak bağımsızlıklarım elde etme ve çağdaşlaşma özlemindeki uluslara ışık tuttu. 1934’te Balkan Antantı’nın, 1937’de Sâdâ-bad Paktı’nın imzalanmasına öncülük etti. Aynı yıl diplomatik yoldan Hatay’ın bağımsızlığını Milletler ‘ Cemiyeti’ne benimsetti.

Harf devriminden sonra, Atatürk’ün en fazla uğraştığı konular “Dil” ve “Tarih” olmuştur.Türkler’ in istilacı ve savaşçı bir kavim olmadığını, dünya uygarlık tarihinde seçkin bir yere sahip bulunduğunu kanıtlamak, Türk Dili’ni doğal yapısına ve zenginliğine kavuşturarak, yabancı dillerin etkisinden kurtarmak için akademik çalışmalar başlattı.

1938’de Bursa’ya yaptığı geziden hastalanarak İstanbul’a döndü. Arada iyileşme belirtileri görülmekle birlikte rahatsızlığının ciddiyeti geç anlaşıldı. Bu arada, çıktığı Mersin-Adana, Erdek gezileri, Ankara’ya gitmesi, yoğun diplomatik temaslar, Hatay sorunu, Cumhuriyet’in on beşinci yıldönümü hazırlıkları gibi nedenler, hastalığını daha da ağırlaştırdı. Son aylarını Savarona Yatı’nda ve Dolmabahçe sarayı’nda geçirdi. Hastalığın hızla ilerlemesi sonucu, birkaç kez yinelenen ağır komalardan sonra 10 Kasım 1938 Perşembe günü öldü. 21 Kasım’a değin süren cenazesinin Ankara’ya nakli ve Etnografya Müzesi’n-deki geçici kabre konuluşu törenlerinde birçok ülke Ankara’ya temsilcilerini gönderdi. Ankara’da Rasattepe’de yapımııia başlanan “Anıtkabir” tamamlandıktan sonra, 10 Kasım 1953’te naaşı buraya taşındı.

Atatürk, içinde yetiştiği Osmanlı toplumunun 1877 Harbi’nden 1918 bozgununa kadar uzayan çizgide nasıl dağıldığını gözlemlemiş; Osmanlı ku-rumlarım ve değerlerini çözümlemeye girişmiştir. “Memleketler çeşitlidir. Fakat medeniyet tektir. Bir milletin ilerlemesi için de bu biricik medeniyete katılması gerekir” demiş, Batı uygarlığı içinde yer almayı zorunlu görmüş, aklın egemenliğini ve laik düşüncenin toplumca benimsenmesini savunmuştur. “Zabit ve Kumandanla Hasbıhal” adlı küçük eserinde, “toplumda uyumlu bir disiplinin anarşiyi önleyeceğini, disiplinin ise zorla değil, özgürlük içinde sevgi ve istekle sağlanacağını” yazmaktadır. Onun, insanı mutlu eden asıl şeyin, “kendisi için değil, kendisinden sonra gelecekler için çalışmaktır” inancı, Auguste Comte’un “ilke olarak sevgi, temel olarak düzen, amaç olarak ilerleme” düşüncesini hatırlatır.

Atatürk, farklı etnik toplulukları barındıran, temelde şeriat ilkelerinin egemen olduğu ve geri bir iktisadi temele dayanan altı yüzyıllık Osmanlı imparatorluğu içinden, zorlu bir kurtuluş savaşıyla sınırları yeniden çizilen bağımsız Türk Devleti’nin kurulmasında yalnızca başarılı bir komutan değil, aynı zamanda uluslaşma sürecinin hızlandırılması için köklü reformlar gerçekleştiren bir siyasi önderdi.

Atatürk’ün gerçekleştirdiği en önemli dönüşümler arasında, yeni Türk Devleti’nin niteliğinin cumhuriyet olarak belirlenmesi ve halifeliğin kaldırılarak laiklik ilkesinin benimsenmesi gelir. Yüzyıllık bir batılılaşma hareketinin izleyicisi olan Atatürk, Batı’ nın iktisadi gelişmişlik düzeyini hedef alırken, Türk toplumunun Batı toplumlarından farklı bir toplumsal yapısı olduğunu düşündüğünden, Türkiye için “sınıfsız, kaynaşmış kitle” anlayışına dayanan bir halkçılık görüşü getirmiştir.

Atatürk, Kurtuluş Savaşı sonrasında, milli pazarın yaratılması ve milli sanayinin kurulması için güdülen iktisadi politikalarda, devletin ekonomideki rolüne giderek daha büyük bir ağırlık tanımış, böylece daha sonra “Üçüncü Dünya” ülkelerinde güdülen iktisadi politikalara öncülük etmiştir. Atatürk’ün düşünce, görüş ve uygulamaları, Türkiye Cumhuriye-ti’nin ideolojik ve kurumsal yapısını çerçeveleyen güçlü bir miras bırakmıştır.

•    YAPITLAR: Takımın Muharebe Talimi, 1908; Cumali Ordugâhı, 1909; Tabiye Tatbikat Seyahati, 1911; Bölüğün Muharebe Talimi, 1912; Zabit ve Kumandanla Hasbıhal, 1918;/V’«t«&,1927, (yeni harflerle, 3 cilt, 1934); Atatürk’ ün Söylev ve Demeçleri, (ö.s.), N.Arsan, S.Borak, U.Kocatürk (der.), 5 cilt, 1945-1972; Anafartalar Muhare-batına Ait Tarihçe, (ö.s), U.İğdemir (yay.)? 1962; Arıbur-nu Muharebeleri Raporu, (ö.s.), U. iğdemir (yay.), 1968.

•    KAYNAKLAR
: Y.N.Abahoğlu, Kurtuluş Savaşı Anıları, 1978; T.Acaroğlu, Açıklamalı Atatürk Kaynakçası, 2 cilt, 1981; H.E.Adıvar, Türk’ün Ateşle İmtihanı,1962; A. Afet-inan, Atatürk’ün Karlsbad Hatıraları, 1983; S.Ağaoğlu, Kuvay-ı Milliye Ruhu, 1964; B.Akarsu, Atatürk Devrimi ve Yorumları, 1969; I.Akay, Atatürkçülüğün ilkeleri, 1964; İ.E.Akıncı, Demirci Akmaları, 1978; Y.Akyüz, Türk Kurtuluş Savaşı ve Fransız Kamuoyu, 1975; F.Altay, 10 Yıl Savaş ve Sonrası, 1970; S.İ.Aralov, Bir Sovyet Diplomatının Türkiye Hatıraları, 1922-1923, 1967; D.A-rıkoğlu, Hatıralarım, 1961; M.Atadan, Ağabeyim Mustafa Kemal, 1959; F.R.Atay, Atatürk’ün Hatıraları, 1914-1919, 1965; F.R.Atay, Çankaya, 1968; Ş.S.Aydemir, Tek Adam, 3 cilt, 1963-1965; İ.H.Baltacıoğlu, Atatürk, Yetişmesi, Kişiliği, Devrimleri, 1973; İ.Başgöz ve H.E. Wil-son, Türkiye Cumhuriyeti’nde Eğitim ve Atatürk, 1968; M.Baydar, Atatürk’le Konuşmalar, 1952; M.Baydar, Atatürk ve D evrimlerimiz, 1973; Y.H.Bayur, Türk İnkilabı Tarihi, 3 cilt, 1940-1967; Y.Fi.Bayur, Atatürk-Hayatı ve Eseri, I, 1963; Y.H.Bayur, Türkiye Devletinin Dış Siyasası, 1973; F.Belen, Atatürk’ün Askerî Kişiliği, 1963; F.Be-len, Tarih Işığında D evrimlerimiz, 1970; F.Belen Türk Kurtuluş Savaşı, 1973; N.Berkes, Türkiye’de Çağdaşlaşma, 1973; N.Berkes, Atatürk ve Devrimler, 1982; S.Ü.Be-tin, Atatürk inkılabı ve Ziya Gökalp-Yahya Kemal-Halide Edip, 1951; T.Bıyıklıoğlu, Atatürk Anadolu’da, I, 1959; N.von Bischoff, Ankara: Türkiye’deki Yeni Oluşun Bir izahı, 1936; Boğaziçi Üniversitesi, Uluslararası Atatürk Konferansı, 3 cilt, 1981; S.Borak, Atatürk’ün Özel Mektupları, 1961; S.Borak, Atatürk, 1973; S.Borak, Gizli Oturumlarda Atatürk’ün Konuşmaları, 1977; M.E. Bozkurt, Atatürk İhtilali, 1940; A.F.Cebesoy, Milli Mücadele Hatıraları, 1953; A.F.Cebesoy, Sınıf Arkadaşım Atatürk, 1967; T.Çavdar, Milli Mücadelenin Ekonomik Kökenleri, 1974; B.Dâver, Türkiye Cumhuriyetinde Laiklik, 1955; A.Doğan, Kurtuluş, Kuruluş ve Sonrası, 1964; E.T.Eliçin, Kemalist Devrim ideolojisi, 1970; G.M. Elli-son, Bir Ingiliz Kadın Gözüyle Kuva-i Milliye Ankara’sı, 1973; A.C.Emre, Atatürk’ün İnkılap Hedefi ve Tarih Tezi, 1956; M.S.Engin, Kemalizm İnkılabının Prensipleri, 3 cilt, 1938-1939; A.F.Erden, Atatürk, 1952; D.Ergil, Milli Mücadelenin Sosyal Tarihi, 1981; M.Ergün, Atatürk Devri Türk Eğitimi, 1982; C.Erikan, Kurtuluş Savaşımızın Tarihi, 1971; C.Erikan, Komutan Atatürk, 1972; C.Erikan, Atatürkçülük, 1974; M.Erol, Türkiye’de Amerikan Mandası Meselesi (1919-1920), 1972; K.Esengin, Milli Mücadelede Iç Ayaklanmalar, 1975; S.Etem, Türk Inkilabımn Karakterleri, 1933; L.Evans, Türkiye’nin Paylaşılması 1914-1924, 1972; İ.Z.Eyuboğlu, Kendi Sözleriyle Atatürk İlkeleri, 1981; C.Farrere, Türkler’in Manevi Gücü, 1973; K.Z.Gençosman-N.A.Banoğlu, Atatürk Ansiklopedisi, 10 cilt, 1971-1978; J.Glasneck, Kemal Atatürk ve Çağdaş Türkiye, 1976; M.Goloğlu, Erzurum Kongresi, 1968; M.Goloğlu, Sivas Kongresi, 1969; M.Goloğlu, Üçüncü Meşrutiyet 1920, 1970; M.Goloğlu, Cumhuriyete Doğru (1921-1922), 1971; M.Goloğlu, Türkiye Cumhuriyeti, 1923, 1971; M.Goloğlu, Devrimler ve Tepkileri, (1924-1930), 1972; M.Goloğlu, Tek Partili Cumhuriyet, (1931-1938), 1974; M.T.Gökbilgin, Milli Mücadele Başlarken, 2 cilt, 1959-1965; M.Gökman, Atatürk ve Devrimleri Tarihi Bibliyografyası, 2 cilt, 1981-1982; M.Gön-lübol ve C.Sar, Atatürk ve Türkiye’nin Dış Politikası, 1963; G.Jaeschke, Türk Kurtuluş Savaşı Kronolojisi, 2 cilt. 1970-1973; G.Jaeschke, Kurtuluş Savaşı ile ilgili İngiliz Belgeleri, 1971; G.Jaeschke, Yeni Türkiye’de İslâmlık, 1972; S.Irmak, Atatürk Devrimleri Tarihi, 1973; U.İğde-mir, Atatürk’ün Yaşamı, I, 1881-1918, 1980; A.İnan, Atatürk Hakkında Hatıralar ve Belgeler, 1968; A.İnan Medeni Bilgiler ve M.Kemal Atatürk’ün El Yazıları, 1969; A.İnan, M. Kemal Atatürk’ten Yazdıklarım, 1971; A.İnan, Devletçilik ilkesi ve Türkiye Cumhuriyeti’nin Birinci Sanayi Planı 1933, 1972; A. İnan, Türkiye Cumhuriyeti’ nin ikinci Sanayi Planı 1936, 1973; A.İnan, Türkiye Cumhuriyeti ve Türk Devrimi, 1973; Arı İnan, Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün 1923 Eskişehir-Izmit Konuşmaları, 1982; İİTİA, Atatürkçülüğün Ekonomik ve Sosyal Yönü Semineri, 1973; İİTİA Mezunlan Derneği, Atatürk Döneminin Ekonomik ye Toplumsal Sorunları Sempozyumu, 1977; İstanbul Üniversitesi, Atatürk Devrimleri I.Milletlerarası Sempozyumu Bildirileri, 1975; M.M.Kan-su, Erzurum’dan Ölümüne Kadar Atatürk’le Beraber, 2 cilt, 1966-1968; K.Karabekir, İstiklâl Harbimiz, 1969; Y.K.Karaosmanoğlu, Atatürk, 1946; Y.K.Karaosmanoğ-lu, Vatan Yolunda, 1958; Ç.Keyder, Dünya Ekonomisi İçinde Türkiye, 1982; N. Kızıl ay, Atatürk-felsefe Gözüyle; S.Kili, Kemalism, 1969; S.Kili, Atatürk Devrimi, 1981; L.Kinross, Atatürk-Bir Milletin Yeniden Doğuşu, 1966; U.Kocatürk, Atatürk ve Türk Devrimi Kronolojisi 1918-1938, 1973; E.Kongar, Devrim Tarihi ve Toplumbilim Açısından Atatürk, 1983; A.M.Kumral, Atatürk Diktatör müdür?, 1949; B.Lewis, Modern Türkiye’nin Doğuşu, 1970; H. Melzig, Kemal Atatürk, 1937; H.Melzig, Atatürk Bibliyografyası, 1944; D.V. Mikusch, Gazi Mustafa Kemal, Zwischen Europa und Asien, 1935; A. Mumcu, Tarih Açısından Türk Devriminin Temelleri ve Gelişimi, 1973; A. Müderrisoğlu, Kurtuluş Savaşının Mali Kaynakları, 1974; A.G. Ökçün, Türkiye İktisat Kongresi (1923-İzmir), 1968; M.Önder, Atatürk’ün Yurt Gezileri, 1975; H.A. Önelçin, Nutuk’un İçinden, 1981; K. Özalp, Milli Mücadele, 2 cilt, 1971-1972; P. Paruşev, Atatürk-Demokrat Diktatör, 1973; N. Pavlova, Au Pays du Ghazi, 1930; R. Peker, İnkılap Dersleri, 1936; p. di Roccalta, Angora e Kemal Pascia, 1932; P. Safa, Türk İnkılabına Bakışlar, 1938; J. Schliekl’.n, Angora… l’Aube de la Turquie nouvelle, 1922; S. Selek, Anadolu İhtilali, 1968; V.R. Seviğ, inkılapların Öğrettikleri, 1934; C.H. Sherill, Gazi Mustafa Kemal Hz. Nezdinde Bir Yıl Elçilik, 1934; C.H. Sherill, Üç Adam; Kemal Atatürk, Roosevelt, Mussolinı, 1937; S. Smanoğlu, Türk Hümanizmi, 1980; R.K. Sinha, Mustafa Kemal ve Mahatma Gandi, 1972; SBF ve Türkiye Ekonomi Kurumu, Atatürk Dönemi Ekonomi Politikası ve Türkiye’nin Ekonomik Gelişmesi, 1982; S.R. Sonyel, Türk Kurtuluş Savaşı ve Dış Politika, I, 1973; H.R. Soyak, Atatürk’ten Hatıralar, 2 cilt, 1973; W. Sperco, Moustapha Kemal Atatürk, 1958; K. Steinha-us, Atatürk Devrimi Sosyolojisi, 1973; B.N. Şimşir, İngiliz Belgeleriyle Sakarya’dan İzmir’e, 1972; B.N. Şimşir, İngiliz Belgelerinde Atatürk, 3 cilt, 1973-1979;

B.N. Şimşir, Dış Basında Atatürk ve Türk Devrimi, I, 1981; S. Tansel, Atatürk ve Kurtuluş Savaşı, 1965; S. Tansel, Mondros’tan Mudanya’ya Kadar, 4 cilt, 1973-1974; C. Tanyol, Atatürk ve Halkçılık, 19ol; H. Tanyu, Atatürk ve Türk Milliyetçiliği, 1961; M. Tekinalp, Kemalizm, 1936; Y.K. Tengirşek, Vatan Hizmetinde, 1967; Y.S. Tezel, Cumhuriyet Döneminin iktisadi Tarihi (1923-1950), 1982; Ş. Tezer, Atatürk’ün Hatıra Defteri, 1972; T. Timur, Türk Devrimi- Tarihi Anlamı ve Felsefi Temeli, 1968; T. Timur, Türk Devrimi ve Sonrası, 1971; A.J. Toynbee, Türkiye-Bir Devletin Yeniden Doğuşu, 1971; T.Z. Tunaya, Türkiye’de Siyasi Partiler (1859-1952), 1952; T.Z. Tunaya, Devrim Hareketleri İçinde Atatürk ve Atatürkçülük, 1964; M. Tunçay, Türkiye Cumhuriyeti’nde Tek-Parti Yönetimi’nin Kurulması (1923-1931), 1981; Ş. Turan, Atatürk’ün Düşünce Yapısını Etkileyen Olaylar, Düşünürler, Kitaplar, 1982; M. Turhan, Atatürk İlkeleri ve Kalkınma, 1965; G. Tüfekçi, Atatürk’ün Okuduğu Kitaplar, 1983; Â. Türkgeldi, Mondros ve Mudanya Mütarekelerinin Tarihi, 1948; TTK, Atatürk’ün Büyük Söylevi’nin 50. Yıl Semineri-Bildiriler ve Tartışmalar, 1980; TTK, Harf Devriminin 50. Yılı Sempozyumu, 1981; T. İş Bankası, Uluslararası Atatürk Sempozyumu-Bildiriler ve Tartışmalar, 1983; İ.H. Uluğ, Atatürk’ün Çizdiği Portreler, 1968; N.H. Uluğ, Emperyalizme Karşı Türkiye, 1922-1924, 1971; N.H. Uluğ, Halifeliğin Sonu, 1975; N.H. Uluğ, Siyasi Yönleriyle Kurtuluş Savaşı, 1973; Y. Ülken, Atatürk ve İktisat, 1981; R.E. Ünaydın, Atatürk’ü Özleyiş, 1957; S.Velıkov, Kemalist İhtilal ve Bulgaristan, 1969; J.B. Villalta, Atatürk, 1979; Ç. Yetkin, Türkiye’de Tek Parti Yönetimi (1930-1945), 1983.

Türk ve Dünya Ünlüleri Ansiklopedisi

Daha yeni Daha eski