Otto von Gierke Kimdir, Hayatı, Eserleri, Hakkında Bilgi

GIERKE, Otto Friedrich von (1841-1921)

Alman, hukukçu. Hukukta Sosyolojik Okul’un ve Alman Tarihçi Hukuk Okulu’nun öncülerindendir.

11    Ocak 1841’de Prusya sınırları içinde bulunan Stettin’de (bugün Polonya’da Szczecin) doğdu, 10 Ekim 1921’de Berlin’de öldü. Berlin Üniversitesi’nde hukuk öğrenimi gördü. Alman hukukçu Karl Georg Beseler’in (1809-1888) görüşlerinden etkilendi. 1871-1884 arasında Breslau’da, 1884-1887 arasında Heidelberg Üniversitesi’nde profesörlük yaptı. 1887’de Berlin Üniversitesi’ne, öğretmeni Beseler’in kürsüsüne profesör olarak atandı ve ölümüne değin bu görevi sürdürdü.

Gierke’nin hukuk çalışmalarına başladığı dönemde Almanya’da hukuk bilimi Friedrich Kari von Savigny’nin önderlik ettiği Romacı Hukuk Okulu’ nun etkisi altındaydı. Iustinianus Yasaları’nın olduğu gibi kullanılmasına karşı çıkan Gierke, Almanya’da hukuk bilimine kaynak oluşturacak öğelerin ortaya çıkarılması ve hukuk biliminin Almancı (Germanis-tik) açıdan yeniden ele alınması gerektiğini düşünüyordu. 1888’de hazırlanan Alman Medeni Kanunu’nun ilk taslağinı, Alman toplumunun kendi başına yeterli olan öğelerinden yararlanmak yerine, Roma yasalarının gelişigüzel bir araya getirilmesinden oluşmuş bir  çalışma olarak değerlendirdi ve eleştirdi. Bu konudaki görüşlerini Deutsches Privatrecht (“Alman Özel Hukuku”) adlı kitabında topladı. Gierke’nin önderlik ettiği Alman Tarihçi Okulu, hukukta Roma hukuku kaynaklarına değil, kent fermanları, feodal kayıtlar ve loncaların kuralları gibi geleneksel Alman hukuku kaynaklarına yöneldi. Bağlayıcı toplumsal kuralların kaynağında grupların ve birliklerin eylemlerinin ve iç düzenlerinin yer aldığını savunan Gierke, bu yaklaşımıyla hukukta Sosyolojik Okul’un da öncüleri arasında yer aldı.

Hukuk anlayışı

Gierke’ye göre hukuk ne bir kişinin, ne de toplumun kolektif iradesi tarafından yaratılır; örgütlü olsun, olmasın belirli bir toplumsal yaşam biçiminden kaynaklanır. Gerçek hukuk, ortaklaşa gereksinimlerin karşılanması için gerekli davranış kurallarıdır. Bu nedenle kişiliği aşan bir temelde özerkliğe kavuşmakta, tümüyle nesnel bir nitelik taşımaktadır. Her örgütlü grup kendi özerk hukukunun öznesidir. Bu durum hem hukukun, toplumsal yaşamın kendiliğinden düzeni sayılmasının doğuracağı aksaklıkları, hem de devletin vesayeti altına konması tehlikesini ortadan kaldırır.

Gierkt, Das deutsche Genossenschaftsrecht (“Alman işbirliği Hukuku”) adlı ünlü yapıtında Almanya’ da birlik kavramının gelişimini, birlik ve kooperatiflerin yapılarını,, niteliklerini, değişimlerini incelemiş ve işbirliğine dayalı hukuk anlayışının temellerini ortaya koymuştur.

İşbirliğine ve tahakküme dayalı tüzel kişilikler

Gierke’ye göre toplumsal yaşamda ortaya çıkan gereksinimlerin karşılanması ya işbirliğine (Genos-senscbaft), ya da tahakküme (Herrscbaft) dayanmaktadır. Bunlara bağlı olarak ortaya iki tür tüzel kişilik ve iki tür hukuk çıkmaktadır. İdeal devlet bu iki türün bireşimiyle oluşur. Gierke, işbirliğine dayalı tüzel kişilikleri karmaşık tüzel kişilikler olarak da adlandırmaktadır. Bunlarda bütün ile üyeler eşdeğerlidir ve geçerli olan toplumsal hukuktur, işbirliğine dayalı tüzel kişiliklere en iyi örnek tüketim kooperatifleri-
dir. Gierke’nin basit tüzel kişilikler olarak da adlandırdığı tahakküme dayalı tüzel kişiliklerde ise, bireysel hukuk geçerlidir. Yani hem bireylerin, hem de grupların tek başınalıkları içinde sahip oldukları haklar vardır. Bunlara örnek ise kapitalist işletmelerdir.

Gierke ayrıca bölgesel ve bölge dışı tüzel kişilikler ayrımım yapmaktadır. Belirli bir bölgede yerleşmiş toplumlarda yerleşik olmanın ortaya çıkardığı gereksinimlerin karşılanması, bölgesel tüzel kişiliklerin doğmasına yol açmıştır. Bunların en başta geleni ve kapsamı en geniş olanı devlettir. Devlet tüm ülkenin gereksinimlerini tek başına karşılayamayacağından, devletin yanı sıra köy ve belediye gibi tüzel kişilikler de doğmuştur. Bölgeye bağlı olmayan, iktisadi, mesleki ve dini gereksinimlerin karşılanması ise bölge dışı tüzel kişiliklerin doğmasını gerekli kılmıştır. Aile ise bir yandan devlet, belediye, köy gibi bölgesel, öte yandan kooperatif, sendika, kilise gibi bölge dışı tüzel kişiler karşısında bağımsız bir kurum kimliği taşır. Yukardaki sınıflamanın dışında kalır.

Bölgesel tüzel kişiler karma karakterlidir. Bunlarda bazen tahakküm, bazen işbirliği ağır basar, bazen de ikisi arasında bir denge kurulur. Tarihsel gelişim içinde işbirliği grupları ile tahakküm grupları sürekli bir çatışma içinde olmuşlardır. Bu çatışma sonunda 18. yy sonunda devlete işbirliği egemen olmuş, merkezi organlar demokratikleşmiş, toplum içinde özgür kuruluşlar ortaya çıkmıştır. Bu grupların tüzel kişilik olarak ortaya çıkışı sonucu devlet basit tüzel kişilik olmaktan çıkmış, karmaşık tüzel kişilik kimliğine bürünmüştür.

Bölge dışı tüzel kişilikler tek karakterlidir. Örneğin kooperatifler ve sendikalar işbirliği, kapitalist düzendeki fabrikalar ve işletmeler tahakküm gruplarıdır. Gierke, aile tüzel kişiliğinde ise Aristoteles’inkine benzer bir yaklaşımı benimsemiş, anne ve babayla çocuklar arasında tahakküm, eşler arasında ise işbirliği bağıntısının varlığını öngörmüştür.

Gierke’ye göre toplumsal gruplarla devlet birbi-riyle yardımlaşma içindedir, birbirlerini tamamlarlar. Yani tüzel kişiler devlet karşısında bağımsız bir konuma sahiptirler, devlet müdahalesine bir sınır çizilmiştir. Gierke’ye göre devletin yetkisi, egemenliği altındaki bölgede onaya çıkan gereksinimlerin zorunlu kıldığı davranış kurallarını belgelemekten ibarettir. Devlet, köy ve belediyelerin de yer aldığı bir bölge üzerinde, yalnızca toplumsal yaşamın siyasi yönünü düzenleyen bir tüzel kişidir. Devletin diğer alanlara müdahalesi tahakküme yol açar. Kapitalist işletmelerin tahakküm grupları biçiminde örgütlenmelerinden doğan adaletsizliklerin devlet müdahalesiyle düzeltilmesi yanlıştır.

Gierke’nin 19.yy’da sosyal bilimler alanındaki tartışmaların odak noktasını oluşturan devlet ve egemenlik konusunda yaklaşımı Henry Maine ve Numa Fustel de Coulanges’a benzerlik göstermekte, devletin ve egemenliğin zaman boyutundan bağımsız ve evrensel olmadığını ileri sürmektedir. Bu anlamda devletin egemenliğine insan yaşamının üzerinde bir yer veren görüşlere karşı çıkmaktadır. Gierke’ye göre devlet ve egemenlik, gelişmenin ve tarihsel süreçlerin biçimlendirdiği yapılardır.

Devlet ve hukuk ilişkisi

Gierke hem devleti hukukun ürünü sayan görüşlere, hem de devleti hukuk içinde eriten görüşlere karşı çıkar. Ona göre devlet ve hukuk eşdeğerde ve bağımsız iki varlıktır. Hukuk, bilinç ve aklı, devlet ise iradeyi simgeler. Hukuk güçten yoksundur, devlet ise hukuk üstü bir güce sahiptir. Bu durumda yapılması gereken hukuk devletini kurmak, iradeyle bilinç ve akıl arasında uyum sağlamaktır.

Gierke’nin görüşleri zaman zaman yanlış anlaşılmış, merkezi yönetime karşı ve çoğulcu bir siyasal sistemin savunucusu olarak değerlendirilmiştir. Oysa Gierke güçlü bir merkezi yönetimden yanadır. Öğrencisi Hugo Preuss onun görüşlerinden etkilenmiş ve 1919’da federal yapıya dayalı, merkezi yönetimin önemli bir güce sahip olduğu Alman Weimar Cumhuriyeti Anayasası’nı hazırlamıştır. Ancak Gierke hazırlanan anayasayı yeterli bulmamış ve merkezi yönetimin yetkilerinin sınırlı tutulmuş olması nedeniyle eleştirmiştir.

•    YAPITLAR (başlıca): Das deutscbe Genossenschaftsrecht, 4 cilt, 1868-1913, (“Alman İşbirliği Hukuku”); Geschichte des deutschen Körperschaftsbegriffs,2 cilt, 1873, (“Almanya’da Korporasyon Kavramının Tarihi”); Die Grund-begriffe des Staatsrecht und die neuesten Staatsrecbtstheo-rien, 1874, (“Devlet Hukukunun Temel Kavramları ve Yeni Devlet Hukuku Kuramları”); Johannes Althusius und die Entwicklung der naturrechtlichen Staatstheorien, 1880, (“Johannes Althusius ve Doğal Hukuka Bağlı Devlet Kuramlarının Gelişimi”); Die Staats-ımd Korpora-tionslehre des Altertums und des Mittelalters und ibre Aufnahme in Deutschland, 3 cilt, 1881, (“Eski ve Orta Çağ’da Devlet ve Korporasyon Öğretisi ve Bunların Almanya’da Benimsenmesi”); Deutscbes Privatrecht, 3 cilt, 1895-1917, (“Alman Özel Hukuku”); Die Staats-und Korporationslebre der Neuzeit, 4 cilt, 1913, (“Yeni Çağ’da Devlet ve Korporasyon Öğretisi”).

•    KAYNAKLAR: R.Emerson, State and Sovereignty in Modern Germany, 1928; H.Planitz, “Otto von Gierke”, Deutscbes biograpbiscbes Jabrbucb, cilt 3, 1927; A.Schult-ze, “Otto von Gierke als Dogmatiker des bürgerlichen Rechts”, Jhering’s Jabrbücber für die Dogmatik des bürgerlichen Rechts, LXIII, 1923; U.Stutz, “Zur Erinne-rung an Otto von Gierke”, Zeitschrift der Savigny-Stiftung für Rechtsgeschichte, XLIII. 1922.

•    BAKINIZ: SAVIGNY.

Daha yeni Daha eski