Pierre Gassendi Kimdir, Hayatı, Eserleri, Hakkında Bilgi

GASSENDİ, Pierre (1592-1655)

Fransız, filozof. Ilımlı bir Kuşkuculukla geliştirdiği atomcu felsefeyi savunmuş, Epikuros’u çağının bilimsel atılımları bağlamında yorumlamıştır.

22 Ocak 1592’de Provence’taki Champtercier’de doğdu, 24 Ekim 1655’te Paris’te öldü. Digne ve Aix’te öğrenim gördü. 1614’te Avignon’da tanrıbilim doktoru sanını aldı. 1617’den 1623’e değin Aix’te felsefe profesörü olarak görevlendirildi. 1625 ve 1628’de Paris’e giderek astronomi çalışmalarını sürdürdü. 1629’da Hollanda’ya ve ertesi yıl yeniden Paris’e gitti. Buralarda gününün tanınmış bilim adamlarıyla tanıştı. 1634’te Digne katedrali başrahipliğine atandı. 1645’te Paris’teki, o çağda adı College Royale olan, College de France’ta matematik kürsüsü başkanı oldu. Bozulan sağlığı nedeniyle bu görevini düzenli olarak sürdüremedi.

Gassendi 17.yy başlarının en etkili düşünürleri arasındadır. Çağdaşları olan Descartes ve Hobbes’u eleştirmiş, özellikle Descartes’ın felsefe dizgesine bir almaşık olarak, o günün büyük bilimsel atılımlarını özümleyen bir görüş oluşturmuştur. Gassendi’nin düşünceleri üzerindeki üç ana etki kaynağı, modern bilim, Kuşkuculuk ve Atomculuk’tur. Felsefe ile ilgilenmeye başladıktan sonra, ilk olarak Kuşkuculuk’ u benimsemiştir. Önceleri özellikle Sekstos Empei-rikos ve Montaigne’in yazılarının etkisi altında uç bir Kuşkuculuk’u yeğlerken, sonraları bunu giderek yumuşatmıştır. Bu yumuşama onun çağında ortaya çıkan bilimsel ilerlemelerin etkisiyledir. Sonuçta,

Gassendi, bilimin getirdiği yenilikleri, sınırlandırılmış Kuşkuculuk’la yorumladığı, Epikuros’un görüşlerinden yararlanarak açıklamıştır. Böylece, Descartes’ın Mekanizmi’ne almaşık olan ve onunkinden daha özdekçi bir Mekanizm kurmuştur. Yeni Çağ’ın başlarında, yeni bilimle birlikte bütün büyük düşünürler Eski Yunan Özdekçileri’nin Mekanizmi’ni benimsemişlerdi. Ancak, bu Özdekçiler’in atomcu kuramını, Mekanizm’le tutarlı olarak yeniden geliştiren Gassen-di’dir. Olgun düşüncelerini dizgeleştirdiği yapıtı Syn-tagma Phılosopbicum (“Felsefenin Düzeni”) mantık, bilgi, doğa ve ahlak konularıyla ilgilidir.

Sınırlandırılmış bilgi

Gassendi, hem Dogmacılık’ın kör inançları, hem de Kuşkuculuk’un sınırları dışında kalan güvenilir bilginin ne yolla elde edileceğini araştırır. Ona göre insan zihninin güç ve yetisini ne küçümsemeli ne de abartmalıdır. Kuşkucu ve dogmacıların yaptığı bu iki aşırı uca saplanmaktan başka bir şey değildir. Aşırı bir Kuşkuculuk yerine yapıcı ya da yumuşatılmış Kuşkuculuk yeğlenmelidir. Böyle bir yaklaşımla doğanın kendisi değil, yalnızca bir görüntüsü algılanır. Evrenin anlaşılmasını sağlayan ve doğruluğundan kuşkulanılmasına gerek olmayan bir bilgi olanaklıdır. Bu tür bilgiye Gassendi, “sınırlandırılmış bilgi” der. Sınırlandırılmış bilgiye erişebilmek için önce algıyı, sonra da algının getirdiği en temel inanç olan dış nesnelerin varlığını kabul etmek gerekir. Duyularla doğrudan kavranamayan konu ve olgular, yine duyuda bulunan imlerle kavranır. Bu yol, usu deneye uygulamaktan geçer. İnsan doğada bulunan çeşitli olayları deneyle doğrudan kavrayamadığında usuyla kavrar. Örneğin bir yerde duman görüldüğünde, orada ateş olduğu, ateş görülmese de anlaşılabilir. Duyular ve duyulara dayanarak us ile elde edilen bu bilgi, kuşkunun dışındadır. Sınırlandırılmış bilginin doğruluğu ve değeri deney yoluyla sınanır. Bu yolla elde edilmiş olan saltık doğru değil, onun yalnızca bir gölgesi, bir görüntüsüdür. Ancak bilim açısından bu da yeterlidir.

Evren ve Atomlar

Descartes’ı eleştiren, Francis Bacon ve Hobbes’a karşı da yazılar yazan Gassendi’ye göre, bu düşünürlerden hiçbirinin dizgesi tutarlı sayılamaz. Varlık ve doğa konusunda Gassendi Epikuros’u izler. Epikuros’ un görüşlerinin dinsel kabullerle çatıştığı yerlerde ise Atomculuk’u yumuşatır, değiştirir. Ona göre evren, bölünmez atomlardan oluşur. Bu atomlar boş uzayda sürekli devinimdedir. Gassendi, günün bilimsel bulgularına dayanarak özdeğin ve onun en küçük parçacıkları olan atomların zorunlu niteliğinin öncelikle katılık, ya da girilmezlik (solidite) ve sonra da uzam, biçim ve ağırlık olduğunu öne sürer. Atomlar değişik boy ve biçimdedir. Bir araya gelerek bilinen nesneleri oluştururlar. Nesneler deneyle betimlenir, bunların biçimleri de deneyle kavranır. Matematiksel betimlemeye güvenmeyen Gassendi’ye göre nesneler de algılanan renk, ses, tat, koku ve dokunum gibi nitelikler gerçekte nesnelere özgü değildir. Bunlar atomlann deviniminin insanın algı organları üzerinde yaptığı etkilerdir. Bu düşünceyi Eski Yunan Atomculuğundan alarak benimseyen Gassendi, böylece Locke’un birincil-ikincil nitelikler ayrımını hazırlamıştır. Ona göre, evrendeki bütün değişiklikler atomların yer değiştirmesinden, yani devinimden kaynaklanır.

Gassendi, devinimin atomların zorunlu nitelikleri arasında olduğu görüşünü yadsır. Skolastik inançlara uygun olarak, atomlara devinimi Tanrı’nın verdiğini öne sürer. Tanrı, atomları yukarıdan aşağıya doğru devindirmiş ve değişik ağırlıktaki atomlar bu nedenle çarpışmış, yön değiştirmiş ve böylece de doğadaki bileşim ve değişimler oluşmuştur. Tanrı’mn atomlara devinim verişi, onun ilk devindirici oluşundan ötürüdür. Aristoteles’ten gelen bu görüş, Ona Çağ’da, özellikle Aquino’lu Thomas’ın elinde bir Tanrı kanıtına dönüşmüştür. Gassendi bu görüşü benimser ve evrende atomlann birleşerek oluşturduğu düzenin Tanrı’nın tasarımı olduğu kanıtını da kullanır. Evrenin düzenini görüp de bundan Tanrı’nın varlığını çıkarsamayanları körlükle niteler. “İlk neden” ve “tasarım” Tanrıtanıtlamalarını benimsemesine karşın Descartes’ın kullandığı varlıkbilimsel kanıta karşı çıkmıştır.

Tinin yapısı

Gassendi’nin anlık felsefesi, Tinselcilik’i sınırlı olan bir İkicilik getirir. Onun görüşüne göre, hayvanların da tinleri vardır. Ancak bu tinler tıpkı Demokritos’un düşündüğü gibi ateşten daha ince bir özdekten başka bir şey değildir. İnsan tini ise ussal olmayan ve ussal olan öğelerden oluşan bir bileşiktir. Ussal olmayan öğe, insana ana-babasından gelir ve hayvan tini gibi özdekseldir. Hayvan tini ve insan tininin ussal olmayan öğesi ölümlüdür. Ussal öğe ise özdeksel değildir, insana Tanrı’dan gelmiştir; özdeksel olmaması nedeniyle, ölümsüzdür. Gassendi’ye göre algı ve imgelem hem insanda hem de hayvanda bulunan anlıksal yetilerdir. Algı bütünüyle fiziksel olan nedensel bir süreçtir. Sürecin sonunda beyinde bir iz kalır, imgelem ise, belleği de kapsar ve algı sonucunda anlıkta kalan izleri kullanır. İmgelemin üç işlevi, kavrama, yargı ve usavurmadır. Kavrayış, algının etkileri ve bu etkilerin sonradan uyarımı olan anımsama ve imgelem içerikleri ile ilgilidir; yargı ve usavurma kavramların karşılaştırılmasıdır. Bu karşılaştırmalar birtakım bağlantılarla sonuçlanır. İnsan anlığının ussal olmayan öğesine özgü olan bu yetiler temelde özdekseldir ve hayvanlarla ortaktır. Ussal öğenin yetisi anlaktır. Tanrı, uzay ve zaman gibi varlıklar ancak bu yetiyle kavranabilir. Ahlak konusunda Gassendi bütünüyle Epikuros Hazcılığı’nı izlemiştir.

Gassendi Newton’a değin, Descartescı doğa düşüncesinin tek ciddi almaşığı olarak görülmüş, ayrıca Locke’u etkilemiştir. Locke’u etkileyişi nesnelerin nitelikleri ve de özellikle anlık yetileri konuları olmak üzere iki yönlüdür.

•    YAPITLAR (başlıca): Disquisitio Metaphysica, 1644, (“Metafizik Araştırmaları”); De Vita et Moribus Epicuri, 1647, (“Epikuros’un Yaşamı ve Ahlakı Üzerine”); Ani-madversiones in Decimum Libri Diogenis Laertii, qui est de Vita, Moribus Plactisque Epicuri, 1649, (“Epikuros’un Yaşamı ve Hazcı Ahlakı Üzerine Olan Diogenes Laerti-us’un Onuncu Kitabına Değgin Görüşler”); Syntagma Philosophicum, (ö.s.), 1658, (“Felsefenin Düzeni”).

•    KAYNAKLAR: F.A.Lange, The History of Materialism and Criticism of its Present lmportance, 1957; R.H.Pop-kin, The History of Skepticism from Erasmus to Descartes, 1964; B.Rochot, Les Travaux de Gassendi sur Epicure et sur l’atomisme, 1944.

Türk ve Dünya Ünlüleri Ansiklopedisi

Daha yeni Daha eski