Eduard von Hartmann Kimdir, Hayatı, Eserleri, Hakkında Bilgi

HARTMANN, Eduard (1842-1906)

Alman, filozof. Varlığın ve oluşun evrensel bir tin olan bilinçsizlikten kaynaklandığı görüşünü savunmuştur.

Kari Robert Eduard Hartmann, 25 Şubat 1842’de Berlin’de doğdu, 5 Haziran 1906’da Berlin yakınlarında Grosslichterfeld’de öldü. Babası bir topçu generali idi. O da Berlin’de Gymnasium’da öğrenim gördükten sonra Berlin Topçuluk Okulu’nu teğmen olarak bitirdi. 1864’te sağlığının bozulması üzerine ordudan ayrılarak felsefe, fizik, matematik ve müzik konuları üzerinde çalışmaya başladı. Bir süre resim ve edebiyatla ilgilenen Hartmann daha sonra bütün çalışmalarını felsefe üzerinde yoğunlaştırdı. 1867’de Rostock Üniversitesi’nde doktor sanını kazandıysa da öğretim kurumlarında görev almadı.

Bilinçsizlik ve özellikleri

Hartmann’ın felsefeyle ilgili düşünceleri 1869’da yayımladığı Philosophie des Unbewussten (“Bilinçsizliğin Felsefesi”) adlı yapıtında odaklaşır. Daha sonraki çalışmaları, bu yapıtta sergilenen görüşlerin daha geniş bir nitelikte ele alınıp işlenmesini içerir. Bu çalışmalarda Leibniz, Hegel, Schelling ve Schopenha-uer gibi filozofların düşüncelerinden yararlanmıştır. Felsefe ile bilim arasında bir uzlaşmaya varılması gereğini savunan Hartmann’a göre bilimin görevi felsefeye yardımcı olmaktır. Yöntemlerinin ayrı olmasına karşın, bilimle felsefe varlığı konu edinir. Bu. nedenle varlık ikisini birleştiren bir odak durumundadır. Felsefesini bilinçsizlik ya da bilinç dışı olan varlık (Unbewussterı) sorununa bağlayan Hartmann’a göre üzerinde durulması gereken temel konu canlılarda içgüdü, istenç ve düşüncedir, insanda özel bir sorun niteliği kazanan bilinçsizlik bütün canlılarda gelişmeye elverişli bir öğe olarak vardır. Ancak ona çözüm getirebilmek için insanı, onun düşünce, istenç ve içgüdüsünü incelemek, işe gövdeden başlamak gerekir. Gövdenin, bir canlı olarak, içerdiği işlevler, görevler en ince ayrıntılarına değin araştırıldığında bilinçsizlik sorunu ile karşılaşılır. Gövde yaşamı bir eylemler bütünü ve bireysel devinimleri yaratan yetiler toplamıdır.

Hartmann’a göre bilgi, beceri, yargı, anlak gibi sorunlara çözüm bulabilmek için, bunların kaynağı olan içgüdüyü tanımak gerekir, içgüdüde esneklik ve açıkça görme gücü varsa da, bilinç yoktur, içgüdünün başlıca eylemi belli bir ereği olan tepkidir. Tepki bir bütün olarak anlaşılmadan canlının öteki bilinçsiz devinimlerini, ereklilik sorununu kavrama, açıklığa kavuşturma olanağı yoktur. Tepki sinir dizgesinin özel bir eylemidir. İnsanın, düşünen bir varlık olarak, en yüksek eylemleri tepkiyle bağlantılıdır. Bu nedenle istençli devinimlerin kaynağı da tepkidir. Tepki, bilincin kavrayış alanı dışına çıkan birçok sinir telini devindirerek gövdenin eyleme geçmesini, dış evrenle bağlantı kurmasını sağlar. Tepkide istençli öznenin oluşmasına yarayan öğeler (düşünceler) vardır.

Kendiliğinden varoluş

insanla ilgili sorunların çözümünde bilinçsizliği temel alan Hartmann için içgüdüye dayanan bütün edimler onarıcı, geliştirici bir nitelik taşır. Bu edimlerin en önemlisi bilinçsiz erekliliktir. Bağlı ereklilik gibi bütün bilinçsiz çabalar, eylemler de “kendiliğin-den”dir. Ancak bu “kendiliğinden” olma mekanizma anlamına gelmez. Gövdenin kurucu öğeleri durumunda olan dokuların oluşması bile bilinçsiz eylemlerin doğal sonucudur. Organizmada, bilinçsiz bir önceden görme gücü vardır, bilinç bu gücü bütünlüğüyle bilemez ancak varlığım duyar. Çünkü organizmayı yaratan bilinçsizlik her yanda bir içdüzen kurmuştur. Öyleki her sinir odağı hem bağımlı hem de etkindir. Bu etkinlik kendine yeterlilik ve gerekimleri karşılama anlamını içerir.

Bilgiyi oluşturan öğeler, tümevarım ve yaratıcı bir nitelik taşıyan düşünme eylemi de bilinçsizdir. Bilgiyle bağlantılı olan dış algının, bilinçli duruma gelmesi de bilinçsizliğe dayanır. Hartmann’da uzay kavramının kaynağı da bilinçsizliktir, öznel bir uzay yoktur. Kişiye yaşamı anlık ve istençle ilgili bir bilinçsizliği esinler. Ancak bu bilinçsizlik bilincin aşağı bir aşaması anlamına gelmez. Bilinçsizlik düşünce ve istenç biçiminde bütün yaşam belirtilerinde bulunan bir ilkedir. Bu bilinçsizliğin varlık türlerine bölünmesi söz konusu değildir. Bu da evrensel tin oluşundan dolayıdır. Bilinçsizlik saltık ustur, onun yarattığı evren “olabilenlerin en iyisi”dir, “Kendinde nesne” olan bu bilinçsizlik, bir yandan fizyolojiyi ilgilendiren salt bilinçsizliği ortaya koyar; bu yalnız doğanın bir bölümünde bulunur. Öte yandan, göreli bilinçsizliği doğurur ki, o da ruhbilim olgularının ya da bilinç olaylarının bir bölümünü kapsar.

Hartmann’a göre, varlığın kurucu ilkesi olan bilinçsizlik, tinsel yaşamın her alanında bulunur. Bunun en açık belirtileri de içgüdü, ana sevgisi, sevgi, utanma gibi olgulardır. Erekleri birbirine bağlı olan, ancak bilinççe bilinmeyen bu olguların yeterince anlaşılması bilinçsizliğin kavranmasını sağlar. Bu olguların bilinçsiz oluşu bilinççe bilinmeyişinden ileri gelmektedir. Buna karşın bilinçsiz eylemin ortadan kaldırıldığı ya da bir engelle karşılaştığı durumlarda bilinçli duyarlık belirir. Tinin belli, kesin ve öznel yasaları vardır. Evrensel bir tinin ürünü olan bu yasalar nesnelerin de genel geçerlik taşıyan yasalarıdır. Tin duyumlara karşı eyleme geçtiğinde bilinçsiz duyumlar uyanır, “karakter” denen ve’bir tepki olan olgu budur. Bu tepki de içgüdüden kaynaklanan tepkinin bir örneğidir. Bundan “karakterin değişmezliği” direnmesi doğar.

Ahlak ve estetik

Ahlak ve estetik sorunlarına da, bilinçsizlik açısından bakan Hartmann’a göre doğa kendiliğinden iyi ya da kötü değildir. İyi ve kötü bireyin bilinçli istenci için vardır. Estetik algı ise tinin duyulur izlenimler karşısında gösterdiği bir tepkidir. Estetik bakımından değer taşıyan bütün sanat ürünlerinin ortaya konmasını sağlayan esin de bir bilinçsizliktir.

Estetiğin konu edindiği güzellik bütün canlı varlıkların özünde bulunan doğal gerekimdir. Başka bir deyimle güzellik bilinçsizliğin istediğidir. Güzel ise düşüncenin görünür duruma gelişidir.

Hartmann’ın üzerinde durduğu temel sorunlardan biri de bireydir. Ona göre bireyler, kendi birlik ve bütünlükleri içinde sürüp giden bir çoklukla, yetkin duruma gelirler. Bu çokluk bireylerin olgunlaşmasını sağlayan türlülük anlamındadır. Bireylerin yetkinleşmeleri içsel ve dışsal varlık yasalarına göredir. Yaşam, bireyi aralarında birlik bulunan şu dört kurala göre oluşturur: Uzay ya da biçim birliği, zaman ya da eylem, neden ve erek. Hartmann bireylerden yola çıkarak bütün insanlığı kapsayan bir < mutsuzluk kavramına varır. Ona göre insanlık, uygarlık bakımından, geliştikçe, daha büyük acılarla karşılaşacak, derin bir umutsuzluğa kapılacaktır. Bunun sonucu olarak da istenç yaşamından vazgeçecektir.

•    YAPITLAR (başlıca); Philosophie des Unbewussten, 1869, (“Bilinçsizliğin Felsefesi”); D as Grundproblem der Erkenntnistheorie, 1889, (“Bilgi Kuramının Temel Sorunu”); Kategorienlehre, 1896, (“Kategoriler Öğretisi”), Geschichte der Metaphysik, 1900, (“Metafiziğin Tarihi”); System der Philosophie im Grundriss, 1906, (“Temel Çizgileriyle Felsefe Dizgesi”).

•    KAYNAKLAR: O.Braun, Eduard von Hartmann, 1909; A.Drews, Eduard von Hartmann, Philosophisches System, 1906; W.Rauschenberger, Eduard von Hartmann, 1942; I.Ziegler, Das Weltbild Hartmann’s, 1910.

Türk ve Dünya Ünlüleri Ansiklopedisi

Daha yeni Daha eski