H. L. A. Hart Kimdir, Hayatı, Eserleri, Hakkında Bilgi

HART, Herbert Lionel (1907 – 19 Aralık 1992)

İngiliz, hukukçu, filozof. J.L. Austin’ in “konuşma edimleri” öğretisini eylem ve hukuk kavramlarına uygulamış, sağduyuya dayanan bir nedensellik açıklaması geliştirmiştir.

18 Temmuz 1907’de doğdu. Öğrenimini Chel-tenham College’dan sonra, Oxford Üniversitesi New College’da yaptı. 1929’da klasik diller ve felsefe öğrenimini tamamladı. 1932’den 1940’a değin avukatlık yaptı. 1939’da savaş bakanlığında görev aldı. Savaş bitince, New College’da öğretim üyesi oldu. 1952’de Oxford Üniversitesi hukuk bilimi kürsüsüne profesör seçildi. 1969’da bu görevden emekli olarak yine New College’da araştırmalarını sürdürdü. 1973’te Oxford Üniversitesi Brasenose College’ın başına getirildi. 1978’de bu görevden de emekliye ayrıldı. Hart ABD’deki önde gelen üniversitelerde konuk profesör olmuş, 1956’da Harvard’da, 1961’de Los Angeles’daki California Üniversitesi’nde ders vermiştir. Stockholm, Glasgow, Chicago, Cambridge,Harvard,Edin-burgh, Kent, Hull ve Bradford üniversitelerinden fahri doktorası vardır. 1962’de British Academy’e seçilmiş, 1976-1977 döneminde bu kurumun başkan yardımcılığını yapmıştır.

Hart, İngiliz analitik hukuk biliminin 20. yy’daki en önemli temsilcilerindendir. Hukuk bilimindeki analitik okulun geçmiş yüzyıllardaki büyük adları olan Jeremy Bentham ve John Austin’den etkilenmiş, ancak özellikle bu son hukukçuyu büyük bir güçle eleştirmiştir. Felsefe açısından Hart, yine çağdaş analitik düşünceyi benimser. Kavram çözümlemesi onun başlıca yaklaşım yöntemi olmuştur. Bu bağlamda etkilendiği başlıca filozoflar arasında Moore ve J.L. Austin sayılabilir. Filozof Austin’le olan yakın iş arkadaşlığı onun geliştirdiği öğretiden hukuk ve eylem alanında yararlanmasına olanak sağlamış, bu yolla hukukçu John Austin’in yasa düşüncesini eleştirmiştir.

Tanım

Hukuksal tanım konusuna eleştirel bir tutumla yaklaşmış olan Hart, bir kavramın, onun uygulamasına değgin zorunlu ve yeterli koşulları saptamakla tanımlandığı görüşüne karşı çıkar. Özellikle hukuk uygulamasında, yeterli sayılmış olan koşulları yıkan durumlar ve savunular sık sık söz konusu olur. Öte
yandan hukuksal kavramları tür ve ayırıcı özellikler kullanan geleneksel tanım yöntemiyle belirlemeye çalışmak da, bu kavramların kimi “gerçek” varlıklara karşılık oldukları yanılgısını doğurmuştur. Hukuk ve insan edimine değgin kavramların doyum verebilecek bir açıklaması, bu kavramları içeren önermelerin kullanım özelliklerini, doğruluk koşullarını betimle-melidir. Bir önermenin hangi amaçla kullanıldığının araştırılması, bunun grameri aşan boyutlar taşıdığını gösterir. Örneğin gramer açısından verilmeyen bir ayrım, J.L.Austin’in çizdiği “gözlemsel” (constative) ve “edimsel” (performative) önermeler arasındakidir.

Gözlemsel önermeler doğru ya da yanlış olabilirken edimseller ancak “başarılı” ya da “başarısız” olabilirler.

Örneğin, bir şeyi yapacağına söz vermek gibi bir edimsel önerme, herhangi bir şeyi betimlemediği için, doğru ya da yanlış olamaz. Eğer içinde söylendiği toplumsal, uzlaşımsal bağlam uygunsa, böyle bir önerme, başarılı bir söz verme edimi olur. Böyle bir bağlamda söz vermek, bu tümceyi ağızdan dökmekten başka bir şey değildir. Bunun ötesinde, gerçekliği yansıtmak ya da dile getirmek gibi bir boyut söz konusu değildir. Austin’in çizdiği bu ayrıma göre, edimseller kapsamında kalan önemli bir önermeler öbeği hak ve sorumluluk yükleyen önermelerdir.

Hart’ın ortaya attığı kurama göre herhangi bir devinim ya da olayın insan eylemi olduğunu söylemek bir edimsel önerme yapmaktır. Bir olayın insan eylemi olduğunu söylemek bir şey betimlemek değil, bu olaydan birini sorumlu tutmak, olayı birinin sorumluluğuna bağlamaktır. Dolayısıyla Hart’a göre, eylem ve hukuk dili bir edimsel önermeler dilidir. Hart bu yaklaşıma dayanarak Austin’in, yasaları hükümdarın yerine getirilmesi zorunlu buyrukları olarak yorumlayan görüşlerini eleştirir.

Neden kavramı

Hukuksal neden kavramına açıklık getirmek  amacıyla genel neden kavramını da ele alan Hart, Hume ve Mill’in geliştirdikleri kurama, sağduyunun günlük yaşamda kullandığı neden düşüncesini veremediği gerekçesiyle karşı çıkar. Oysa, sıradan kişinin sağduyuya dayanan nedensellik yargıları, hukuksal kararlarda, eylemlerin cezalandırılması ve kişilerin sorumluluklarının saptanmasında temel önem taşır. Sağduyu, yeterli ya da zorunlu koşul kavramını neden kavramından ayrı tutar. Oysa Hume ve Mili, nedeni böyle koşullarla açıklayan kuramlar geliştirmişlerdir. Hart’a göre, bir olayın nedeninden söz etmek, sağduyu için, doğanın olağan işleyişinin dışına kayan etmeni, belirlemektir. Sağduyuyu temel alan neden kavramı açısından, neden, öz olarak, olayların normal sayılan sıralanış ve yer alış biçimlerini bozan, buna karışan, bunu engelleyen öğedir. Bir olayın nedenini sormayı gerektiren durum, bu nc mal akışın dışına çıkılmış olmasıdır. Örneğin radyonun düğmesi çevrildiğinde her zamanki gibi ses gelirse, sağduyu bunun nedenini sormaz. Ancak, düğmesi çevrildiği halde ses vermeyen radyonun neden bu durumda olduğunu araştırır. Böylece, normal beklentiyi bozan etmen, fişin çıkık olması veya bir bozukluk olarak belirlenir. Neden, bu belirlenendir.

•    YAPITLAR (başlıca): Causationin the Law (A. Honore ile), 1959, (“Hukukta Nedensellik”); The Concept of Lam 1961, (“Hukuk Kavramı”); Law, Liberty and Morality, 1963, (“Hukuk, Özgürlük ve Ahlak); The Morality of the Criminal Law, 1965, (“Ceza Hukukunun Ahlakı”); Punishment and Responsibility, 1968, (“Ceza ve Sorumluluk”).

Türk ve Dünya Ünlüleri Ansiklopedisi

Daha yeni Daha eski