II. Basileios Kimdir, Hayatı, Dönemi, Hakkında Bilgi

BASİLEİOS II (958-1025)

Bizans İmparatoru. Bizans uygarlığının Balkanlar’a ve Rusya’ya yerleşmesini sağlamıştır.

II. Romanos ile Theophano’nun oğludur. Babası öldüğünde henüz küçük olduğundan (963) her ne kadar kardeşi Konstantin’le birlikte ortaklaşa imparator ilan edildilerse de, yönetim önce II. Nikephoros Phokas’a sonra I.İoannes Çimiskes’e geçti.Çimiskes’in 976’daki ölümüyle birlikte taht, Basileios ile kardeşi Konstantin’e kaldı. Konstantin’in yönetime etkin biçimde katılmamasıyla Basileios tek başına hüküm sürmeye başladı.

II. Basileios, Bizans toprak sisteminde, orduda ve mâliyede önemli değişikliklerin yapıldığı ve askeri başarılarla dolu uzun bir dönemin sonunda tahta çıkmıştı. Bizans, kaybettiği toprakların bir bölümünü geri almış, Balkanlar’da egemenlik yeniden kurulduğu gibi, Bizans kilisesi Rusya’da da güç kazanmıştı.

II.Basileios, tahta geçtiğinde, Bizans’ın soylu ailelerinden iki başarılı general Bardas Phokas ve Bardas Skleros iktidar mücadelesi içindeydi. II. Basileios, bu mücadaleye son vererek, imparatorluk gücüsün yeniden egemen olmasını sağladı. II. Basileios’u bu alanda destekleyenlerden biri de sarayın hadım ağası Basileios’tu.

Hadım ağası Basileios, Anadolu’daki birlikler tarafından imparator ilan edilip, İznik’i ele geçiren komutan Bardas Skleros üzerine onun rakibi Bardas Phokas’ı gönderdi. Phokas başarı elde etti ve Skleros kaçmak zorunda kaldı.

Bununla birlikte I. İoannes Çimiskes’in ölümünden sonra Balkanlar, başkentteki yönetimin ilk andaki güçsüzlüğünden yararlandılar. Makedonya’da eyalet valilerinden Nikolaos’un dört oğlunun önderlik ettiği bir ayaklanma başladı. Kardeşlerin en genci olan Samuel bu ayaklanma sonunda Bulgar tacını elde etti ve merkezi Ohrid olan yeni Bulgar Çarlığı kuruldu. Böylelikle II. Basileios, saltanatının başlangıcında güçlü bir Bulgaristan sorunuyla karşılaşmış oluyordu.

II.Basileios, 986’da Serrai’yi (Serez) alan ve Larissa’ya (Yenişehir) yönelen Samuel’le çarpıştı ise de başarılı olamadı. Bu arada aristokrasi de II. Basileios’a karşı ayaklandı. Ayaklanmayı iki eski rakip, Bardas Phokas ve Bardas Skleros yönetiyordu. Her ikisi de İmparatorluğu aralarında bölüşmek konusunda anlaşmışlardı. Fakat Phokas, kısa bir süre sonra Skleros’u tutuklattı ve başkentin üzerine tek başına yürüdü. Zor durumda kalan II. Basileios, Kiev Knezi Vladi-mir’den yardım istedi; Vladimir 989’da Khrysopolis (Üsküdar) civarında Phokas’ı bozguna uğrattıktan sonra II. Basileios’un kız kardeşi Anna ile evlendi ve Rusya vaftiz edilerek Ortodoks kilisesine katıldı. Böylece Bizans uygarlığı kuzeyin bu uçsuz bucaksız ülkesine girmiş oluyordu.

İmparator kuşkucu, despot bir karakter kazanmış ve yönetimde yalnızlaşmıştı. Ama, uzun saltanatı Bizans’ın eski gücüne yeniden kavuştuğu dönem olacaktı. II. Basileios, önce toprak soylularım ezerek işe başladı, geniş arazilerine el koydu. Bundan başka kilise arazisinin büyümesini de sınırlandırdı. Keşişleri azalan küçük manastırların elindeki arazileri, piskoposa vergi ödemeksizin köylülerin kullanımına açtı. Büyük manastırların da arazilerini genişletmelerini yasakladı. Önceleri, boş bırakılmış arazilerin vergisini köylüler ödüyordu. Bu, köylülerin birbirlerine zincirleme kefaletle bağlanmalarından ileri gelen allelen-gyon sistemiydi. II. Basileios, allelengyon vergisini büyük toprak sahiplerine ödetti. Bu önlemler sonucu toprak soyluları ağır darbeler yedi.

İçte dinginliği sert önlemlerle sağlayan II. Basileios, dış düşmanlara yöneldi. Bunların başında Bulga-ristan’ınyeni Çan Samuel geliyordu.991’de Makedonya seferine çıktı. Ancak,Doğu’da Fatimiler’in Antakya’yı kuşatması üzerine Makedonya’dan Suriye üzerine yöneldi. 995’te Halep önlerinde Fatimiler’i yenerek Raphanea (Refahiye) ve Emesa’yı (Humus) işgal etti. Suriye’de eski düzeni kurup Gürcistan’a yöneldi. Samuel de bu yıllarda Peleponessos’a dek ilerlemişti. II. Basileios 1001’de yeniden Balkanlar’da göründü ve 14  yıllık uzun bir savaş böylece başladı. Bulgarlar’la yaptığı savaş, Bizans’ın askeri tarihi bakımından çok önemlidir. Yaşlı imparatorluk alışılmış savaş tekniklerini değiştirmiş, asıl önemlisi, savaşa eski imparatorlar gibi baharda başlayıp, güz vakti bitirme gibi bir geleneği de canlandırmıştı. İşte genç Bulgar Çarlığı’ nın eski Bizans karşısında dağılmasının nedenlerinden biri buydu. Ayrıca II. Basileios savaşı güçlü bir merkezi ordu ve bürokrasiyle yürütürken, Çar Samuel her savaşta komutanlarının ve Boyarlar’m ihanetine uğruyordu.

II. Basileios, 1014 Temmuzu’nda Samuel’in ordularına son darbeyi indirdi. 14.000 kadar asker tutsak edildi. II. Basileios’a bu yüzden Bulgaroktanos (Bulgar kesen) denildi. Tutsakları kör ettirdi. Başlarında tek gözü çıkarılan subayların bulunduğu bu sakat ve sürünen orduyu Prilep’e, çarlarının yanına gönderdi. Çar Samuel ordusunun bu halini gördükten kısa bir süre sonra öldü (Ekim 1014).

Bulgar devleti iç karışıklıklardan yıkıldı ve Bulgarlar yeniden Bizans yönetimi altına girdi. Bundan sonra II. Basileios, makul, adil bir yönetim adamı kişiliğine büründü. Bulgar halkına vergileri nakdi değil, mal olarak ödetti. Bu önlem, soygunu engelleyen ve iktisaden gelişmemiş bu bölgede adil sayılan bir usuldü. Ohrid başpiskoposluğunu ve diğer piskoposlukları da kendine bağladı ve kilisenin ibadet usulüne dokunmadı. Böylece Bulgarlar, Patrikhane’ nin ruhani, idari ve mali baskısından korunmuş oluyordu. Yönetsel bakımdan Bulgar toprakları Üs-küp ve Silistre’ye bağlı iki “thema”ya ayrıldı. Yönetimde yolsuzluk yapılmaması, köylü ve zenaatçı üstündeki baskının kaldırılması için çaba harcandı.

Kanlı bir savaşı, adil bir yönetim izledi. Bizans, Balkan imparatorluğu niteliğini yeniden kazanmıştı. Anadolu daha önemsiz kalmış gibi görünüyordu. II. Basileios, Sicilya’yı Araplar’dan geri almak için bir sefere hazırlanırken Aralık 1025’te öldü.

II.    Basileios, Bizans imparatorlarının en büyüklerinden biridir. Iustinianos’tan sonra sarsıntılar geçiren devlet gerçi zaman zaman eski görkemine ulaşmıştı. II. Basileios, gerek başarılı bir savaş adamı, gerekse ülkenin yönetsel- mali sistemini yeniden örgütleyen bir imparator olarak, Bizans’ın son parlak hükümdarıdır. Her şeyden öncelmparatorluk’un klasik geleneğini sürdürmekten çok, Balkanlar’da yeni bir Bizans yaratan öncü olmuştur. Bizans onun döneminde Balkanlar’da ive Rusya’da silinmez bir uygarlık olarak yerleşti.

•    KAYNAKLAR: L. Brehier, Les instutitions de l’Empire byzantin, 1950; E. Honigmann, Bizans Devleti’nin Doğu Sının, 1970; G. Ostrogorsky, Bizans Devleti Tarihi, 1981; S. Runciman, A History of the First Bulgarian Empire, 1930; A.A. Vasiliev, History of the Byzantine Empire, 1952.

Türk ve Dünya Ünlüleri Ansiklopedisi

Daha yeni Daha eski