Hasan Kaptan (ressam) Kimdir, Hayatı, Hakkında Bilgi

Hasan KAPTAN Ressam (Ankara 1942).

6660 Sayılı Olağanüstü Kabiliyetli Çocukları Koruma Kanunu’nun ilk adı İdil Bi-ret-Suna Kan Kanunu’ydu. Zamanla, daha başka «harika çocuklar çıkabileceği olasılığı karşısında genişletilerek, müzik ve plastik sanatlarda yaşlarına oranla büyük istidat gösterenler korundu, Türkiye’de ve Avrupa’da okutuldu, yetiştirildi. Ressam Arif Kaptan’ın oğlu Hasan Kaptan bu okutulan, yetiştirilen çocuklardan biri.

Resim yapmağa üç yaşında başlamıştı. Sekiz yaşma bastığı 1950 yılında ilk sergisini babası düzenledi. Ankara Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesi’nde açılan bu sergi çocuğu, birden, ülke çapında tanıtmıştı. Küçük Hasan’ın resimleri, bir bakıma çocuk resimleriydi, ama o güne kadar hiç bir çocuk böylesine renkli, böylesine uyumlu, her biri başka havada, üslûpta resimler yapmamıştı. «Harika» sözü ağızdan ağıza dolaşmağa başladı. Çocuk Kaptan’ın resimleri Paris’e, New York’a götürüldü, orada eleştiricileri de olağanüstü bir yetenek karşısında olduklarında birleştiler.

On beş yaşına geldiğinde 6660 Sayılı kanun Hasan Kaptan’a elini uzattı, tuttu, Paris’e gönderdi. Hasan’ın Paris’teki eğitim programını düzenlemekte görevlendirilen Nurullah Berk son çalışmalarını Fransa’da ünlü sanat eleştiricilerinden Raymond Cogniat ve Waldemar Georges’a gösterdi. Sorbonne Üniversitesi profesörlerinden Pierre Francastel’in tavsiyesi üzerine Hasan Kaptan, ressam Gus tave Singier’nin eğitim ve yönetimine verildi. Singier soyut planda çok ilginç eserler vermiş modern bir sanatçı olmakla birlikte, genç Hasan’ın klasik çalışmalarda da bulunmasını öngördü. Hasan, Paris belediyesine bağlı bir sanat okulunda çalışmağa başladı. Böylece, yıllar geçtikçe o üstün yetenekli çocuk, mesleğinin bütün sorunlarını çözebilecek güçte genç bir ressam oldu. Salon de Mai’ye (Mayıs sergisi) katıldı (1963). Dört yılda bir Pittsburg’da düzenlenen sergiye davet edildi (1965). Hasan Kaptan’m Avrupa’da yürüttüğü çalışmaları, katıldığı sergileri bir bir izlemek zorluğu karşısında onun sanat kişiliği üstündeki düşüncelerimizi açıklayalım. Yukarıda da belirttiğimiz gibi, Hasan Kaptan’da üç yaşından on beş yaşma kadar meydana getirdiği çalışmalarda ilkin bu çocuk safyürekliliği, sonra da, belli bir öğretim sistemine uymamış olmakla beraber çok daha olgun bir teknik belirmişti. Paris’te, Gustave Singier’-nin atelyesine devamı sırasında genç ressamın kişiliğinde belirli bir değişme oldu. Singier’nin kaçınılmaz etkisi vardı yeni çalışmalarında, ama bu etki, Hasan’a yeni ufuklar açıyor, yeni denemelere girişmek olanağını sağlıyordu. Yeni çalışmalarında doğa büsbütün itilmiş olmamakla birlikte, tuval yüzeyi birtakım bölümlerle ayrılmış, her bölüm uyumlu renklerle örtülmüştü. Kimi zaman tablonun genel renk sistemine aykırı düşen bir yuvarlak, bir dikdörtgen, ya da değişik biçimlerdeki motif ve işaretler eserin genel görünüşüne ayrı bir görünü katıyordu.

Daha yeni Daha eski