Kuvayi Milliye Nedir, Tarihi, Hakkında Bilgi

KUVAYI MİLLİYE

Yunanlılar’ın 15 mayıs 1919’da İzmir’i işgal ederek Anadolu’nun iç bölgelerine doğru ilerlemesi üzerine bunlara karşı savaşan türk milis birlikleri. İzmir’in işgalinden sonra bölgede bulunan 56. Tümen dağılmış ve bu birliğe bağlı askerler çeşitli bölgelere gitmişlerdi. Bunların Tire’de bir birlik kurmaları belediye başkanınm engellemesiyle önlendi. Ödemiş Şube reisi de 56. Tümen’den kaçan askerlerin dağıldığını 57. Tümen komutanlığına bildirerek eldeki silâhların ne yapılacağını sordu. Tümenden gelen cevapta, silâhların köylülere dağıtılmasının uygun olduğu belirtiliyordu. Kaymakam Bekir Sami Bey de kasaba yetkilileriyle ve İstanbul’dan gelen Hamit Şevket (İnce) ve Rasim beylerle görüşerek bu yolda hareket edilmesine karar verdi; jandarma komutanı Tahir Fethi, depodaki 1  600 silâhı halka dağıttı; fakat silâhları alanların çoğunluğu ortadan kaybolmuş ve ancak 120 kişilik bir birlik kurulabilmişti. Bu küçük milis kuvvetine Kuvayı Milliye (milli kuvvetler) adı verildi; Tahir Fethi Bey birliğin komutanı oldu (29 mayıs 1919). Birlik, ilk çarpışmasını, Ödemiş’i işgale gelen yunan kuvvetlerine karşı yaptı ve Alaşehir’e çekilmek zorunda kaldı. İkinci Kuvayı Milliye de Alaşehir’de halkın ve kasaba yetkililerinin katıldığı bir toplantıdan sonra kuruldu. Askeri depodan 200 silâh çıkarıldı ve gönüllülere dağıtıldı; hapishanede savaşabilecek güçteki tutuklular da serbest bırakılarak bunlara katıldı. Alaşehir’de toplantıya katılan yüzbaşı Süleyman Sururi bu küvetin komutanlığına getirildi. Yunanlılar’m Ege bölgesinde i-lerlemesi üzerine yeni kuvvetler ortaya çıkmağa başladı. Aydın’m işgalinden sonra bu bölgede Yörük Ali Efe’nin öncülüğüyle yeni bir Kuvayı Milliye örgütlendi. Sonra Denizli’de Faik (Öztrak) Bey, Balıkesir’de 14. Kolordu komutanı Yusuf İzzet Paşa ile Müdafaai Hukuk Cemiyeti’nin öncülüğüyle yeni birlikler kuruldu. Yunanlılar 12 haziranda Bergama’yı işgal ettiler. Çevrede bulunan bazı ordu birlikleri ve milis kuvvetleri iki gün sonra Bergama’ya baskın yaparak şehirdeki Yunanlılar’ı bozguna uğrattılar. Saldırıyı düzenleyen kuvvetler 500 milis ve 60 erden oluşuyordu. 57. Tümen’in de işbirliği ile Kuvayı Milliye gönüllüleri eğitilmeğe başladı. Aydın bölgesinde Malkoç köprüsü ve Erbeyli istasyonuna yapılan baskınlarda birkaç demiryolu köprüsü tahrip edildi. Bu başarılardan cesaret alan Kuvayı Milliyeci’ler Aydındaki yunan kuvvetlerine karşı bir saldırı düzenlediler. Yörük Ali Efe’nin katıldığı bu kuvvetlerin toplamı 2 000’i buluyordu. Topçu binbaşı Hakkı Bey komutasındaki Umurbey müfrezesi ve binbaşı Hacı Şükrü Bey komutasındaki Menderes Köprübaşı müfrezesi ordu birlikleri ve milis kuvvetlerinden oluşuyordu. Yunan kuvvetleri, Kuvayı Milliye Aydın’a saldırmadan harekete geçti ve 28 haziranda şehrin güneyinde çarpışmalar başladı. Akşama doğru Kuvayı Milliyeciler şehrin kenar mahallelerine kadar ilerlemişlerdi; 30 haziranda yunan kuvvetleri Aydın’ı bırakarak demiryolu boyunca Batı’ya doğru çekilmek zorunda kaldılar. Yunan ordusu, Kuvayı Milliyeciler’in şehri terk ederek küçük bir birlik bırakmasından yararlanarak 3 temmuzda şehri yeniden işgal etti.

Nazilli Cephesi

Nazilli Cephesi, Yunanlılar’m Aydm’dan sonra işgale devam edeceği düşüncesiyle kurulmuştu. Çevrenin ünlü eşkıyası Demirci Mehmet Efe de 11 temmuzda Umurlu’ya gelerek Kuvayı Milliye Cephesi’ne katıldı. Denizli mutasarrıfı Faik (Öztrak) Bey’in çabasıyle J2 temmuzda Denizli Heyeti Milliyesi kuruldu. Bu örgüt bir bildiri yayımlayarak bütün halkı mücadeleye çağırdı ve seferberlik ilân etti; 19 -34 yaş arası bütün vatandaşlar silâh altına çağrıldı.

Kuvayı Milliye’nin en ünlü komutanı olan Çerkez Ethem, önce kardeşleriyle birlikte Bandırma’da küçük bir kuvvet kurmuş ve haziran 1919’da Salihli’ye gitmişti. Kısa süre içinde Alaşehir, Akhisar ve Uşak bölgelerindeki Kuvayı Milliyeciler’in başına geçti.

Aynı cephede balkan akıncıları olarak adlandırılan bir müfreze daha kurulmuştu. Tire’nin Halkapmar köyünde karargâh kuran bu kuvvetlerin başında Sarı Efe olarak tanınan eski jandarma subayı Edip Bey bulunuyordu.

Hükümete karşı çıkan müftü

17 temmuzda Yunanlılar’ın genel taarruzunu durduran Denizli Cephesi Kuvayı Milliyecileri komutan Hacı Şükrü Bey’in emriyle karargâhlarını Köşk bucağına taşıdılar ve Köşk – Umurlu arasında bir milli cephe kurdular. Bölgenin birçok yerinde örgütlenen Heyeti Milliye, cepheye durmadan yeni kuvvetler gönderiyordu.

21    temmuzda kurulan Damat Ferid Hükümeti, bu çalışmalardan endişelenerek bir
bildiriyle Kuvayı Milliye’nin dağıtılması emrini verdi. Denizli Heyeti Milliyesi başkanı müftü Ahmet Hulusi Efendi, bu hareketin bir başkaldırma değil, halkı savunma olduğunu belirterek, bu kuvvetleri dağıtamayacağmı bildirdi.

Bu arada bütün Ege bölgesinde Kuvayı Milliye kongreleri düzenleniyordu. 26 temmuz 1919’da Hacim Muhittin (Çarıklı) Bey’in başkanlığında Birinci Balıkesjr Kongresi toplandı. Bu kongrede Hareketi Milliye Reddi İlhak Cemiyeti kuruldu; 16 kişilik bir Heyeti Merkeziye seçilerek başkanlığa Muhittin Bey getirildi.

Kuvayı Milliye birlikleri kısa süre içinde ün kazandı. Subaylar ve yöneticiler arasında düzenli bir orduya ihtiyaç olmadığı düşüncesi gelişiyordu. Milis kuvvetleriyle birlikte çalışan subayların çoğu üniformalarını çıkararak çete reisleri gibi giyinmeğe başladılar. Ali Fuat Paşa (Cebesoy) Ankara’ya böyle bir kılıkla ve omuzunda filinta ile gelmişti. Ne var ki, düzensiz kuvvetler, bir süre sonra bazı karışıklıklara yol açtılar; çoğu eşkıya olan kuvvet komutanları arasında anlaşmazlıklar çıktı. Çerkez Ethem ve Poyrazlı Hacı Mehmet kuvvetleri arasında silâhlı çatışma oldu. Hareketin güçlü önderleri olmadığı için particilik çekişmeleri başladı, Galip Hoca takma adiyle Kuvayı Mil-liyeciler’e katılarak Demirci Mehmet E-fe’nin danışmanı olan Mahmut Celâl (Bayar) Bey, İstanbul Hükûmeti’nin müfettişi Kemal Paşa’nm tutuklanması üzerine çıkan olay sonunda cepheden ayrılmak zorunda kalmıştı. Kemal Paşa’mn İttihatçılar’m çabasıyle tutuklandığına i-nanan Demirci Mehmet Efe, onu serbest bıraktırmıştı. Celâl Bey, bu olay üzerine Balıkesir’e giderek, burada yapılan kongrede Akhisar Cephesi kuvayı milliye komutanlığına seçildi; kısa süre sonra da Manisa miletvekili olarak T.B.M.M.’ye girdi. Aydın Cephesi’ndeki düzensizlikler 1919 yılı sonuna kadar sürdü. Hacı Şükrü Bey’i cepheden uzaklaştıran Demirci Efe, cephenin genel komutanı oldu. Konya’dan bu görev için gönderilen Refet Paşa da (Bele) sonunda Demirci Mehmet Efe’nin maiyetine girmek zorunda kaldı.

Kuvayı Milliye yapıcı olmalı

23 temmuzda Mustafa Kemal Paşa’nın (A-tatürk) başkanlığında toplanan Erzurum Kongresi yayımladığı bildirinin 4. maddesinde «Kuvayı Milliye’nin yapıcı duruma getirilmesi» esası kabul edildi. Bütün Güney Anadolu’ya yaygın bir Kuvayı Milliye Cephesi Sivas Kongresinden sonra kurulabildi. Kongre’ye Kozan sancağından katılan delegeler, halkın fransız işgaline karşı koymak istediğini belirttiler. Topçu binbaşı Kemal (Doğan) Kilikya Kuvayı Milliye komutanlığına, yüzbaşı Osman Nuri (Tufan) muavinliğine atandı. Sonra yüzbaşı Salim Maraş, yüzbaşı Ratip de «Tekelioğlu Sinan Bey» takma adiyle Adana bölgesi komutanlıklarıyle görevlendirildiler. Yöreyi örgütleyen Sinan Bey mart 1920’de Fransızlar’a karşı harekete geçti; KaraisalI ve Karsantı bucakları Kuvayı Milliye’nin eline geçti. Maraş bölgesinde Selim Bey Fransızlar’a baskınlar yaptı. Ur-fa’ya giren Fransızlar’ı kuşatan Kuvayı Milliyeciler onları şehri boşaltmak zorunda bıraktı (12 nisan 1920).

Kuvayı Milliye birlikleri genişledikçe daha düzenli kuvvetler durumuna getirildi. Bunlardan taburlar ve alaylar oluştu; Menderes alayı, Aydın’ alayı ve Adagide dağ taburu gibi. Eskişehir – Kütahya Muharebeleri’nde 1. ve 2. milis alayları ile bir süvari milis alayı yer alıyordu. 22  haziran 1920’de yunan taarruzu başladığı sırada İzmir Güney Cephesi’ndeki milis kuvvetleri 118 subay ve 5 608 erattan oluşuyordu; aynı cephedeki düzenli orduda (57. Tümen) 143 subay ve 4 390 erat vardı. Bu sıralarda Batı Anadolu’da Ku-vayı Milliye birliklerinin 15 bin kişiye ulaştığı sanılıyor.

Kuvayı Milliye’yi ıslah

Kuvayı Milliye adiyle savaşan ve özellikle çetecilerin oluşturduğu kuvvetler bir süre sonra halka kötü davranmak, Milli Mücadeîe’ye karşı hareketleri yetkili makamlara danışmadan cezalandırmak gibi işlere girişti. T.B.M.M. Hükümeti Kuva-yı Milliye cephelerinin başına Ali Fuat Paşa’yı (Cebesoy) komutan olarak atamıştı. Kuvayı Milliye Cepheleri Komutanlığı adı sonradan Batı Cephesi Komutanlığı olarak değiştirildi; fakat Ali Fuat Paşa milis kuvvetlerini düzen altına alamadığı için yerine İsmet Bey (İnönü) gönderildi. Sonunda ayaklanan Çerkez Ethem Bey bozguna uğrayarak Yunanlı-lar’a sığındı.

21  kasım 1920’de Ali Fuat Paşa Moskova elçiliğine, albay İsmet (İnönü) Bey Batı Cephesi, Refet Paşa da Güney Cephesi komutanlığına atandı; Mustafa Kemal Paşa, yeni cephe komutanlarına milis kuvvetlerini tasfiye etmelerini bildirmişti. Refet Paşa, Demirci Mehmet Efe’ye bir telgraf çekerek Kuvayı Milliye örgütünün kaldırıldığını ve milislerin erat olarak orduya katılması gerektiğini belirtti; Demirci Efe de bir komutan olarak atlı kuvvetlerin başında yer alacaktı. Demirci Efe bu teklifi kabul etmedi. Refet Paşa’nın gönderdiği kuvvetler İğdecik’te Efe’yi kuşattı; Demirci Mehmet Efe dağa çekildi, milisleri orduya asker olarak alındı. 1920 yılının sonlarında Kuvayı Milliye birlikleri düzenli ordunun içinde eritilmişti. Bu kuvvetler Kurtuluş Savaşı boyunca çarpışmalarda yer aldılar.

Daha yeni Daha eski